Rasmussen’i Bilderbergciler dayattı


Rasmussen’i NATO Genel Sekreterliği’ne Irak işgali öncesi söylediği kitle imha silahları yalanı ve karikatür krizinde aldığı tavırdan dolayı Bilderbergcilerin dayattığı açıklandı.
07/04/2009

Rasmussen NATO Genel Sekreterliğine Irak işgali öncesi söylediği kitle imha silahları yalanı ve karikatür krizinde aldığı tavırdan dolayı Bilderbergcilerin dayatmasıyla seçildi. Bu iddianın sahibi tarihçi yazar Sebahattin Arslan... Bilderbergci Almanya Başbakanı ve Avrupa’nın yeni demir leydisi Angele Merkel’in, Rasmussen’in genel sekreter seçilmesi için yoğun kulis faaliyetlerinde bulunduğu belirten Arslan, Türkiye’nin itirazlarının dünya siyasetini planlamak ve planları uygulamayı hedefleyen Bilderbergcilerin ne kadar dayatmacı olduğunu ortaya koyduğunu öne sürüyor.

SEBEHATTİN ARSLAN'IN KONU İLE İLGİLİ YAZISI

Nato'nun altmışıncı yıl dönümü münasebetiyle bu yılki Nato toplantısı Avrupalıların gövde gösterisine dönüştürmeye ve bir çok yere mesaj vermeye yönelik bir hal aldı. Eskiden Amerika karar veriyor görünüyordu, Avrupa devletleri İngiltelere'nin ısrarcı tutumuyla Amerikalıların peşine düşüyor görünüyorlardı. Irak savaşında Amerikalılar yanlarına aldıkları bir iki Avrupa ülkesi ile Irak savaşına katıldıkları imajı verildi.

Şimdilerde buna gerek kalmadığı kanaatı hakim olmaya başladı. Artık istedikleri zaman bir yere toplu halde saldırma kararı alabilecek bir noktaya geldiklerine inanıyorlar.

Nato herkesin bildiği gibi ama her kesin dillendirmek istemediği teröre karşı savaşı ( ki burada da Müslümanları kastediyordu ) bugünlerde İslamcı terör veya islamcıları kullanmaya başlayarak açıkça Müslümanlarla savaş haline dönüştürdü. Ayrıca birinci öncelikli hedefi olarak göstermekten de çekinmiyorlar artık.

İslamı yok etmek, Müslümanların topraklarını işgal etmek ve onları öldürme veya korkutma yoluyla topraklarından zorla çıkartmak Avrupalıların atalarından miras aldıkları yarım kalmış bir önemli vasiyettir. Haçlı Savaşları'ndan I. Dünya Savaşı'na kadar bu böyle devam etti. Buna çok sayıda örnek vermek mümkündür. Sadece iki örnek vereceğim. Herkesin bildiği Endülüs İslam Devleti'nden bir Müslüman mahalle bile bırakmadılar İberiya adasında. 1900'lü yılların başında Müslümanların nüfusu %80 civarında olan Bulgaristan'da 1940'lara kadar %65'i buluyordu. Bugün %20 Müslüman nüfustan sözediliyor ki, bunların da çoğu dinlerinden bihaber yaşıyorlar. Müslüman nüfus nasıl böyle eridi? Öldürülmekle veya zorla hicret ettirilmekle.

Batılıların güvenliğini temin etmek ve dünya barışına katkı sağlamak için kurulduğu söylenen Nato'nun kendisi artık dünyanın ve özellikle İslam dünyasınının başına bela oldu. Komünist Rusya için bir zamanlar kalkan olan Nato ve onun ülkeleri, yavaş yavaş kendileri bizim karşımızda demir perde ülkelerine dönüşüyorlar. Aynen Komünistlerin kullandığı söylem gibi, ya bizim gibi düşünürsünüz, yaşarsınız, inanırsınız; bizim hukukumuzu, ahlaki değerlerimizi… alırsınız ya da terörist üreten bir toplum olarak görülürsünüz. Doğrusu eskiden de böyleydi. Ancak daha az militarist ve daha az saldırganca yapılıyordu.

Şimdilerde Müslüman ülkelere bakışaçıları böyle. Bugünlerde Afganistan'da kurdukları kukla rejiminin bazı kanunlarının batı değerleriyle ters düştüğünden bahsederek hemen değiştirilmesini istemeleri, buna iyi bir örnek. Hatta bu nedenle Almanya Başbakanı Afganistan aile hukukundan hoşuna gitmediği bazı maddeleri değiştirmek için, dün ani bir ziyaretle Afganistan müstemleke idaresi merkezi Kabil'e gitti.

“Liechtenstein Kara Para va Arkasındaki Güçler” adlı yazımda Nato'nun Genel Sekreterlerinin kimlerden seçildiğinden bahsetmiştim. Bugüne kadar bütün Nato Genel Sekreterlerinin kimler tarafından seçildiği de ortada. Son Nato Genel Sekreteri de önceden belli devletlerin liderleri tarafından seçilmiş, diğerlerine dayatılmıştı. Buradada Türkiye'nin karşı çıkması ile bunların gerçek yüzleri daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaya başladı. Avrupa basınında özellikle ( kimler adına yazdıkları belli olan ) köşe yazarları çok sert ve hakarete varacak bir dil kullanarak Türkiye'ye hücum ettiklerini gördük.

Neden Genel Sekreter Adayı'nı Türkiye kabul etmeyeceğini açıklamaya başladığında bu kadar sert çıkıldı? Önceden karar verilmiş bir aday olduğu artık belliydi, biliniyordu.

Özellikle Rasmussen'in seçilmesinin önemli nedenleri var. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

  1. Danimarka Başbakanı Anders F. Rasmussen Almanya'daki yalancı yöneticiler gibi ( “Irak Kutsal Savaşı ve Almanlar” adlı yazımda değinmiştim. ) açıkça yalan söyleyerek Irak Savaşı öncesinde Irak'ta kesin kitle imha silahları olduğunu ileri sürmüş, Danimarkalıları kandırmıştı. Buş ve Blair'den sonra halkını açıkça kandıran bir Başbakan olarak biliniyor. Nato'ya Genel Sekreter olarak şimdilik ülkesinin meclis soruşturmasından yırttı.
  2. Karitatür krizini çok iyi yöneterek Avrupa ve İsrail'den çok iyi puan aldı. Karikatür olayında krizin büyümesinde baş rol oynadı. Karikatür olayı nedeniyle İslam dünyasının birçok yerinde şiddet olayları tırmanacak, batılı kurumlar hedef alınacağı hesap edilmişti. İslam dünyasında büyük protesto olayları olmakla birlikte arzu ettikleri düzeyde şiddet olayları gerçekleşmemişti. Buna rağmen Irak ve Afganistan'daki şiddet olaylarına ilave olarak Pakistan, Suriye, İran, Sudan gibi gelecekte hedef olacak ülkeler batılı televizyon ve gazetelerinde haftalarca hedef tahtası yapıldı. Pakistan'da kalabalıklar gösterilerek bu ülkenin atom bombasının batı için ne kadar tehlikeli olduğu işlendi. İran ve Suriye'ye saldırı söylemleri daha bir arttı. Adeta o günlerde nerdeyse saldıracaklardı. Diğer ülkeler için de benzer şeyler söylendi. Karikatür olaylarından sonra batıda yapılan anketlerde Müslümanlar ve Müslüman ülkelerin imajı oldukça olumsuz bir noktaya geldi. Bugün Karikatür olayının, Müslümanların üzerine gitmek için yapılan planlı bir tertip olduğunu söyleyebiliriz. Mimarları Nato'nun arkasındaki güç, uygulayıcısı ise zamanın Danimarka Başbakanı olduğundan şüphe etmemek lazım. Bu hadiselerden sonra Afganistan'a daha fazla asker gönderildi. Hemen her gün birçok Yahudi liderin batılı televizyonlarda İran tehlikesinin büyüklüğünü anlatma fırsatı bulmuştu. Karikatür olayından hemen sonra Filistinlilere yapılan saldırılarda 2008'in başına kadar BM'nin açıklamalarına göre 222'si çocuk, 1250 Filistinli öldürüldü. Özellikle Avrup ülkelerinden birinin Müslümanların saldırısına uğraması için neredeyse dua ettiler. Şayet bu gerçekleşirse Avrupa'nın içinde Müslümanlara daha fazla baskı yapacaklar, Afganistan'a ve Irak'a karşı yapılan savaşın yerinde ve gerekli olduğunu kendi kamuoyularına anlatma imkanı elde etmiş olacaklardı. Yapılan tertiplerle İngiltere ve İspanya bombalanmıştı. Bu olaylar Karikatür krizinden sonra gerçekleşmişti.
  3. Rasmussen 2000 yılında Bilderberg toplantılarına katıldıktan bir yıl sonra Başbakan oldu. Bilderberg yöneticileri için çok önemli biri olacak ki, Irak Savaşı esnasında 2003'te yeniden Bilderberg toplantılarına katıldı.( Kaynak: Euro-med,03,08.2008 ) Başbakan olarak katıldığı için muhalefet tarafından kendisinden Bilderberg toplantı tutanaklarını açıklaması istendi. Çok sıkışınca kendinde bulunan ve bir nüshası da başbakanlıkta olan tutanakların ( ne hikmetse) kaybolduğunu bildirdirerek şimdilik ( kimseyi ikna etmese de ) bu sorulardan da kurtuldu.

Şu anda Nato'nun Genel Sekreteri olan bu zatın geçmişine baktığımızda bu işlere biçilmiş bir kaftan olduğunu görürüz. Bilderbergci Almanya Başbakanı ve Avrupa'nın yeni demir leydisi Angela Merkel'in, Rasmussen'in seçilmesi için gösterdiği çaba bu nedenle önemli. Bilderbergcilerin dünya siyasetinin planlayıcıları ve uygulayıcılar olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.

Türkiye en azından bu şebekenin üyelerinin ne kadar dayatmacı olduklarını Rasmussen'i istemediklerini açıkladığında dünya kamuoyuna gösterdi.

Görevine hızla başlamanın heyecanından olsa gerek, Türkiye'ye gelir gelmez kolunu burktu. Bu uğurda kolu burkulsa da hızlı bir başlangıç yaptığını görüyoruz.

Sebahattin Arslan/time türk

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.