ÖZTÜRKÇE
www.kazimozturk.com
www.antoloji.com/kazim_ozturk
e-mail: 1.kazimozturk@kazimozturk.com
2.kazim_ozturk@mynet.com
www.hicrandergisi.com
KUR'ANCA İLETİŞİM:
ALLAH İLE İLETİŞİM:
Dua
Dua kelime olarak çağırmak, davet etmek, dilemek, istemek gibi
anlamlara gelir.Terim olarak dua, yaratılmış insanın bütün benliği ile
Yüce Allah'a yönelerek ondan istek ve dilekte bulunması demektir. Dua
yalnızca Allah'a edilir. Yüce Rabb'imiz Kur'an'da "Gerçek dua ancak
onadır..." (Ra'd suresi, 14) buyurmaktadır.
Dua, insanın Allah'la olan iletişiminin en etkili olanıdır. Dua; O'na
sığınma, O'ndan medet umma, yetişemediğimiz yerde O'nu devreye
sokmadır.
Dualarımızda; samimiyet, kalbimizin titremesi, gözyaşı, bütün
benliğimizle istemek... önemli bir yer tutar.
Peygamberlerin Kuranda Geçen Duaları
Dua etmek, Allaha ulaşabilmenin bir yoludur ve insanların tamamı duaya
muhtaçtır. Bunun en hikmetli örnekleri ise, Kuranda bildirildiği
üzere, tüm peygamberlerin her konuda Allaha yönelerek Ona dua
etmeleridir. Peygamber Efendimiz (sav)in ve diğer tüm peygamberlerin
dualarında, hem Allaha olan teslimiyetlerini, Allahı tek dost ve
yardımcı olarak gördüklerini, hem de Rabbimizin şanını en güzel
isimleri ile yücelttiklerini görmekteyiz.
Seslenmek, çağırmak istemek, yardım talep etmek" anlamlarına
gelen dua, Kuran'a göre "kulun bütün benliğiyle Allah'a yönelmesi ve
acizliğini kabul ederek yardım dilemesi" şeklinde tanımlanmaktadır.
İnsana şah damarından daha yakın olan (Kaf Suresi, 16), her şeyi
bilen ve işiten Yüce Allah'a ulaşabilmek için güzel bir vesile olan
dua, müminlerin her ortam ve şartta yerine getirdikleri sürekli bir
ibadettir. Ancak bunu yaparken Yüce Allahın Allah dilemedikçe siz
dileyemezsiniz. (İnsan Suresi, 30) ayeti gereği, herşeyin Rabbimizin
kontrolünde olduğunun ve Onun dilemesiyle gerçekleşeceğinin bilincinde
hareket ederler. Yaptıkları fiilerin de duaları olduğunu bilen
müminler yalnızca zorluk anlarında değil, her an Allahın varlığını ve
gücünün büyüklüğünü hissederek dua ederler. Yüce Rabimizle olan bu
yakın bağlarını ise yaşamlarının her anında korurlar.
Hiç kuşkusuz dua konusunda en samimi örnekleri peygamberlerin
yaşamlarında görmek mümkündür. Rabbimizin tüm kutlu elçileri, herşeyin
üzerinde hakim olanın yalnızca Allahın gücü olduğunu ve kavimlerini
Hak yola çağırırken karşılaşabilecekleri zorlukları bilerek hareket
etmişler; tebliğ sorumluluğunu tüm zorluklara ve baskılara rağmen
eksiksizce yerine getirmişlerdir. Tüm yaşamları boyunca da Allaha olan
tevekkülleri ile içli, katıksız, yakın ve samimi dualar ederek
müminler için duanın en hikmetli örneklerini sergilemişlerdir. Kuranda
peygamberlerin her şartta Allaha karşı korudukları içli
yakınlıklarının müminlere örnek olduğu şöyle bildirilmiştir:
Andolsun sizin için, Allahı ve ahiret gününü umanlar ve Allahı
çokça zikredenler için Allahın Resulünde güzel bir örnek vardır.
(Ahzab Suresi, 21)
Hz. Muhammed (sav)in Duaları
Kuranda Şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin (Kalem Suresi,
4) ayetiyle tanıtılan Hz. Muhammed (sav), gecenin bir bölümünü dua,
zikir ve ibadetle geçirerek tüm Müslümanlara hikmetli bir örnek teşkil
etmiştir. Bir ayette Peygamber Efendimiz (sav)in bu üstün ahlakı şöyle
bildirilmiştir:
Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde,
yarısında ve üçte birinde kalktığını bilir; seninle birlikte
olanlardan bir topluluğun da. Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder.
Sizin bunu sayamayacağınızı bildi, böylece tevbenizi kabul etti...
(Müzemmil Suresi, 20)
Kuranda daha birçok ayette kutlu Peygamberimiz (sav)in duaları
bildirilmiştir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)in dualarında Allahı
sıfatları ile birlikte anmanın en güzel örnekleri görülmektedir. Bu
ayetlerden biri şöyledir:
De ki: Ey mülkün sahibi Allahım, dilediğine mülkü verirsin ve
dilediğinden mülkü çekip-alırsın, dilediğini aziz kılar, dilediğini
alçaltırsın; hayır Senin elindedir. Gerçekten Sen, herşeye güç
yetirensin. (Al-i İmran Suresi, 26)
Tüm peygamberler gibi Hz. Muhammed (sav) de gönderildiği kavmin ileri
gelenleri tarafından tehdit edilmiş ve zaman zaman şeytanın olumsuz
telkinleri ile karşı karşıya kalmıştır. Böyle durumlarda Peygamber
Efendimiz (sav)in Allaha, üzerindeki sıkıntıyı kaldırması için şöyle
dua ettiği bildirilmiştir:
Ve de ki: Rabbim şeytanın kışkırtmalarından Sana sığınırım. Ve onların
benim yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım Rabbim. (Müminun
Suresi, 97-98)
Müminun Suresinin son ayetinde Peygamberimiz (sav)in bir duası ise
şöyle bildirilir:
Ve de ki: Rabbim bağışla ve merhamet et, Sen merhamet edenlerin en
hayırlısısın. (Müminun Suresi, 118)
Rivayetlerde de, Peygamber Efendimiz (sav)in Rabbimize kendisine güzel
bir ahlak ve iyi bir huy vermesi için dua ettiği belirtilmektedir:
Allahım! Yaratılışımı ve ahlakımı güzelleştir. İlahi! Beni ahlakın
kötülerinden uzaklaştır. (Tırmizi, İmam Ahmed ve Hakimden; Huccetül
İslam İmam Gazali, İhyau Ulumid-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle,
Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s 789)
Hz. Nuhun Duaları
Yıllar boyunca örnek bir kararlılıkla kavmini tevhid dinine çağıran
Hz. Nuhun sabrı, Kuranda övgü ile bildirilmektedir. Hz. Nuh, kendisine
ve yanındaki müminlere düşmanlık gösteren kavmine karşı kararlılıkla
mücadele etmiştir. Hz. Nuhun içinde bulunduğu her türlü durumda Allaha
yönelmesi, Onun yardımını umarak samimiyetle dua etmesi ise müminler
için büyük bir örnektir. Hz. Nuh içinde bulunduğu durumu Allaha
bildirmiş ve şöyle dua etmiştir:
Sonunda Rabbine dua etti: Gerçekten ben, yenik düşmüş durumdayım.
Artık Sen (bu kafir toplumdan) intikam al. (Kamer Suresi, 10)
Başka bir surede ise Hz. Nuhun Allaha duası şu şekilde
bildirilmektedir:
Nuh: Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma.
dedi. Çünkü Sen onları bırakacak olursan, Senin kullarını şaşırtıp-
saptırırlar ve onlar, kötülükte sınırı aşan (facirden) kafirden
başkasını doğurmazlar. (Nuh Suresi, 26-27)
Rabbim, beni, annemi, babamı, mümin olarak evime gireni, iman eden
erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlere yıkımdan başkasını
arttırma. (Nuh Suresi, 28)
Kuranda bildirildiği üzere Yüce Allah, Hz. Nuhun bu duasını kabul
etmiş ve ileride gerçekleşecek olan tufana hazırlık yapmasını
emretmiştir. Hz. Nuh, yakında herhangi bir deniz veya göl olmamasına
rağmen Allahın emri üzerine büyük bir gemi yapmaya başlamıştır.
Geminin yapımı sırasında ise kavmi kendisi ile alay etmeye devam
etmiştir. Zamanı geldiğinde ise Allahın vaadi gerçekleşmiş ve tufan
felaketi meydana gelmiştir.
Hz. İbrahimin Duaları
Günümüzde milyonlarca insanın Hac görevini yerine getirmek için
ziyaret ettiği Kabeyi inşa eden Hz. İbrahimin, Kuranda, tek başına bir
ümmet olduğu bildirilmektedir. O ve oğlu Hz. İsmail, bundan binlerce
yıl önce, Yüce Allahın vahyi doğrultusunda insanların toplanacakları
ve Onu zikredecekleri, yılın belirli zamanlarında oraya Hacca
gelecekleri bir ev inşa etmişlerdir. Bu evin Kurandaki adı Kabedir.
Kuranda, Hz. İbrahimin ve Hz. İsmailin bunu bir ibadet olarak
yaptıkları ve sonrasında şöyle dua ettikleri bildirilmiştir:
İbrahim, İsmaille birlikte Evin (Kabenin) sütunlarını yükselttiğinde
(ikisi şöyle dua etmişti): Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Şüphesiz,
Sen işiten ve bilensin. (Bakara Suresi, 127)
Bugün milyonlarca insanın ziyaret ettiği Mescid-i Harama, diğer adıyla
Kabeye ilk yerleşen Hz. İbrahimin, bir başka Kuran ayetinde oğulları
İsmail, İshak ve tüm müminler için şu şekilde dua ettiği
bildirilmektedir:
Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram
yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru
namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir
kısmının kalblerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım
ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler. Rabbimiz, şüphesiz Sen,
bizim saklı tuttuklarımızı da, açığa vurduklarımızı da bilirsin. Yerde
ve gökte hiçbir şey Allaha gizli kalmaz. Hamd, Allaha aittir ki, O,
bana ihtiyarlığa rağmen İsmaili ve İshakı armağan etti. Şüphesiz
Rabbim, gerçekten duayı işitendir. Rabbim, beni namazı(nda) sürekli
kıl, soyumdan olanları da. Rabbimiz, duamı kabul buyur. Rabbimiz,
hesabın yapılacağı gün, beni, anne-babamı ve müminleri bağışla.
(İbrahim Suresi, 37-41) Görüldüğü gibi Hz. İbrahim, dualarında hem
Allahın sıfatlarını saymakta, hem de Ona şükretmektedir. Allahtan
istediği şeyler de, kendisini Ona yakınlaştıracak, ahirette
bağışlanmasına vesile olacak isteklerdir.
Hz. Eyüpün Duaları
Kuranda, Hz. Eyüpün sabrı müminlere örnek olarak
bildirilmiştir. Yüce Allahtan vahiy alan seçilmiş bir kul olan Hz.
Eyüp (Nisa Suresi, 163), ciddi bir hastalığa yakalanarak zor bir dönem
geçirmiştir. Ancak içinde bulunduğu her türlü ağır şarta rağmen, daima
sabırlı ve Allaha olan tevekküllü tavrı ile müminlere örnek olmuştur.
(Sad Suresi, 44)
Hz. Eyüp, yakalandığı hastalığın yanı sıra şeytanın olumsuz telkini
ile de karşı karşıya kalmıştır. Ancak o, bu sıkıntısını samimi olarak
Allaha açmış ve Ondan yardım dileyerek dua etmiştir:
Kulumuz Eyyubu da hatırla. Hani o: Herhalde şeytan, bana kahredici
bir acı ve azab dokundurdu diye Rabbine seslenmişti. (Sad Suresi,
41)
Diğer bir ayette ise, Hz. Eyüpün içli duası şöyle
bildirilmiştir:
Eyüp de; hani o Rabbine çağrıda bulunmuştu: Şüphesiz bu dert (ve
hastalık) beni sarıverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın.
(Enbiya Suresi, 83)
Yüce Allahın, salih kullarından biri olan Hz. Eyüpün duasına
icabet etttiği ise bir Kuran ayetinde şu şekilde bildirilmektedir:
Böylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik;
ona Katımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir zikir olmak üzere
ailesini ve onlarla birlikte bir katını daha verdik. (Enbiya Suresi,
84)
Sonsuz ilim sahibi Yüce Allah, insanları çok farklı şekillerde
imtihan etmektedir. Hz. Eyüp de imtihanı gereği, şiddetli bir sıkıntı
ile denenmiştir. Benzer sıkıntılar, yine dünyadaki imtihan ortamı
içinde başka müminlerin başına da gelebilir. Dolayısıyla bu tür bir
durumda kalan bir mümin, Hz. Eyüp örneğinde olduğu gibi, imtihanın
şekli ve süresi ne olursa olsun sabır göstermelidir. Allahın insana
hiçbir zaman taşıyamayacağı bir yükü yüklemeyeceğinin bilincinde
olmalı, her an Rabbimize karşı son derece tevekküllü bir ruh hali
içinde olmalıdır.
Hz. Yusufun Duaları
Hz. Yusuf kıssası, dua konusunda müminler için güzel örneklerle
doludur. Hz. Yusuf, karşılaştığı her türlü sıkıntıya karşı tevekküllü
ve teslimiyetli davranmasıyla ve Allaha olan sadakatiyle, sağlam bir
imanın tüm alametlerini göstermiştir.
Hz. Yusufa ve babası Hz. Yakupa isabet eden sıkıntılar, küçük
yaştaki Hz. Yusufun kıskanç kardeşleri tarafından kuyuya atılıp bir
kurt tarafından yenmiş gibi gösterilmesiyle başlamıştır. Ancak Hz.
Yusuf, Allahın izniyle, yoldan geçen bir kervan tarafından bulunmuş ve
onlar tarafından para karşılığında Mısırlı birine satılmıştır.
Ergenlik çağına geldiğinde kendisine ilim ve hikmet (Yusuf Suresi, 22)
verilen Hz. Yusufun, onu satın alan Mısırlının karısı kendisinden
murad almak isteyince şöyle dua ettiği bildirilmiştir:
(Yusuf) Dedi ki: Rabbim, zindan, bunların beni kendisine
çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden
uzaklaştırmazsan, onlara (korkarım) eğilim gösterir, (böylece)
cahillerden olurum. (Yusuf Suresi, 33)
Ayette bildirildiği üzere Hz. Yusuf, duasında içinde bulunduğu
durumu samimi olarak itiraf etmiştir. Bunun ardından hapse atılan Hz.
Yusuf, yıllar boyu orada kaldıktan sonra, Mısırlının karısının da Hz.
Yusufun masum olduğunu söylemesi üzerine zindandan çıkarılmıştır.
(Yusuf Suresi, 51-54) Tüm bu sıkıntıların ardından Hz. Yusufun duası
kabul edilmiş ve kuyuya atılma ile başlayan olaylar, ülkenin
iktidarında söz sahibi olmasıyla devam etmiştir. (Yusuf Suresi, 56)
Böylece iktidar sahibi olan Hz. Yusuf, kendisini zindandan çıkararak
hazinenin başına geçiren Allaha şükretmiştir. Hz. Yusufun dünyada
Müslüman olarak ölmek ve ahirette de salihlerle birlikte olmak için
şöyle dua ettiği bildirilmiştir:
Rabbim, Sen bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkanını) verdin,
sözlerin yorumundan (bir bilgi) öğrettin. Göklerin ve yerin
Yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim velim Sensin. Müslüman olarak
benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat. (Yusuf Suresi,
101)
Hz. Şuaybın Duaları
Medyen ve Eyke halkına peygamber olarak gönderilen Hz. Şuayb,
Allahın sınırlarını çiğneyen kavmini imana davet etmiştir. (Araf
Suresi, 85)
Medyen halkının Hz. Şuayba cevabı da, iman etmeyen diğer kavimlerin
cevaplarından farklı olmamıştır. Hz. Şuaybın tebliğini kabul etmeyen
kavim, onu ve diğer müminleri yaşadıkları topraklardan sürgün etmekle
tehdit etmiştir. Hz. Şuaybın ise, Medyen halkının duyarsızlığı ve
tehditkar tavrı üzerine Allaha tevekkül ederek şöyle dua ettiği
bildirilmiştir:
Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dininize
dönmemiz Allaha karşı yalan yere iftira düzmemiz olur. Rabbimiz olan
Allahın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş
değildir. Rabbimiz, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Biz Allaha
tevekkül ettik. Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında Sen hak ile hüküm
ver, Sen hüküm verenlerin en hayırlısısın. (Araf Suresi, 89)
Hz. Süleymanın Duaları
Hz. Süleyman, Allahın kendisine büyük bir zenginlik, güç ve
iktidar verdiği bir peygamberdi. Bununla birlikte ona birçok üstün
yetenek de verilmişti. Hz. Süleymana verilen bu üstün yetenekler
arasında cinleri yönetmek, hatta hayvanlarla konuşmak da bulunuyordu.
(Neml Suresi, 16) Kendisine verilen üstünlüklerden dolayı Allaha
şükreden Hz. Süleymanın duası bir Kuran ayetinde şu şekilde
bildirilmiştir:
... Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve
hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle
salih kulların arasına kat. (Neml Suresi, 19)
Hz. Süleyman, kendisine verilen zenginliklere karşı Allaha sürekli
şükretmiş ve dua etmiştir:
Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir
mülkü bana armağan et. Şüphesiz Sen, karşılıksız armağan edensin. (Sad
Suresi, 35)
Bu noktada belirtilmelidir ki, Hz. Süleymanın hiç kimseye nasip
olmayan bir mülk istemesi dünyevi bir istek değil, yalnızca ahirete
yönelik bir istektir. Çünkü Hz. Süleyman, sahip olduğu tüm maddi
imkanları sadece Allahın rızasını kazanabilmek için kullanmış ve bu
imkanların onun Allaha daha fazla yakınlaşmasına vesile olması için
dua etmiştir. Nitekim ayetlerde, onun ... gerçekten ben mal sevgisini
Allahı zikretmekten dolayı tercih ettim... (Sad Suresi, 32) şeklinde dua
ettiği bildirilmektedir.
Hz. Zekeriyanın Duaları
Hz. Zekeriyanın duaları Kuranın üç ayrı suresinde
bildirilmektedir. Yaşı ilerlemiş olan Hz. Zekeriya, kendi ardından
kavmi içinde imanı ayakta tutması için Allahtan bir varis
istemiştir. Kendisi çocuk sahibi olmak için oldukça yaşlı, karısı ise
kısır olduğu için varisi yoktur ve bunun için Allaha dua etmiştir:
Hani o, Rabbine gizlice seslendiği zaman; Demişti ki: Rabbim,
şüphesiz benim kemiklerim gevşedi ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu;
ben Sana dua etmekle mutsuz olmadım. Doğrusu ben, arkamdan gelecek
yakınlarım adına korkuya kapıldım, benim karım da bir kısır (kadın)
dır. Artık bana Kendi Katından bir yardımcı armağan et. Bana mirasçı
olsun. Yakup oğullarına da mirasçı olsun. Rabbim, onu razı olunan kıl.
(Meryem Suresi, 3-6)
Ayette, Hz. Zekeriyanın Allaha gizlice seslendiği
bildirilmektedir. Bu, samimiyetin en büyük göstergelerinden biridir.
Nitekim ayette Allahın, Kendisine bu tür bir samimiyet içinde çağrıda
bulunan Hz. Zekeriyanın duasını kabul ettiği bildirilmiştir. (Enbiya
Suresi, 90) Allah samimi kullarının dualarına onlar için en hayırlı
olacak şekilde icabet eden ve içten çağrıda bulunan, inananların tek
dostu ve yardımcısı olandır. Yüce Rabbimiz, çocuk sahibi olması
imkansız gibi görünen Hz. Zekeriyaya da, samimi duasına icabet ederek
salih bir oğul armağan etmiştir.
Hz. Yunusun Duaları
Kuranda, Hz. Yunusun peygamber olarak gönderildiği kavminden,
çağrılarına cevap vermedikleri için ayrıldığı bildirilmektedir.
(Saffat Suresi, 139-142) Ayetlerde bildirildiği üzere, bunun ardından
Hz. Yunusun binmiş olduğu gemide yolcular arasında kura çekilmiş ve
kura sonucunda onun denize atılmasına karar verilmiştir. Denize atılan
Hz. Yunus, dev bir balık tarafından yutulmuştur. Hz. Yunusun balığın
karnında iken, Allaha şöyle dua ettiği bildirilmiştir:
... Senden başka ilah yoktur, Sen Yücesin, gerçekten ben
zulmedenlerden oldum. (Enbiya Suresi, 87)
Bir sonraki ayette ise, Yüce Allahın Hz. Yunusun samimi duasına
karşılık olarak onu mucizevi bir biçimde kurtardığı bildirilmiştir:
Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık.
İşte Biz, iman edenleri böyle kurtarırız. (Enbiya Suresi, 88)
Burada üzerinde önemle durulması gereken bir nokta vardır. Yüce
Rabbimiz bir duayı gerçekleştirirken, bunu belli dünyevi sebeplere
bağlayabileceği gibi, dilerse istenilen şeyi sebepsiz olarak da
gerçekleştirebilir. Bu, göklerin ve yerin Rabbi olan Allah için son
derece kolaydır. Yüce Allah, Hz. Yunusun duasını kabul ederken de her
türlü zor görünen şartı ortadan kaldırmış ve Hz. Yunusu balığın
karnından kurtarmıştır. Bu durum, insanın hiçbir zaman Allahın
rahmetinden umut kesmemesi ve hep Ona dua etmesi gerektiğinin çarpıcı
delillerinden biridir. Kuranın Bana dua ettiği zaman dua edenin
duasına cevap veririm (Bakara Suresi, 186) ayetiyle de bildirildiği
üzere, insan Rabbimize içten yöneldiği müddetçe, dualarının
karşılığını kesin olarak görecektir.
Hz. İsanın Duaları
Kuranda, Hz. İsanın seçkin bir peygamber olduğu ve Rabbimize
yakınlığı ... Onun adı Meryem oğlu İsa Mesihtir. O, dünyada ve ahirette
seçkin, onurlu, saygındır ve (Allaha) yakın kılınanlardandır.. (Al-i
İmran Suresi, 45) ayetiyle bildirilmektedir.
Kuranda, havarilerinin Hz. İsadan Allaha dua etmesini ve gökten
bir sofra indirilmesini istedikleri bildirilmiştir. (Maide Suresi,
112-113) Hz. İsa, bu mucize isteğinin yersiz olduğunu belirtmesine
rağmen, havariler gökten sofra inerse kalplerinin daha da tatmin
olacağını belirterek isteklerini sürdürmüşlerdir. Hz. İsa ise,
havarilerin bu istekleri üzerine Allaha dua ederken, Kurandaki birçok
dua örneğinde olduğu gibi Allahı Yüce sıfatlarıyla anmıştır. Kuranda,
Hz. İsanın bu duası şöyle bildirilmiştir:
Meryem oğlu İsa: Allahım, Rabbimiz, bize gökten bir sofra indir,
öncemiz ve sonramız için bir bayram ve Senden de bir belge olsun.
Bizi rızıklandır, Sen rızık vericilerin en hayırlısısın demişti.
(Maide Suresi, 114)
Hz. İsanın, havarilerin korunup gözetlenmesi ve bağışlanması
konusunda ise şöyle dua ettiği bildirilmiştir:
Ben onlara bana emrettiklerinin dışında hiçbir şeyi söylemedim. (O
da şuydu:) Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allaha kulluk edin.
Onların içinde kaldığım sürece, ben onların üzerinde bir şahidim.
Benim (dünya) hayatıma son verdiğinde, üzerlerindeki gözetleyici
Sendin. Sen herşeyin üzerine şahid olansın. Eğer onları
azablandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer onları
bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hakim olan Sensin Sen. (Maide Suresi,
117-118)
Hz. Musanın Duaları
İsrailoğullarına elçi olarak gönderilen Hz. Musa, ilk vahyini
Tuva Vadisi adı verilen yere geldiğinde almıştır ve kendisine Firavuna
gitmesi ve ona dini tebliğ etmesi bildirilmiştir. Bunun üzerine Hz.
Musa, Allaha samimi bir şekilde yönelmiş ve bu konuda şöyle dua
etmiştir:
Kardeşim Harun; dil bakımından o benden daha düzgün
konuşmaktadır, onu da benimle birlikte bir yardımcı olarak gönder,
beni doğrulasın. Çünkü onların beni yalanlamalarından korkuyorum.
(Kasas Suresi, 33-34)
Kuranda bildirildiği üzere Hz. Musa, içinde duyduğu heyecanın
tebliğ görevini yerine getirmesine engel olmasından çekinmiştir. Onun
bu konudaki duası ayetlerde şu şekilde geçmektedir:
Dedi ki: Rabbim, benim göğsümü aç. Bana işimi kolaylaştır.
Dilimden düğümü çöz; ki söyleyeceklerimi kavrasınlar. Ailemden bana
bir yardımcı kıl, kardeşim Harunu. Onunla arkamı kuvvetlendir. Onu
işimde ortak kıl, Böylece Seni çok tesbih edelim. Ve Seni çok
zikredelim. Şüphesiz Sen bizi görüyorsun. (Taha Suresi, 25-35)
Yüce Allah Kuranda, Hz. Musanın bu duasına karşılık onu ve
kardeşini özel bir koruma altına aldığını bildirmiştir. (Kasas Suresi,
35) Kurandaki Hz. Musa ile ilgili olan ayetler incelendiğinde, Allaha
dua ederken hep samimi ve açıksözlü bir üslubu olduğu görülmektedir.
Hz. Musa da diğer tüm peygamberler gibi Allaha içten yönelmiş ve Ondan
yardım dilemiştir.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.