HAYDİ KIZLAR OKULA, MI? Nevzat laleli


Güncel yazılar serisi nevzatlaleli@gmail.com

2009/Mayıs ayı başında Mardin’in Bilge köyünde düğün esnasında, düğüne katılan davetliler uzun namlulu silahlarla taranmış, kadın-çocuk-erkek ayırımı yapılmadan 44 cana kıyılmış ve düğün meydanı bir anda ölüm meydanına döndürülmüştü. Yetkililerin zamanında yaptıkları takibat sonucunda 10 kişi yakalanmış, bunların 8. tutuklanmıştı. Yapılan açıklamalarda ölenlerin ve öldürülenleri aynı soyadını taşıdıkları belirtilmiş ve cinayetlerin “kız yüzünden ve husumet sebebiyle işlendiği” belirtilmişti.

Gazeteler ve televizyonlar verdikleri haberlerde en az 70 çocuğun yetim ve öksüz kaldığını, köyün yarısının kara toprağa girdiğini diğer yarısının ise öz yurdunu terk ederek başka yerleşim merkezlerine göç ettiğini söylediler.

İnsan olan birisinin daha doğrusu ben insanım diyen her kesin kanını donduracak bu olay karşısında her birimiz kendi çapımızda tepkiler gösterdik ve olayı lanetledik. Ama katliamın acısı bizlerden bir müddet sonra silinirken, katliamda öldürülen anasını – babasını ve yakınlarını kaybedenler bu acıyı bir ömür sürdürecekler ve hatta bölgenin şartlarından dolayı belki “kan davaları yaşanacak” ve olayın faili olmadığı halde yine bir çok masum insanlar ölebilecektir.

VALİ NE DİYOR

Mardin valisi Sayın Hasan Duruer bey, yaşanan acı olayların sebeplerini, bulunduğu makamda aldığı her türlü haber ve istihbaratlarla değerlendirmiş, bölgenin sosyal yapısını da bilen bir idareci olarak; “kız ve erkek öğrencilerin ayrı okullarda öğrenim görmesi...” teklifini ortaya atmıştır. Bu gün Batı okullarında bile uygulamayla başlatılmış olan “kız ve erkek öğrencilerin ayrı okullarda öğrenim görmesi” uygulaması “akıl için yol birdir” gerçeğini ortaya koymaktadır.

En azından Mardin’de veya doğu illerimizde bu değerli valimizin ortaya attığı fikrin kabul görmesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve hükümetimizin fikre sahip çıkarak olayı meclise getirmeleri ile eğitim ve öğretimizin buralarda yeniden dizayn edilmesini (şekillendirilmesi) bütün gönlümce desteklemekteyim.

Ancak bizde, “Çağdaşlık ve laiklik adına din düşmanlığı yapanlar ve gerçeklere gözleri kör olanlar...” Bremen mızıkacıları gibi yine koro halinde ezberlerini söylemeye başladılar. Neymiş efendim; “Vali'den şaşırtan öneri”ymiş.

Haber devam ediyor; “Vali, şaşırtan ve tartışılacak bir öneriden bahsetti. Katliamda koruculuk sisteminin belirleyici olmadığını,asıl üzerinde durulması gereken şeyin kıskançlık faktörü olduğunu belirten Duruer, cahillik vurgusu yaptı ve kız çocuklarının okutulması konusunda örf, adet ve inançları göz önüne alarak ayrı okullar, yurtlar yapılması gerektiğini söyledi” demektedirler.

Haberin bir yerinde analizlerine de katılan bu Çağdaşlar(!) Valinin; “Mardin aslında bir hoşgörü kentidir. 24 ayrı medeniyetin, binlerce kültür ve dilin buradan geçtiğini ve yaşadığını düşünürsek, bu hadiseyi izah etmek çok zorlaşır. İnsanlar yüzyıllardır hoşgörü içinde yaşıyorlar. Kürdün Türkle, Müslüman'ın Süryani'yle veya Arap'la her hangi bir sorunu olmamıştır” sözünü de aynen almışlardır.

ŞECAAT ARZEDEN KİPTİ...

Bunlar, Valinin Mardin’de sevildiğinin bir işareti olarak “şehir içerisinde eskortsuz olarak dolaştığını” ifade ederken Valinin; “Mardin Üniversitesi Rektörü Prof. Serdar Bedii Omay’ın, yorumuna katılır mısınız?” sorusuna verdiği cevapta;

“Rektörümüzün sözlerine katılıyorum. Maalesef bölgede bir cehalet hakim. Özellikle kadınların ve kızların eğitimi konusunda... Bütün sebep cehaletten kaynaklanıyor. Eğitimsizlikten kaynaklanıyor. Bu konuyla ilgili herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Eğitimle ilgili desteklere ihtiyacımız var. Okul öncesi eğitim, kızların kadınların eğitimi konusunda çok ciddi çalışmalar yapmamız gerekiyor” sözlerini aynen alıyorlar.

Sizce çözüm ne olmalıdır, sorusuna ise Vali beyin; “Olay sosyolojik ve psikolojik açıdan çok iyi değerlendirilmelidir. Buradaki aşiret yapısının, töre düzeninin, insanların yapısının iyi analiz edilmesi gereklidir. Kız çocuklarının okutulması konusunda gayret göstermemiz gerekiyor. Yörenin inançları gereği, kız çocuklarının ayrı okullarda okumasının faydalı olacağını düşünüyorum. Erkeklerle aynı okullarda okumaları istenmiyor. Bu çocukları eve mahkum etmemek için, çok sayıda kız okullarına, yurtlarına ihtiyacımız olacaktır” diyor.

KAHT-I RİCAL (ADAM YOKLUĞU)

Yönetimini yaptığı bölgenin sosyolojik yapısını iyi bilen ve halkın sevgisine mahzar olmuş bir Valinin “Kaht-ı Rical – Devlet adamı yokluğu” yaşandığı günümüzde dilini eğip bükerek ve başkalarına yaranma duygusu taşımadan gerçekleri açıkça dile getirmesi aslında takdir ve tebrik edilecek bir olay olarak karşılamak gerekirdi.

Dileriz bütün idarecilerimiz bu güzel hasletlerle donanırlar da böylece milletimiz, yıllarca aradığı ve özlediği huzur ve saadet ortamına bir an önce geçer, diyorum.

Her şeyi gözlerine taktıkları “at gözlüğünden gören” ve olaylara bu açıdan bakarak karar veren dogmatikler için ne söylesem, hangi kelimeleri kullansam diye düşünüyorum. Çünkü daha önceki yazılarımda ve konferanslarımda bunlara ait bir çok sıfatlarınızı dile getirmiştim. Yine de bizim Çağdaş laiklere de birkaç kelime söylemek gerekirse, atalarımızın bir sözüyle cevap vereyim.

Kendisine ve çevresine zarar veren bu adamlar için atalarımız; “Ne kendi etti rahat, ne başkası buldu huzur/ Yıkıldı gitti Dünya’dan dayansın ehl-i kubur” demişlerdir. Yani söylem ve eylemleriyle kendisi ve etrafındakiler de bir türlü rahat huzur bulamadılar/ Şimdi öldü gitti. Artık bu adamların şerrinden (kötülüğünden) kabir ehli (yakın mezarlarda yatanlar) dayanmaya çalışsınlar.

3 yorum:

  1. sizin gibi insanları köşe yazarı yaptıkları için utanıyorum..

    evet bir konuda haklısınız çağdaşlaşma ve laiklik kavramları CHP taraftarlarıda dahil hiç kimse tarafından (sizde dahil)anlaşılmadı ve bu gidişle anlaşılmayacak...

    45 den sonra emperyalizm tarafından ülkeye dayatılan Türk-İslam Sentezi kavramı meyvelerini vermeyi sürdürüyor yazınızdanda anlaşılacağı gibi.

    Türk milliyetçiliği(ırki,faşizan değil) ile din yani müslümanlık ayrı şeylerdi lüfen bunun ayrımını iyi yapınız.

    Tarih bir göz atarsanız hiçbir millet dini aklın önüne koyarak o çağdaşlaşma düzeyine ulaşamamıştır.İbni Sina,ibni rüşd ve benzeri islamın bilim adamları diye anılan kişilerin konuşmalarına bir göz atın derim..

    özetle şunu demişlerdir.Biz bilimde bu kadar ilerlerken islam dinini yada herhangi bir dini değil o zamanın kültür birikimi olan yunan düşünürlerin (Aristotales vb vb) yazılarını okuduk ufkumuzu açtık derler.(Bu arada belirtiyim batı hayranı filan değilim.Olaylara bilimsel açıdan bakıyorum sadece)

    Emperyalizme karşı olan bir haber sitesinde böyle bir yazı görmek ayrıca komik.

    Din her zaman halkların afyonu olmuyştur ve olmaya devam edecektir.

    Aranızdan birkaç kişi bu yazıma cvp verirken dikkat etsinler önemli olan nokta dinin olup olmaması değil aklın [yani bilimin] dinin önünde olmasıdır.

    Saygılarımla

    TürkBaytar

    YanıtlaSil
  2. Üstteki yazının sahibine!

    Bende sizin gibi eleştirirkn yıkan ve Bir yazar'a hakaret eden cümlelerinizden utanıyorum.Evet ben Nevzat Laleli değilim ama Bilim'i öne sürp dinsizlik yapan sizin gibi sahte devrimci ve sahte solcu güya "AYDIN" yaftalı ukalaların ve yalakaların bu türen bir sahteciliğe ve yobazlığa girişmeleri gerçekten ilginç!

    YanıtlaSil
  3. Sayın en üssteki yorumcu

    Anti Emperyalist olmak için dinsiz ve illa'da Bilimcimi olmak gerekiyor? Siz hala aynı margarinimi kullanıyorsunuz kahvaltılarınızda? Biz dünya da gelişen ve dün sizin gibi değil gerçekten mücadelesine inanmış Anti-Emperyalistlerin dün sahiplendiği ve bugünde İslam temelli bir şekle bürünen anti-emperyalist çizgideyiz.Özellikle sizin gibilere Bu site künyesini okumanızı tavsiye ederiz.

    editör

    YanıtlaSil

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.