Dün Taraf Gazetesi'nde yayınlanan ve gerçekten büyük tartışma yaratan bir haber var. Bu haberin özeti şöyle Ergenekon Operasyonu kapsamında emekli asker aynı zamanda avukat Serdar Öztürk'ün ofisinde bir arama yapıldı. Serdar Öztürk'ün ofisinde iddialara göre polisler bir belge buldular. Nisan 2009 tarihli ve Deniz Kurmay Albay Çiçek imzalı belgede Fethullah Gülen ve AKP'ye karşı yapılması planlanan bir dizi komplo sıralanıyordu. Şimdi önce bir dakika durup düşünmeyi öneriyorum. Doğru veya yanlış buluyor olabilirsiniz ama Türkiye tarihinde bugüne kadar görülmemiş şekilde hükümet ve cemaat ile sorunlu askerlerin, akademisyenlerin, siyasetçilerin seri halde tutuklandığı bir dönemden geçiyorsunuz. Ordunun üst kademelerinde bir albaysınız. Cemaat veya hükümete muhalifsiniz. Bir dizi komplo planlaması yaparak bunu artık orduda görev almayan bir dizi insana gönderir misiniz? Bu belgenin bir baskının sonucunda nasıl yorumlanacağını ve bunun bulunduğunuz şartlarda kuvvetle muhtemel bir sonuç olduğunu düşünmez misiniz?
Nitekim içeriden gelen ilk sinyaller böyle. Evinde bu belgenin bulunduğu iddia edilen Serdar Öztürk de kesinlikle bu belgenin kendisine ait olmadığını ve bir komploya maruz bırakıldığını söylüyor. Serdar Öztürk'ün ofisi aranırken yapılan bir dizi hukuksuzluk avukatı Hasan Gürbüz tarafından dile getirilmişti.
Peki bu belge nasıl ortaya çıktı? Haberi yapan Taraf muhabiri Mehmet Baransu bu haberi nasıl yaptı? Serdar Öztürk'te olsa dahi şu an savcılıkta olması gereken bu belge nasıl oldu da Taraf'a sızdı?
Önce şuradan başlayalım?
Kim bu Mehmet Baransu?
Taraf'ın gündemi belirlediği haberlerinin altında hep onun adı var.
Mehmet Baransu Taraf'ta şu önemli haberleri yaptı:
-Karargah evleri soruşturmasını yürüten Hava Hakim Mehmet Çevik hakkında "dünyanın en zengin hakimi" haberi yaptı. (13.mart 2009) Hakimin aileden zengin olduğunu Yeni Şafak gazetesi bile yazmak zorunda kaldı. Baransu askeri mahkemede yargılanıyor.
-"İşte medya patronu Ergenekon İşbirliği" (9 şubat 2009) Mehmet Emin Karamehmet'in dönemin Jandarma Genel komutanı Şener Eruygur'u ziyaretinin sohbet dökümünü ele geçirip yazdı.
-2 Haziran 2008 tarihinde "Genelkurmay'ın Yeni Kontrgerilla Planı" başlıklı bir haber yaptı. Yine gizli bir genelkurmay belgesini yayınladı.
-29 Haziran 2008'de Dağlıca Baskını ile ilgili yaptığı haberde baskının PKK ile TSK işbirliği sonucu gerçekleştiğini haber yaptı. Baransu'ya göre ordu yetkilileri adım adım önlemleri azaltarak PKK'nın saldırısına izin vermişti. Daha sonra Aktütün ile ilgili aynı iddiaları ortaya atmıştı.
-2008 Temmuzunda bir yazı dizisinde Ergenekon'un Temel Belgesi'ni açıkladı. Bu belgeler, Baransu'nun haberine göre örgütün anayasası idi.
-"Hocasından darbe dersleri" (13 nisan 2009) Bu sürmanşet haberden sonra Erol Manisalı tutuklandı.
-24 Mayıs 2009 tarihinde Genelkurmayın yine gizli olduğu iddia edilen gizli bir belgesini haber yaptı. Bu belgeye göre Genelkurmay, askerlere Abdullah Gül ve Hayrunisa Gül desteği ile yürütülen "Türkiye Okuyor" kampanyasına katılmama çağrısı yaptı.
Bu ve benzeri onlarca Ergenekon Davası'nı ilgilendiren onlarca gizli belgenin haber kaynağı Mehmet Baransu. Mehmet Baransu ne olduysa geçen ay önce Taraf'tan ayrıldı. Ardından tekrar geri döndü. Bundan sonra dün yayınlanan "AKP ve Gülen'i Bitirme Planı" haberiyle gazetesine muhteşem bir dönüş yaptı.
Peki Mehmet Baransu hiç yargılandı mı?
Elbette hakkında açılan onlarca dava devam ediyor. Ancak bunlardan biri var ki oldukça önem taşıyor.
28 Mart 2008 tarihinde "Büyükanıt Hedefte" başlığı ile yaptığı haberde İşçi Partisi'nde çıkan belgeye göre Büyükanıt'a suikast yapılacaktı. Ancak haberin doğru olmadığı mahkemede ortaya çıktı. Baransu mahkemede verdiği ifadede haberi emniyetten aldığını itiraf etti. Kısacası Mehmet Baransu gibi genç bir gazeteciye sansasyonel haberleri polisin verdiğini Mehmet Baransu bizzat kendisi itiraf etmişti. Yine Serdar Öztürk'ün avukatı Hasan Gürbüz'ün şu sözleri de aynı iddiayı destekliyor: "Bu belgeler emniyetten çıkıyor. Savcıların sızdırdığına inanmıyorum. Bu haberin yapılmasının bir sebebi de önümüzdeki günlerde bazı muvazzaf subaylara hatta generallere yönelik gözaltı için altyapı oluşturmaktır."
Peki Baransu gibi genç bir gazeteciye polis içindeki haber kaynakları neden bu bilgileri veriyordu. Bunun yanıtı belki de Baransu'nun gazetecilik kariyerinde saklı. Baransu Taraf Gazetesi'nden önce Aksiyon Dergisi'nde çalışıyordu. Aksiyon Dergisi, cemaatin haftalık yayın organı olarak biliniyor. Kısacası Taraf'ın başarılı muhabirinin cemaat ile böyle bir geçmişi var. Bu haliyle düşününce "AKP ve Gülen'i Bitirme Planı" haberi anlam kazanıyor.
Şimdi bu haberde ilginç gördüğümüz bazı noktalara değinelim:
-Öncelikle şunu söyleyelim Taraf'ın haberinde belgenin altında şöyle bir imzadan söz ediliyor: "Deniz Kurmay Albay Çiçek". Hiçbir askeri belgede böyle bir imza kullanılmaz. Yani yalnızca soyadı ile ile hiçbir belge imzalanmadığı gibi belgelerin altında imzalayan askerin unvanı ayrıntısı ile yazar.
-Şimdi belgeden bir bölümü aktarıyorum: "Fethullah Gülen (FG)'ciler gemi azıya aldılar, doğrudan TSK'ya saldırıyorlar" teması işlenecek, bu kapsamda muhafazakâr vatandaşların bile "Pes doğrusu biz de Elhamdulillah Müslüman'ız, ama FG'ciler resmen TSK'ya saldırmak için provokasyon yapıyorlar" dedirtecek çalışmalar yapılacaktır." Bugüne kadar pek çok askeri belge kamuoyunun gündemine geldi ancak böyle bir dilin bugüne kadar hiçbir askeri belgede örneği yok. Bu arada belgenin kamuoyunda "Fethullahçılar" olarak tabir edilen ifadeyi kullanmadığını Fethullah Gülen'ciler dediği dikkatlerden kaçmıyor.
- Yine belgenin bir yerinde şöyle yazılıyor: "İzleyici veya dinleyici kitlesi fazla olan radyo, televizyon programlarına farklı bir kimlikle, canlı yayın esnasında, telefonla bağlanılarak; FG'ci maskesi altında konuşmalar yapılarak tahrik olmuş bir FG'ci gibi, "Evet kardeşim, bizimle uğraşan herkes Ergenekoncudur. Onlarla uğraşmak bizim boynumuzun borcudur. Bizimle uğraşmaya kimsenin gücü yetmez" şeklinde açıklamalar yapması sağlanacaktır." Fethullah Gülen'e karşı olan rapor nedense cemaatçiymiş gibi yapan askerler hakkında "FG'ci maskesi altında" gibi küçültücü bir ifade kullanıyor.
-Bu arada belgede cemaat karşıtı propaganda için "kara propaganda" ifadesini kullanması dikkat çekici. Belgede kendi faaliyetinin amacı için kullanılan "bilgi kirliliği yaratmak" ifadesi de bir diğer dikkat çekici ifade.
Sonuç olarak ortaya gerçekten şüpheli bir durum çıkıyor. Bu belge gerçek mi?
İster gerçek olsun ister olmasın bu belgeden sonra artık Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Belge gerçek ise cemaat ve AKP, ordunun üstüne gidecek. Cemaati birincil tehlike olarak gören Genelkurmay cemaat tarafından suçlanacak. Cemaate karşı eleştirel yayınlar yapan medya organları bu planın kaynağı ile ilişkili olmakla suçlanacak.
Belge gerçek değilse bu durumda yine çok şey değişecek. Cemaatin orduya bu belgeler aracılığıyla komplo düzenlediği ortaya çıkacak. Bu durum benzer belgeler ile gözaltına alınan pek çok Ergenekon sanığını etkileyecek. Cemaatin yalnızca Ergenekon ile sorunlu olmadığı bütün orduyu hedeflediği ortaya çıkmış olacak.
Kısacası belge artık Türkiye'de geri dönülemez bir süreci açıkça başlatacak. Bunun yönünü anlamak için ordunun soruşturmasının sonucunu beklemek gerekiyor.
Barış Terkoğlu
Odatv.com
13 Haziran 2009
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.