(anadoluhaber) "DTP'ye Oy Veren İnsanları Ötekileştirmek, Bölücülüktür!"

DTP Grup Başkanvekili  Selahaddin DEMİRTAŞ:

“DTP’ye Oy Veren İnsanları Ötekileştirmek, Bölücülüktür!”

http://cache.daylife.com/imageserve/08gldX0eKi1yb/610x.jpg

 

Selahaddin Bey, DTP olarak açlık grevine başlama gerekçenizi izah eder misiniz bize, neden başladınız?

Şimdi Türkiye’de biliyorsunuz sisteme muhalif partiler sürekli devletin ve iktidarların engellemesiyle karşı karşıya kalırlar. Tarih boyunca bu maalesef böyle olmuştur. Fakat demokratik rejimlerde seçimler yapılıyorsa eğer, seçimin sonucuna herkesin saygı göstermesi gerekir. Türkiye’de sistem bu şekilde işlemediği için 29 Mart seçimleri sonrasında DTP’nin elde etmiş olduğu başarı ısrarla görmezden gelinmiş bu yetmezmiş gibi bir de DTP’ye yönelik gözaltı ve tutuklama operasyonları başlatılmış ve çok sayıda parti yöneticimiz tutuklanarak cezaevine konulmuştur. Dolayısıyla biz şunun farkındayız ki: Türkiye’de seçimi kazanmak tek başına hiçbir sorunun çözümü için yetmiyor, bir de bu başarıyı kabul ettirmek için ayrıca mücadele etmek gerekiyor. Dolayısıyla partimiz seçimde göstermiş olduğu başarıyı kabul ettirebilme ve AKP şahsında iflâs eden, devletin Kürt halkına yönelik red ve inkâr politikalarını bir kez daha halkın desteğiyle mahkum etme konusunda ısrarcıdır. Hem bu operasyonları protesto etmek; partimize yönelik baskıları protesto etmek, ama aynı zamanda seçim sonucunda ortaya çıkmış siyasî iradenin tanınması ve halkımızın taleplerinin kabul edilmesi konusunda bir ısrarımız var. Açlık grevi yapmamızın nedeni buydu. Biliyorsunuz bir de PKK’nin 1 Haziran’a kadar çatışmasızlık kararı vardı buna rağmen askeri operasyonlar devam ediyor. Bölgede halen ölümler devam ediyor. Gencecik insanlar Anadolu çocukları, gerek PKK’li olsun, gerek asker olsun yaşamlarını yitiriyorlar. Biz bunlar dursun istiyoruz. Türkiye’de bu kanın akması anaların yüreğinin yanması hiç kimseye fayda getirmiyor. Dolayısıyla bir çözüm olacaksa diyalogla, siyasi alanda yürütülecek tartışmayla olmalıdır. Biz sivil siyasetin öne çıkması gerektiğinden harekete DTP olarak bu dönemde çok daha fazla inisiyatif almak istiyoruz. Çok daha fazla siyaseti öne çıkarmak istiyoruz ama buna karşı DTP’nin bu isteğine karşı baskı ve engelleme var. Bu baskı ve engellemeleri kırmak için de halkın ortaya koymuş olduğu demokratik tepkilere bizler seçilmişler olarak destek vererek hep birlikte açlık grevi gerçekleştirdik. Diyarbakır’da yaptığımız bu iki günlük demokratik eylem inanıyorum ki bir ses getirdi ve bundan sonra partimize yönelik baskılar konusunda herkes biraz daha dikkatli olmak zorunda. Eğer bu verilen mesaj doğru okunmaz, doğru anlaşılmaz savaş politikalarında ısrar edilirse, biz demokratik tepkilerimizi yükselterek sürdüreceğimiz mesajını ve kararlılığını gösterdik.

 

Selahattin Bey, Genelkurmay Başkanının İstanbul’daki Harp Okulunda konuşmasına baktığımız zaman, bir yumuşama belirtileri varken, hemen arkasından DTP ve sivil kuruluşlara yönelik yapılan operasyonlar sizce de bir tezat değil mi? Genelkurmay Başkanı demokratik açılımdan bahsediyor...

Tabi Genelkurmayın açılımı kendine uygun kendi, düşüncesine uygun siyasi ideoloji yaratma veya siyasi parti yaratma yada eğer Kürt olacaksa sisteme bağlı Kürt yaratma projesidir. Dolayısıyla buna muhalif olan herkesi bir yerde karşısına almış durumda. İşte ‘’DTP ile aynı çatı altında bulunmayız’’ sözü bile çok vahim bir sözdür. Türkiye açısından fakat, maalesef ne siyasilerden ne de meclisten bu yönde tek bir söz dahi çıkmadı. Çok ironik bir durumdur yani bir yandan demokrasiden dem vururken öte taraftan iki buçuk milyona yakın oy almış ve onmilyona yakın insanı aynı şekilde temsil eden bir partiyi dışlamak başlı başına demokrasiye aykırı bir durumdur. Genelkurmay başkanının bu kadar konuşması demokrasiye aykırıdır. Siyasetle ilgili açıktan bu kadar beyanat vermesi, siyasetçilere sınırlar çizerek siyasetin sınırlarını belirlemesi demokrasiye aykırıdır. Bu nedenle partimize yönelik baskıların Genelkurmay’la çok da bağımsız olduğunu düşünmüyoruz açıkçası. Yani demokrasi olacaksa, benim istediğim kadar benim izin verdiğim kadar olacak. Özgürlük olacaksa benim istediğim, izin verdiğim kadar olacak anlayışı hakimdir ki bu hiç kimsenin kabul edemeyeceği bir durumdur. Yani Cumhuriyet tarihi boyunca sol düşünce ve İslâmî düşünce tehdit olarak görülmüştür Türkiye’de, düşman algılaması çerçevesinde bu düşüncelerle mücadele etme sistem açısından, rejim açısından bir varlık nedeni olarak ele alınmıştır. Genelkurmay başkanının konuşmasında bu anlayışın dışında değildir diye düşünüyorum. Partimize yönelik baskılar da bu çerçevede devam ediyor. Bu anlayışın, bu yaklaşımın bir sonucudur.

Selahattin bey, geçmişte başbakan sizi şöyle suçlamıştı: ‘’Amerika’da Zenciler hor görüldü ama onlar Amerikan bayrağının altında Amerika’yı benim devletim diye sahiplenip konuşuyorlar, yarışmalarda bayrağını taşıyorlar’’ diye. Yani, siz böyle değilsiniz diye suçladı.  Aynı başbakan,  siz çözümü Ankara’da, bu toprakların içinde arayalım derken, sizi ayrılıkçı olmakla suçlayıp,  Türkiye’yi parçalamaya niyetli, Amerikan-Barzani politikaları çerçevesinde hareket ediyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Tabi çok ciddi bir aldatmacadır. Başbakanın söyledikleriyle yaptıkları birbirini bir defa tutmuyor. Bir defa gerçekten ilkeliyse halkın iradesine saygılıysa DTP’nin ortaya çıkardığı iradeye saygı duyması gerekir. DTP’yi dışlayan, DTP’yi ötekileştiren bir tutum başlı başına bölücü bir tutumdur zaten. DTP’ye oy vermiş insanlar başbakanın ve Genelkurmay Başkanının söylemlerinden ne kadar incinirler, ne kadar ötekileşmiş gibi hisseder diye düşünmüyorlar. Bir yandan bölücülüğün daniskasını yaparken, diğer yandan partimizi bölücülükle suçlamak ironik bir durumdur. Dediğiniz gibi, DTP çözümü ısrarla Türkiye’de ararken, Türkiye’de Türk halkının bağlı bulunduğu bütün değerlere saygı duyarak, o değerlere bağlı kalarak çözüm arayışı içerisindeyken, başbakan ısrarla, uluslararası güçlerden destek alarak, Kürt hareketini tasfiye etme projelerini yürütmekte. Kimse, kara kaşı, kara gözü için Türkiye’ye destek vermez, ya birşey vermeden uluslararası güçlerden bir şey alınmaz, herşeyin bir bedeli, bir karşılığı vardır. Dolayısıyla Başbakan, uluslararası güçlerin desteğini ararken ne vermiştir, merak ediyoruz doğrusu! Türkiye yıllardır emperyal güçlerin etkisi altında, onların güdümü altında bir ülke olmaktan kurtulacak diye insanlar beklerken, AKP dönemin de çok daha ciddî bir bağlılık ve bağımlılık gelişmiştir. AKP hükümeti bunu çok daha ustaca yapıyor, önceki partilere kıyasla, yani bir yanda gerçekten milli değerlere bağlı olduğunu söylerken, öte taraftan dış ilişkilerde, uluslar arası ilişkilerde tam bir teslimiyetçi politika yürütmek AKP’nin iki yüzlü yaklaşımının sonucudur bizce...

BARAN Dergisi Sayı: 121

http://duralidurmaz.blogcu.com/dtp-ye-oy-veren-insanlari-otekilestirmek-boluculuktur_45529931.html


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.