Ergenekon soruşturmasında tutuklanan eski asker avukat Serdar Öztürk'ün bürosunda ele geçirilen ve Nisan 2009'da Deniz Piyade Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlanan planın "Medya Faaliyetleri" bölümünde geçen iki isim pek çok insanı şaşırttı.
Bu iki isimden biri Allah'ı gördüğünü, onunla konuştuğunu, onun sözleriyle yeni bir kitap yazdığını iddia eden, kısacası peygamberliğini ilan eden eski Türkiye İşçi Partili ve Devlet Planlama Teşkilatı çalışanı, yeni mehdi İskender Evrenesoğlu, diğeri ise Düzce yakınlarında faaliyet gösteren Yugoslavya göçmeni bir tarikat şeyhi olan Ömer Öngüt. Öngüt'ün özelliği ise dinlerarası diyalog çalışmalarına muhalif olması ve Fethullah Gülen cemaatini daha önce neredeyse kafir ilan etmesi.
Görüldüğü gibi Ömer Öngüt, diğer örneğe göre biraz daha ciddiye alınabilecek pozisyonda. Bu durumda "TSK'nın İskender Evrenesoğlu gibi peygamberliğini ilan eden biriyle ne işi olabilir?" sorusu elbette pek çok iyi niyetli, ülkesini ve devletini ve elbette ordusunu seven vatandaşın zihnini kurcalayacaktır. Geçmişi biraz hatırlamayı başaranlar ise Ergenekon davası sürecinde sık sık çeşitli bağlantılarla ortaya çıkan 28 Şubat tarikatçılarını anımsayacaklar ve olaylara daha temkinli yaklaşacaklardır.
Bu yeni plana göre, TSK Evrenesoğlu ve Öngüt'le ne işi olduğunu şu sözlerle açıklıyor:
"- İskender Evrenesoğlu, Ömer Öngüt gibi hazırda beklettiğimiz elemanlara medyatik eylemler ve söylemler yaptırılacak ve bu kişiler FG’ciler başta olmak üzere diğer irticai gruplarla özdeşleştirilerek, kamuoyunun tüm bu gruplar arasında benzerlik kurması sağlanacaktır."
Bu cümleden müridleri ve sevenleri tarafından "efendi hazretleri" olarak görülen bu efendilerin "hazırda bekletilen elemanlar" olduğnu anlıyoruz. "Peki bağlantı nasıl kuruluyor?" derseniz, bu sorunun cevabını da daha önce yayınlanmış bir haberde buluyoruz.
Bakın Tümamiral Ali Deniz Kutluk'la İskender Evrenesoğlu'nun yolları nasıl kesişiyor...
2008 yılında Chronicle Dergisi'nin 11. sayısında yer alan bir haber eski TİP'li mehdi Evrenesoğlu'nun ilginç yaşam öyküsünü anlatıyor. İşte o haber:
“Allah’ı gördüm, onunla konuştum"
Nevi şahsına münhasır bir kişilik olan İskender Evranosoğlu'nu geniş kitlelerin tanıması 1986 yılına rastlıyor. Devlet Planlama Teşkilatı'nda çalışırken yazdığı Risalet Nurları adlı kitabı yayınlanıp, irticai faaliyette bulunduğu gerekçesiyle tutuklanınca hakkında çok konuşuldu. Serbest kalınca çalışmalarına kaldığı yerden devam eden Evranosoğlu şimdi ABD'de yaşıyor. Ama burada kurduğu Mihr Vakfı aracılığıyla kendi İslam görüşünü yaymaya ve tüm Müslümanları kurtarma çalışmalarına devam ediyor.
İskender Evronosoğlu'nu kamuoyu kendisini mehdi ilan etmesi ve bunun devamında gelişen tartışmalar çerçevesinde tanıyor. Hatırlatma olarak Evranosoğlu'nun mehdi olduğuna dair kanıt olarak gösterdiği fotoğraflardan da bahsetmek gerek. Bu fotoğraflarda İskender Bey'in başının üzerinde bir ışık çemberi bulunuyor. Evranosoğlu söz konusu fotoğraflara herhangi bir müdahale yapılmadığını, başının üzerinde görünen ışığımsı görüntünün, gerçeği yansıttığını ve bunun Allah tarafından bahşedilen bir 'nur' halkası olduğunu iddia ediyor. Yazının ilerleyen bölümlerinde Evranosoğlu'nun bu konudaki açıklamalarını da okuyacaksınız.
Bir de söz konusu kişinin adıyla ilgili bir sıkıntımız var. Adı İskender Evranosoğlu, fakat bazı kaynaklarda İskender Erol Evranosoğlu diye geçiyor. Her ne kadar çevresi ona 'İmam İskender Ali Mihr' diyorsa da bu yazıda kendisinden İskender Evranosoğlu diye bahsedeceğiz. 1933 yılında İznik'te dünyaya gelen Evranosoğlu, soyunun Bozoklu Han'da başladığını ve Gazi Evrenos Bey ile devam ettiğini belirtiyor. İlk, orta ve lise eğitimini Bursa'da tamamlayıp, 1956 yılında ise İstanbul Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu'nda banka ve muhasebe bölümünden mezun olan İskender Bey, ODTÜ'de de ekonomi mastırı yapar.
TİP'den mehdiliğe
Askerlik görevini 1958 yılında Kore'de tamamlayan Evranosoğlu Kamu İktisadi Teşebbüsleri, Vakıflar Bankası, DTP (Devlet Planlama Teşkilatı) gibi bir çok kamu kuruluşunda çeşitli mevkilerde görev yaptı. Kamuoyunın Evranosoğlu ile tanışması DTP'de görev yaptığı döneme rastlıyor. Gençlik yıllarında TİP'de (Türkiye İşçi Partisi) için çalışan Evranosoğlu, ne olduysa hayata ilişkin yolunu değiştirir ve kendisini dine verir. Evranosoğlu'ndaki bu soldan sağa geçiş çok keskin olur. Kendi içinde yaşamaz İslam'ı. Yani hayat yolunu değiştirmek yetmez, bununla kalmaz. İslam dinini kendince yorumlayıp, bunu çevresindekilerle paylaşıp, düşüncelerini fiiliyata dökmeye başlayınca irticai faaliyetlerde bulunduğu gerekçesi ile tutuklanır. Serbest kaldıktan sonra, çalışmalarını daha rahat yürütebilmek için 1989 yılında 'Medeniyet, İrfan, Hayır, Ref Vakfı' nı kurdu. Vakfın adını ise vakfın tam adının baş harflerinden oluşan 'MİHR' koydu. Mihr grubu, vakfın kuruluş nedenini ve faaliyetlerini şöyle özetliyor: "...İslam, modern teknoloji, nükleer fizik, kimya, enerji, ekonomi, finans, iş etüdleri alanında çalışmalar yapmak, yurt içinde ve dışında bu ilimlerin gelişmesi istikametinde konferans ve seminerler düzenlemek..."
Evranosoğlu Mihr'e neden gerek olduğunu şöyle açıklıyor: "Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Biz çok elli, çok sesli bir dizaynın sahibiyiz. Mihr Vakfı, Türkiye'nin ve İslam'ın geleceğe açılan bir kapısıdır. Gelecek; dünya üzerinde yeni olayların vücuda geleceği ve dinlerin tek bir din olarak biraraya getirileceği, bütün dinlerin aynı çatının altında birleştirileceği bir vasıf taşımaktadır..."
Bu arada Evranosoğlu'nun etrafında tabir uygunsa müridleri toplanmaya başladı. 1992 yılında baş yazarlığını yaptığı, Mihr adlı bir de dergi çıkarmaya başladı. Yayıncılık faaliyetleri dergi ile sınırlı kalmadı; Denizli'de yayın yapan Mihr TV'de işin içine girdi. Fakat bu televizyon kanalı RTÜK tarafından 1995 yılında kapatıldı.
Kitabı bana Tanrı yazdırdı
Asıl patırtı İskender Evranosoğlu'nun tanrının ona yazdırdığını iddia ettiği 'Risalet Nurları' adlı kitabını yayınladığı döneme rastlıyor. Kendisi için Resul diyen Evranosoğlu bu kitabı Tanrı'nın ona vahiy yoluyla yazdırdığını iddia edince hem dikkatleri, hem de yoğun eleştirileri üzerine çekti. DPT'da çalışırken tutuklanmasına ve DGM'de yargılanmasına bu kitap neden oldu. 90'lı yıllarda adı bir de peygambere çıkınca artık Diyanet İşleri Başkanlığı da devreye girdi ve Evranosoğlu'nun ciddiye alınmaması gerektiği ve yayınlanan kitabının hiçbir şekilde bilimsel bir yanı olmadığı konulu bir açıklama yaptı. Bu olay ile birlikte İskender Evranosoğlu bir karar verdi ve Türkiye'den ayrılarak ABD'de yaşamaya başladı. Buradan Evranosoğlu'nun ideallerinden vazgeçtiği anlaşılmasın. O ABD'de, kurduğu Mihr Vakfı burada çalışmalarına devam etti. Evranosoğlu teknolojinin tüm nimetlerini kullanarak kendi İslam algısını yaymaya ve yaşatmaya devam ediyor. Yurt içindeki konferanslarının yanı sıra Almanya, Azerbaycan, Belçika gibi ülkelerde de konferanslar verdi. Gerektiğinde uydu üzerinden Türkiye'nin muhtelif yerlerine ulaştı ve takip edenlerine fikirlerini anlatmaya devam etti. Evranosoğlu'nun dikkat çeken bir diğer çalışması da 'Univercity of Allah' yani 'Allah'ın Üniversitesi'. 1 Nisan 2000 yılında kurulan bu 'Üniversite' internet üzerinden eğitim veriyor. Tüm eğitim ve iletişim internet üzerinden yapılıyor. Kendilerine göre bir müfredatları, sınav sistemleri mevcut. Üniversitenin önemini internet üzerinden öğreniyoruz: 'Kainattaki ilk ve tek Allah üniversitesi.' Univercity of Allah'ın amacı tüm dinleri tek bir çatı altında birleştirmek. Üniversitenin rektörü elbette İskender Evranosoğlu!
Solculuktan dönen, kendini dine veren Evranosoğlu neden bu kadar dikkat ya da tepki çekti? Evranosoğlu'nun kendi kaleminden durumun izahı şöyle: "...Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım ve insafla düşünelim. Eğer Allah'ın insanları dünya ve cennet saadetine götürecek olan bütün bu temel farzları ondört asırda yok edildiyse, din öğretenlerin artık bu farzlardan haberleri yoksa, insanlara bu farzları öğretmiyorlarsa bütün İslam alemi cehenneme ve mutsuzluğa mahkum edilmişse Allah u Teala ne yapacaktı? Yapacağı bir tek şey vardı. İnsanların artık bu farzları tamamen unuttuğu kesin olduğuna göre hiç kimse bu farzlardan artık haberdar olmadığına göre İslam alemini kurtarmak isteyen bütün dünyaya İslam'ın yeniden yayılmasını isteyen Allah u Teala ne yapabilirdi? Bir vazifeli kılabilirdi. Bu unutulan farzları yeniden ihya edecek olan, bütün insanlığa yeniden öğretecek olan bir kişiyi vazifelendirmesi gerekiyordu. Allah u Teala işte bunu yaptı. Biz o vazifeliyiz..."
Evranosoğlu kendisini İslam alemini kurtarmakla vazifelendirilmiş sayıyor. Ama onun gibi düşünmeyenler çok. Karşı görüştekilere verdiği yanıt ise şöyle: "Durum Türkiye'deki din adamları açısından gerçekten utanç vericidir. Bu insanlar dinlerini bilmiyorlar. Bir din öğretimi düşünün ki ne din öğretenleri ne de din öğrenenleri kurtaramaz. Ve şu anda bu ülkedeki bütün din adamları, bu ülkenin masum insanlarını, samimiyetle dinlerinin gereğini yerine getirmek isteyen insanları sadece cehenneme götürmekle vazifeli bir durumdadırlar. Buna angaje olmuşlardır ve zaten cehenneme doğru gidiyorlar. Ve bütün ikazlarımıza rağmen din adamları bu söylediğimiz ayetleri inceleyerek öğrenip Allah'ın Kur'an 'nun iddiaları devam ediyor. Kendisi ve bazı arkadaşlarının Tanrı ile görüştüğünü söylüyor. Hatta büyük tartışmalar yaratan kitabı Risalet Nurları'nın, Tanrı'nın kendisine vahiy yoluyla yazdırdığını iddia ederek, insanları büyük şaşkınlığa uğratıyor. Peygamberlik ve vahiy yoluyla yazdığını söylediği kitaba ilişkin açıklaması ise şöyle: "...Biz peygamber değiliz. Hiç bir zaman peygamberlik iddiasında bulunmadık. Allah u Teala'nın bize yazdırdığı Risalet Nurları isimli kitabın beşinci sayfasında Allah bizim nebi olmadığımızı yani peygamber olmadığımızı söylüyor. 37. sayfasında ise dünya üzerinde peygamberlerin dışında birisine ilk defa Cebrail A.S.'ın göründüğünü söylüyor. Peygamberlerin dışında birisi. İşte bu biziz..."
Ne Arapça bilen, ne de Kur'an'ı tecvidle okuyabilen İskender Evranosoğlu'nun bu konuya ilişkin bir de açıklaması var: "Biz Kur'an'ı Allah'tan öğrendik. Hiç kimse şu dünya üzerinde bize Kur'an öğretmedi. Biz Kur'an'ı Allah'tan öğrendik, zaten bunun ispatı kesin olarak ortadadır. Eğer bugün bizim söylediğimiz hakikatleri yani insanları cennet ve dünya saadetine ulaştıracak olan bütün farzların ortadan kaybolduğunu hiç kimse bilmiyorsa, kitaplar yazmıyorsa ve bunları sadece biz söylüyorsak ve Kur'an-ı Kerim' şu anda dünya üzerinde en iyi bilen kişiysek o zaman biz Kur'an-ı Kerim'i Allah'tan öğrendik. Lütfen dikkat buyurun. Biz herhangi bir tarikat değiliz. Biz MİHR Vakfı'nın genel başkanıyız. MİHR Vakfı, 1989 yılında mahkeme kararıyla kurulan ve görevi İslam'ı, Kur'an'ı, tasavvufu insanlara anlatmak olan bir vakıftır. Bu vakfın genel başkanı olarak biz hayatımız boyunca hep insanlara Kur'an-ı Kerim'i, hep insanlara Allah'ın dininin bütün güzelliklerini anlatmakla vazifeliyiz. Ve bu vazifeyi biz Allah'tan aldık ve hep hayatımız boyunca buna kendimizi hasredeceğiz. Şunu kesin olarak söylüyoruz ki Arapça'yı doğru dürüst telaffuz edemeyen Kur'an-ı Kerim'i tecvidle okuyamayan bu kişi, yani biz bütün din adamlarına Kur'an'ı öğretmekle vazifeli olan kişiyiz ve hepsi Kur'an-ı Kerim'i, bu Kur'an-ı Kerim'i tecvidle bile okuyamayan kişiden öğrenmek mecburiyetindeler." Evranosoğlu bu kadar iddialı...
"Her an Allah'la görüşebilirim"
İnananları kızdıran; 'Allah'ı gördüm, onunla konuşuyorum' iddiasını ve fotoğraflarda başının üzerinde görünen, kendi tabiriyle 'nur'u şu şekilde açıklıyor: "Evet Allah'ı gördüm. Yüzlerce defa, binlerce defa gördüm. Her an Allah u Teala'yı görebilirim." "Allah u Teala baş gözüyle görülmez. Hz. Musa, Allah u Teala'yı baş gözüyle görmeye çalıştı ve onu istedi Allah u Teala'dan. Allah u Teala'da, buna bir insan vücudunun dayanmasının mümkün olmadığını, karşıdakı dağa tecelli ederek gösterdi. Ve Hz. Musa, Allah'ın dağa tecelli etmesiyle bayıldı. Tabiatıyla, baş gözleriyle Allah u Teala'yı görmek mümkün değildir; madde 1. Madde 2: Kimse rüyada Allah'ı göremez. Çünkü nefs, yani rüyayı yaşadığımız vücudumuz hiçbir zaman zemin kattan yukarıya çıkamaz. Allah u Teala'nın görülebilmesi için, Allah u Teala'nın evliyasının, evvela daim zikrin sahibi olması lazım ki, böylece evvela zemin katı görsün. Sonra ihlasa ulaşacak, nefsindeki bütün afetler yok olduktan sonra yedi tane gök katını birer birer görecek, yedi katın yedi tane alemini görecek, Huzur namazını görecek ve en son Sidret-ül Münteha'yı görecek. Varlıklar aleminin en üst noktasını. Ve Allah u Teala tarafından tövbe-i nasuha davet edilecek, başının üzerinde o bizim fotoğraflarda görülen nur oluşacak."
"O nur konusunda şunu söylemek istiyorum. Bugüne kadar pek çok fotoğrafta bizim nurumuz çıktı. Ve şunu kesin olarak bilmenizi istiyoruz, o fotoğraflardan hiçbirini biz çektirmedik. Hep başka başka mekanlarda, başka başka kardeşlerimiz çektiler. Ve belki binlerce fotoğraftan sadece, kimbilir kaç bir tane fotoğraftan sadece o kadarında nur oluştu. Allah u Teala dilerse nuru gösterir, dilemezse göstermez. Hangi filmin içine Allah u Teala, o nuru nasıl sokar, o bizim işimiz değil. Onunla hiç meşgul bile olmayız. Allah bildiğini yapmakta devam edecektir. Ama eğer insanlar, Allah u Teala'nın bu nuruna inanmıyorlarsa, o zaman o filmlerin içine o nurun nasıl girdiğini izah etmek mecburiyetindeler. Ha bugüne kadar bu konuda çok çalışmalar yapıldı. Fotoğraf makinesinin üzerinden ip sarkıtanlar, fotoğraf makinelerinin kordonlarını objektifinin önünden film alınırken geçirenler, hep bir şeyler yapmaya çalıştılar. Ama hiç birisi, bizim o nurlara benzemiyordu.!"
Kutluk Ailesi İle İçli Dışlı
Uzun yıllardır ABD'de yaşayan İskender Evranosoğlu'nun Türkiye'deki en yakın adamı Günvar Çulhaoğlu'dur. Çulhaoğlu, 1992 yılında Hafize Zümrüt Kutluk ile evlenmiştir. Bu evlilik Hafize Kutluk'un ikinci evliliğidir. Kutluk, 1990'lı yıllardan beri İskender Evrenosoğlu'nun mürididir. Evranoğlu'nun yönlendirmesi ile kurulan MİHR Havacılık Kulübü Derneği'ne üyedir. Düzenli olarak bu grubun sohbet toplantılarına katılmaktadır.
Ankara'da avukatlık yapmakta olan Günvar Çulhaoğlu, İskender Erol Evrenosoğlu'nun kurucusu olduğu MİHR vakfının kurucu üyesidir. Aynı zamanda İskender Evrenosoğlu'nun ve vakfın avukatıdır. Günvar Çulhaoğlu, halen ABD'de İskender Evrenosoğlu'nun hizmetini gören müritlerin buradaki avukatlık işlerini de takip etmektedir. Bununla beraber bu gruba ait MPL TV'de yayınlanan "Kuran'ın Nurundan" adlı programda müritlere bazı dini konuları sohbet tarzında anlatmaktadır. Hafize Zümrüt Çulhaoğlu'nun eşi ve kendisi dışında ilk eşinden olan oğlu Tarık Gürel de, Evrenosoğlu'nun yakın çevresindedir. ABD'nin Norfolk şehrinde yaşayan Gürel, buraya eğitime gelen Hava Kuvvetleri Komutanlığı mensubu personeli, Evrenosoğlu ile tanıştırmıştır.
Kendisi de pilot olan 1975 doğumlu Tarık Gürel, uzun yıllardır ABD'de yaşamaktadır. 11 Eylül 2001'de New York'da Dünya Ticaret Merkezi'ne gerçekleştirilen terörist saldırıların ardından işten atılmıştır. Tarık Gürel, o tarihten itibaren İskender Evrenosoğlu'nun özel uçağının pilotluğunu yapmaktadır. Tarık Gürel hayatını Evrenosoğlu'nun ABD'li müritlerinden birisiyle ile birleştirmiş ve bu evlilikten geçtiğimiz yıl bir de çocuğu olmuştur. Mahmut Hakan adını alan bu çocuğu, zaman zaman İskender Evrenosoğlu, Tarık Gürel'in evine giderek sevmektedir. Tarık Gürel, ABD'den sık sık akrabalarına mailler atmaktadır. Bu maillerde bazen "Efendileri"nden gelen mesajlar bazen de kendi yazdığı yazılar bulunmaktadır. Tarık Gürel, ABD'deki çevresine şehit torunu olduğunu, askerdeki lakabının "Adalet Çavuş", ABD'dekinin "Crazy Türk" olduğu, eşinin anne ve babasının Ekvator'da Hıristiyan misyoner olarak görev yaptıklarını anlatmıştı.
Bu yönleri ile öne çıkan ailenin en ilginç ferdi Tüma. Ali Deniz Kutluk'tur. Kutluk, Hafize Zümrüt Çulhaoğlu'nun ağabeyi, Tarık Gürel'in ise dayısıdır. Deniz Kutluk Paşa'nın diğer yeğenleri Ahmet Fatih Kutluk ve Kemal Ufuk Kutluk da halaları Zümrüt Çulhaoğlu'nun çabalarıyla 2006 yılı içerisinde İskender Evrenesoğlu'na mürit olmuşlardı. Hatta Kutluk kardeşler mürit olmakla kalmayıp başka kişilerle de ilgilenmek için sohbet toplantıları organize etmektedirler.
İskender Evrenosoğlu ve grubu, 1998 yılında, İstanbul'da Harp Akademileri Komutanlığı yayınlarına konu olmuştu. Komutanlığın yayınlamış olduğu "Türkiye'de İrtica Hareketleri Ve Terörizmin İlişkileri" adlı kitapta Evrenoğlu ve grubu yeralmıştı. Kitap o tarihte Harp Akademileri Komutanı olan Em. Org. Necati Özgen'in önsözü ile yayınlanmıştı.
Liberalses.com
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Merhaba ben kesinlikle Ali Mihr İskender efendimize inanıyorum. Ben onu hiç tanımazken onu seccadelerde gördüm, gökyüzünde gördüm. Ve rüyalarımla kendisine yöneltildim. İlginçtir, rüyamda gördüğüm müridlerinden birini gerçek hayatta gördüm ve tanıştım. Ve kendisine tabi oldum. Sonra ruhum gerçekten gök katına çıkışını gördüm.Bir gece rüyamda kendisine bağlı 200-300 kişiyi gökyüzünde bende dahil namaz kıldığımızı ve hepsinin yeşil giyindiğini efendimiz Mihr Ali İskenderin sarığıyla arkasında 20-25 kişi şarıklı halde geldiklerini gördüm. Gök katında namaz kıldım. Bunlar yalan olamaz ben çok şey gördüm daha bunları bilmeden. Ona deli diyorlar, Onu Allah bana her yerde gösterdi bende deliyim o zaman. Ona inanmayanlar gerçekten çok büyük bir zan altındalar. İnanmayanlar hacet namazıyla Allah tan sorsunlar. Bu namaza ve görecekleri rüyaya inanmayanlar zaten Allaha inanmıyorlardır. Bunu birtek Allah bilir tabi. Ama arkadaşlarım kesinlikle kendisine inanıyorum.
YanıtlaSil