MARAŞ'I ÇORUM'U SİVAS'I UNUTTUNUZ "TÜRBAN DEMOKRATI" OLDUNUZ
Bizim sosyalistlerimiz, gerçekten "sosyalist" gibi davranmayı ne zaman öğrenecek?
Varsa yoksa "kimlik" konuları, "Ermeni soykırımı", "Kürt sorunu"…
Yüzyıl önceki yaraları, ortak acıları kaşıyıp duruyorlar.
Bunu da sözümona "Enternasyonalizm" ve "Halkların kardeşliği" adına yapıyorlar!
Oysa, sosyalistlerin temel savı ve varlık nedeni, emek-sermaye çelişkisine dayanır.
Sınıf savaşımını bırakıp kimlik siyasetine hapsolmak, sosyalistler için büyük tuzaktır, çıkmaz sokaktır.
Kardeşlerim, biraz da günümüze gelin; halkın aşıyla, işiyle, geçim derdiyle ilgilenin!
İşçilerin sendikal haklarıyla, emekçilerin ekmek ve özgürlük davasıyla uğraşın.
Enerjinizi boşa harcamayın, insanların yaşamsal sorunlarını çözmek için çabalayın.
Halk yığınlarıyla aranızdaki uçurumu kapatmaya çalışın.
Uzaydan gelmiş yaratıklar gibisiniz!
Ayaklarınız biraz, üzerinde yaşadığınız toprağa değsin.
Hep "yüzleşme"den söz ediyorsunuz. Önce ülke gerçekleriyle yüzleşin!
Halkın içine girin, onların gerçek istemlerini ve gereksinimlerini öğrenin.
Yarım yamalak bilgilerle sosyalist olunmuyor artık!
Genel ve soyut belgileri papağan gibi yinelemekten, içi boş önerileri "çözüm" diye sunmaktan vazgeçin.
Kendinizi halka ve emek savaşımına adamadan, emekçi halkın yaşam koşullarını öğrenmeden, emekçilerle bütünleşmeden kimseyi arkanızdan getiremezsiniz…
Bu kafayla giderseniz, kendi küçük dükkâncıklarınızda "devrim" türküleriyle ömür tüketirsiniz!
İktidarları da sürgit sermaye sınıfına, burjuvazinin liberal-İslamcı-işbirlikçi koalisyonlarına teslim edersiniz!
Farklılıklar elbetteki toplumsal zenginliğimizdir.
Bu ülkede yaşayan herkes; etnik kökeni, dili, inancı ne olursa olsun, Türkiye'nin eşit haklı yurttaşıdır.
Ama farklılıklara sürekli vurgu yaparak birleştirici olamazsınız.
Dilinizden düşürmediğiniz "barış" ülküsüne ise hiç ulaşamazsınız.
Barış içinde birlikte yaşayabilmek için, ayrılıkları değil, ortak yanlarımızı öne çıkarmalıyız.
Oysa ne görüyoruz?
Liberalleşen solun aymazlığı ölçü tanımıyor.
Örnek mi?
Saymakla bitmez!
İsterseniz bir ucundan başlayalım…
Sözüm, yalnızca yoldan çıkmış "solcu"laradır:
Toprağınıza ve insanınıza yabancılaştınız.
Atatürk'ü küçümsediniz, Kurtuluş Savaşı'mızla dalga geçtiniz.
Hiç utanmadan, "Nerden kurtulduk ki?" diye sormaktan bile çekinmediniz.
Yurtseverliği "milliyetçilik", hatta "ırkçılık" gibi gösterdiniz.
"Darbe karşıtlığı" adına Deniz Gezmiş'e bile dil uzattınız, 68 gençliğinin antiemperyalist savaşımını "yabancı düşmanlığı" diye karalamaya kalktınız.
Aklın yolunu, solduyunun sesini yitirdiniz; liberallerin ve dincilerin ağzıyla konuşmaya başladınız.
Maraş'ı, Çorum'u, Sivas'ı unuttunuz, "türban demokratı" oldunuz!
AKP'den "demokratikleşme", AB'den "adalet" beklediniz.
Ucu Atlantik ötesine dayanan "Ergenekon" operasyonuyla "Gladyo"nun ve "devlet içindeki çeteler"in temizleneceğini düşündünüz!
Masallarla oyalandınız.
Köreldiniz, körleştiniz!
Sahi, siz nereden peydahlandınız?
Hangi iklimde yetiştiniz?
Nereden beslendiniz?
Gerçekte bir avuç insansınız, ama kırk parçaya bölünmüş durumdasınız.
Kâğıt üzerinde kaç "sosyalist parti" var Türkiye'de, biliyor musunuz?
Bağımsız, güçlü, yığınsal bir sol hareketi örgütleyemediniz.
Halka umut ve güven veremediniz.
Sandıktan çıkmayı kutsadığınız halde, çoğunuz seçimlere bile giremiyorsunuz!
Girenlerin oy oranı ise kayda değer olmadığından istatistiklerde yer almıyor!
Bu sonuç sizi mutlu ediyorsa, buyurun devam edin!
Ama bilin ki, gerçek sosyalistler, bu gidişe izin vermeyecek; 1960'lardaki doğru mücadele çizgisinde birleşerek, halkın iktidar yürüyüşüne er geç öncülük edeceklerdir.
PİŞKİNLİK VE EDEPSİZLİK ÜZERİNE
Recep Tayyip Erdoğan'ın sinirleri bugünlerde yine fren tutmuyor!
Başbakan, "Ananı da al git!" günlerini anımsatan hırçın çıkışlarıyla her gün yeni özdeyişlere imza atıyor.
Suriye sınırındaki mayınlı arazinin yabancılara temizletilmek istenmesi karşısında, "Biz bu işi yapabiliriz" diyen Emekli Albayı Meclis kürsüsünden nasıl azarladığını gördünüz:
"Otur oturduğun yerde!..."
Ardından, yandaş kalemleri bile şaşırtan fırçası geldi…
Başbakan, "vücut dili"ni kullanmadaki olağanüstü başarısını Türkçe konusunda da göstermek istercesine kükredi:
"Bizim partimize AKP diyenler, edepsizlik ediyorlar!"
Kimin kime edepsizlik ettiği ortada!
Başbakan, bütün bunları söyleyen kendisi değilmiş gibi, bir de kalkıp üslup düşüklüğünden yakınıyor, "Türkiye'de siyasetin üslubu hiç bu kadar aşağılara çekilmemişti" diyor.
Bir ülkenin Başbakanı sürekli Kasımpaşalı ağzıyla konuşursa olacağı budur işte!
Ama daha da ilginç olanı, Başbakan'ın mantığı…
Hem yap, hem şikâyet et!
Pişkinliğin böylesi…
KİMİN VALİSİ?
İstanbul Valisi Muammer Güler diyor ki:
"Dünyanın çeşitli yerlerindeki eğitim gönüllülerini selamlıyorum, destekliyorum. Allah hepsinden razı olsun…"
Nerde diyor?
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği toplantısında mı?
Hayır!
Fethullah Gülen okullarının İstanbul'da düzenlediği "Uluslararası Türkçe Olimpiyatları"nda…
Önce bu yarışmanın adı yanlış!
"Türkçe Olimpiyatları" ne demek?
Kaç tane "Türkçe Olimpiyadı" var?
Hadi onu geçelim…
Ama Türkiye'de 36 bin üniversiteli kıza burs sağlamış "eğitim gönüllüleri"nin gerçek öncüsü Türkân Saylan'ın cenazesine bile katılmayan İstanbul Valisi'nin şu konuşmasına bakın!
"Eğitim gönüllüsü" diye Türkân Saylan'ı ve ÇYDD'yi değil, cemaat okullarında ABD yandaşı yetiştiren "Hocaefendi"yi selamlıyor!
Artık, kimin valisiyse…
YAŞASIN KAFA KARIŞIKLIĞI!
"Kafası berrak, kendinden emin konuşanlardan / yazanlardan kuşku duyarım."
Enver Aysever, 22 Nisan 2009 günlü BirGün'de, "Yeni mahalleye bir çift söz!" başlıklı köşe yazısına başlarken böyle diyor.
Nedenmiş o?
Efendim, çünkü dünya hızla değişiyormuş!
Demek ki…
Kafası karışık, kendine güveni olmadan konuşup yazanlardan kuşkusu yok bu yeni köşe yazarının!
Ağzımızdan çıkan, kalemimizden dökülen sözlere özen göstermezsek, durduk yerde işte böyle "lafmacun"lar üretiriz!
MODEL ARAYIŞI!
"Kürt sorunu"na model aranıyor:
-BASK modeli…
-ETA modeli…
-Belçika modeli…
-Korsika modeli…
-İsviçre modeli…
-Bulgaristan modeli…
-Almanya modeli…
-Kosova modeli…
-İskoç modeli…
Nedense kimsenin aklına "Türkiye modeli" gelmiyor!
Attila Aşut
Odatv.com
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.