Çeşitli Türk devlet ve hanlıklarının merkezi olan Doğu Türkistan’ın devlet olma özelliği 1759’da Çin Mançu İmparatorluğu’nun işgali ile son buldu. O günden bu yana 200’den fazla ayaklanmaya sahne olan Doğu Türkistan’da Müslüman Uygur Türkleri üç kez de bağımsızlıklarını kazanma şansına erişti. Bölgede en son kurulan özgür Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin toprakları 1949 yılında Çin kuvvetleri tarafından resmen işgal edildi.O günden bugüne Doğu Türkistan Kurtuluş Savaşı veriyor.
Urimçi Katliamı !
Daha olay taze ve görüntüler elimize ulaştıkça olayın ya da yüzyıllardır süren İsyanın destansı bir şekilde sürdürüldüğünün işaretlerini de seyretmekteyiz. 26 Haziran'da Guanjı bölgesinde Çin'in en büyük oyuncak fabrikasından çalışan 600 kadar Uygur genci ile yaklaşık 2 bin Çinli arasında çatışma çıkmış, Mecburi işçi olarak çalıştırmak üzere Doğu Türkistan'dan getirilen gençlerin kaldığı yatakhane Çinliler tarafından basılmış, Uygurlar yataklarında uyurken çok vahşi bir şekilde katledilmiştir.
Olay köle gibi çalıştırılan Uygur kızlarına Çinlilerin sarkıntılık etmesi üzerine Uygur erkeklerin müdahalesi ile başlayan bir kavgadır. Kavganın ardından gece yarısından sonra Çinliler yatakhaneye baksın düzenleyerek 300'e yakın Uyguru katletmiştir. Sabahlara kadar süren olaylara Çinli güvenlik güçleri müdahale etmemiş, aksine saldırganlara yardımcı olmuşlardır.Ve sonrasında gelen hadiselerle birlikte elimize geçen video görüntüler ve fotoğraflardan da anladığımız kadarı ile işgalci Çin güçleri ayaklanan Müslüman Uygurlara karşı silahla karşılık vermiş ve ayaklanma başta Kaşgar ve diğer Doğu Türkistan bölgelerine de sıçramıştır.
En son Uygur ayaklanması sonuçlandığında ise işgalci Çin Ordusu arkasında, binlerle ifade edilen şehid ve yine binlerce de yaralı bıraktı. Bu olay şu ya da bu şekilde tetiklenmiş olabilir..Bugün Doğu Türkistan'daki tabloyu yalnız bu olay kapsamında açıklamak pekte doğru olmaz, Çünkü,Doğu Türkistan başlı başına direniş ve isyan beldesi.yaklaşık 300 senedir süren işgale karşı koyuşu 1000 şehid ile bugün taçlandırdı.Belkide zihinlerimizin dahi almayacağı ölçüde Doğu’nun o büyüleyici havasını içerisinde barındıran ve yine her dönemde İslam ile yoğrulmuş Tarihi ,kültürel bir merkez olma özelliğini koruyan bölge,açıkçası İslam Dünyasını koruyan serhat boylarında ki kale olma niteliğini yine her dönemde üzerinde taşımıştır.Fakat İslam ve Türk medeniyetinin beşiği olarak gösterilen bölge’de ne İslam ne de Türk olan diğer devletlerin buralarda hiçbir sesi ve Müslüman Uygurlara destek içeren açıklaması duyulmuyor.
Türkiye ve Doğu Türkistan
Ne gariptir ki, 26 Haziran'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Çin ve Urumçi ziyareti esnasında, Doğu Türkistanlıların, köle işçi olarak götürülüp çalıştırıldığı fabrikalardaki yatakhaneleri basılmış, ve yüzlerce Müslüman Türk kardeşimiz gece saat ikide katledilmiştir.Bütün bu olanlardan haberdar mı dır? Sayın Cumhurbaşkanı bilmiyoruz ama Urumçi ziyareti esnasında sarfettiği Uygurların “Çin ile Türkiye arasında bir dostluk köprüsü” olduğu açıklaması bizleri bir kez daha haklı çıkarıyor..
Osmanlının yıkılmasından sonra kurulan Türkiye’nin Batı uygarlığının bir parçası olduğu fikri akademik, siyasal ve ekonomik çevreler tarafından sıklıkla vurgulanan bir argüman olmuştur. Bu argümanla Türkiye’nin Asya’daki etki alanı göz ardı edilmiştir. 1990’lı yılların başında Batı Türkistan’daki cumhuriyetlerin bağımsızlıklarını kazanmaları, 11 Eylül saldırısı ve Asya’nın sürekli ivme kazanan gelişimi Türkiye’deki bazı çevreleri de bir nebze olsun Asya’ya yönelmelerine sebep olmuştur.Batıcı bakış açısı ise doğu’yu sömürmeye gelenleri içeri buyur eden bir siyasetle Doğu Türkistan’lı direnişçileri aynen Çin gibi terörist görmüş ve Asya’nın büyük, ve geleceğin süper gücü olarak gösterilen Çin Halk Cumhuriyeti ile olan ilişkiler ise hep ekonomik çerçeve içinde incelenmeye çalışılmış, bundan dolayı da diğer sorunlar fazla incelenmemiştir. Halbu ki Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında ikili ilişkilerde sürekli gündeme getirilen sorunların başında Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerinin durumları yer almaktadır.Bundan dolayıdır ki Sayın Abdullah Gül’ün ‘Uygurlar Çin’in iç meselesidir’ söylemi tamamen stratejik yoksunluğun ve kişisel tercihlerin ifadeleri olarak gösterilebilir.Uygur meselesi,Türkiye’nin önemli ,Stratejik olarakta başlıca meselesidir.‘Türkiye, 2001 yılından bu yana, (daha daha önce başladı) Doğu Türkistan muhalefetinin Türkiye'deki faaliyetlerini kısıtladı. Mesut Yılmaz'ın o ünlü genelgesiyle, başbakanlığı döneminde, bir devlet yetkilisinin bu çevrelerin etkinliğine katılması yasaklandı. Pekin-Ankara arasında balayı dönemi başladı. Hemen her bakan bir ya da birkaç kez Pekin'i gitti. Hatta Türkiye'yi yılda iki milyon Çinli turist gelirse ne kadar kazanırız hesapları yapıldı. O hesaplara rağmen bugün Türkiye'ye gelen turist sayısı on beş bin civarında! Uygur muhalefeti böylece Türkiye dışına çıkarıldı. ABD'de sürgün hükümeti kuruldu.’(İbrahim Karagül-Köşe Yazısından)
Türkiye bu politik ve siyasi süreci elbette ki işletmiş ve Sürgündeki Doğu Türkistan Cumhurbaşkanı Ahmet İgemberdi, Avustralya`dan uçakla geldiği Atatürk Havalimanı`ndan önce geri çevrilmiştir.Daha sonra ise Ankara`dan izin çıkması üzerine Türkiye`ye alındı. Kendisine bizzat zamanın Dışişleri Bakanlığı`nın yazısı gerekçe gösterilerek ülkeye alınmayacağı bildirildi. Daha sonra da Münih`ten İstanbul`a gelen Sürgündeki Doğu Türkistan`ın Başbakanı Enver Yusuf Turani de yine Türkiye`ye sokulmamıştı.Bütün bunlardan sonra da Türkiyede faaliyetlerini sürdüren D*oğu Türkistan Dernekleri adeta baskı altına alınmış ve 1949`dan beri Çin işgali altında bulunan Doğu Türkistanlılar, 2004`te Washington`da `Sürgünde Doğu Türkistan Hükümeti`ni kurmuştu.Türkiye merkezli yürütülmesi gerekli olan Doğu Türkistan İstiklal savaşı böylelikle ABD’nin istediği şekilde demokratik zırvalıklara dönüştürülerek yeni zeminine çekiliyordu.
AB-D’nin Uygur Stratejisi ve Türkiye
11 Eylül sonrasında hazırlanan raporlarla Çin Komünist Partisi’nin kendi azınlıklarını bastırmak yönündeki projesini ABD’ye sunmuş ve Doğu Türkistan ile ilgili baskı ve asimilasyonunu da bu sayede meşrulaştırmıştır. Ayrıca iki ülke arasında gelişen ikili ilişkilerin ÇHC’nin yerel sorunlarını ikinci plana ittiği görülmektedir. ABD’nin 2001 de Uygurlara karşı değişen hassasiyeti ÇHC medyası tarafından iyi kullanılmış, İslam ABD’nin terörle savaşının tek kaynağı olarak gösterilmiştir. O dönemde “Müslüman Uygur”, “Uygur teröristleri”, “Cihad” ve “Doğu Türkistan” kelimeleri sıkça kullanılmıştır.
Tibet’in ÇHC kontrolünden kurtulmak için verdiği uzun mücadele, Batı basınında ayrıntılı yer alırken, ÇHC içindeki Müslüman nüfusun ve bu nüfusun biraz özgürlük ve saygınlık için verdiği mücadelenin oldukça az yer aldığı görülmektedir. ÇHC’deki İslam anlayışı yedinci yüzyıla kadar dayanmasına rağmen 20 nci Yüzyılın başlarına kadar yeterli ilgiyi görmemiştir. Bu durumdan 1949 yılında ÇHC’nin kurulmasıyla başlayan dışarıya kapanma da etkili olmuştur . Bunun yanında Batının bu tepkisizliği gerçek anlamda hiç de yabancı değildir. Uygurların Türk ve Müslüman olması Batı’nın ÇHC’ye tepkisiz kalmasının en büyük nedenlerinden biridir. Keza Çeçenistan ve Bosna’da da benzer durum ortaya çıkmıştır. Müslüman ülkelere yapılan saldırılarda sessiz kalan Batı, tehlikenin içinde Hıristiyan ve Yahudilerin olması durumunda hemen müdahale edebilmektedir.Bu yönü ile de olayı değerlendirdiğimizde kesinlikle AB-D’nin Müslüman Uygurları gözettiği söylemi geçerliliğini yitirmektedir.
Bu olay Uluslararası bir Katliamdır
Urimçi Katliamı uluslar arası emperyalizmin en önemli katliamları arasına girmiştir.Uluslararası terör örgütlerinin aklayıcısı konumu ile B.M ‘nin Çin’in yaptığı bu katliama karşı olan sessizliği bir yana şu anda BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine getirilen Türkiye’nin de bu yönde atacağı adımlar olacakmıdır merakla bekleniyor.
Yalnız bildiğimiz bir şey daha var ki ABD,İngiltere,Fransa,Rusya ve Çin’in onayını almayan hiçbir karar B.M’de onaylanmadığından ve bu yapılanmanın daimi ve kurucu ülkesi olan Çin’in uluslar arası çapta kınanması da imkansızdır. Olaya hangi açıdan bakarsak bakalım yeni bir Müslüman katliamına bu adı geçen emperyalist devletler yol açmıştır.
Ve Küfür gerçektende tek millettir!
11 Eylül olayları sonrasında ifade edilen terörizm kavramı Uygur sorununa da yeni bir boyut kazandırmıştır. ÇHC, sorunu uluslararası kamuoyuna bir küresel terörizm sorunu olarak göstermeye çalışmıştır. ÇHC Devlet Konseyi tarafından 21 Ocak 2002 tarihinde hazırlanan “Doğu Türkistan; Terörist Grupların Yaptıkları Yanlarına Kar Kalmayacak isimli raporda 1990 yılından beri 200 olay meydana geldiği, bu olaylarda 162 ölüm, 440 yaralanmanın olduğu belirtilmiştir.55 Ancak raporda dikkat çeken en önemli nokta terörist saldırı
olarak nitelendirilen eylemlerin en yakın tarihli olanlarının Nisan 1998 ve Şubat 2001 olduğudur. 2002 yılında ABD tarafından ETIM (Doğu Türkistan İslami Hareketi)’in terörist örgüt olarak listeye alınması sonrasında ÇHC’nin baskıları daha da artmıştır. 11 Eylül sonrasının ilk altı ayında yaklaşık 3000 kişi tutuklanmış, birçok insan uzun süreli hapis cezasına çarptırılmış ve idam edilmiştir.
ABD bugün kendi çıkarları doğrultusunda Uygurları kullanmakta olup özellikle Türkiye’nin stratejik üstünlüğü Doğu Türkistan’da da kullanılmaktadır. Doğu Türkistan’lılara sahip görünür tavrının altında yatan gerçekler ne olursa olsun Türkiye’nin bölgede ki etkisi de bu sayede kırılmaktadır.ABD’nin Doğu Türkistan’a yönelik izlediği bu politikalar giderek Türkiye için daha fazla önem kazanmaktadır. Ve Türkiyenin ASYA’daki hinderlandına yönelik tehtidlerin başında yer almaktadır.ABD bölgeye insan hakları açısından yaklaşmakla beraber bölgedeki Uygur Türkü varlığını da siyasi olarak destekler görünmektedir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken konu ABD izlediği bu politikalarının ilerleyen zamanlarda değişeceği ve Kafkasya ve Orta Asya’da olduğu gibi “İslam” ve “Türklük” olgusunun yine ABD tarafından saf dışı bırakılacağıdır.Ayrıca bu politikalar zamanla Terör’e karşı baskı uygulayan ülkeleri tetikleyici olmuştur.
Çin emperyalizmi ile ABD emperyalizmi arasında herhangi bir fark yoktur.Velhasıl Türkiye ile Çin arasında gelişen ikili anlaşmalar ve işbirliği adı altında yapılan görüşmeler Türkiye ile ABD arasında gelişen ilişkileri andırmaktadır.Özellikle son Urimçi Katliamı’da göstermiştir ki Çin Türkiye’nin izin verdiği ölçülerde orada ki Müslüman ve Türk kardeşlerimizi katlediyor.Velhasıl,Uygurlar Çin’in iç meselesi değil bilakis Çin ile ilgisi olmayan tamamen Türkistan ve İslam dünyası ile bağlantılı en önemli meselemizdir.
Urimçi Yeni Bir TALAS Savaşıdır.
Türkistan'da hakimiyet kurmak için bu daveti fırsat bilen Çin, 747 yılında büyük bir ordu ile Batı'ya doğru ilerlemeye başlamıştır. Ancak Çin'i sert tutumu ve bilhassa Taşkent beyi Bagatur Tudun'un öldürülmesi bu seferde Türkleri Abbâsîlerin Horasan vâlisi Ebû Müslim'den yardım istemeğe sevketti. Ebû Müslim yardım teklifini derhal kabûl ederek Ziyâd b. Salih kumandasında bir orduyu Çin kuvvetlerine karşı gönderdi. Türk-Müslüman müttefik kuvvetleri 751 yılında Talas suyu kenarında bugünkü Alma-ata yakınında Çin kuvvetleri ile karşılaştı. Temmuz 751'de beş gün devam eden çetin savaşta Çinliler ağır kayıplar vererek savaş meydanını terkettiler.
Urimçide ki hadiseyi de incelediğimizde 600 kadar Uygur gencinin 2 ile 3 bin Çinli ile onlara destek veren silahlı Çin Ordusuna karşı direnişlerini görmekteyiz.Bu hadise bu bölgede yüzyıllardır sürüyor .Ve İsyan gerçekten Türkistanın hem doğu hem de batısını sarmış olarak yeni bir Talas Zaferine doğru bizleri sürüklüyor.Zafer direnen Doğu Türkistan’ın olacak ve Gökbayrak Altay Dağlarının zirvesine yeniden dikilecektir.
Bu yazı Baran dergisinde yayınlanmıştır
insaallah kazanan biz olacagiz
YanıtlaSilMevcut iktidarda olan zihniyet ile birakin Cin zulmu altinda olan soydaslarimizi korumayi;kendi ulkemizin butunlugunu korumak bile buyuk bir hunerdir .Gun gelmektedir ki bolucu soylemler direkt iktidar partisinin yetkili agizlarindan cikmaktadir, peygamber ocagi Sanli Ordumuz hedef gosterilip provokasyonlara malzeme edilmeye calisilmistir...
YanıtlaSilBoyle hain ve isbirlikci bir zihniyet ile yola cikan halkimiz kendi mukadderatini kendisi mahkum etmektedir.Ver kurtul zihniyeti ulkemizin dogusunu birtakim ser guclerine peskes cekerken ; kimse bu hukumetten Dogu Turkistan icin herhangi bir hareket beklemesin.
Evet kufur tek bir millettir.Bu yuzden zahiri olarak guclu gorunen bir kac dunya ulkesinin Urumci Katliami ile ilgili adim atmalarini beklemek kafirden medet ummak ;ancak ve ancak bize Rabbimizin gazabini tecelli ettirir..
Bizler aslimiza donmeliyiz.AB uyum politikalari ile bastirilmaya calisilan mucadeleci ve iman dolu samimiyet kalemiz yikilmak istenmektedir.Dinler arasi dialog safsatasi ile de iman kalesine saldirip Cihat ruhumuz yok edilmeye calisilmaktadir.Bizler alinlarimizi terletip Allah Ve Tekaddes Hazretlerine yonelmedikce bu rezil-i rusvan ahvalimiz Hz.Mehdi Aleyhisselam'in zuhuruna kadar devam edecektir.
Yuce Rabbim ;Yeryuzunun bircok degisik yerlerinde zulum ve baski altinda yasayan bilcumle ehl-i iman'in imanlarini sakla ve onlarin desteksiz mucadelelerinde destekcisi sen ol Ya Rabbi, kuffarin hile ve desiselerini onlara cevir ,onlara Kahhar isminle tecelli edip bertaraf eyle Ya Erhamerrahimin, AMIN..
Doğu Türkistan mutlaka devlet olarak yeniden kurulmalı ve bütün *Müslüman Türkistan dünyaı kölelikten ve bağımlılıktan kurtarılmalıdır..
YanıtlaSilBosna'dan Turkistan'a ...Rusya'dan Somali'ye..Muslumanin oldugu her yerde zulum, iskence, katliam kol gezmekte.. Kralllar, asiretler, satilmis ve kukla yonetimler altindaki iskenceler bir baska, zalim ve kafir yonetimler altindaki iskenceler bir baska..Birlestikleri nokta; Muslumanin cani, kani, mali, irzi, namusu onlara helal, hayvandan daha degersiz..Hele bi de bunlar Turk ise..Vurun Turk'e ..Cunku gozunu acmasin acmasin ki bu ummeti toplayip kafire galebe gelmesin..Uyan ey Musluman Turk Milleti..Iceride seni uyusturanlar, disaridaki kollarini ve bacaklarini teker teker kesmekte..Can bogaza gelmeden uyan..Ac Milletimin gonul gozunu ya Rabb..At uzerindeki olu topragini..Rahmetinle bagisla ve kendine dondur..Amin..
YanıtlaSilHEP ZULÜM YA TÜRK VE MÜSLÜMANLARA,YA ARAP VE MÜSLÜMANLARA DÜNYA YÜZEYİNDE BAKINIZ, AVRUPA YADA ASYA YADA HERHANGİ BİR KITA FARKETMEZ NERDE MÜSLÜMANSA ARAP YADA TÜRKSE FARKETMEZ ZULÜM GÖRMEKTEDİR.KENDİ İBADETLERİNİ TABİİ BİR HAK VE DOĞAL OLARAK YAPILMASINI İSTEYEN VE RAHATLIKLA ÜLKEMİZDE İBADETİNİ YAPAN ÜLKEMİZ VATANDAŞLARI YABANCI UYRUKLULAR VAR.TABİKİ YAPACAKLAR.
YanıtlaSilAMA İŞ MÜSLÜMANLARA GELİNCE TÜRK,ARAP,KÜRT FARKETMİYOR YASAK ÜSTÜNE YASAK ZULÜM ÜSTÜNE ZULÜM BU ÜLKEDE YAŞAYAN TEBASI NE OLURSA OLSUN MÜSLÜMAN OLANLARA İBADETLERİNE KISITLAMA ÜSTÜNE KISITLAMA GETİRİLİYOR VE GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ ÇEÇENLERE,FİLİSTİNLİLERE,UYGUR TÜRKLERİNE DİĞER BAŞKA ÜLKELERDE MÜSLÜMAN KARDEŞLERİMİZE NELER YAPILIYOR.
SANKİ BİZ BAKIRIZ ONLAR ALTIN, YOK ÖYLE YAĞMA İNŞALLAH YÜCE RABBİMİN İZNİ İLE TÜM MÜSLÜMANLAR BİRLİK OLACAK BİRBİRİNE YARDIMDAN GERİ DURMUYACAKTIR.
ÇÜNKÜ YÜCE KİTABIMIZ KURAN-I KERİM---MÜMİNLER(MÜSLÜMANLAR) ANCAK KARDEŞTİRLER--- DİYOR.KİM KARDEŞİNİN EZİYETTE OLMASINI İSTER.