30.YILDA 12/EYLÜL KÖHNELİĞİ!
Bugünden geriye baktığınız zaman harcanmış,değerlerimizin nasıl yıpratıldığı ve talancı anlayışların hangi zihniyetlerin ürünü olduğunu biraz düşünenlerimiz anlamakta zorluk çekmeyecektir.
İşkence ve baskıyla bir toplum yönetildi.
Birileri tezgahlarını kurdu.
Birilerini kiralayalar düzenlerini sömürüyle devam ettirmek adına kandan ve gözyaşından beslendi.
‘ALIŞIRLAR!’ diyerek hareket eden zihniyetin egemenleri darbeleri her 10 senede bir devreye sokarak ‘SERMAYE İCAZETLİ’ lokomotifleriyle rayların üzerinde özgür düşünceyi,insan haklarını,millet iradesini,inanç özgürlüklerini,geleceğimizi ezdiler.
Anlaşılmazların adasındaydık
Tel örgülü bir karanlıkta mum ışığı bile fazla görüldü.
Aydınlığa uzak,gelişmişliğe yasak,insanca yaşama taleplerine kilit vurmayı meslek haline getirenlerin köhneleşmiş bakış zaviyeleri yaşadığımız virane şartları üretti.
Dünyaya kapalı,sanayileşmesinin alt yapısını sağlayamamış,coğrafyası üzerinde despot yönetimlerle çevrili,tek parti egemenliğinden ABD icazetiyle sözde demokrasiye geçirilmiş,fukaralığı kader olarak görenlerin üretildiği ve bir avuç sermaye babasının kontlaştırıldığı bir ülke de kısırlaşma istenecekti.
Toplum istemeyecek ve birileri icazet verdiği zaman toplum rahatlatılacaktı.
Kepçeyle alacaklar ve göz boyamak adına kaşıkla vereceklerdi.
Nereye baksanız yasaklarla çevrilmiş ’YARI AÇIK ZİNDANLARIN’ tek tip elbiseyle ırgatlaştırıldığı bir toplum görecektiniz.
Demir perde ülkelerinin ve soğuk savaş yıllarının hantallığı bizim ülkemizde yaşandı.
Birileri ABD arka bahçesi olmayı düşündü ve pratiğe soktu.
Kendi vatandaşının siyasal düşüncesinden korkan,çalışanın sendikal haklarını vermeyen,hayali sürgün bölgeleri icat eden ve farklı siyasal düşüncelere sahip çalışanlarını her dönem değişen yönetimlerin rengiyle sürgünlere gönderen,eşit hakları çok gören,inançların üzerinde sopayla hareket eden bir mantıkla ancak demirperde ülkelerinden biri olabilirdiniz.
Sloganlarla ve toplumu belli günlerde enerji boşaltmaya sürüklemekle hayal aleminde gezersiniz.
Tartışmadığınız ve belli bir eğitim düzeyine ulaştırmadığınız bir toplumsal yapının getirdiği kısır döngüden faydalanmak adına cuntalar inşa edebilirsiniz.
Bu yapılandırdığınız sistem uzun vadeli olamaz.
İşte her 10 senede bir devreye sokulan ve halkın seçtiklerini kelepçeleyerek,üniversite talebelerini işkence odalarında inletmeye ve yasaları çiğneyerek muktedir olmaya yeltenenlerin sandıklardan ve halkın iradesinden korkarak yaşadıkları bir demokrasi örneği başka yerde yok.
1946 yılında giydirilen deli gömleği sözde demokrasi masalıyla uyutulan toplumsal yapıya giydirildi.
İnançlarımız sömürüldü.
Birilerinin siyah dediğine,yeni gelenler beyaz dedi.
Kamplaşmalarla 10 yıllık süreç tıkandı.
Kışkırtmalarla İstanbul’un göbeğinde mağazalar talan edildi.
Birileri kurtarıcı,birileri kışkırtıcı oluverdi.
Vatan cephesi kuranlar radyolarda üye kayıtlarını ilan ediyordu.
Ne kurtulan oldu,ne de kurtaran.
Kütahya yolunda kelepçelenenler Yasıada yolunda soluğu aldı.
Sonraki süreç zaten belli.
İdamlar ve darbenin sunduğu anayasa!
Birileri anayasa biriler ide mühürle onaylar.
12/Mart darbesine kadar bir 10 yıllık nefes daha.
Yine yeni kurbanlar.
Ziverbey işkenceleri.
İktidar savaşları.
Tartışmaların merkezinde ÇANKAYA adresine kimin oturacağı!
Muhsin Batur’a güle güle…..Faruk Gürler bir Demirel ayak oyunuyla tasfiye….
Moskova’dan davetli Elçi Fahri Korutürk’e yol açılacaktı.
Ardından Kıbrıs müdahalesi….Ambargolar…Muhterem Erbakanlı koalisyon!
Altı kızaran kadayıf tepsileri..Sığ tartışmalar…Laiklik tartışmaları…Kapanan partiler…
1974 affıyla dışarı salınanların yeniden örgütlenmelerine fırsat sağlayan yapılanmaların arzuladığı ve tetikleyeceği terör dünyası.
İlk hedefleri 12/Mart sürecindeki hesaplaşmaydı.
Malzeme oldular.
Her yerde sıkıyönetimler uygulanmasına rağmen birileri yaraları kaşıyacak ve dökülen kanların failleri sır olacaktı.
Kurtarılmış bölgelere birileri müdahale etmeyecek ve seyredecekti.
Gemilerle sahillere gelen silahlara kimse el koymayacak ve mafyalaştırılan silah baronları ticaretlerine hız verecekti.
Bir gecede zenginleşecek stokçular ve karaborsacılar bir yerden aldıkları talimatla krizlerin üretici faktörü, dişlinin bir halkası olacaktı.
Can güvenliğini sağlaması gerekenler,mal güvenliğinin sigortası olması görevleri olanlar seyirciliğe devam edecekti.
Rüşvet,iltimas,soygun,karaborsa,tefecilik,kamplaşma,yasaları hiçe sayma,kaos mubahlaştırıldı.
İrfan Özaydınlı ve Hasan Fehmi dönemi tam bir işkence dönemi…
İfadeler zorla imzalattırılacak ve doğru zindana…
CMUK yok…
Her yer zaten felç.
POL-DER var…Sopa var….
TÖB-DER var Marksizm dikte ediliyor.
DİSK var ve gladyocuların tetiklediği sahalarda 1/Mayıs törenleri düzenlemek için devrede..
Otel odalarından uzun namlulu silahlar ölüm kusacak.
Oyunu tezgahlayanlar gülerek bu tabloyu alkışlayacak ve gelecek dönem darbelerini alkışlatacaklar.
Ordu-Maraş-Malatya-Çorum hattı kargaşayla boğuşturulurken,ellerindeki medya yığınları tahrik adına yazacak,galeyana getirecek ve diğer kentleri tetikleyen silah olacaktı.
O dönem irtica maması yoktu.
Planlarını yapanlar ve ellerindeki kuvvetle beraber ‘Olgunlaşmasını bekledikleri şartlar olgunlaştığı an’ darbeyle gelecekti.
Hani ABD Büyükelçisinin ‘:Bizim Çocuklar yönetime el koydu!’ denilenler…
Bir günde mevsim değişir mi?
Değişti.
Ne oldu?
Kış bitiverdi….Bir günde…İlkbahar oluverdi!
Perde kalkmıştı.
Nasıl bir sihirli eldi bu?
Pentagon sihirbazlarıydı herhalde?
1 saat evvel 30 kişinin öldüğü ve yaşama güvenliğinin kalmadığı atmosfer nasıl saat farkıyla değişiyordu?
Bu vadideki baronların kararıydı!
Elbiseyi bollaştıranlar kemerleri sıkacaktı.
Nasılsa bol elbise bu millete yaramazdı!
Darlıkta yaşamaya alıştırmışlardı.
Marşlar ve mehter alaylarıyla,davul sesi ve palabıyıklı mehterbaşıyla darbelere alıştırdıkları gibi!
ACE ne güne duracaktı…
ACE gibiler hiç bitmez bu coğrafyada!
Bir Haham ortaya çıkar ve 50 çuval belgeyi ifşa eder.
12/Eylül darbesinin oluşma öncesi,oluşma şartları,olgunlaştırıcı faktörleri,talepçileri,kendi faktörlerini sağlama almaya çalışanların ekonomik kıskaçları,tasfiye edileceklerin listesi ‘Silivri’de Yatanların’ ağababalarında…Bunlar çömezleri.
12/Eylül kaptanlarıyla barışanlar belli….Onlara söylenecek söz lügatlerde henüz yok .
Bir gün Ş.Çetin bey Manisa’ya gelmişti…Odaklandığım nokta 12/Eylül darbesiyle alakalı bir tavır oluşması için düşüncesini sorduğumda ‘:Benim açımdan bir sorun kalmadı.artık kitleselleşeceğiz ve bu konuyu örteceğiz!’ demişti.
Hafızam deprem geçirmişti.Bu cevap hatalıydı…Sorgulamayan ve dünü yok sayan,binlerce Ülkücünün işkenceler ve yokluklara itildiği karanlık süreç unutulamazdı.
Yok sayılamazdı.
12/Eylül dönemi işkencelerine ve baskılarına şahsen ve ailece uğramış bir Ülkücü olarak 1986 yılında tahliye olmuş,ardından dergi yayınına iştirak etmiş ve MÇP’ni Manisa’da kuran anlayışla ilk yazım ve konuşmalarım işkencecileri ve 12/Eylül karanlığını eleştirmek olmuştu.
Ülkücü Harekete balyoz indiren,liderliğimizi zindanlarda tutan ve işkence yapan zihniyetin karanlıkları örtülemezdi.
Bu düşüncelerle yaşarken TV ekranlarına yansıyan bir haber önemliydi.
MHP Genel Merkezi önüne bırakılan ve bırakanların Silivri Tutuklularının taraftarları emekliler olduğunu gördüğüm tabloya verilen tepkiydi.
O siyah çelengi bırakanlar geçmişin karanlık sayfasındaydı.
Türk Dünyasının lideri Onurlu önder Devlet Bahçeli beyin çelenkçilere verdiği cevap benim için önemli bir kapıyı sonuna kadar açtı.
Mağdur ve ezilen Ülkücülerin sesiydi o ses!
‘:12/Eylül döneminde Ülkücülere işkence yapanlarında aralarında olduğu bazı zevatın bu çelengi buraya bırakmaya cüret etmemeleri lazımdır’ demişti.
O çelenk çöplüğe atılmıştı.
Bu tarihsel bir adım ve geçmişi sorgulamaktı.
Yarınlarda karanlıkların olmaması için cunta oluşturmaya çalışanlarla,demokrasi ve insan haklarını imha etmeye çalışan yapılanmalarla yasal mücadele esas olmalıdır.
Hayat devam etmekte..Fakat kökleri unutmadan!
Ülkücü Hareketin mensupları büyük mücadelelerle bugünleri yaşattılar.
12/Eylül işkencelerini yaşayarak ve davalarından taviz vermeden bugünlere ulaşanları iyi anlayın!
Basit delege hesaplarıyla ve kongre salonlarımıza Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in,Liderimiz Devlet Bahçelinin portresini asmayı unutarak kongre yapmaya çalışanlar bu tarihsel geçmişi anlayamaz.
Türker Akın Sağlık
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.