Bir Yazar arkadaş sürmekte olan bir yazışmada diğer yazara konu ile ilgili yazısının içinde şöyle birkaç cümle kullanıyor.
Görünüşte, her ne kadar Ismet Inönü Kürtlere yanlış yapmış gibi aktarılıyorsa da, bu beyanatı verenlerin tam aksine düşündüklerinden neredeyse eminim.
Hakkında aktarılanlardan, I.Inönü'nün ne kadar sinsi ve kurnazca davrandığını biliyoruz.
Fakat M.Kemal'in her bakımdan daha üstün olduğunu, onun ne yapıp, ne yapmayacağını
bildiğini de yine aktarılanlardan öğrendik..
Şöyle ki, şayet kendilerine verilen görevi (Ismet'in yok edilmesi) kasten ihmal ederek,
Ata'ya ihanet edenler olmamış olsaydı, onun içerden içeri kurguladığı
o plan (Güya, aşırı Atatürkçülük yapaparak, milletin ondan soğuması sağlanırken, öte yandan Kürtlerin palazlanmasına zemin hazırlaması) asla mümkün olamayacaktı...
Burada Atatürk'e kimlerin, nasıl ihanet ettikleri hususu önem taşımıyor mu?
Bence taşıyor, hem de çok. Çünkü bunlar, muhtemelen Ata'nın çok güvendiği kişiler ve de
soycak Türklerdi... Ama işte öyle, emrini yerine getirmeyerek, Ata'ya ihanet etmekte hiç beis
görmemişlerdi...
Eskiden halk arasında yaygın bir söz vardı
İsmet Paşa Türküm der Kürdü keser, Kürdüm der Türkü keser.
O halde İsmet paşa aslında kimdir ve nedir.
12 Eylül 1980 öncesi bu günlerdeki gibi Yurtseverler denilen sol kesim tarafından, hükümet tarafı Amerikan uşağı ve emperyalizmin kuklaları olarak vatana ihanetle suçlanıyor.
Hükümet tarafı olan vatanseverlerde, ulusalcı solcu CHP kanadını ve bağlı birliklerini Türkiye’yi Sovyetlere satmaya çalışmakla suçluyorlar. İslami kesim ise, Amerika Rusya Yahudi’ye kukla diye sloganlar atıyor. Polisin bu örgütleri yönetenlerden silah dağıtanlardan önemli olan ajanlardan yakaladıklarını ya askerler ya da Mit polisin elinden geri alıyor ve polisin elini kolunu bağlayarak savaşı kızıştırıyorlardı. Bir polis şefi gümrükten silah yüklü olarak giren ve Anadolu’daki solculara ve ülkücülere dağıtılmak üzere devletin gizli birimlerinin kontrolünde gönderilen silahları Boğaz köprüsünde kamyonu durdurup yakalıyor. Sonra mı? Sonrası malum silahlar gitmesi gereken yerlere biraz gecikmelide olsa gidip dağıtılıyor. Sağ ve soldaki ajanlar teslim alıp kendi adamlarını karşıt saydıkları bir birleri ile savaştırıyor. İşlerden kuşkulananlar kafalarına sıkılıp imha ediliyor. Slahların sadece bir kafilesini yakalayan haddini bilmez Polis amiri, soyadı Balcı idi galiba yanlış hatırlıyor olabilirim. Doğuya sürgün edilip devletin işine karışmaktan cezalanıyor.11 Eylüle kadar milli servet yanıyor patlıyor. Havaya uçuruluyor. Yurt dışına gitmeyi kabul etmeyen fizikçilerimiz ve bilim adamları yaşam tarzlarına göre ya sağcı ilan edilip solculara yada solcu ilan edilip sağcılara vurduruluyor. Kenan Evrenim İhtilale bir yıl önce karar vermiştik olayların gelişmesini bekledik dediği takvim kendi yönetimlerinde ülkeyi takıp yıkıyor ve olaylar geliştiriliyor. Sermaye iş yerleri, İyilerin elinden alınıp kötülere veriliyor. Bu arada bazı kazalarda oluyor. Söz dinlemeyen bazı çeteler hadlerini aşıp İsrail elçisi Efraim Erom’du gaiba onu ve o sıralarda mutedil ve bu işlere karşı çıktığı anlaşılan Sabataist Yahudi vatandaşımız ne yazarsa Ecevitin onu konuştuğu suflörü Abdi İpekçi’yi de vuruyorlar. Ve günde 10 kişiyi aşan insan öldürülüyor hem de her gün.
Gelelin 12 Eylül sonrasına Yani Ülkücülerin lideri değerli Muhsin Yazıcı oğlunun sırrı keşfedip biz ne yaptık diye sonsuzluğun sahibine hitap ettiği hapishanedeki hücre cezaları ve işkenceler başlıyor. Ne diyor biliyor musunuz ülkücülerin rahmetli Muhsin başkanı, solcu liderlerden hapiste aynı işkencelere uğrarlar ve İstiklal maşını dayakla okurlarken. Eğer bu işkenceyi bana Sovyetlerin enternasyonal marşını okutmak için yapsalardı hiç gücüme gitmezdi. Savaştık kaybettik düşman tabii ki bu işkenceleri yapacaktır derdim. Ama zaten benim uğrunda savaştığım ve her zaman severek gururla okuduğum istiklal marşımı bana zorla ve işkence ile sanki vatan haini imişim gibi okutmuyorlar mı, tekrar tekrar ölüyorum. Bu adamlar (oradaki subayları kast ederek) Eğer sağcı vatanseverler ise bunu bize niye yapıyorlar. Eğer komünist yurtseverler ise bunu size niye yapıyorlar. Bu adamlar kim ve ne ler. Aslında bu soru hala cevaplanamıyor. Çünkü o adamlar hala bazı yasaklar koyarak milletimizi bir birine düşüren alçaklıklarına ve ihanetlerine devam ediyorlar.
Yer 4. kolordu Ankara da Mamak garnizonundaki mahkumların tutulduğu hapishaneden çok işkence hanede, Solcu ve sağcı mahkumlardan bazıları kavga ettiriliyor ya da ediyorlar. Buna müsait bir durum oluşturulmuş. Orada görevli bazı subaylar askerlerini, mahkûmlara düşman askerine yapılması bile insafa sığmayan işkencelerle dövdürüyor aşağılıyor ve onlara verdikleri acılardan sadistçe ve alçakça zevk alır gibi davranıyorlar. Belli ki oraya normal subaylar değil bir tür bu işe uygun kripto subaylar bakıyor diye düşünmemek imkansız. Peki, o psikopatları oraya kim tayin ediyor. Elbette terörü teşvik etmiş ve ihtilal yapıp bu gün devletimizin ellerini kollarını sımsıkı bağlayan ABD ve batı çıkarlarına göre ve milletimiz aleyhine yazılan mevcut anayasayı bize dayatıp zorla kabul ettiren generallerden bir kısmı yapıyor.
Yani vatanı satmayı bile bize zorla oylatıp onaylatacak kadar yasalardan ve meclisten bağımsız generaller.
Dayaktan ve işkenceden bıkan sağcı ve solcu liderler hapiste bir ara, bir araya geliyorlar. Ve bir anlaşma yapıyorlar. Bir sağcı ve solcu kavga ederse kimin suçlu olduğuna iki tarafın liderleri bakacak ve kim suçlu bulunursa o tarafın lideri onun cezasını verecek. Durum idareye bildirilmeyecek. İdare sorgularsa biz şakalaşıyorduk falan denecek. İdareye ifade veren kendi liderliğince cezalandırılacak.
O güne kadar iki tarafın arasına ciddi bir görüşme engeli koymayan ve sürekli dalaşmayı sürdürmeleri için kolaylık sağlayan idare derhal onların görüşmelerini, aralarında başka anlaşmalar da yapabilirler ve sürdürecekleri ilişkiler sonunda nasıl kullanıldıklarını anlayacaklar diye yasaklayacak ve görüşmelerini engelleyecek tedbirler alıyor.
İşte devletimize giydirilen deli gömleği gibi ABD destekli başkanlarının bizim çocuklar diye bahsettiği sözde Türk generalleri, ya da Türk vatandaşı NATO generalleri tarafından mevcut anayasa bu şekilde kabul ettiriliyor ve hala aynı güçler kavgaları sürdürmeye çalışıp bu anayasayı ve aynı sabıkalı devlet bürokrasini korumaya çalışıyorlar. Ve devletin GKB’ı arkasına diğer generalleri alıp 30 santim çelik zırhı eriterek tankları bile havaya uçuran silahların nasıl çetelerin eline geçtiğinin hesabını vermek yerine, kendilerinin yada ABD’nin kontrolündeki çeteleri görmezden gelerek bunlar boru diyor.
Arkadaşlar vatanımız tıpkı Osmanlı gibi devlet bürokrasisi tarafından tehdit altında tutuluyor ve bu tehdidi bertaraf edecek yasaların çıkarılması Sürekli CHP tarafından götürüldüğü AYM’si tarafından ve uygulanması da HSYK tarafından engelleniyor. 1980 öncesi olaylarda kullanılan üç parti vardı. Kavga CHP ve AP arasında yani Demirel ile Ecevit arasında geçiyor ve kavilli dövüş şeklinde tansiyonu yükseltmek ve gerilimi artırmaya hizmet ediyordu. Sabah bir sağcıyı vuran tabancanın öğleden sonra muadili bir solcuyu vurduğunu polis tespit ediyordu.
O polislerin hepsi ihtilaldan sonra toplanıp ot yoldurulma işinde çalıştırılarak emir komutaya rağmen yada uymayan Şemdinli savcısı gibi davranmakla suçlandılar. Bu günde aynı oyunlar oynanıyor. Dikkat edin gerilimi artırma çabasında olanlar babalarının asıl katilleri tarafından diğer taraf öldürdüğüne inandırılarak her türlü yalan söylenerek kandırılıyor ve yalanlar söylettirilerek kullanılıyorlar.
Bu yüzden dolduruşlara gelinmemeli dikkatli ve sakin davranılmalı ve şunu asla unutmamalıyız. Meclis orduya rağmen vatanı satamaz. Bunun imkanı yoktur. Hele ülkemizde meclis şamar oğlanı durumundadır ve AYM’si tarafından bırakın ülke satmayı CHP ve askere rağmen bir kararname bile çıkaramaz duruma düşürülmüştür ki aslında milletimiz yeteri kadar sahip çıkmazsa meclis yoktur bile denilebilir. Yani meclis ya da iktidar partisi satar diyenler açıkça yalan söylüyorlar. Ama ordu daha doğrusu ordu denilen aygıt yani kocaman savaş makinesini kullanan dar bir kadro, bir sabah meclisi de kapatabilir vatanı da satabilir. Neden mi? Şundan Çünkü kocaman savaş makinesinin cıvataları somunları durumunda buluna askerleri kadrolar sorgulamadan itaat etmeye eğitilmeyi çok aşan bir şekilde zorlanıyor. Bir teğmenin eline verdiği pimi çekilmiş el bombasını bile gücü kesilince boş bir alana atamıyor ve çevresi ile birlikte kendisi patlıyor. Böyle bir ordu ile kurtarılacak bölgeyi düşmana satıp orayı korumak veya düşmandan geri almak için yola çıkan askeri birlikleri de eksi 35 derece soğukta Sarıkamış’ta olduğu gibi dağlara sürüp el bombasını tutan asker gibi kendi kendisine öldürtebilirsiniz. Bu Sarıkamış’ta 90 bin kişilik ordu tüm donanımı teçhizatı, levazımatı ve tüm araç ve gereçleri ile imha edilmek üzere sürülüp imha edilebilir. Ya da silahsız ölüme gönderilen 33 erimiz gibi pusudaki düşmanın tuzağına kurbanlık koyun gibi sürülebilir ve imha ettirilebilinir. 33 er için kimsede hesap vermemiştir. Tıpkı o bomba veren teğmenin haber basına sızmasa hesaba çekilmeyeceği gibi. Veya Aktütün, dağlıca ve diğer olaylar. Sorumlu olarakda teröriste erleri esir düşürenlerin yerine esir düşen erleri mahkemeye çekmek ve 33 eri ölüme gönderip hiç bir şey olmamış gibi kimseden hesap sormamak veya korkunç pahalı bombalar bütçemize patlatılır iken bilinen saldırıları önlemekte kullanılmak yerine dağa taşa bomba diye para savrulurken durumu derhal işinin başına dönüp yönetmesi gereken kuvvet komutanının golf oynaması gibi duyulan yanında daha kim bilir duyulmayan ne tuhaflıklar ve ihanetler olabileceğini sorgulanmazlık içinde gizlemek de nedir diye sormamız gerekmez mi?
Aklımızı başımıza toplayalım ve hesabı sadece siyasilerden değil herkesten sormayı vazife edinelim. Orduyu savunuyorum derken ihanete varan ihmal ve umursamazlıkları, sorumsuzca yetki kullananları da sorgulamayı öğrenelim ki tarihteki gerçek yerimize dönebilelim.
1980 de vatan sevgisinden ve duygularından yakalanıp sahte bir savaşta kullanılan bir yiğidin, nerede yanıldık diye düşüncelere daldığı askeri hapishane hücresinde ki yazdığı şiiri.
Bir coşku var içimde bu gün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgar gibi süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum…
Muhsin Yazıcıoğlu
Beni öldürmek mi istiyorsunuz diyerek karşı çıktığı helikopter kiralanmasına rağmen kiralanan helikopter olayında ne kadar haklı çıktığı anlaşılan Muhsin Bey için Vali düzeyinde kurtarıldı denip kaza mahalline gidenleri durdurdular Valiyi kandırıp yalan haber yaptılar. Telefonlar ve kayıtları imha ettiler. Tarihe yakın tanıklık eden ve çok sırlar bilen Ergenekon davası tanıklarından birini daha yok ettiler. Geçmişte hataları olsa da tövbe etmeyi bilmiş hak yolu bulmuş yiğit ve dürüst az bulunur insanlardan bir kişi idi. Allah rahmet eylesin.
Bu işleri yapanlara da aynı şey kendi başlarına gelmeden önce tövbe ile milletine dönmeleri ve ihaneti ele vermelerini tavsiye ederim. En azından ölmeden önce eğer ölürlerse ilgili yerlere teslim edilmek üzere ifadelerini bir kaç nüsha ve yazılı olarak bir yerlere, birilerine bırakmalarını tavsiye ederim ki ölseler dahi vatana ve millete hizmet den Allahın mağfiretine ulaşa bilsinler hem de bildiklerinden dolayı bilmenin tehlikeli sonuçlarından korunabilsinler. Tabi koruna bilirlerse.
A.D.Şimşek
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.