232. haftasına giren “Başörtüsüne Özgürlük” eyleminden bulundukları mekanlarda ve ait oldukları zamanda, özelde başörtüsü yasağına genelde yer yüzünde varlığını gösteren bütün zalimlere ve zalimliklere karşı göğüs geren tüm gönüldaşlarımızı selamlıyoruz.
Bizler fert olarak, varlığımızı gösterdiğimiz yaşam alanları içerisinde kronikleşmiş bir takım akıl dışı uygulamaları, değişen ve dönüşen zaman içerisinde mantıken aynı köke dayanan, ancak yeni yüz ve şekilller ile kendisini gösteren baskı ve uygulamaları tespit ve teşhir ederek, bunların karşısında durduk.
Yeni bir eğitim-öğretim yılının başladığı şu günlerde, okul kapılarında inancından soyutlanıp tek tipleştirilmiş insan modelleri olarak eğitim alan kardeşlerimizle birlikte çocuklarımız “8 yıllık kesintisiz eğitim” adıyla mevcut sistemin öngördüğü şekilde dini ve ilmi eğitim alabilmektedir. 8 yıllık eğitim ve öğretim süresi boyunca çocuklarımız Kur’an eğitimi açısından hakim zihniyetin baskısı ve kontrolü altında tutulmaya çalışılmaktadır. 28 Şubat kalıntısı bu tek tipçi, dayatmacı, hastalıklı zihniyet bize tarihin karanlık sayfaları ile örtüşen örnekler sunuyor. Varlığını baskı ve dayatmadan aldığı güçle pekiştiren uygulamaların tarihte nasıl ve ne şekilde son bulduğunu, etkisini nasıl yitirdiğini bildiğimiz gibi, bin yıl sürecek denilen 28 Şubat’ın etkisinin de dağılışına şahit oluyoruz. Ne var ki, baskıya dayanan, bu yolla toplumu şekillendirmeye çalışan zihniyetin tevarüs edip geldiğinin, bu zihniyete mensup insanların aynı sözlerin ve fiillerin sahipleri olduklarının da bilincindeyiz. Bugün dahi yasama, yürütme ve yargı alanında benzer uygulamalara şahit oluyoruz. Çocuklarımıza dayatılan 8 yıllık zorunlu eğitimin, dini ilimleri öğrenmeye getirilen yasakların ortaçağ Avrupası’nın karanlık mahzenlerinden fırlamış bir uygulama olduğunu kim inkar edebilir? Bizler Devlet eli ile “ bir dini eğitim” talebinde bulunmamışken bize dayatılan bu tarz bir eğitimin adil ve insani olduğunu kim söyleyebilir? Laik bir devlet yapısı içinde vatandaşların zorunlu dini eğitim almalarının sisteme aykırılığı ortadayken, bunun tek tipleştirilmesi, farklı inanç ve mezhep gruplarına dayatılması nasıl makul kabul edilebilir? Mevcut sistem içinde devlet tüm inanç ve mezheplerin din eğitiminden elini çekmeli ve Sünni Müslümanları da dini eğitim açısından serbest bırakmalıdır. Çocuklar üzerindeki velayet hakkının devlete değil anne-babalara ait olduğu, çocukların dini eğitiminin anne-babanın rızasına ve isteğine bağlı olabileceği, dini eğitimin başlama yaşı ve süresinin devlet tarafından belirlenmeye çalışılmasının anne, baba ve çocuğun temel haklarına açık bir müdahale teşkil ettiği unutulmamalıdır. Size şunu söylüyoruz: Bırakın tüm inanç ve mezhepler kendisinden sonrakileri nasıl istiyorlarsa öyle yetiştirsinler.
Bir sözümüzde farklı din, inanç ve hayat görüşüne sahip insanlar arasında başkasının kutsalına saldırmayı ifade özgürlüğü gibi algılayan ve bunun üzerinden içindeki garezi açığa çıkaranlara olsun. Taraf gazetesindeki köşesinde yayımlanan “Sansür” başlıklı yazısıyla Müslümanlara yönelik garezini faş eden Sevan Nişanyan, bu yazının devamındaki “Feriştah” başlıklı yazısı ile de Allah’a, kitaplarına, peygamberlerine, meleklerine ve başta İslam olmak üzere tüm ilahi dinlerin inananlarına küfretmeye devam etmiştir. Bu yazıları ile Nişanyan’ın fikrini değil, şahsen kendisini ifade eden, necasete tekabül edebilecek kelimelerle tecessüm edecek ruh halini ortaya koyduğunu düşünüyoruz. Bu şahsın gayri insani his ve davranışları eşinin beyanları ile ortaya çıkan olayda da görülmüştü. Kadın hakları savunucularının olaya tepkisini “jest” olarak yorumlayan Nişanyan’ın gayri insani duygularının zaman zaman depreştiğini görüyoruz..
Statüko karşıtı, hak ve özgürlüklere saygılı olmaya çalışan ve bu çerçevede yazar kadrosu oluşturduğunu söyleyen Taraf gazetesini de Sevan Nişanyan’ın küstahça tutumuna verdiği dolaylı destek sebebiyle kınıyor, kendilerini ilkeleri ve ilişkileri açısından gözden geçirmeye davet ediyoruz. Hak ve özgürlüklerin dini, dili, ırkı, cinsiyeti olmadığı gibi, hakaretin de dini, dili ırkı, mezhebi cinsiyeti yoktur! İfade hürriyeti ile hakaretin ayrımına varamayanların da yasalar önünde hesaba çekileceklerini ilan ediyoruz.
Geldiğiniz için hepinize teşekkür ediyoruz!
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu Adına MAZLUMDER Kocaeli Şube Yöneticilerinden Sezer Çorman
--
Başörtüsü eylemlerini için; http://www.mazlumderkocaeli.org/
Kocaeli sivil anayasa platformunu için; http://sivilanayasaplatformu.org/
Kocaeli haber için; http://www.yukselenkocaeli.com/tr/
BU MAİLİ ALMAK İSTEMİYORSANIZ lütfen mail adresimize bildiriniz.
BU MAİLİ ALMAK İSTEMİYORUM, başlığıyla bildiriniz.
MAZLUMDER KOCAELİ ŞUBESİ
Tepecik Mah. Yavuz Sok. Afyonoğlu Kardeşler İş Hanı Kat: 4
e-mail: mazlumderkocaeli@gmail.com
Tel: 0262 322 16 29
--
---------------------------------------------------------
"HAKİKATİN HATIRI ,DOSTUN HATIRINDAN ÜSTÜNDÜR"
(HZ ALİ ra.)
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.