Geçen gün bir yazışmada geçen şehitlik kelimesi üzerine şehitliğin sadece İslam da olan bir kavram olduğunu ve bazı şartları olduğunu her cephede ölenin dahi şehit olamayabileceği gerçeğine rağmen pek çok kişinin ölümünde şehit denilerek kutsandığını gayrimüslim orduların askerlerinin dahi bizim tarafımızdan Müslüman zannettiğimiz kişilerce şehit diye anıldığını ve Bazı Haham Papaz, yabancı devlet adamı öldüğünde cenazesinden sadece şehitlerin cenazesine ait olan naaş’ı kelimesinin kullanıldığını bunların yanlış olduğunu yazmıştım.
Bu yazıda yazısından alıntı yaptığım arkadaşımızın şehitlik kavramını bu şekilde ele almamı pek onaylamadığını hissettiğim yazsından sonra bu konuyu tekrar yazmayı düşündüm. Şimdi konuya geçiyorum. Bilindiği gibi Kuran da Şehitlik ile alakalı ayetler vardır. Bunlardan bir kaçını en alta alıyorum ancak birini buraya alarak başlamalıyım sanırım.
Âl-i İmrân 169 | 169,170. Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler. |
Çoktan beri açıklığa kavuşturmak isteyip de bir vakit ve fırsat bulamadığım konuda sizin yazınız tetikleyici oldu ve cevabımı size değil herkese yazdım. Bu yüzdende alıntıdaki genel düşünceyi aksettirip sadece yazarına has olmayan bu bakış açısını ve Başbakana Allah’ını seven de sevmeyen de vursun linç'indeki haksızlıkta haddi aşmaktan duyduğum rahatsızlığı dile getirmeye çalıştım.
Başbakanın insan olarak en küçük hatalarını abartarak ortaya çıkarıp dev yapan, Bürokrasinin saldırıp parçalamaya hazır yırtıcı bir panter gibi pusuda bekleyişini. Koskoca TC. Orduları Başkomutanlığında hazırlanan hükümeti silah zoru ile indirmek için yapılan organize çalışmaları, Ordunun silahlarını seçilmiş hükümete karşı ve onun başbakanının zırhlı arabasına karşı kullanmak için çetelere veren ordu mensuplarını. Danıştay’a akıl almaz bir karar aldırıp sonrada tepki yazıları yazan bir gazete üzerinden Danıştay’ın aldığı karara karşı oy kullandığı söylenen tek yargıcı öldürüp cenaze töreninde daha kimin öldürdüğü bilinmeden, bu işi o taşerona vermiş olan katilin arkasındaki askeri bürokrasinin halkı sokağa inmeye çağırmasını, hükümet üyelerinin canlarını kurtarabilmek için yaka paça hırpalandıkları törenden aslında milletimizle birlikte katilin gerçek azmettiricileri olan NATO gladyatörlerinin Ergenekon şubesince milli irade olarak kovalanışımızı hazmedemiyorum.
Tüm bunları sözde vatanseverlik iddiaları ile bağırıp çağıranları kullanan aslında Türkiye’nin bir bölgesini sattığı halde bu hükümet yüzünden devir teslimi gerçekleştiremeyenlerin oyunları olduğundan hiç kuşku da duymuyorum.
Muhalefet partilerinin hiç bir şey yapmadıkları ve sadece hükümetin dedikodusu ile geçindikleri için kendi varlıklarını korumaktan buradaki ihaneti fark edemedikleri yada öyle görünerek bu linç kampanyasına katkı sağlayışlarını, bu yüzden milli hükümeti linç etmek ihanetine destek için kamuoyunu da dedikoducu mahalle karılarına döndürüp başbakana sövmekte atış serbest, karşı çıkanlara da söyletmen vurun denilerek aynı şekilde linç edilmesi stratejisinin bilerek ve ya bilmeyerek, etkileri altında kalmış olanlara da yaygınlaştırışlarını acılar içinde seyretmeye dayanamıyor ve elimden geldiği kadar her vesile ile gözden ırak tutularak gizlenen konuları da açmaya çalışıyorum.
Ayrıca da Şehit olmanın pek öyle söylendiği kadar basit olmadığını ve cephedeki askerin dahi kendisine çeki düzen vermesini anlatmak amacı ile bu yazıyı yazdım.
Çünkü şehit olmayı bilmeyen komutanların yapacağı zulümler karşı tarafı şehit olmaya hazır haklılara dönüştürür. Az önce teslim olmuş kişileri öldüren komutanın emrindeki askerler. İlahi adalet gereği Karşı tarafa karşı ortağı oldukları haksızlık nedeni ile zaafa uğrar ve muvaffak olamazlar. Çünkü şehit olmak sadece haklı tarafta olmak ve de haksızlığa karşı durmak ile mümkündür. Burada bilemeyen kişilerin durumu niyetlerine bağlıdır.
Zulüm ile abat olanın sonu berbat olur. Bu PKK olayının otuz sene sürmesinin nedeni askerin başında şehit olmayı bilmeyen ve şehit kelimesinden Ezandan rahatsız olanların bulunmasıdır. Efendim Türk Subayı Generali böyle değildir diyebilirsiniz. Ama bala damlayan sirke tüm balı bozduğu gibi Bunların arasına girmiş olan masonlarında şehitlik kavramını bozarak konuyu benlikler kavgasına ve yurt dışındaki bağlı oldukları Masonik merkezlerden aldıkları gizili ve ya dolaylı talimatlara göre etkilemeleri savaşın haklılığını da askerin davranış ve moralini de bozar.
Mizacım gereği haksızlık karşısında zulüm karşısında elimde olmadan feveran eden ve ölüm ve daha beter sonuçlarını asla hesaba katmadan konuşmayı da, cephede bizleri arkadan vuranlarla savaşırken ölmek, yatağımda ölsem dahi bazı dini bilgiler ile eğer bu duygu ve davranışlarımda başka amacı olmadan ve samimi isem şehit olacağım anlamına gelir.
Bu yüzden sadece, Hak’ın hatırı tüm hatırlardan önde gelir. Tehditler ve taarruzlar ise insana vız gelir. Şehitlik konusundaki sözlerimde İslam’ın genel kurallarıdır. Şahsi fikirlerim değil. İsteyen inanır ona göre davranır. İsteyende inanmaz ona göre davranır. Benim yaptığım sadece bilgilendirmektir.
Halk arasında bir söz vardır. İki söz bir büyüdür. Bu ülkede bu sözdeki esas tüm milletimizin kendi hükümetini düşmanları lehine linç etmesi için sürekli tekrarlanan beyin kodlayıcı sözler olarak bilimsel olarak uygulanmaktadır. Bu yüzden Ben Başbakanın yada birinin şu sözüne takıldım demek bunu bilmemektir. Bunun gibi programların yaygın olarak uygulandığı ülkelerde aklı olanlar tüm düşüncelerini ve baktıkları yerdeki kusur yada övgüleri acaba bende beyin programlamalarından etkilendiğim için mi böyle görüyor böyle düşünüyor ve böyle yoruyorum diye tekrar tekrar düşünmeleri gerekir.
Mesela az önce Onur Öymen’in konuşması ile ilgili yorumumda bunu belki fark edebilirsiniz.
Bir yazar diğer yazara soruyor.
Onur Öymen in söylediğini yaz bakayım..acaba dinledin mi...kışkırtıcı ajan.
Benim yorumum
Öymen’in söylediğini hepimiz haberlerde tekrar tekrar seyir ettik.
Hadi sürçü lisan diyelim. Ama adama bu sürçü lisan yapması imkansız Büyükelçilik yapmış üst düzey bir dış işleri bürokratı derler.
Benim aklıma bu şekilde bu diplomat kökenli CHP millet vekili aslında Türkler katliamları rutin işten sayarlar ve yaparlar. Bu yüzden Ermeni katliamı da gerçektir demek isteyen yabancı diplomatlara diplomatik pas mı verdi diye sorulması gerekir.
Bizlerin o sözleri aynı kelimeler ile tekrarlamamız mümkün olsa dahi konu aktarırkan hiç anlamını bozmasa dahi tek kelimedeki farklılık ile tartışma sürer gider. Asıl önemli olan bu sözün sadece CHP ye içte ve dışta itibar kaybettirmesi ile sınırlı olmamasıdır. Böyle güzel bir pası alan yabancı diplomatların ve siyasilerin bu pası Ermeni golüne çevirmesinin kuvvetle muhtemel olması vahametinden dolayıdır. Bu yaptığını gündemde tutmanın da karşı siyasilere puan getirse dahi Türkiye’ye çok zararı
olacağından, bu konuyu kapatmanın ülkemiz için daha yararlı olacağını, ya da zararını sınırlayacağını düşünüyorum.
Eskiler zararın neresinden dönersen kardır diye boşa dememişler.
Müminler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir. | |
Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, (evet) işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır. İnkar edip de ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır. |
A.D.Şimşek
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.