T a r a f s ı z D e ğ i l i z

[anadoluhaber:36664] ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

Link to ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

Re: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

Posted: 16 Dec 2009 01:12 PM PST

eyüp belediyesini destekleyen arkadaşlar yanlış düşünüyor başbakan bile
belediye başkanı gibi düşünmezdi muhtemelen

Re: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

Posted: 16 Dec 2009 12:42 PM PST

.Aynen katiliyorum selman....Biraz da siyonistler sevinsin ne olacak sanki??
From: Selman
Sent: Wednesday, December 16, 2009 9:16 PM
Subject: RE: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

Eyüp belediyesini destekliyorum. İyi yapmış

 

SelmanCa
Web Tasarım Dünyası

 


From: akpartinin_gercegi@googlegroups.com [mailto:akpartinin_gercegi@googlegroups.com] On Behalf Of Mustafa EROL
Sent: Wednesday, December 16, 2009 8:40 PM
To: AKPartinin_Gercegi@googlegroups.com; Emribilmaruf@googlegroups.com
Subject: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

Eğer sizlerde Eüp Belediyesi ni protesto etmek isterseniz aşağıdaki iletişim mailllerine mesajlarınızı yollayınız

 

 

 

 

 

----- Original Message -----

From: Mustafa EROL

Sent: Wednesday, December 16, 2009 8:30 PM

Subject: KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

KUDÜS BİZİM VATANIMIZ...

 

KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

Saadet Partisi'nin İstanbul Valiliğinden resmi izin alarak Eyüp Meydanında Kurduğu “Kudüs Çadırı” nı gerekçe dahi göstermeden yıkmak isteyen, ait olduğu medeniyete sırt çeviren Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu'yu kınıyorum.

 

İsmail Kavuncu, “Kudus Çadırı” yıkılırsa Siyonistlerin sevineceğini bilmelidir.

İsmail Kavuncu’ yu aklı selim davranmaya davet ediyorum.

"Kudus Çadırını" yıkmak, Mescid-i Aksa yı yıkmak isteyen siyonistleri sevindirmezmi ?..

 

Mustafa EROL

 

---------------------------------------------------

 

Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Erol Erdoğan, Filistin ve Mescid-i Aksa'ya destek vermek amacıyla Eyüp Meydanı'nda kurdukları “Kudüs Nöbeti” çadırının, belediye zabıta ekiplerince yıkılmak istediğini söyledi.

Filistin ve Mescid-i Aksa'ya destek vermek ve söyleşiler yapmak üzere İstanbul Valiliği'nden izin alarak çadır kurduklarını belirten İl Başkanı Erol Erdoğan, kendilerine yer olarak Eyüp Meydanı'nın gösterildiğini bildirdi.


Çadıra elektrik ve su almak için Eyüp Belediyesi yetkilileriyle görüştüklerini, belediyeden olumlu yanıt alamadıklarını ifade eden Erdoğan, daha sonra da bir gerekçe gösterilmeden çadırı yıkmak üzere zabıta ekiplerinin meydana geldiğini kaydetti.

 

Yıkım kararının AK Partili belediyenin siyasi bir kararı olduğunu ve hiçbir hukuki dayanağının olmadığını belirten Erdoğan, Valilikten aldıkları izin doğrultusunda Kudüs Nöbeti’nin devam edeceğini ifade etti.

 

İl Başkanı Erol Erdoğan ayrıca, belediyenin çadırın kaldırılması için sabah saatlerinde yeniden Eyüp Meydanı’na geleceğini belirterek, tüm partilileri ve vatandaşları bu haklı mücadelede destek olmaya davet etti.

http://www.saadet-istanbul.org.tr/haber/806-kudus-nobetine-belediye-engeli.html

 

--------------------------------

 

"...Vatan şairi Akif'in "Sahipsiz vatanın batması haktır. Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır" ifadelerinde olduğu gibi bizlere düşen vatanımıza, milletimize, geleceğimize sahip çıkmaktadır. Bu bizim kendimize, evlatlarımıza, milletimize ve ait olduğumuz medeniyetimize olan borcumuzdur." http://www.eyup.bel.tr/icerik/860/2640/Siyaset-Anlayisi.html

 

 



__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4694 (20091216) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com


__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4694 (20091216) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com


__________ ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından sağlanan bilgiler, virüs imza veritabanı sürümü: 4693 (20091216) __________

İleti ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından denetlendi.

http://www.nod32.com.tr


__________ ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından sağlanan bilgiler, virüs imza veritabanı sürümü: 4693 (20091216) __________

İleti ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından denetlendi.

http://www.nod32.com.tr



__________ ESET Smart Security Akýllý Güvenlik tarafýndan saðlanan bilgiler, virüs imza veritabaný sürümü: 4693 (20091216) __________

Ýleti ESET Smart Security Akýllý Güvenlik tarafýndan denetlendi.

http://www.nod32.com.tr

[anadoluhaber:36642] Sene Baş ı Duası

Posted: 16 Dec 2009 12:37 PM PST

Sene Başı duası

--
------------------

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

Re: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

Posted: 16 Dec 2009 12:36 PM PST

İsrail Türkiye'deki maşaları. Hesap vereceksiniz. Belki bu dünyada ama elbet azabın çetin olduğu o günde... 

16 Aralık 2009 21:16 tarihinde Selman <selman@selmanca.com> yazdı:

Eyüp belediyesini destekliyorum. İyi yapmış

 

SelmanCa
Web Tasarım Dünyası

 


From: akpartinin_gercegi@googlegroups.com [mailto:akpartinin_gercegi@googlegroups.com] On Behalf Of Mustafa EROL
Sent: Wednesday, December 16, 2009 8:40 PM
To: AKPartinin_Gercegi@googlegroups.com; Emribilmaruf@googlegroups.com
Subject: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

Eğer sizlerde Eüp Belediyesi ni protesto etmek isterseniz aşağıdaki iletişim mailllerine mesajlarınızı yollayınız

 

 

 

 

 

----- Original Message -----

From: Mustafa EROL

Sent: Wednesday, December 16, 2009 8:30 PM

Subject: KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

KUDÜS BİZİM VATANIMIZ...

 

KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

Saadet Partisi'nin İstanbul Valiliğinden resmi izin alarak Eyüp Meydanında Kurduğu "Kudüs Çadırı" nı gerekçe dahi göstermeden yıkmak isteyen, ait olduğu medeniyete sırt çeviren Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu'yu kınıyorum.

 

İsmail Kavuncu, "Kudus Çadırı" yıkılırsa Siyonistlerin sevineceğini bilmelidir.

İsmail Kavuncu' yu aklı selim davranmaya davet ediyorum.

"Kudus Çadırını" yıkmak, Mescid-i Aksa yı yıkmak isteyen siyonistleri sevindirmezmi ?..

 

Mustafa EROL

 

---------------------------------------------------

 

Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Erol Erdoğan, Filistin ve Mescid-i Aksa'ya destek vermek amacıyla Eyüp Meydanı'nda kurdukları "Kudüs Nöbeti" çadırının, belediye zabıta ekiplerince yıkılmak istediğini söyledi.

Filistin ve Mescid-i Aksa'ya destek vermek ve söyleşiler yapmak üzere İstanbul Valiliği'nden izin alarak çadır kurduklarını belirten İl Başkanı Erol Erdoğan, kendilerine yer olarak Eyüp Meydanı'nın gösterildiğini bildirdi.


Çadıra elektrik ve su almak için Eyüp Belediyesi yetkilileriyle görüştüklerini, belediyeden olumlu yanıt alamadıklarını ifade eden Erdoğan, daha sonra da bir gerekçe gösterilmeden çadırı yıkmak üzere zabıta ekiplerinin meydana geldiğini kaydetti.

 

Yıkım kararının AK Partili belediyenin siyasi bir kararı olduğunu ve hiçbir hukuki dayanağının olmadığını belirten Erdoğan, Valilikten aldıkları izin doğrultusunda Kudüs Nöbeti'nin devam edeceğini ifade etti.

 

İl Başkanı Erol Erdoğan ayrıca, belediyenin çadırın kaldırılması için sabah saatlerinde yeniden Eyüp Meydanı'na geleceğini belirterek, tüm partilileri ve vatandaşları bu haklı mücadelede destek olmaya davet etti.

http://www.saadet-istanbul.org.tr/haber/806-kudus-nobetine-belediye-engeli.html

 

--------------------------------

 

"...Vatan şairi Akif'in "Sahipsiz vatanın batması haktır. Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır" ifadelerinde olduğu gibi bizlere düşen vatanımıza, milletimize, geleceğimize sahip çıkmaktadır. Bu bizim kendimize, evlatlarımıza, milletimize ve ait olduğumuz medeniyetimize olan borcumuzdur." http://www.eyup.bel.tr/icerik/860/2640/Siyaset-Anlayisi.html

 

 



__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4694 (20091216) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com


__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4694 (20091216) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com


__________ ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından sağlanan bilgiler, virüs imza veritabanı sürümü: 4693 (20091216) __________

İleti ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından denetlendi.

http://www.nod32.com.tr


__________ ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından sağlanan bilgiler, virüs imza veritabanı sürümü: 4693 (20091216) __________

İleti ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından denetlendi.

http://www.nod32.com.tr


__________ ESET Smart Security Akýllý Güvenlik tarafýndan saðlanan bilgiler, virüs imza veritabaný sürümü: 4693 (20091216) __________

Ýleti ESET Smart Security Akýllý Güvenlik tarafýndan denetlendi.

http://www.nod32.com.tr

Re: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

Posted: 16 Dec 2009 12:06 PM PST

SİZDEMİ SİYONİZME HİZMET EDİYORSUNUZ ?
 
----- Original Message -----
From: Selman
Sent: Wednesday, December 16, 2009 9:16 PM
Subject: RE: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

Eyüp belediyesini destekliyorum. İyi yapmış

 

SelmanCa
Web Tasarım Dünyası

 


From: akpartinin_gercegi@googlegroups.com [mailto:akpartinin_gercegi@googlegroups.com] On Behalf Of Mustafa EROL
Sent: Wednesday, December 16, 2009 8:40 PM
To: AKPartinin_Gercegi@googlegroups.com; Emribilmaruf@googlegroups.com
Subject: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

Eğer sizlerde Eüp Belediyesi ni protesto etmek isterseniz aşağıdaki iletişim mailllerine mesajlarınızı yollayınız

 

 

 

 

 

----- Original Message -----

From: Mustafa EROL

Sent: Wednesday, December 16, 2009 8:30 PM

Subject: KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

KUDÜS BİZİM VATANIMIZ...

 

KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

Saadet Partisi'nin İstanbul Valiliğinden resmi izin alarak Eyüp Meydanında Kurduğu “Kudüs Çadırı” nı gerekçe dahi göstermeden yıkmak isteyen, ait olduğu medeniyete sırt çeviren Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu'yu kınıyorum.

 

İsmail Kavuncu, “Kudus Çadırı” yıkılırsa Siyonistlerin sevineceğini bilmelidir.

İsmail Kavuncu’ yu aklı selim davranmaya davet ediyorum.

"Kudus Çadırını" yıkmak, Mescid-i Aksa yı yıkmak isteyen siyonistleri sevindirmezmi ?..

 

Mustafa EROL

 

---------------------------------------------------

 

Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Erol Erdoğan, Filistin ve Mescid-i Aksa'ya destek vermek amacıyla Eyüp Meydanı'nda kurdukları “Kudüs Nöbeti” çadırının, belediye zabıta ekiplerince yıkılmak istediğini söyledi.

Filistin ve Mescid-i Aksa'ya destek vermek ve söyleşiler yapmak üzere İstanbul Valiliği'nden izin alarak çadır kurduklarını belirten İl Başkanı Erol Erdoğan, kendilerine yer olarak Eyüp Meydanı'nın gösterildiğini bildirdi.


Çadıra elektrik ve su almak için Eyüp Belediyesi yetkilileriyle görüştüklerini, belediyeden olumlu yanıt alamadıklarını ifade eden Erdoğan, daha sonra da bir gerekçe gösterilmeden çadırı yıkmak üzere zabıta ekiplerinin meydana geldiğini kaydetti.

 

Yıkım kararının AK Partili belediyenin siyasi bir kararı olduğunu ve hiçbir hukuki dayanağının olmadığını belirten Erdoğan, Valilikten aldıkları izin doğrultusunda Kudüs Nöbeti’nin devam edeceğini ifade etti.

 

İl Başkanı Erol Erdoğan ayrıca, belediyenin çadırın kaldırılması için sabah saatlerinde yeniden Eyüp Meydanı’na geleceğini belirterek, tüm partilileri ve vatandaşları bu haklı mücadelede destek olmaya davet etti.

http://www.saadet-istanbul.org.tr/haber/806-kudus-nobetine-belediye-engeli.html

 

--------------------------------

 

"...Vatan şairi Akif'in "Sahipsiz vatanın batması haktır. Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır" ifadelerinde olduğu gibi bizlere düşen vatanımıza, milletimize, geleceğimize sahip çıkmaktadır. Bu bizim kendimize, evlatlarımıza, milletimize ve ait olduğumuz medeniyetimize olan borcumuzdur." http://www.eyup.bel.tr/icerik/860/2640/Siyaset-Anlayisi.html

 

 



__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4694 (20091216) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com


__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4694 (20091216) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com


__________ ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından sağlanan bilgiler, virüs imza veritabanı sürümü: 4693 (20091216) __________

İleti ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından denetlendi.

http://www.nod32.com.tr


__________ ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından sağlanan bilgiler, virüs imza veritabanı sürümü: 4693 (20091216) __________

İleti ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından denetlendi.

http://www.nod32.com.tr



__________ ESET Smart Security Akýllý Güvenlik tarafýndan saðlanan bilgiler, virüs imza veritabaný sürümü: 4693 (20091216) __________

Ýleti ESET Smart Security Akýllý Güvenlik tarafýndan denetlendi.

http://www.nod32.com.tr

Re: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

Posted: 16 Dec 2009 12:04 PM PST

eYÜP BELEDİYESİNİ DESTEKLEYENLER NİÇİN DESTEKLEDİKLERİNİ DE AÇIKLAYABİLİR LERMİ? 


From: Selman <selman@selmanca.com>
To: akpartinin_gercegi@googlegroups.com
Sent: Wed, December 16, 2009 9:16:05 PM
Subject: RE: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR....

Eyüp belediyesini destekliyorum. İyi yapmış

 

SelmanCa
Web Tasarım Dünyası

 


From: akpartinin_gercegi@googlegroups.com [mailto:akpartinin_gercegi@googlegroups.com] On Behalf Of Mustafa EROL
Sent: Wednesday, December 16, 2009 8:40 PM
To: AKPartinin_Gercegi@googlegroups.com; Emribilmaruf@googlegroups.com
Subject: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

Eğer sizlerde Eüp Belediyesi ni protesto etmek isterseniz aşağıdaki iletişim mailllerine mesajlarınızı yollayınız

 

 

 

 

 

----- Original Message -----

From: Mustafa EROL

Sent: Wednesday, December 16, 2009 8:30 PM

Subject: KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

KUDÜS BİZİM VATANIMIZ...

 

KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

Saadet Partisi'nin İstanbul Valiliğinden resmi izin alarak Eyüp Meydanında Kurduğu "Kudüs Çadırı" nı gerekçe dahi göstermeden yıkmak isteyen, ait olduğu medeniyete sırt çeviren Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu'yu kınıyorum.

 

İsmail Kavuncu, "Kudus Çadırı" yıkılırsa Siyonistlerin sevineceğini bilmelidir.

İsmail Kavuncu' yu aklı selim davranmaya davet ediyorum.

"Kudus Çadırını" yıkmak, Mescid-i Aksa yı yıkmak isteyen siyonistleri sevindirmezmi ?..

 

Mustafa EROL

 

---------------------------------------------------

 

Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Erol Erdoğan, Filistin ve Mescid-i Aksa'ya destek vermek amacıyla Eyüp Meydanı'nda kurdukları "Kudüs Nöbeti" çadırının, belediye zabıta ekiplerince yıkılmak istediğini söyledi.

Filistin ve Mescid-i Aksa'ya destek vermek ve söyleşiler yapmak üzere İstanbul Valiliği'nden izin alarak çadır kurduklarını belirten İl Başkanı Erol Erdoğan, kendilerine yer olarak Eyüp Meydanı'nın gösterildiğini bildirdi.


Çadıra elektrik ve su almak için Eyüp Belediyesi yetkilileriyle görüştüklerini, belediyeden olumlu yanıt alamadıklarını ifade eden Erdoğan, daha sonra da bir gerekçe gösterilmeden çadırı yıkmak üzere zabıta ekiplerinin meydana geldiğini kaydetti.

 

Yıkım kararının AK Partili belediyenin siyasi bir kararı olduğunu ve hiçbir hukuki dayanağının olmadığını belirten Erdoğan, Valilikten aldıkları izin doğrultusunda Kudüs Nöbeti'nin devam edeceğini ifade etti.

 

İl Başkanı Erol Erdoğan ayrıca, belediyenin çadırın kaldırılması için sabah saatlerinde yeniden Eyüp Meydanı'na geleceğini belirterek, tüm partilileri ve vatandaşları bu haklı mücadelede destek olmaya davet etti.

http://www.saadet-istanbul.org.tr/haber/806-kudus-nobetine-belediye-engeli.html

 

--------------------------------

 

"...Vatan şairi Akif'in "Sahipsiz vatanın batması haktır. Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır" ifadelerinde olduğu gibi bizlere düşen vatanımıza, milletimize, geleceğimize sahip çıkmaktadır. Bu bizim kendimize, evlatlarımıza, milletimize ve ait olduğumuz medeniyetimize olan borcumuzdur." http://www.eyup.bel.tr/icerik/860/2640/Siyaset-Anlayisi.html

 

 



__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4694 (20091216) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com


__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4694 (20091216) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com


__________ ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından sağlanan bilgiler, virüs imza veritabanı sürümü: 4693 (20091216) __________

İleti ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından denetlendi.

http://www.nod32.com.tr


__________ ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından sağlanan bilgiler, virüs imza veritabanı sürümü: 4693 (20091216) __________

İleti ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından denetlendi.

http://www.nod32.com.tr



__________ ESET Smart Security Akýllý Güvenlik tarafýndan saðlanan bilgiler, virüs imza veritabaný sürümü: 4693 (20091216) __________

Ýleti ESET Smart Security Akýllý Güvenlik tarafýndan denetlendi.

http://www.nod32.com.tr

[anadoluhaber:36637] Cafcaf Türkiye'nin sorunlarını kapağa taşıdı

Posted: 16 Dec 2009 12:01 PM PST

Cafcaf Türkiye'nin sorunlarını kapağa taşıdı
Her sayısıyla iç ve dış gündemdeki konulara farklı mizahi bakış açısıyla yorum getiren CAFCAF Aralık sayısı da yine dopdolu...


Dünya Bülteni / Haber Merkezi

Gerek karikatürleriyle gerekse yorum ve yazılarıyla ilgiyle takip edilen CAFCAF 3 yaşını yavaş yavaş geride bırakarak hızla koşmaya devam ediyor. Her sayısıyla gündeme damgasını vuran CAFCAF bu sayıda iç siyasette olduğu kadar dış siyasette meydana gelen güncel olaylara mizahi tarzda ışık tutuyor

Cafcaf Aralık sayısında sizleri neler bekliyor?

Onur Öymen demokratik açılımı öyle bir açtı ki(!) … Ortalık birbirine girdi
Asker emeklisi siyasete girerse seçmen de ona benzer mi? Ya da nasıl olmalı?
Domuz gribi "domuzluk "yapıyor ama olaya sağlık bakanlığı değil diyanet el koydu
İşte ünlü bir gazetecinin farklı bir cenaze namazı kılması… Online cenaze namazı olur mu?
Medyanın imdadına kurban bayramı yetişti… Kurbanın ayakları kesilirken yine dördü birden bağlandı…
Müslümanlar robot yaparsa ilk işi ne olur?
Ve daha diğer espiriler sizleri bekliyor...



"HEY TÜRKİYE SENİN SORUNUN NE DOSTUM, HA?!"

Senelerdir bir ergen misali sorunlarından kurtulamayan Türkiye'ye "derdin nedir dostum?" sorusunu soran Cafcaf, İsveç'in minarelere karşı tutumuna cevap verircesine her köşesinde gizliden gizliden birer minare mi barındırıyor. Tüm bunlar olurken bayramlık kuzular sessiz mi kaldı? Bu soruların cevapları ve daha fazlası Cafcaf aralık sayısında...

Ve daha fazlası da var…

Ayrıca "Tırcı Balaban" Aralık sayısında da bir patlamaya sebep olacak mı sorularına Volkan Akmeşe "Cevap Veremiyor".



Tüm dergi çizerleri harıl harıl iş yaparken Yasir "Geyik" yapıyor. Fakat Asım Gültekin durumu hazmedemeyerek "Soda Varsa içeriz" diyor.

Sevval Cevizci "Mahallenin emosu İbrahim"in potansyel bir "Anti-Cafcaf" üyesi olup olmadığını merak ediyor.

Ahmet Altay Nefretinden Everest'e çıkmak üzereyken "Hey Abi" den destek alıyor.

Usta çizer Ahmet Kesgin kapağı çizdi. Kapakta Hz. Mevlana'nın Mesnevisindeki meşhur fil hikayesine gönderme var. Türkiye'deki büyük sorun bir türlü tam teşhis edilememektedir. Acaba neden? Tam da karanlıkta önlerine konan fili tanımlamaya çalışan adamlar gibi bakıyoruz sorunlara da o yüzden! Ama bir türlü fili bulamıyoruz!


Türk Hacılarının katı- sıvı- gaz halini Faruk Günindi çizdi.

Yusuf Kot her zamanki gibi okurlarını mahvediyor.

Hamza kafayı mı yiyor?!

Cafcaf okurlarının en sevdiği tip olan Hamza bu sayıda yine garip maceralar içinde ama bu sefer gapgarip! Hamza dersane arkadaşı Aysu'yu kaçırıp üniversitenin çatısına çıkartıyor? Neden?

Niyazi Çol'un maceraları sürüyor.

Gülsüm Kavuncu Puantiye'de "Ne mutlu Türküm" diyene sözünü ele aldı.
Yeni romanı ile kitap listelerinde üst sıralarda yer alan Murat Menteş Cafcaf'ta Klark'a devam ediyor!

Usta Yazar Ahmet Turan Alkan mitingine 40-50 kişi katılan Osman Efendinin parti lideri olarak portresini hikaye etti.

Cafcaf içinde Cafcaf'a karşı öfke ile yürüyen ulusalcı gençlerin köşesi Anti-Cafcaf saldırılarının dozunu arttırmış durumda.

Huzur Sokağı'nın huzurlu insanları farklı bir tat yayıyor.
Türk denemeciğinin usta kalemlerinden İbrahim Demirci, Cımbızcı Cafer imzasıyla hazırladığı köşesinde harika eleştiriler getiriyor gündeme.

Yavuz Girgin bir çizer nasıl sinsilik yapar, bunu halkı ile paylaşıyor.
Son dönemin sevilen gençlik yazarlarından Bülent Akyürek Gavur icatlarını bir bir anlatıyor okurlara.

Bizimkisi bir A4 hikayesi köşesini hazırlayan Ramazan Yıldız'ın gerçekten komik bir dünyası var.

Betül Zarifoğlu Türk şiirinin zirve ismi babası Cahit Zarifoğlu'na yakışır bir evlat olduğunu hissettirir taleplerde bulunmuş köşesinde.

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36639] Guantanamo Kampı Tutsakların son namazları

Posted: 16 Dec 2009 11:58 AM PST

Guantanamo Kampı Tutsakların son namazları

16 Aralık Çarşamba 2009 habermerkezi Yorum yapın Yorumlara git

Rate This
Quantcast

ABD'nin Kuba'daki Guantanamo üssünde bulunan terör suçu zanlısı 100 kadar tutuklunun Illinois cezaevine nakledileceğini açıklaması bekleniyor. Amerikan kongresindeki Cumhuriyetçiler ise Illinois eyaletini saldırıların hedefi yapacağı gerekçesiyle bu kararı eleştiriyor. ABD Başkanı Barack Obama, göreve geldiği günlerde, önceki başkan George Bush döneminde 11 Eylül saldırıları sonrası
tutuklananların 2002′den bu yana tutulduğu merkezi kapatma sözü vermişti. Halen kampta bulunan 215 tutuklunun akıbeti belirsizliğini korurken, Obama da kasım ayında yaptığı açıklamada daha önce verilen 22 ocak tarihinin, 2010 yılı içinde ileri bir tarihe erteleneceğini söylemişti. ABD işkence görecekleri korkusuyla kendi ülkelerine dönmek istemeyen bu tutukluları kabul edecek ülke bulmakta zorlanıyor. Guantanamo mahkûmlarından bazılarının ABD'de askeri veya sivil mahkemelerde yargılanması, bazılarının da farklı ülkelere gönderilmesi planlanıyor. BBC/TARAF

http://habermerkezi.wordpress.com/2009/12/16/guantanamo-kampi-tutsaklarin-son-namazlari/

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36641] 33 erin şehit edildiği katliamdan sağ kurtulan askerlerin 'dehşet' veren ifadeleri

Posted: 16 Dec 2009 11:57 AM PST

33 erin şehit edildiği katliamdan sağ kurtulan askerlerin 'dehşet' veren ifadeleri

16 Aralık Çarşamba 2009 habermerkezi Yorum yapın Yorumlara git

Rate This
Quantcast

16 yıl sonra bir kez daha mercek altına alınan 24 Mayıs 1993′te dağıtıma giden 33 silahsız erin Bingöl-Elazığ yolunda şehit edilmesine 'tanık'lık eden 5 asker arasında yer alan Erdal Özdemir'in, polise verdiği ifadeyi HABERTÜRK ele geçirdi

GAZETE HABERTÜRK

33 erin şehit edildiği saldırıyla ilgili katliamdan kurtulan 5 askerden birinin polis tarafından ifadesi alınmıştı. 33 arkadaşının şehit edilişini 16 yıl sonra bir kez daha polise anlatan Erdal özdemir, saldırıyı "Kaostan beslenen ve terörün devam etmesini isteyen kişilerin yaptırdığı bir eylem" sözleriyle değerlendirdi. Saldırıda omuzundan, kolundan, bacağından, omuriliğinden yaralanan ve tekerlekli sandalyeye mahkûm kalan özdemir, saldırının Ergenekon tarafından yapılmış olabileceğini düşündüğünü de belirterek, "Bu eylem sonrası ülkede bir Kürt-Türk kavgası çıkartılmak istenmiş ve ülkede bir kaos ortamı oluşmasına neden olunmuştur. Ergenekon ile bağlantısı olabileceğini düşündüğüm eylem, hem PKK'ya hem Ergenekon'a yaradı iddiasında bulundu. Özdemir şunları anlatı:

DEHŞET İFADELER
"Bizi (24 Mayıs 1993) saat 11.00 sıralarında Malatya İl Jandarma Komutanlığı'na getirdiler. Burada astsubaylar bize gece orada kalmamamızı, yoksa sabaha kadar dayak yiyeceğimizi, hemen hazırlamış oldukları sivil arabalarla usta birliğimiz olan Bingöl İI Jandarma Komutanlığı'na gitmemizi söylediler. 50 askerdik. Astsubay tarafından yol parası olarak 5 bin TL toplandı. Bizden toplanan paraların araç şoförlerine verilip verilmediğini görmedim. 50 NC (OTOYOL) ve M23 tipi arabalara bindirilerek saat 12.00′de Bingöl'e doğru yola çıktık. Bindiğimiz araçların bir tanesi 34 (İstanbul), diğeri 44 (Malatya) plakalıydı. Araç içerisinde ve çevresinde ne eskort ne koruma vardı. Hepimiz sivildik, üzerimizde sadece askeri kimlikler vardı."

TELEFON TRAFİĞİ
Yol boyunca araç şoförlerinin 5 kez mola ve lastik patladığı gerekçeleriyle durduklarını, her seferinde ise ankesörlü telefonla birileriyle görüştüklerini ifade eden Özdemir, Malatya-Bingöl arası araçla 2.5 saat olduğu halde 6 saatte Bingöl'e varamadıklarını kaydetti. Özdemir, şoförlerin bu molalardan birinde bir çobanla konuştuklarına da dikkat çekti.

ŞOFÖR: SİZE 50 ASKER VAR
"Saat 18.00 sıralarında bir kargo kamyonu tarafından yolumuz kesildi. Bazı araçların durdurulduğunu gördük, bizim aracımız ve diğer askerleri getiren araç da durduruldu. Şoförler teröristlere, '50 asker var, ne yaparsanız yapın' dedi. Daha sonra öğretmen olan 3-4 kişiyi bizim bulunduğumuz grup içerisine aldılar. Şoförleri serbest bıraktılar."

"ÖĞRETMENLER ŞEHİT"
"Öğretmenleri (diğer araçlardan indirilen) 20-30 metre ayrı
tutuyorlardı. Bir süre sonra köyün içerisinde teröristler öğretmenleri silahla tarayarak şehit etti. Saat 23.00 sıralarında bulunduğumuz bölgeden ayrılarak 40-50 kişilik örgüt mensupları ile birlikte biraz daha ileride bulunan köye doğru gitmeye başladık.
Saat 24:00 civarında köye vardık… Benim de içerisinde bulunduğum 40 kişiyi köyden alarak dağa doğru götürmeye başladılar. Bizden ayırdıkları 10 kişinin kurtulduklarını duydum. 1.5-2 saat yürüdük, gündüz şoförlerin kendisiyle konuştuğu çobanı tekrar gördüm. Bu çoban ile bizi götüren örgüt mensupları aralarında konuştular. Bu
konuşmalardan birbirlerini tanıdıklarını anladım. Çobanın yanından ayrıldıktan 2-3 kilometre sonra traktörlerin geçebileceği genişlikte olan bir yolda bizi durdurdular. Saat 03.00 sıralarında kol kola girmemizi söylediler. Bizi öldüreceklerini anladık. 40-50 kişilik teröristler silahlarla bizi taradılar."

'ÖZGEN PAŞA'YA HESAP SORDUM TEHDİT EDİLDİM'

Erdal Özdemir, 2006′da bir TV programına telefonla katıldığını, dönemin Jandarma Asayiş Bölge Komutanı emekli Orgeneral Necati Özgen'e, "50 askeri niçin silahsız ve korumasız olarak gönderdiniz? Emri siz vermişsiniz, niye bize sahip çıkmadınız?" diye sorduğunu anlattı. Özgen'in kafasını bile kaldırmadığını söyleyen Özdemir, 10 dakika sonra ev telefonunun aranarak, "Niye böyle konuşuyorsun. Bu konuşmalarından dolayı öleceksin. Yalvarta yalvarta öldüreceğim. Pişman olacaksın" diye tehdit edildiğini anlattı. Olayın ardından konunun savcılığa intikal ettiğini ifade eden Özdemir, "Tehdit eden kişinin bulunması gerekirken eniştemin ifadesini aldılar… Tehdidin Ergenekon ile bağlantısı olabileceğini düşünüyorum. Bunun
araştırılmasını istiyorum" dedi.

KATLİAM GAZİLERİ DEHŞET GECESİNİ ANLATTI

BİNGÖL'de 33 erin PKK tarafından şehit edildiği katliamın üzerinden 16 yıl geçti, "devre'leri şehit düşerken, üzerlerine yağan binlerce mermiye rağmen şans eseri yaralı olarak kurtulan erler o 'dolunay'lı geceyi unutamıyor. Dün gibi akıllarında sıkılan kurşunlar, inleyen askerler ve karanlıkta hayatta kalabilmek için verdikleri mücadele. Erkan Omay, Erdal Özdemir, Erdem Doğan ve Osman Partal… Kimi isimlerinin önündeki "gazi" unvanını 1993′deki katliam gecesinden sonra aldı. Kimi kalıcı sakatlığı olmadığı için gazi sayılmadı. Katliamın tanıkları, hiç unutmadıkları 24 Mayıs 1993′teki "karanlık" geceyi HABERTÜRK'e anlattı…

Erdem Doğan: Erleri Sakık sorguladı

"OTOBÜSÜ durduklarında saat 18.20 civarıydı. 'Sayım yapacağız' deyip bizi tek sıra dizdiler. İlerleyen saatlerde dağa götürdüler. Gece 24.00′te de ifadeye aldılar. 'Adın ne, ananın babanın adı ne? Buraya niçin geldiniz, neden askerlik yapıyorsunuz?' gibi sorular sordular.

ÖLÜM EMRİ
İfadeyi alan Semdin Sakık'-tı. Anladığım kadarıyla ölüm emri bekliyorlardı. Saat 03.00′ü gösterdiğinde dağ ya -maçının aşağı tarafına bizi dizip, yukarı tarafına da kendileri çıkınca
tarayacaklarını anladım. O an kurşunun sağ aya ğıma girip çıktığını hissettim. İlk anda acı duymamıştım. Hemen yere düştüm zaten. Tarama sürüyordu. Sürüne sürüne kaçmaya başladım. Bu arada dolunay da yavaş yavaş gitmiş, hava kararmıştı. Makilik bir araziydi. Çalıların arasına saklandım. Sabah 07.00 sularında askerler geldi."

Erkan Omay: Üzerimizde çakı bile yoktu

"BİRLİĞİMİZE doğru giderken yok lastik patladı, yok yemek molası diye 3-4 yerde mola verildi. 18.30′a kadar bekletildi otobüs. Ben ikinci otobüsteydim. Bingöl'e 10 kilometre kala önümüzdeki otobüsün durdurulduğunu gördüm. İkinci şoföre 'PKK yol kesmiş' dedim. Çünkü az ileride de çatışma vardı. İkinci şoför de 'Onlar PKK değil' dedi. Hatta Bingöl Tur'dan otobüsü de durdurmuşlardı. Bir astsubaya herkesin gözü önünde işkence ediyorlardı.
Öyle kötü işkence ediyorlardı ki, astsubay 'Beni öldürün!' diye yalvarıyordu. Bunları hatırlamak bile istemiyorum, öyle çok acı veriyor ki. Bizde çakı bile yok. Sonra bizi taradıktan sonra askerleri yardıma çağırmaya ben gittim. Kurşun ayağımı sıyırmıştı. Askerlerin üzerine koşarken askerler tarafından da tarandım. Beni PKK'lı sanmışlar. Yardım istedim, hayatta olanlar olduğunu anlattım. Bize yine Bingöl Komando Taburu yardım etti, zannedildiği gibi Özel Harekât falan kesinlikle yoktu. Bizi kaçıran o PKK'lı gruba yönelik
operasyonda, 66'sının cesedini getirdiler."

Savcı İnayet Taş: İhmaller zinciri vardı

BİNGÖL'de, 24 Mayıs 1993 tarihinde 33 askerin şehit edilmesinin ardından, sorumluların cezalandırılması için dava açan dönemin Elazığ 8. Kolordu Askeri Mahkemesi Savcısı Binbaşı İnayet Taş, olayın Ergenekon ile ilişkilendirilmesiyle ilgili olarak "Olayın perde arkası var mı yok mu bilemem. Olayda bir kasıt görmediğim için sorumlular hakkında ihmalden ötürü iddianame hazırladım" dedi. Taş ihmaller zincirini şöyle sıraladı; "Sevk edilecek erler için otobüs tutulması gerekirken "Midibüs" tutulmuş. Araç içinde, askerleri koruyan silahlı görevli olması gerekirken, yok. Bölgede teröristlerin bulunduğu bilgisi nedeniyle helikopter uçması lazım. Ama bunlar yapılmamış."

http://habermerkezi.wordpress.com/2009/12/16/33-erin-sehit-edildigi-katliamdan-sag-kurtulan-askerlerin-dehset-veren-ifadeleri/#more-17735

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36640] OLMAZSA BİTİRİRİZ.

Posted: 16 Dec 2009 11:53 AM PST



Yeni Windows 7: Size en uygun bilgisayarı bulun. Daha fazla bilgi edinin.

[anadoluhaber:36638] AKLIN YOLU BİR DEĞİLDİR

Posted: 16 Dec 2009 11:47 AM PST

 

 AKLIN YOLU BİR DEĞİLDİR

 

“Aklın yolu birdir” deyimini hem çok kullanıyoruz hem de doğruluğuna çok eminiz. Herkes kullanınca doğru kabul ettiğimiz ve hiç araştırmadığımız bir çok husus gibi…

 

Günlük hayatta bu deyimi, düşündüğümüz gibi düşünen veya yapan birileri olduğunda kullanıyoruz.

 

Konu, hem teferruatlı hem de felsefi sayılır. Fakat yine her zaman yaptığımız gibi akademik yazmak yerine, günlük hayattan bir pencere açarak konuyu açıklamaya çalışalım.

 

Belki de işi,  Nasreddin Hoca’ya havale etmek daha kestirme olur.

 

Nasreddin hocamız, falan han'ın "aklın yolu birdir" görüşünü eleştirir. Bu hususun, herkesin faklı bakış açısına göre değerlendirilmesi gerekliliğini savunur. Saray bilginlerinin çoğu da "aklın yolu bir" görüşünü savunarak hoca'ya muhalefet ederler.

Hoca, bunun üzerine saraydan ayrılır ve bir süre sonra, eşeğe ters binmiş halde geri döner.

Han'a ve bilginlere ne gördüklerini sorar. Hepsi de "eşeğe ters binmiş bir adam görüyoruz"  Derler.

Hoca beklediği cevabı alınca açıklama yapar: "gerçekten de, eşeğim dahil, hepinizin aklının yolu bir. Ortada bir
terslik olduğu muhakkak. Fakat neyin ters olduğu, bulunduğunuz tarafa göre değişir. Siz, eşeğin tarafını tutup, bana "ters binmiş adam" gözüyle bakıyorsunuz. Halbuki meseleyi benim tarafımdan görmeye çalışan bir insaf ehli, benim değil, eşeğin ters durduğunu söyleyecektir".

 

Tahmin edeceğiniz gibi kimseden ses çıkmaz. Hoca, türkü çala çala yoluna devam eder.

 

İşte Hoca’dan bir tane daha:

 

Zamanın birinde çok ünlü bir bilge varmış. Devamlı gezer ve kendisinden daha zeki birini ararmış. Bir gün Hoca’nın köyüne gelir. Durumu öğrenen halk, adamı Hoca’ya götürür.

 

Köyün meydanında buluşan bilge ile hoca uzun uzadıya birbirlerine bakmışlar. Bilgi yere bir daire çizmiş. Hoca da 2 ye bölmüş. Bilge daireyi 4 e bölmüş hoca da 4/3 ünü karalamış. Bilge alttan eliyle yukarıyı göstermiş. Hoca da yukardan eliyle altta doğru işaret yapmaya başlamış. Bilge şaşırmış ve kendi kendine söylenmeye başlamış: “Hayatımda böyle zeki adam görmedim.

 

 

Ben yere bir dünya çizdim adam ortasından ekvator geçer dedi. Ben 4 e böldüm o da 4/3 ü sularla kaplıdır dedi. Ben yerden buharlaşma olursa ne olur dedim, o da yağmur yağar dedi. Ben buralarda duramam artık.”

 

Duruma şaşıran halk, Hoca’nın yanına koşmuş ve ne oldu diye sormuşlar.

Hocada cevap çok. Başlamış anlatmaya: “

 

Ne olsun, adam oburun biri çıktı. Yere bir baklava tepsisi çizdi ben de yarısı benim dedim. O da 4 e böldü, ben de o zaman 4/3 ü benim dedim. O alttan ateş verirsek daha güzel pişer deyince bende üstüne fıstık dökersek daha da güzel olur dedim. Eee, ne yaparsınız aklın yolu birdir.”

 

Bu arada; “Akıl akıldan üstündür” atasözünün bize ait olduğunu hatırlatayım.

 

Fazla söze hacet var mı?



Windows Live Hotmail: Arkadaşlarınız Facebook'taki güncellemelerinizi doğrudan Hotmail®'den görür.

RE: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

Posted: 16 Dec 2009 11:43 AM PST

İyi de Akape zaten siyonistlerin istediği şeyleri gerçekleştirmek için kurulmuş bir parti, bunda ne gariplik var ki?


From: selman@selmanca.com
To: akpartinin_gercegi@googlegroups.com
Subject: RE: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...
Date: Wed, 16 Dec 2009 21:16:05 +0200

Eyüp belediyesini destekliyorum. İyi yapmış

 

SelmanCa
Web Tasarım Dünyası

 


From: akpartinin_gercegi@googlegroups.com [mailto:akpartinin_gercegi@googlegroups.com] On Behalf Of Mustafa EROL
Sent: Wednesday, December 16, 2009 8:40 PM
To: AKPartinin_Gercegi@googlegroups.com; Emribilmaruf@googlegroups.com
Subject: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

Eğer sizlerde Eüp Belediyesi ni protesto etmek isterseniz aşağıdaki iletişim mailllerine mesajlarınızı yollayınız

 

 

 

 

 

----- Original Message -----

From: Mustafa EROL

Sent: Wednesday, December 16, 2009 8:30 PM

Subject: KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

KUDÜS BİZİM VATANIMIZ...

 

KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

Saadet Partisi'nin İstanbul Valiliğinden resmi izin alarak Eyüp Meydanında Kurduğu "Kudüs Çadırı" nı gerekçe dahi göstermeden yıkmak isteyen, ait olduğu medeniyete sırt çeviren Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu'yu kınıyorum.

 

İsmail Kavuncu, "Kudus Çadırı" yıkılırsa Siyonistlerin sevineceğini bilmelidir.

İsmail Kavuncu' yu aklı selim davranmaya davet ediyorum.

"Kudus Çadırını" yıkmak, Mescid-i Aksa yı yıkmak isteyen siyonistleri sevindirmezmi ?..

 

Mustafa EROL

 

---------------------------------------------------

 

Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Erol Erdoğan, Filistin ve Mescid-i Aksa'ya destek vermek amacıyla Eyüp Meydanı'nda kurdukları "Kudüs Nöbeti" çadırının, belediye zabıta ekiplerince yıkılmak istediğini söyledi.

Filistin ve Mescid-i Aksa'ya destek vermek ve söyleşiler yapmak üzere İstanbul Valiliği'nden izin alarak çadır kurduklarını belirten İl Başkanı Erol Erdoğan, kendilerine yer olarak Eyüp Meydanı'nın gösterildiğini bildirdi.


Çadıra elektrik ve su almak için Eyüp Belediyesi yetkilileriyle görüştüklerini, belediyeden olumlu yanıt alamadıklarını ifade eden Erdoğan, daha sonra da bir gerekçe gösterilmeden çadırı yıkmak üzere zabıta ekiplerinin meydana geldiğini kaydetti.

 

Yıkım kararının AK Partili belediyenin siyasi bir kararı olduğunu ve hiçbir hukuki dayanağının olmadığını belirten Erdoğan, Valilikten aldıkları izin doğrultusunda Kudüs Nöbeti'nin devam edeceğini ifade etti.

 

İl Başkanı Erol Erdoğan ayrıca, belediyenin çadırın kaldırılması için sabah saatlerinde yeniden Eyüp Meydanı'na geleceğini belirterek, tüm partilileri ve vatandaşları bu haklı mücadelede destek olmaya davet etti.

http://www.saadet-istanbul.org.tr/haber/806-kudus-nobetine-belediye-engeli.html

 

--------------------------------

 

"...Vatan şairi Akif'in "Sahipsiz vatanın batması haktır. Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır" ifadelerinde olduğu gibi bizlere düşen vatanımıza, milletimize, geleceğimize sahip çıkmaktadır. Bu bizim kendimize, evlatlarımıza, milletimize ve ait olduğumuz medeniyetimize olan borcumuzdur." http://www.eyup.bel.tr/icerik/860/2640/Siyaset-Anlayisi.html

 

 



__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4694 (20091216) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com


__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4694 (20091216) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com


__________ ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından sağlanan bilgiler, virüs imza veritabanı sürümü: 4693 (20091216) __________

İleti ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından denetlendi.

http://www.nod32.com.tr


__________ ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından sağlanan bilgiler, virüs imza veritabanı sürümü: 4693 (20091216) __________

İleti ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından denetlendi.

http://www.nod32.com.tr



__________ ESET Smart Security Akýllý Güvenlik tarafýndan saðlanan bilgiler, virüs imza veritabaný sürümü: 4693 (20091216) __________

Ýleti ESET Smart Security Akýllý Güvenlik tarafýndan denetlendi.

http://www.nod32.com.tr

[anadoluhaber:36634] Birbirimize düşürme gayretleri - Nazlı Ilıcak (Sabah)

Posted: 16 Dec 2009 11:29 AM PST

Birbirimize düşürme gayretleri
Muhalefetteki milletvekilleri, orada burada çıkan olaylardan açılımı sorumlu tutuyor. Oysa Türk'ü Kürt'e, Kürt'ü Türk'e düşürmek isteyen provokatif hadiseler daha önce de cereyan etmişti. Meselâ, 2005 yılında, Nevruz kutlamaları sırasında, Mersin' de Türk bayrağı yakılarak, milliyetçi duyguları ateşlemek isteyenler çıkmıştı. (Bayrağı, küçük bir çocuğun eline verip yakmasını isteyen kişi Ali Kutlu yakalandı. Şu anda Ergenekon sanığı) O yıl, Abdullah Öcalan'a destek için, otobüsle Bursa'nın Gemlik ilçesine hareket eden bir grup, bu ilimize sokulmadı fakat Bilecik'in Bozüyük ilçesinde, vatandaşların saldırısına uğradı. Öcalan yandaşlarını jandarma ve polis kurtardı; bu arada 55 kişi yaralandı. PKK yandaşları, eş zamanlı olarak, İstanbul'un 12 ayrı noktasında eyleme kalkıştı. Polislere, araçlara, işyerlerine molotof kokteyli attılar. Bu gösterilere karşı halk, Türk bayrağı ile cevap verdi; çatışmalar çıktı.
Demek istediğim, PKK her an 300- 500 ya da 3-5 bin kişiyi hareketlendirip, şehirlerde kargaşa yaratabilir. Hepimizin, oynanan oyunu görüp, sağduyulu davranması şarttır. Ama lütfen aynı sağduyuyu başta iktidar mensupları, bütün siyasi partilerde de görelim. Kürt meselesi, maalesef karşılıklı suçlamalara zemin hazırladı. Deniz Baykal, işi, Tayyip Erdoğan'a "İhanet içindesin" demeye kadar vardırdı.
***

Bir şey daha söylemek istiyorum. Vatandaş, bu kutuplaşmadan hoşlanmıyor. Kutuplaşmanın iki ucunu temsil eden partileri cezalandırırsa hiç şaşmayınız. Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz, bir zamanlar birbirini ağır dille suçluyordu. Her seçimde oy oranları düştü ve sonunda parlamentodan tasfiye oldular.
Ne diyeyim: Sükûnet... sükûnet... sükûnet... YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36624] Ermeni kökenli Türklerin maskeli yaşamları - Emre Aköz (Sabah)

Posted: 16 Dec 2009 11:28 AM PST

Ermeni kökenli Türklerin maskeli yaşamları
Fethiye Çetin'in 2004'te yayınlanan 'Anneannem' adlı kitabı bazılarımızın çok iyi bildiği, bazılarımızın ise hiç işitmediği bir Türkiye gerçeğini su yüzüne çıkarmıştı: Hıristiyan/ Ermeni kökenli Müslüman/Türkler!
Çetin kendi yaşamından yola çıkmıştı: 'Seher' adlı anneannesi Ermeni kökenliydi ve asıl adı 'Heranuş' idi. Yazar bu gerçeği ancak anneannesi 70 yaşını aştıktan sonra öğrenmişti.
1915 katliamı sırasında 10 yaşında olan Heranuş'un ailesindeki tüm erkekler katledilmiştir. (O sırada babası, para kazanmak için ABD'ye gitmiştir.)
Heranuş annesiyle birlikte tehcir edilir ve belki de ölüme doğru yürürken, jandarma karakol komutanı Hüseyin Onbaşı tarafından alıkonur.
O günden sonra Hüseyin/Esma çiftinin 'beslemesi'dir Heranuş. Seher adı verilir. Müslüman olarak büyütülür. Evlenir. Çocukları ve torunları olur.
***

1915 katliamından kurtulup Anadolu'da kalanlar, hem ilginç, hem de hüzün veren bir Türkiye gerçeğini oluşturuyor.
Bu kişilerin büyük çoğunluğu kadındı. Çünkü katliamda erkekler öncelikli hedefti.
Bazı Müslüman (Türk, Kürt, vs.) aileler, küçük/genç Ermeni kızlarını, özellikle de güzel olanları, yanlarına aldı. Onları hizmetçi olarak çalıştırdı. Kızların kimi kuma oldu, kimi ailenin oğluyla evlendirildi. (Başlık parası vermeye gerek kalmamıştı!)
Kimi oğlan çocukları da aynı şekilde tehcirden kurtarılarak uşak, ırgat, çırak olarak çalıştırıldı.
Müslümanlaştırılan bu oğlanlar da zamanla birer "Türk" olarak toplumsal hayata karıştı.
Ocak 2007'de Ergenekoncuların operasyonuyla katlettirilen gazeteci Hrant Dink, böyle bir geçmişe sahip 'torunların' 500 binlik bir kitle oluşturduğunu tahmin ediyordu.
***YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36620] Oyuna gelmeyin kendinize gelin! - Hasan Cemal (Milliyet)

Posted: 16 Dec 2009 11:26 AM PST

Oyuna gelmeyin kendinize gelin!
Ayakta dimdik durabilmenin de bir statiği vardır. Lütfen...

Ey...

Ellerine tabanca, balta, beyzbol sopası, levye vs. alıp sokaklarda izinsiz gösteri yapan PKK'lıları ve sempatizanlarını kovalayan şaşkınlar!

Ey güvenlik güçleri varken, bu ülkenin polisi, jandarması varken durumdan kendine vazife çıkaran...

Hemencecik provoke olmaya, hemencecik tahrik olmaya hazır, milli duygularını kontrol edemeyip, sokaklarda tekbir getirip nara atanlar...

Siz de biliyorsunuz ki gittiğiniz yol yanlış!

Tam da sizi provoke etmek isteyenlerin istediği şekilde davranmaya başladığınızın farkında bile değilsiniz.

Ne çabuk tahrik, ne de çabuk provoke oluyorsunuz?

Siz böyle yapmaya başlayınca, sokakları talan etmeye yeltenen o çapulculardan, yağmacılardan ne farkınız kalıyor?..

Bu ülkenin güvenlik güçleri yok mu?

Bu millet bu kadar polisi, jandarmayı niçin besliyor?

Bırakalım o zaman güvenlik güçlerini yok sayalım ve onların işini kendimiz yapmaya çalışalım...

Ne kadar ahmakça değil mi?

Siz sokaklarda camları kıran...

Otomobilleri yakan...

Sağa sola molotof atıp yangın çıkaran...

Ülkemin sokaklarını savaş alalına çevirmek isteyenlerin bu işleri yaptıktan sonra ellerini kollarını sallayarak gezdiklerini mi sanıyorsunuz?

Yakalananlar yakalanıyor, yakalanamayanlar arşivlerdeki yerlerini alıyor.

Size ne oluyor ki, üç kuruşluk malınız için bütün ülkeyi tehlikeye atacak davranışlara giriyorsunuz?

Niçin teröristlerin sizden istediği gibi davranıyorsunuz?

Ülkenizi böldürmeye çalışan süreci başlatabileceğinizin farkında mısınız?

O kadar kolay mı üç beş teröristin oyununa gelmek!

Nerede vatandaşlık bilinci, nerede tahriklere karşı gösterilmesi gereken aktif sabır?..

Belli ki birtakım olaylar cereyan edecek.

Fırtınalar olacak...

Dalgalar vuracak...

Ama senin kutup yıldızı gibi yerinde sapasağlam durman gerekecek.

Bunun için hem fırtınanın geçmesini bekleyeceksin hem de aktif olarak geçmesini isteyeceksin.

Ve bekleyip sabredeceksin.

Hiç hazan yaşamadan, eğilmeden, bükülmeden yaşamak çok zordur ve bunu herkes başaramayabilir.

Ne var ki ülkemize yönelik her türlü saldırıda... Sarsılışta... Her türlü yaprak döküşte...

Her kırılıp çatlamada hemen silaha sarılıp sokağa mı çıkmak lazım?

Ayakta dimdik durabilmenin de bir statiği vardır. Lütfen...

Oyuna gelmeyin...

Kendinize gelin!

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36619] Oyuna gelmeyin kendinize gelin! - Nuh gönültaş(Bugün)

Posted: 16 Dec 2009 11:24 AM PST

Oyuna gelmeyin kendinize gelin!
Ayakta dimdik durabilmenin de bir statiği vardır. Lütfen...

Ey...

Ellerine tabanca, balta, beyzbol sopası, levye vs. alıp sokaklarda izinsiz gösteri yapan PKK'lıları ve sempatizanlarını kovalayan şaşkınlar!

Ey güvenlik güçleri varken, bu ülkenin polisi, jandarması varken durumdan kendine vazife çıkaran...

Hemencecik provoke olmaya, hemencecik tahrik olmaya hazır, milli duygularını kontrol edemeyip, sokaklarda tekbir getirip nara atanlar...

Siz de biliyorsunuz ki gittiğiniz yol yanlış!

Tam da sizi provoke etmek isteyenlerin istediği şekilde davranmaya başladığınızın farkında bile değilsiniz.

Ne çabuk tahrik, ne de çabuk provoke oluyorsunuz?

Siz böyle yapmaya başlayınca, sokakları talan etmeye yeltenen o çapulculardan, yağmacılardan ne farkınız kalıyor?..

Bu ülkenin güvenlik güçleri yok mu?

Bu millet bu kadar polisi, jandarmayı niçin besliyor?

Bırakalım o zaman güvenlik güçlerini yok sayalım ve onların işini kendimiz yapmaya çalışalım...

Ne kadar ahmakça değil mi?

Siz sokaklarda camları kıran...

Otomobilleri yakan...

Sağa sola molotof atıp yangın çıkaran...

Ülkemin sokaklarını savaş alalına çevirmek isteyenlerin bu işleri yaptıktan sonra ellerini kollarını sallayarak gezdiklerini mi sanıyorsunuz?

Yakalananlar yakalanıyor, yakalanamayanlar arşivlerdeki yerlerini alıyor.

Size ne oluyor ki, üç kuruşluk malınız için bütün ülkeyi tehlikeye atacak davranışlara giriyorsunuz?

Niçin teröristlerin sizden istediği gibi davranıyorsunuz?

Ülkenizi böldürmeye çalışan süreci başlatabileceğinizin farkında mısınız?

O kadar kolay mı üç beş teröristin oyununa gelmek!

Nerede vatandaşlık bilinci, nerede tahriklere karşı gösterilmesi gereken aktif sabır?..

Belli ki birtakım olaylar cereyan edecek.

Fırtınalar olacak...

Dalgalar vuracak...

Ama senin kutup yıldızı gibi yerinde sapasağlam durman gerekecek.

Bunun için hem fırtınanın geçmesini bekleyeceksin hem de aktif olarak geçmesini isteyeceksin.

Ve bekleyip sabredeceksin.

Hiç hazan yaşamadan, eğilmeden, bükülmeden yaşamak çok zordur ve bunu herkes başaramayabilir.

Ne var ki ülkemize yönelik her türlü saldırıda... Sarsılışta... Her türlü yaprak döküşte...

Her kırılıp çatlamada hemen silaha sarılıp sokağa mı çıkmak lazım?

Ayakta dimdik durabilmenin de bir statiği vardır. Lütfen...

Oyuna gelmeyin...

Kendinize gelin!

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

RE: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

Posted: 16 Dec 2009 11:16 AM PST

Eyüp belediyesini destekliyorum. İyi yapmış

 

SelmanCa
Web Tasarım Dünyası

 


From: akpartinin_gercegi@googlegroups.com [mailto:akpartinin_gercegi@googlegroups.com] On Behalf Of Mustafa EROL
Sent: Wednesday, December 16, 2009 8:40 PM
To: AKPartinin_Gercegi@googlegroups.com; Emribilmaruf@googlegroups.com
Subject: EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

Eğer sizlerde Eüp Belediyesi ni protesto etmek isterseniz aşağıdaki iletişim mailllerine mesajlarınızı yollayınız

 

 

 

 

 

----- Original Message -----

From: Mustafa EROL

Sent: Wednesday, December 16, 2009 8:30 PM

Subject: KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

KUDÜS BİZİM VATANIMIZ...

 

KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

Saadet Partisi'nin İstanbul Valiliğinden resmi izin alarak Eyüp Meydanında Kurduğu “Kudüs Çadırı” nı gerekçe dahi göstermeden yıkmak isteyen, ait olduğu medeniyete sırt çeviren Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu'yu kınıyorum.

 

İsmail Kavuncu, “Kudus Çadırı” yıkılırsa Siyonistlerin sevineceğini bilmelidir.

İsmail Kavuncu’ yu aklı selim davranmaya davet ediyorum.

"Kudus Çadırını" yıkmak, Mescid-i Aksa yı yıkmak isteyen siyonistleri sevindirmezmi ?..

 

Mustafa EROL

 

---------------------------------------------------

 

Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Erol Erdoğan, Filistin ve Mescid-i Aksa'ya destek vermek amacıyla Eyüp Meydanı'nda kurdukları “Kudüs Nöbeti” çadırının, belediye zabıta ekiplerince yıkılmak istediğini söyledi.

Filistin ve Mescid-i Aksa'ya destek vermek ve söyleşiler yapmak üzere İstanbul Valiliği'nden izin alarak çadır kurduklarını belirten İl Başkanı Erol Erdoğan, kendilerine yer olarak Eyüp Meydanı'nın gösterildiğini bildirdi.


Çadıra elektrik ve su almak için Eyüp Belediyesi yetkilileriyle görüştüklerini, belediyeden olumlu yanıt alamadıklarını ifade eden Erdoğan, daha sonra da bir gerekçe gösterilmeden çadırı yıkmak üzere zabıta ekiplerinin meydana geldiğini kaydetti.

 

Yıkım kararının AK Partili belediyenin siyasi bir kararı olduğunu ve hiçbir hukuki dayanağının olmadığını belirten Erdoğan, Valilikten aldıkları izin doğrultusunda Kudüs Nöbeti’nin devam edeceğini ifade etti.

 

İl Başkanı Erol Erdoğan ayrıca, belediyenin çadırın kaldırılması için sabah saatlerinde yeniden Eyüp Meydanı’na geleceğini belirterek, tüm partilileri ve vatandaşları bu haklı mücadelede destek olmaya davet etti.

http://www.saadet-istanbul.org.tr/haber/806-kudus-nobetine-belediye-engeli.html

 

--------------------------------

 

"...Vatan şairi Akif'in "Sahipsiz vatanın batması haktır. Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır" ifadelerinde olduğu gibi bizlere düşen vatanımıza, milletimize, geleceğimize sahip çıkmaktadır. Bu bizim kendimize, evlatlarımıza, milletimize ve ait olduğumuz medeniyetimize olan borcumuzdur." http://www.eyup.bel.tr/icerik/860/2640/Siyaset-Anlayisi.html

 

 



__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4694 (20091216) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com


__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4694 (20091216) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com


__________ ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından sağlanan bilgiler, virüs imza veritabanı sürümü: 4693 (20091216) __________

İleti ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından denetlendi.

http://www.nod32.com.tr


__________ ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından sağlanan bilgiler, virüs imza veritabanı sürümü: 4693 (20091216) __________

İleti ESET Smart Security Akıllı Güvenlik tarafından denetlendi.

http://www.nod32.com.tr



__________ ESET Smart Security Akýllý Güvenlik tarafýndan saðlanan bilgiler, virüs imza veritabaný sürümü: 4693 (20091216) __________

Ýleti ESET Smart Security Akýllý Güvenlik tarafýndan denetlendi.

http://www.nod32.com.tr

[anadoluhaber:36622] Kimleri feda etmedik ki?

Posted: 16 Dec 2009 11:15 AM PST

Kimleri feda etmedik ki?

Türkiye, ne zaman Kürt meselesi ile ilgili köklü çözüm arayışlarına girse süreç kanlı eylemler ve provokasyonlarla kesiliyor. Son günlerde yaşadığımız olaylar yine aynı oyunun tezgâhlandığını gösteriyor.



Geçmişten ders alınmamış olacak ki, silahlar, bıçaklar, sopalar ellerde yine bazı gruplar sokaklarda. Oysa bu 'kurgulanmış kavga'da pek çok değerimizi yitirdik.

Geçmişe baktığımızda Turgut Özal'dan Eşref Bitlis'e, Adnan Kahveci'den Uğur Mumcu'ya ve adını sayamayacağımız binlerce masum vatandaşımızı bu uğurda feda ettiğimizi görebiliriz. 'Derin Devlet'in işi olarak görülen cinayetlerin zamanlamasının Kürt meselesinin konuşulduğu dönemlere denk geldiği de... Kaybedilen isimlerin tamamı bu haftaki Aksiyon Dergisi'nde yer aldı.

Dergi, kapak dosyasında Kürt meselesine siyasi ve demokratik çözümün konuşulmaya başladığı 1990 yılından itibaren süreci irdeleyen bir analiz yayımladı. Çarpıcı bilgiler içeren analizde yapılan suikastlar ve provokasyonlar irdeleniyor. Kürt meselesi ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkilendirilen kanlı olaylarda bir çok önemli isim ortadan kaldırılmış. İşte o isimler:

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas: 26 Eylül 1990'da ilk sivil MİT Müsteşarı olma hayaline kavuşamadan öldürüldü. Özal'a yakınlığıyla bilinen Abas, Kürt meselesinin sivil çözümünden yanaydı.

Başbakanlık Başmüşaviri emekli Korgeneral Hulusi Sayın: 30 Ocak 1991'de öldürüldü. 1989 yılına kadar OHAL Asayiş Birlikleri Kolordu Komutanlığı görevinde bulunan Sayın, Kürt meselesinin sadece askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini savunuyordu.

HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın: 5 Temmuz 1991'de polis kimlikli kişiler tarafından alınarak öldürüldü. Cenazesinde de kalabalığın üzerine ateş açıldı, Diyarbakır savaş alanına döndü. JİTEM adının karıştığı bu cinayet Kürt sorunundaki en büyük provokasyonlardan biri olarak görülüyor.

ANAP Milletvekili Adnan Kahveci: Mayıs 1992'de Özal'a sunduğu Kürt raporunda: "Askeri çözümle hiçbir ülke çözüme ulaşamamıştır." ifadelerini kullandı. Kahveci bir yıl sonra şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetti.

72 yaşındaki Yazar Musa Anter: 20 Eylül 1992'de Diyarbakır'da öldürüldü.

Gazeteci Uğur Mumcu: 24 Ocak 1993 tarihinde uğradığı bombalı saldırı sonucu öldürüldü. Öldürülmeden önce PKK-Devlet ilişkisini irdeleyen bir kitap üzerinde çalışıyordu.

Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis: 17 Şubat 1993'te şüpheli bir uçak kazasında hayatını kaybetti. Bitlis vefatından bir hafta önce Suriye, İran ve Irak dışişleri bakanlarıyla PKK'nın bitirilmesi için görüşmeler yapmıştı.

Cumhurbaşkanı Turgut Özal: 17 Nisan 1993'te vefat etti. Eşi Semra Özal hala eşinin öldürüldüğünü savunuyor. Özal'ın ölümü Kürt meselesini çözme çabaları ile ilişkilendiriliyor.

HEP kurucularından Mardin Milletvekili Mehmet Sincar: 4 Eylül 1993'te faili meçhul cinayetleri araştırmak için gittiği Batman'da öldürüldü.

Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın: 22 Ekim 1993 tarihinde Lice Tugay Komutanlığı bahçesinde alnından vurularak öldürüldü. PKK terör örgütü çok sansasyonel bir eylem olmasına rağmen Bahtiyar Aydın cinayetini hiçbir zaman üstlenmedi. Jandarma İstihbarat Astsubayı Hüseyin Oğuz yıllar sonra yaptığı açıklamada Aydın cinayetinin arkasında JİTEM olduğunu söyledi. Aydın, Kürt sorunun sadece askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini savunuyordu.

Eski Diyarbakır JİTEM Grup Komutanı emekli binbaşı Ahmet Cem Ersever: Duruşma için gittiği Ankara'da öldürüldü. Cesedi 4 Kasım 1993'te bulundu. PKK'yla mücadele adına yapılan kanunsuzlukları ve uyuşturucu ticareti gibi yasa dışı faaliyetleri mahkemede açıklayacağını söylemişti.

Behçet Cantürk: 24 Ocak 1994'te öldürüldü. Bu tarih, dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in "Elimizde PKK'ya yardım eden Kürt işadamlarının listesi var, hesap soracağız" açıklamasından sonraya rastlıyor. Bu süreçte Savaş Buldan, Hacı Karay'ın da içinde bulunduğu pek çok işadamı infaz edildi.

Gazeteci Metin Göktepe: 8 Ocak 1996'da öldürüldü.

Sabancı Holding Yönetim Kurulu üyesi Özdemir Sabancı, Haluk Görgün ve Nilgün Hasefe: 9 Ocak 1996'da Sabancı Center'ın 25. katında susturucu takılmış tabancayla öldürüldüler. Sabancı Grubu'nun 1995'te Kürt Sorunu üzerine hazırlattığı raporda "Bu sorunu sadece fabrika kurarak çözemeyiz." deniliyordu.

Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okan: 24 Ocak 2001'de uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını yitirdi. Halkla kurduğu güçlü bağ ve Hizbullah, JİTEM gibi güçlere karşı başlattığı mücadele ile ön plana çıkmıştı.

Eski HADEP genel başkanlarından Hikmet Fidan: 6 Temmuz 2005 tarihinde Diyarbakır'da öldürüldü. PKK'nın eylemlerini eleştiriyordu.

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36632] OLAYLARIN PERDE ARKASINDA ERGENEKON VAR

Posted: 16 Dec 2009 11:01 AM PST

Akademisyenlerden önemli uyarı! - İzle

Akademisyenler, olağanüstü hali terör örgütünün istediğini belirtiyor.



Örgütün, sıkı yönetim durumunda çok daha fazla militan kazandığında dikkat çeken siyaset bilimciler; PKK'yı harekete geçiren Ergenekon'un, olağanüstü hal ile demokrasiyi askıya almaya çalıştıklarını söylüyorlar.

AKADEMİSYENLERDEN ÖNEMLİ UYARI!

Terör örgütü, kaybettiği gücünü tekrar kazanmak için bir kez daha harekete geçti. Akademisyenler; örgütün büyümesi için asıl ihtiyacı olan şeyin, olağanüstü hal olduğunu söylüyor ve "Eylemler de bu sinsi amaca hizmet ediyor" diyorlar.




"OHAL TERÖRE ÇARE OLMADI"

Türkiye Olağanüstü hali senelerce uyguladı ama ne terörün sonu geldi ne de kanayan yaralar kurudu.

"PERDE ARKASINDA ERGENEKON VAR"

Peki, yıllarca güç kaybeden terör örgütü, neden bir anda böyle bir çıkış yaptı?

Akademisyler, olağanüstü halin bir kez daha uygulanmasını 'Türkiye'nin intiharı' olarak yorumluyor ve sıkı yönetim planlarına karşı demokrasi çağrısı yapıyorlar.

AKADEMİSYENLERDEN ÖNEMLİ UYARI!

Terör örgütü, kaybettiği gücünü tekrar kazanmak için bir kez daha harekete geçti. Akademisyenler; örgütün büyümesi için asıl ihtiyacı olan şeyin, olağanüstü hal olduğunu söylüyor ve "Eylemler de bu sinsi amaca hizmet ediyor" diyorlar.

"OHAL TERÖRE ÇARE OLMADI"

Türkiye Olağanüstü hali senelerce uyguladı ama ne terörün sonu geldi ne de kanayan yaralar kurudu.

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36630] Baykal'ın viraj açılımı!.. - Hikmet GENÇ

Posted: 16 Dec 2009 10:57 AM PST

Baykal'ın viraj açılımı!.. - Hikmet GENÇ

Baykal'ın viraj açılımı!..

“Başbakan Erdoğan yanlış yapıyor. Tehlikeli bir yola çıkmış. Ülkede çok ağır bir tablo ortaya çıkmış. Oradan ‘viraj’ almadan buluşmanın anlamı yok. Ancak değişme ihtiyacı içine girerse o zaman yardımcı olabiliriz. O noktaya gelmiş değil..”

Hürriyet’e verdiği demeçte böyle söylüyor Baykal.. Ne demek şimdi bu? Hadi buyrun çözün!..

Hoş, alıştık artık. Baykal doğru kelimeyi seçme konusunda zorlanır. Deyimleri de yerli yersiz kullanır.. Bu yüzden de çok defa Baykal’ın absürt ifadelerini çözmeye çalışmışızdır..

‘Başbakan oradan viraj alırsa, buluşuruz, yardımcı olabiliriz’ diyor Baykal..

Viraj almak, zorlukların üstesinden gelip, engelleri aşıp yoluna devam etmek değil midir?..

Yahu Başbakan bu zorlu yolda virajı alırsa seninle niye buluşsun ki?

Erdoğan virajı ‘alsın’ diye değil, virajı ‘alamasın da devrilsin’ diye baştan ‘açılım’ yoluna taş koyan sen değil miydin?..

‘Viraj alsın da yardımcı olayım’ ne demek şimdi sayın Baykal?..

Yahu tabii ki ne demek istediği belli.. Yıllardır Baykal’ın konuşmalarını anlamak için gençliğini heder eden bendeniz de elbette anlıyorum kastedileni.

Viraj almaktan kastı; ‘tornistan etmek, çark etmek’..

Yani Başbakan ‘hata yaptığının farkına varıp, viraj alırsa (!) yani tornistan ederse, Baykal iktidara yardımcı olabilirmiş.. (Yine kameralı, online bir buluşma talep eder mi orasını bilemeyiz!..)

Tamam da Baykal, durup dururken bu virajı(!) neden aldı acaba ?..

Daha önce söylemiştik, İktidarın demokratik açılımla birlikte siyaseten çok ciddi risk alması, muhalefeti de ister istemez aynı derecede bir riskle karşı karşıya bıraktı..

Açılımda kısa vadede bile olsa oluşabilecek olumlu bir hava, barış ortamı, bu sürece baştan karşı olan ve uzlaşmaya yanaşmayan muhalefet için büyük bir darbe olur..

Bu ihtimali göz önünde bulunduran Baykal, ‘Biz uzlaşmaya hayır demedik ki.. O kadar da çağrıda bulunduk, açık kapı bıraktık’ diyebilecek bir zemin oluşturma çabasında..

Baykal durumu kurtarma adına bir bomba daha patlatıyor;

“Demokratikleşmekten vazgeçelim demiyorum. İnsan hakları açısından dünyanın en demokratik ülkesinde ne varsa onu yapmaya hazırım..”

Helal olsun Baykal’a!.. İşte ‘viraj almak’ diye ben buna derim!..

‘Dünyanın en demokratik ülkesinde ne varsa’ öyle mi?..

İyi güzel de..

Dünyanın en demokratik ülkesinde milli şefler döneminden kalma ‘ulus devlet’ anlayışı yoktur..

Dünyanın en demokratik ülkesinde ‘sosyal demokrat bir parti’ ‘proleter’den oy alır, ‘burjuvazi’den oy almaz..

Dünyanın en demokratik ülkesinde hiçbir siyasi parti darbe anayasasına sahip çıkmaz..

Dünyanın en demokratik ülkesinde faşizan statükonun bekçiliğini yapan siyasi parti iflah olmaz..

Dünyanın en demokratik ülkesinde siyasi partiler, çetecilerin, darbecilerin avukatlığını da yapmaz..

Siz en iyisi yatıp kalkıp dua edin, ‘iyi ki dünyanın en demokratik ülkesi değiliz!’ diye..

Zira dünyanın en demokratik ülkesinde halk, CHP gibi partileri ya tasfiye eder, ya da marjinal bir parti olarak parlamentonun kıyısına hapseder..

Hasılıkelam ‘her virajda bir hayır vardır’ derler!.. Lakin;

Şimdi Baykal istediği kadar alsa da viraj..

Bu saatten sonra kimseyi kandıramaz..

Zira demokrasi yoluna çıkınca yapacağı belli..

Patinaj!!..

URL: http://www.stargazete.com/gazete/yazar/baykal-in-viraj-acilimi-232225.htm

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36618] Ergenekon eylemde Tüm barış ve demokrasi güçleri uyanık olmalı

Posted: 16 Dec 2009 10:55 AM PST



Ergenekon eylemde Tüm barış ve demokrasi güçleri uyanık olmalı - Kemal Burkay

Sevgili okurlar,

Kırk güne yakındır yollardaydım. Anılarımın 2. cildinin basımı nedeniyle KOMKAR’ın Avrupa’nın çeşitli kentlerinde düzenlediği 9 kadar toplantıda (Kopenhag, Lozan, Paris, Hamburg, Wuppertal, Manheim, Münih, Nürnberg ve Berlin) kitaplarımı imzaladım. Aynı zamanda ülkedeki son gelişmelerle; açılım süreci, Kürt ve Alevi sorunlarıyla ilgili konuştum; dostlarımı-arkadaşlarımı gördüm, onlarla sohbet ettim.

Bu arada ülkede açılım sürecini zora sokan önemli yeni gelişmeler yaşandı. Bunlardan biri, Öcalan’ın hücre koşullarının ağırlaştığı gerekçesi ile, ona sempatizan kesimlerin metropollerde ve Kürdistan’ın değişik kentlerinde başlattıkları kitle eylemleri idi. Bu eylemler ne yazık ki hızla yasal tepki çerçevesini aşıp taşlı, molotof kokteylli saldırılara dönüştü ve can aldı. Diğeri ise Tokat’ta meydana gelen ve 7 askerin ölümüne yol açan kanlı pusu oldu.

 

Reşadiye olayı bir Ergenekon eylemidir

7 Aralık günü Tokat’ın Reşadiye ilçesinde 7 askerin ölümü, birkaçının da yaralanmasıyla sonuçlanan pusu, hiç kuşku olmasın ki bir Ergenekon eylemidir. Böyle bir olay bizim için sürpriz olmadı. Türkiye’de demokratikleşme ve barış yönünde ne zaman önemli bir adım atılsa, ne zaman bir yumuşama ortamı oluşsa böylesi tertipler hemen devreye girer. Bu kimi zaman biryerlerin bombalanması, kimi zaman bir karakol baskını veya benzer türden kamuoyunu sarsacak provokatif bir eylemdir.

1993 yılında Bingöl yakınında yol kesilip kurşuna dizilen 33 asker olayı bunun tipik örneğidir. Bu olay Özal’ın başlattığı ve PKK’nın tek yanlı ateşkesiyle gelişen yumuşama sürecini, silahların tümden susması umudunu sabote etti. Bu askerler, savaşın ve şiddetin sürmesini isteyen, barış düşmanı güçler tarafından acımasızca ve vicdansızca kurban edildiler. Çok geçmeden yumuşama sürecinin kaptanı ve Kürt sorununu çözüp ülkeyi barış ve istikrar ortamına ulaştırmayı hedeflemiş olan Özal da zehirlenip ortadan kaldırıldı. Böylece militarist güçler ve savaş lobisi, önündeki engeli aşıp savaşı sürdürdü; yıkım, kıyım, göç hızlandı.

Şimdi de AK Parti’nin başlattığı açılım ve “demokratikleşme süreci” nedeniyle aynı oyun sahnededir. Kuyruğu kıstırmış olan Ergenekon ve cuntacı güçler, canhıraş tertipler peşindeler. Reşadiye eylemi, Başbakan Erdoğan’ın deyişiyle, süreci saboteye yönelik tam bir tertip ve provokasyondur. Bu olayda da, tetikçi olarak kimler kullanılmış olursa olsun, perde arkasında yıllar yılıdır suça batmış, çeteleşmiş derin devlet odakları vardır.

Son kıyımı yapanlar ve bu olay nedeniyle ellerine kına yakanlar, Baykal ve Bahçeli gibileri, ulusalcı geçinenler, bir kez daha şehit edebiyatı ile kitleleri kışkırtmaktalar. Oysa döktükleri timsah gözyaşlarıdır. Reşadiye’de hain bir pusu sonucu yaşamlarına veda eden genç askerlerin durumundan en başta onlar sorumludur. Onlar, hükümetin başlattığı açılım sürecine daha ilk günden şiddetle karşı çıkarak, toplumda yalan üzerine kurulu fobileri kışkırtarak Kürt sorununun çözümü, barış ve demokrasi yönünde atılabilecek her türden adımı engellemekte, en azından geciktirmekteler. Eğer kan hâlâ dökülmekte ise, dökülmeye devam edecekse, ülkenin barış yüzünü görmesi gecikecekse, bu en başta onlar yüzündendir.

Kimi medya organları ise yine sorumsuzca bir tutumla bu oyuna ve kışkırtmaya alet oluyor.

Ne var ki bu kez, söz konusu tertibin inandırıcı olması zor. Hükümet de medyanın bir bölümü de oyunun farkında. Sorumluluk duyan herkese de oyunu açığa vurma görevi düşüyor. Bu kez kamuoyunun aldatılmasına fırsat vermemeli, provokasyondan medet bekleyen güçlerin umutlarını boşa çıkarmalıyız. Yıllardır süren bu kanlı oyunun sona ermesi, Kürt ya da Türk gencecik insanlarımızın hayatının korunması, ülkeye özgürlük ve barış yolunu açacak sürecin devamı buna bağlı.

 

Öcalan’ın durumuyla ilgili gösterilen ve çığırından çıkan tepkilere gelince:

Öcalan’ın İmralı’daki koşullarının ve sağlık sorunlarının gündeme gelmesi yeni değil. Buna yönelik tepkiler de. PKK ve DTP çevreleri zaman zaman, belki Kürt sorunundan ve Kürt halkının taleplerinden de daha sık olarak bu konuyu gündeme getirmekteler. Bu nedenle geçmişte de şiddete dönüşen bir dizi sokak eylemine tanık olduk.

Öcalan’ın yakınmalarına, taraftarlarının ise tepkilerine yol açan nedenlerden biri, onun İmralı’daki tek mahkum olarak soyutlanmış olmasıydı. Hükümet de bunu göz önüne alarak İmralı’da yeni düzenlemeler yaptı ve bir grup PKK’lı hükümlüyü oraya aktardı. Ama ne gariptir ki Öcalan’ın yakınmaları asıl bundan sonra arttı. Öcalan yerinin daraltıldığını, penceresinin yükseltidiğini, nefes almakta zorlandığını, burun-boğaz akıntısının arttığını ve gece rahat uyuyamadığını ileri sürdü. Bu yakınmalar ise bir anda, bir düğmeye basılmış gibi dışardaki tepkileri ateşledi ve olaylar çığırından çıktı.

Hükümet tarafı ise Öcalan’ın özel hücresinde bir daralma söz konusu olmadığını ve söz konusu yakınmaların haksız olduğunu söylüyor.

Ancak Öcalan yakınmakta ve ona destek verenler tepki göstermekte haklı olsalar bile, şu açılım sürecinde gündemi belirleyecek neden bu mu olmalıydı?

Malum, AK Parti hükümeti Kürt sorununun çözümü ve genel olarak demokratikleşmeyle ilgili olarak “açılım” dediği bir süreç başlattı ve bu kapsamda 25 yıldır süren çatışmayı durdurmaya, sorunu siyasi ve barışçı yollarla çözmeye çalışıyor. Ben, çözüm konusunda görüşlerimiz AK Parti ile tümden çakışmasa da, bu yolda başlatılan süreci ve atılacak olumlu adımları desteklemek gerektiği kanısındayım. Süreci geliştirmek ve gerçekçi, kalıcı bir çözüme ulaşmak da böyle mümkündür.

Başta CHP ve MHP olmak üzere statükocu çevreler ise bu süreci engellemek, mevcut çatışma ortamını sürdürmek için yoğun çaba içindeler ve kamuoyunu akıl almaz biçimde kışkırtıyorlar.

Böylesi bir ortamda kendisini lider sayan Öcalan’a düşen nedir? Kürt sorununun çözümü için açılım sürecine destek vermek, hükümeti bu yönde teşvik etmek, onun yaptıklarını yetersiz, projesini eksik buluyorsa yeni ve daha kapsamlı önerilerle ortaya çıkmak değil mi? Ama ne gariptir ki Öcalan’ın kendisi ve onunla birlikte PKK, nerdeyse sadece Öcalan’ın özel durumuyla meşguller ve bu amaçla taraftar kitleyi sokağa dökmekten geri durmuyorlar.

İşin garibi, pek çoklarının Kürt sorununun çözümünde taraf olarak görmek istedikleri DTP de bu işle meşgul!..

DTP ne yazık ki açılım sürecine gereken desteği vermedi, kendisinden beklenen rolü oynayamadı. Oysa önemli bir kitle desteği var ve istese çatışmaların durması, dağdakilerin inmesi, barış ortamının sağlanması ve demokratik yönde yeni ve ileri adımların atılması kolaylaşırdı.

Ama DTP garip bir şekilde çözüm adresi olarak Öcalan’ı gösteriyor. Hatta bununla yetinmeyip Kürt sorununu Öcalan’ın durumuna endeksliyor. Öcalan ve PKK ise başlarda çözüm yanlısı görünseler bile, çok sürmeden açılımı zora sokan bir tutum takındılar. Öcalan’ın hücre sorununu, kişisel durumunu gündemin başına koydular. Şu anda Öcalan’ın durumu gerekçe gösterilerek sokaklarda çocuklar ve gençler eliyle yapılanların, bu taşlı, molotof kokteylli eylemlerin açılıma, demokratikleşme sürecine hiç bir yararı yok. Bu eylemler açılım sürecini engellemek, kaos yaratmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürüyor. İşin içinde provokatörlerin olduğuna da kuşku olmasın. DTP yöneticilerine düşen, bu tür eylemlere yol vermemek, kuyruk olmamak, onlara açık bir dille karşı çıkmaktır.

DTP’nin, sahip olduğu kitleselliğe ve olanaklara rağmen Kürt halkının temel taleplerini dile getirmez, buna yönelik barışçı kitle hareketleri düzenlemez ve açılım sürecine gereken desteği vermezken, Öcalan’ın kişisel durumunu gündemin başına koyması ve sokak eylemlerinin ardından sürüklenmesi, kendisi için de Kürt halkı için de talihsiz bir durumdur.

Öte yandan DTP’nin tüm bu yanlışlarına ve eksiklerine rağmen kapatılması yanlış olur. Öncelikle Parti kapamak antidemokratik bir uygulama olduğu ve herhangi bir sorunu çözmeyeceği için, ikincisi de böylesi bir karar, ortamı germek ve kaos yaratmak isteyenlerin, derin güçlerin işine yarayacağı için.



--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36631] Köşesinden işaret fişeğini çaktı: DARBE

Posted: 16 Dec 2009 10:53 AM PST

Köşesinden işaret fişeğini çaktı: DARBE

Yılmaz Özdil, bugün oldukça karamsar bir yazı yazmış.



Star TV'nin hiç istemediği bir patrona satılması nedeniyle oldukça iyi şartlarda çalıştığı işini kaybetmenin verdiği karamsarlığı, bütün ülkeye yaymış.

Çizdiği tabloya göre herkes mutsuz, ülke bitmiş, kimsenin yüzü gülmüyor, kimsenin ağzını bıçak açmıyor …

Cımbızladığı örneklerle vahim bir durum içinde bulunan, bitmiş mahvolmuş bir ülke tablosu çizdikten sonra, geliyo çözüm noktasına:

“Ne Anayasa Mahkemesi çözebilir bu işi, ne savcı, ne polis, ne de bana göre işlevini yitirmiş olan Meclis...”

İyi o zaman tüm şartlar oluşmuş, yasal organlar da durumu çözemez hale gelmiş. O halde tek yol kalıyor: DARBE

Yılmaz Özdil d-a-r-b-e harflerini yan yana sıralı şekilde kullanmamış tabi. Ama akıllara attığı kılçık bu. Söylememiş söyletmiş.

Aslında öteden beri Yılmaz Özdil'le CHP politikaları arasında benzerlik var. Yılmaz Özdil'in Baykal'ın dürüstlüğüyle ilgili yazdığı yazılar, CHP tarafından çoğaltılıp broşür halinde dağıtılmıştı.

CHP'li Esfender Korkmaz, geçen hafta Meclis'te benzer sözler sarfetmiş, vahamet tablosu çizdikten sonra darbe teorisine geçmişti. TEK YOL KALDI TEORİSİ'ne yani.

Ergenekon Operasyonunu Köstekleme Partisi, pardon Demokrat Parti Lideri Hüsamettin Cindoruk da sokak olaylarını saydıktan sonra “yakın tarihi bilen biri olarak söylüyorum 80 ihtilali böyle oldu” dedi.

İşaret fişekleri çakar da Yılmaz Özdil boş durur mu? Özdil, topu hemen kapıp amiral gemisinden sahaya sürdü.

Aslında bu “TEK YOL KALDI LOBİSİ” ikiye ayrılıyor.

İlk ayak direkt enforme edilen gazeteciler. Bunlardan bazıları şuan Ergenekon'dan içeride. Bazıları halen yazmaya devam ediyor. Bunlar nasıl kalem oynatmaları konusunda sürekli temas içinde olunanlar.

İkinci ayak ise; kendinden motorlu olanlar. Süreci iyi analiz eder, ipuçlarını iyi okur ve ne zaman ne yazmaları gerektiğini durumdan vazife çıkararak bilirler. Bunlar daha ideolojik olanlardan oluşur.

Hazır sokak eylemleri de başlamışken, TEK YOL KALDI LOBİSİ'nin boş durması beklenmezdi tabi. AKTİFHABER

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

EK MAİL --- KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

Posted: 16 Dec 2009 10:39 AM PST

Eğer sizlerde Eüp Belediyesi ni protesto etmek isterseniz aşağıdaki iletişim mailllerine mesajlarınızı yollayınız
 
 
 
 
 
----- Original Message -----
Sent: Wednesday, December 16, 2009 8:30 PM
Subject: KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

KUDÜS BİZİM VATANIMIZ...

 

KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

Saadet Partisi'nin İstanbul Valiliğinden resmi izin alarak Eyüp Meydanında Kurduğu “Kudüs Çadırı” nı gerekçe dahi göstermeden yıkmak isteyen, ait olduğu medeniyete sırt çeviren Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu'yu kınıyorum.

 

İsmail Kavuncu, “Kudus Çadırı” yıkılırsa Siyonistlerin sevineceğini bilmelidir.

İsmail Kavuncu’ yu aklı selim davranmaya davet ediyorum.

"Kudus Çadırını" yıkmak, Mescid-i Aksa yı yıkmak isteyen siyonistleri sevindirmezmi ?..

 

Mustafa EROL

 

---------------------------------------------------

 

Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Erol Erdoğan, Filistin ve Mescid-i Aksa'ya destek vermek amacıyla Eyüp Meydanı'nda kurdukları “Kudüs Nöbeti” çadırının, belediye zabıta ekiplerince yıkılmak istediğini söyledi.


Filistin ve Mescid-i Aksa'ya destek vermek ve söyleşiler yapmak üzere İstanbul Valiliği'nden izin alarak çadır kurduklarını belirten İl Başkanı Erol Erdoğan, kendilerine yer olarak Eyüp Meydanı'nın gösterildiğini bildirdi.


Çadıra elektrik ve su almak için Eyüp Belediyesi yetkilileriyle görüştüklerini, belediyeden olumlu yanıt alamadıklarını ifade eden Erdoğan, daha sonra da bir gerekçe gösterilmeden çadırı yıkmak üzere zabıta ekiplerinin meydana geldiğini kaydetti.

Yıkım kararının AK Partili belediyenin siyasi bir kararı olduğunu ve hiçbir hukuki dayanağının olmadığını belirten Erdoğan, Valilikten aldıkları izin doğrultusunda Kudüs Nöbeti’nin devam edeceğini ifade etti.

 

İl Başkanı Erol Erdoğan ayrıca, belediyenin çadırın kaldırılması için sabah saatlerinde yeniden Eyüp Meydanı’na geleceğini belirterek, tüm partilileri ve vatandaşları bu haklı mücadelede destek olmaya davet etti.

http://www.saadet-istanbul.org.tr/haber/806-kudus-nobetine-belediye-engeli.html

 

--------------------------------

 

"...Vatan şairi Akif'in "Sahipsiz vatanın batması haktır. Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır" ifadelerinde olduğu gibi bizlere düşen vatanımıza, milletimize, geleceğimize sahip çıkmaktadır. Bu bizim kendimize, evlatlarımıza, milletimize ve ait olduğumuz medeniyetimize olan borcumuzdur." http://www.eyup.bel.tr/icerik/860/2640/Siyaset-Anlayisi.html

 

 



__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4694 (20091216) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com


__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4694 (20091216) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com

KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

Posted: 16 Dec 2009 10:30 AM PST

KUDÜS BİZİM VATANIMIZ...

 

KUDUS ÇADIRINI YIKMAK, MESCİDİ AKSAYI YIKMAK İSTEYEN SİYONİSTLERİ SEVİNDİRİR...

 

Saadet Partisi'nin İstanbul Valiliğinden resmi izin alarak Eyüp Meydanında Kurduğu “Kudüs Çadırı” nı gerekçe dahi göstermeden yıkmak isteyen, ait olduğu medeniyete sırt çeviren Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu'yu kınıyorum.

 

İsmail Kavuncu, “Kudus Çadırı” yıkılırsa Siyonistlerin sevineceğini bilmelidir.

İsmail Kavuncu’ yu aklı selim davranmaya davet ediyorum.

"Kudus Çadırını" yıkmak, Mescid-i Aksa yı yıkmak isteyen siyonistleri sevindirmezmi ?..

 

Mustafa EROL

 

---------------------------------------------------

 

Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Erol Erdoğan, Filistin ve Mescid-i Aksa'ya destek vermek amacıyla Eyüp Meydanı'nda kurdukları “Kudüs Nöbeti” çadırının, belediye zabıta ekiplerince yıkılmak istediğini söyledi.


Filistin ve Mescid-i Aksa'ya destek vermek ve söyleşiler yapmak üzere İstanbul Valiliği'nden izin alarak çadır kurduklarını belirten İl Başkanı Erol Erdoğan, kendilerine yer olarak Eyüp Meydanı'nın gösterildiğini bildirdi.


Çadıra elektrik ve su almak için Eyüp Belediyesi yetkilileriyle görüştüklerini, belediyeden olumlu yanıt alamadıklarını ifade eden Erdoğan, daha sonra da bir gerekçe gösterilmeden çadırı yıkmak üzere zabıta ekiplerinin meydana geldiğini kaydetti.

Yıkım kararının AK Partili belediyenin siyasi bir kararı olduğunu ve hiçbir hukuki dayanağının olmadığını belirten Erdoğan, Valilikten aldıkları izin doğrultusunda Kudüs Nöbeti’nin devam edeceğini ifade etti.

 

İl Başkanı Erol Erdoğan ayrıca, belediyenin çadırın kaldırılması için sabah saatlerinde yeniden Eyüp Meydanı’na geleceğini belirterek, tüm partilileri ve vatandaşları bu haklı mücadelede destek olmaya davet etti.

http://www.saadet-istanbul.org.tr/haber/806-kudus-nobetine-belediye-engeli.html

 

--------------------------------

 

"...Vatan şairi Akif'in "Sahipsiz vatanın batması haktır. Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır" ifadelerinde olduğu gibi bizlere düşen vatanımıza, milletimize, geleceğimize sahip çıkmaktadır. Bu bizim kendimize, evlatlarımıza, milletimize ve ait olduğumuz medeniyetimize olan borcumuzdur." http://www.eyup.bel.tr/icerik/860/2640/Siyaset-Anlayisi.html

 

 



__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4694 (20091216) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com

[anadoluhaber:36621] Hıristiyan Misyonerliğin Raconu İki Yüzlülüktür

Posted: 16 Dec 2009 08:11 AM PST

 
HIRİSTİYAN MİSYONERLİĞİN RACONU İKİ YÜZLÜLÜKTÜR

 

 

 

            Bugünkü Hıristiyanlığın kurucusu olan Aziz Pavlus’a göre propaganda uğruna misyonerler ikiyüzlü davranmalıdır. Misyonerler bizim Müslümanlığı, İslam’ı anlattığımız gibi onlarda Hıristiyanlığı anlatma hakkını kendilerinde görmektedirler.

 

            Ama buradaki esas sorun misyonerlikte iki yüzlülük esas alınır. Bu bizim iddiamız/zannımız değil bugünkü Hıristiyanlığın kurucusu olan Saint Paul (Aziz Pavlus) söylemektedir. Kitab-ı Mukaddes’te yer alan Pavlus’un misyonerlik öğretisi: Pavlus’un Korintilere Birinci Mektubu Müjdeyi yaymazsa vay halime! Eğer Müjdeyi gönülden yayarsam, bir ödülüm olur; gönülsüzce yayarsam, sadece bana emanet edilen görev yapmış olurum. Peki ödülüm nedir? Müjdeyi yayarken bunu karşılıksız olarak bildirmek, böylece müjdeyi yaymaktan doğan hakkımı kullanmamaktır. Ben özgürüm, kimsenin kölesi değilim. Ama daha çok kişi kazanayım diye herkesin kölesi oldum. Yahudileri kazanmak için Yahudi gibi davrandım. Kendim Kutsal Yasa’nın denetimi altında olmadığım halde, Yasa altında olanları kazanmak için onlara Yasa altındaymışım gibi davrandım.

 

            Tanrı’nın Yasasına sahip olmayan değil de Mesih’in Yasası altında olan biri olarak, Yasa’ya sahip olmayanları kazanmak için Yasa’ya sahip değilmişim gibi davrandım. Güçsüzleri kazanmak için güçsüzlerle güçsüz oldum. Ne yapıp yapıp bazılarını kurtarmak için herkese her şey oldum. Bunların hepsini Müjde’ye payım olsun diye Müjde’nin uğruna yapıyorum. (Kitab-ı Mukaddes, Pavlus’un Korintilere Birinci Mektubu, Bölüm : 9/16 -23) Buna göre, bir Hıristiyan misyoner Müslümanı hırıstiyanlaştırmak için Müslüman gibi görünebilir. Tabii, bu olayın sadece bir yönü.

 

            Tarihte misyonerlik ile emperyalizmin birlikte  çalıştığını görüyoruz. Afrika ve  Yakın ve Uzak Doğu’da. Bu durum misyonerliğin sadece dini bütünlüğümüz açısından değil Prof. Dr. Haydar BAŞ’ın önemle vurguladığı “milli bütünlüğümüz” açısından da büyük bir tehlike ve hatta tehdit niteliğinde olduğunu göstermektedir. ENDONEZYA ve NİJERYA’daki ve daha önceleri LÜBNAN’daki Hıristiyan-Müslüman çatışmalarını göz önüne alırsak TÜRKİYE’nin geleceği için kaygılanmamızın gerektiği düşüncesindeyim. Osmanlı Devleti’nin parçalanması için Yahudi ve Hıristiyanların nasıl kullanıldığını unutmamalıyız.

 

            Ülkemizde, bütün güçleriyle bir misyonerlik çalışmalarını halen görevde bulunan hükümetten aldıkları destekle sürdürmektedirler. Her yere açılan apartman kiliselerle o yerde gayri müslim cemaat bulunmadığı halde bu kilise açılmaları sürmektedir. Bundan amaç ileride o yerin/beldenin Hıristiyan ve Yahudilerle doldurulacağı endişesi insanı düşündürmektedir.

 

            Sayın Prof.Dr. Haydar BAŞ’ın deyimiyle “Diyalog’un Bir Adım Sonrası İşgaldir” sözü ne kadar gerçeği yansıtmaktadır. Ne yazık ki ülkemize oynanan bu sinsi tuzağın asla taraftar bulmaması beklenirdi. Ama öyle olmamış, bizzat daha sonra devlet kurumlarının da içine sokularak bir devlet politikası haline getirilmiştir. Her şeyi bahane eden AB, eğer bu misyonerlik faaliyetlerinin durdurulması yönünde bir politika geliştirilmesi halinde bizim önümüze engel çıkartacakları da düşünülebilir. Bizlere çeşitli yüzlerle; “dinler arası diyalog” “ılımlı İslam” bazen de “medeniyetler ittifakı” adları altında Hıristiyanlaştırma, milli/dini kimliğimizi kaybettirme, uyuşturma ve sonunda Hıristiyan nede Müslüman olmayan dinsiz bir toplum, ülke oluşturmak niyetindedirler. Esas amaçları Hıristiyanlaştırma politikasıdır. Zaten emperyalist batı işgal ettiği ülkelere önce ellerinde İncillerle gitmişler, topraklarını kaybeden mazlum sömürge halklarının elinde ancak muharref İncil’den başka bir şey kalmamıştır.

 

“Dinler Arası Diyalog” ile “Misyonerlik Faaliyetleri” ni birbirinden ayırmak imkansızdır. Yazımızda, yurdumuzda sinsice yürütülen bu iki tuzağı birlikte inceleyeceğiz. Dinimize ve ülkemize hazırlanan böyle sinsi, tehlikeli tuzak karşısında elimden geldiğince doğruları yazmaya, halkımızı uyarmaya devam edeceğim.

 

Dinler Arası Diyaloğ’a neden karşı olduğumuzu maddeler halinde belirtelim;

 

1.         Öncelikle yapılacak Peygamber Efendimizin şahsiyetinde ve Kur’an önderliğinde, Ali İmran Suresi’nin 64’ncü Ayeti Kerimesinde buyurulduğu şekilde diyalog sürdürülebilir. “Ey Kitap ehli, sizinle bizim aramızda ortak eşit bir kelimeye gelin, Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim, ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve birbirimizi Allah’tan başka rab edinmeyelim.” Ayeti Kerimede dikkat edilen önce Tevhid esas alınmaktadır. Çünkü tüm Katolik, Protestan ve Ortodokslar Hz.İsa, Tarı-baba’nın yeryüzündeki insan suretinde şekli olarak kabul ederler. Paganizimden Teslisi (Üçlü ilah anlayışını) Hıristiyanlara dayatmışlar, karşı çıkan Tevhid inancında olanlar Arius gibi katledilmiştir. Hıristiyanlar teslis inancında direttikleri sürece diyaloğun sürmesi imkansızdır. Diyaloğun birinci basamağı en son din benim dinim demekten vazgeçmektir. Böylece diyalog Müslümanlara göre daha başlamadan bitmiş olmaktadır.

 

2.         Üç mezhebe dahil olan kiliseler, İslam’ı ve onun Peygamberini asla vahyi din olarak kabul etmezler. İslam, onlara göre sapkın, ilahi olmayan bir dindir. Gene Hıristiyan inancına göre Yahudiler ise Tanrı katilidir. Tarihte Yahudiler Ferisiler döneminde Roma valisi Pontius Pilatus’la işbirliği yaparak Tanrı İsa’yı çarmıha germişlerdir. Bir Hıristiyan ile ne kadar iyi ilişkiler içerisinde olsak da onların gözlerinde Hz. Muhammed ve İslam “sapkınlıktan” kurtulamaz. Çünkü aksine inanırlarsa Hıristiyanlıktan çıkarlar. Bu gerçeği karikatür skandallarında dahi iyi görmüş bulunduk.

 

3.         Diyaloğa ilahiyat anlamında da bir sonuca varamayız.  Çünkü ne Yahudiler Hz. İsa (a.s.)’nın “Mesih” Peygamber olduğuna inanırlar, ne de Hıristiyanlar Hz. Muhammed aleyhissalatu Vesselam’ın son Peygamber, Kuran-ı Kerimin de son kitap olduğuna inanırlar. Ortadoks Yahudilere göre de henüz Mesih gelmemiş, son Peygamber de Malaki’dir. Bu bir dogmadır, değişmez.

 

4.         Konsül kararları gereği Hz.Muhammed’e ve yüce İslam’a hakareti yasaklamayan ve halen Benediktus gibi İslam’ı vahyi bir din olarak kabul etmeyen ve Sevgili Peygamberimizi “şeytan” olarak algılayan şahıslarla şaraplı toplantılarla Kuran-ı Kerim okutanları, onları taltif edenleri, yüce Peygamberimize haşa şeytan diyenlerin ellerini sıkanların durumlarını size bırakıyorum.

 

5.         Diyalog, yukarıda yazdıklarımıza göre tam bir fiyaskodur. Eğer bu şartlara rağmen hala bu rezaleti sürdürmek isteyen varsa yine onların hükmünü size bırakıyorum. Diyalog toplantılarında, Hıristiyanların Müslümanları anlamayı, İslam’ı tanımayı, İslam’ın batıdaki imajının düzelmesi umulurken tam aksine İslam ve Müslümanların durumu daha da kötüleşmiş ve İslam terörizmle bir tutulmuştur. Diyalogun Müslümanları anlama ve İslam dininin tanınmasında hiçbir katkısı olmamıştır. Sözde diyalog barışı da koruyamamış, tersine Müslüman katliamı dünyada daha çok artmıştır. Diyalogun, batının İslam’ı öğrendiği yalanı koca bir kuyruklu yalandan ibarettir. Batılılar bizim İslam’ı bildiğimizden dahi iyi tanımaktadırlar.

 

            6.         Ülkemizdeki diyalogcular, Kur’an da “Hıristiyanların içerisinde Allah adı anıldığı zaman gözlerinden yaş akan keşiş ve din adamları vardır” doğru ama nasıl, hangi keşiş ve din adamları? Bahira ve Necaşi gibi olanlar ise onlar da İslam gelince Peygamberimize iman etmiş, Müslüman olmuşlardır. Yani Hıristiyanlık inancı kendilerinde son bulmuştur. Peygamber efendimizin Peygamberlik risaletine iman etmişlerdir. Yani özetlersek yüce Kur’an’ın kast ettiği bugünkü şirk içerisinde olan, teslisçi Hıristiyanlar kesinlikle değildir. Fakat ülkemizdeki diyalogcular halkımızın din bilgisi eksikliğinden yararlanarak bugünkü Hıristiyanları ve Yahudileri de ehli necat olarak sunmaktadırlar. Halen yeryüzünde tevhidçi Hıristiyanlarda mevcut bulunmaktadır. Bunların kökeni Hz. İsa (a.s.)’ın üvey kardeşi ve sonradan şehit edilen Hz.Yakup (a.s.)’un önderliğini yaptığı, Pavlus’cu Hıristiyanlıkla mücadele eden tevhidci, Hz. İsa (a.s.)’ı sadece Peygamber olarak kabul eden Hıristiyanlardır. Bu tevhidçi Hıristiyanlar günümüzde; Ariuscular, Üniteryenler, Bogomiller, Albililer vs. adı altında varlıklarını günümüze kadar taşımışlardır. Ama bunlar da ehli necat kurtuluş ehli değildirler. Çünkü ancak kurtuluş, Hz. Muhammed (a.s.)’ın risaletini/Peygamberliğini ve Allah’ın birliğini kabul etmedikçe her ne kadar bizim diyalogcuların dediği gibi haşa Hz.Muhammed (a.s.)’ın risaletini kabul etmeseler bile ehli necat kurtuluş ehli olur deseler de iman etmiş sayılmazlar

 

            Ülkemize oynanan bu tehlikeli oyunla ilgili ciddi yazıları bulunan Prof. Dr. Nadim MACİT’tin “Küresel Güç Politikaları TÜRKİYE ve İslam” adlı eserinde çok önemli şeyler yazmaktadır.

 

            Yine anılan kitaptan;

 

            “Siyasi iktidar, Vatikan, Cemaat ve Diyanet dörtlüsü dünya barışını sağlama adı altında Büyük Orta Doğu Projesi’nin zeminini oluşturuyorlar. Siyasi iktidar anılan projenin eş başkanlığını yürütüyor, Vatikan, İncil–Tevrat perspektifli dini stratejiyi gerçekleştirmenin heyecanını yaşıyor. Ilımlı İslam mensupları; halis, ulvi İsevilerle, halis ulvi Müslümanlar arasında ittifak sağlayarak kendi ülkesine ve sistemine karşı cephe oluşturuyor. Diyanet İşleri Başkanlığı ise siyasi iktidar ile siyasi iktidarın önemli parçası olan ve ABD’nin gücüne yaslanan cemaatin sözcülüğünü yapıyor.” (s. 581)

 

                Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bu tehlikeli girişime Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve siyasi iktidarın önemli destekçisi ve ABD’den güç alan Fethullah GÜLEN ve sözde cemaati bu tehlikeli oyunların destekçisi olmaktadır. Diyanet İşleri gibi önemli bir kurumun ise diyalog ve misyonerlik konusunda bir önleyici girişimi, fetvası bulunmamaktadır. Siyasi iktidarın ve diyalogcu cemaatin adeta sözcülüğünü yapması çok üzücü olmakla beraber kendilerine olan güveni de oldukça sarsmaktadırlar. 

 

                Prof. Dr. Nadim MACİT’in eserinden paragraflara devam ediyoruz.

 

 “Dinler arası diyaloğun Türk politikasına yansıması misyonerlik faaliyetlerine sonuna kadar kapı aralamak şeklinde tezahür ederken, İslam Dini alanında Kur’an ayetlerini, İncil ve Tevrat metinleri ile birlikte vermek, dünya barışı için Hz. İsa’nın etrafında birleşmek, Hz. Muhammed’i havai fişekler eşliğinde kutlamak, kutlu doğum haftasını menfaate tahvil etmek, karma namaz kılmak, “Kafirler toplumuna karşı bize yardım eyle” (Bakara 286) demekten vazgeçmek, sevgi perspektifi geliştirmek gibi Kur’an lafzına ve manasına ters düşen söz ve eylemler biçiminde yansımaktadır. Ülkemizde her Kurban Bayramına yaklaşınca kurban üzerine yapılan tartışmalar misyonerlerin faaliyetleri ile bağlantılıdır. Çünkü Hıristiyanlığa göre İsa Mesih; Allah’a verilen son kurbandır, bunun dışında kurban olamaz. Fakat ne hayvan severler ne de ilahiyatçılar Noel kutlamalarında binlerce hayvanın kesilmesine ses çıkarmıyorlar. Eğer bunlar İslam’ı Hıristiyanlaştırma çabası değilse nedir? Evet, bir şeyin cinsini gösteren meyvesidir. Dinler arası diyalogun meyvesidir bunlar. Elbette ki böyle bir projeyi seslendiren ve uygulayan kişilerin yanına papazlar giderler, hatta İslam’a ısındıklarını söylerler.”

 

Dinler arası diyalog küresel politik stratejinin parçasıdır. Ilımlı İslam adına egemen gücü öven ifadeler bunu doğrulamaktadır.

 

“Amerika şu andaki konum ve gücüyle bütün dünyaya kumanda edebilir. Bütün dünyada yapılacak işler buradan idare edilebilir ve hatta denilebilir ki, şöyle ya da böyle Amerika ile dostça geçinmeden, Amerikalılar istemezlerse kimseye dünyanın değişik yerlerinde hiçbir iş yaptırmazlar” (Fethullah GÜLEN).

 

“ABD’nin büyük güç olduğunu anlatan bu ifadeler, dünyanın bir çok yerinde işlenen cürümleri, cinayetleri, katliamları aynı gücün yaptığı anlamına gelmez mi? Eğer böyle ise, bu güçle dostça geçinmenin sınırı, bu gücün hepimizin namusuna tasallut etmesi midir? Bu nasıl bir hoşgörü ve diyalog ki, her taraftan kan akıyor, fakat birisi diyor ki bölse de, parçalasa da, kan akıtsa da, namuslara tasallut etse de bu önemli güçtür, yapılacak bir şey yoktur..öyle bir anlayış ancak şiddetin egemen olduğu dünyayı onaylar. Öyleyse eleştirel akli geleneğin konusu  olmayan hiçbir proje Türk Milletine ait bir proje olarak takdim edilemez.” (s. 658)

 

Yazımıza devam edersek Dinlerarası diyalogun TÜRKİYE’deki mimarı/uygulayıcısı Fethullah GÜLEN neden FBI kontrolünde ABD’de sıkı koruma altında tutulduğunu sanırım anlamışsınızdır. Çünkü böyle bir güçlü cemaat lideri bu iş için oldukça idealdir.
 
Dinlerarası diyalog çalışmaları, bir merkezin gayet ustaca planlamasıyla adım adım amacına ulaşmak için yoluna devam etmektedir.
 
Her yıl TÜRKİYE’de bu amaçla birkaç toplantı düzenlenmekte, toplantılara yurt içinden ve yurt dışından pek çok kişi davet edilmektedir. Bu organizasyonlarda harcanan paranın büyük kısmının da  NED (National Endowment for Democracy) tarafından yani Amerikan Ulusal Demokrasi Fonu tarafından aktarıldığı söylentisi vardır.
 
Vatikan’ın diyalogdan amacının misyonerlik olduğu, böylece esas amacının Hıristiyanlığı yaymak, TÜRKİYE’yi Hıristiyanlaştırmak olduğu kesindir.  Aklımıza şöyle sorular gelmektedir.
 
1.  ABD’nin böyle bir projeye nasıl ve neden dahil olduğunu?
 
2.  Vatikan’ın, diyalog isimli “Misyonerlik Projesine”, CIA destekli NED Fonlarını da aktararak destek veren ABD’nin neyin peşinde olduğu?
 
3.  Dinlerarası diyaloğun TÜRKİYE’deki uygulayıcısı/mimarı Fethullah GÜLEN’in neden FBI tarafından ABD’de sıkı koruma altında tutulduğu?
 
Bu soruların cevabı 1995 yılına kadar uzanmaktadır. Anılan tarihte CIA eski görevlilerinden Graham FULLER TÜRKİYE’de Nurculuk hareketini incelemek ve kitap yazmak için bir faaliyete girmiş, TÜRKİYE’de Nurculuk hareketini ve Fethullah GÜLEN’in  cemaatini analiz etmek üzere kitap yazma kararı alan FULLER’e ABD’nin liberal kuruluşlarından Earhart Foundation’ın Rand Corporation’a aktardığı 30 bin dolar ödenek verilmiştir.
 
Bu eski CIA görevlisinin yaptığı gizli görüşmelerden ve Vatikan’ın özel misyoneri Prof. Michel THOMAS ’ın da çabalarından kısa bir süre sonra 1997 yılında dinler arası diyalog faaliyetleri kurumsal anlamda TÜRKİYE’de örgütlenmeye başlandı.
 
Vatikan misyonerliğe meşruluk kazandırmak, ABD ise İslam’ı zayıflatmak, cihad’dan yoksunlaştırılmış yeni bir İslam oluşturmak için birlikte işbirliğine gitmişlerdir. Fethullah GÜLEN’i ABD’de gündemde tutmak için toplantılar düzenlemişlerdir.  Bu toplantılardan biride Georgetown Üniversitesi’nde CMCU tarafından düzenlenmiştir. Anılan okul üniversite CIA okulu diye de namlıdır.
 
Söz konusu konferanslardan birisinin konusu ise “Fethullah GÜLEN: The Man and His Movement” (Adam ve Onun Hareketi) dir.
 
Bu konferansa katılanların kimlikleri ise oldukça önemli kişilerden oluşmaktadır.
 
Alan Makowsky : ABD Dışişleri İstihbarat Bürosu Eski Şefi.
 
George Harris : ABD eski dışişleri görevlisi, istihbarat uzmanı.
 
Roscoe Suddarth : Middle East Institue Başkanı, istihbaratçı.
 
Graham Fuller : Uzakdoğu CIA görevlisi, RAND şirketi yöneticisi.
 
Thomas Michel : Vatikan Cizvit Seksiyonu Sorumlusu.
 

Bu konferansın düzenlendiği anda Fethullah  GÜLEN, DGM tarafından aranmakta idi. Bu kadar istihbaratçının bu kişiyi görmemesi şüphesiz düşünülemez.

ABD’de FBI ajanları tarafından büyük bir itina ile koruma altında tutulan Fethullah GÜLEN’in üstlendiği diyalog görevi oldukça karışık bulunmaktadır. 

Yine ABD’de TÜRKİYE’deki Abant Toplantılarının devamı olarak 19–20 NİSAN 2004 tarihleri arasında, John HOPKİNS Üniversitesi’nde bir toplantı düzenlenmiş, “Diyalog” içerikli bu toplantıya katılan konuşmacılardan biri de Diyanet’ten Sorumlu Bakanımız Prof. Dr. Mehmet AYDIN ’dır.
 
Yukarıda yazmış olduğumuz yazıdan da anlaşılacağı gibi FBI tarafından konunun Fethullah GÜLEN’in mimarlığını yaptığı “Dinler Arası Diyalog” konusunun içeriği/çerçevesi oldukça karışık ve geniş.
 
                Diyalogun bir misyonerlik ve uluslar arası bir proje olduğu, Pentagon ve Vatikan kontrolünde bulunduğu artık saklanamaz bir gerçektir. Bu projenin Müslümanları kiliseye döndürme amacı taşıdığı da bir gerçektir.
 
Yine Dinler Arası Diyalogun TÜRKİYE’deki ayağı Fethullah GÜLEN  Vatikan’a Papayı ziyaret etmek için gittiğinde şöyle söylüyor;
 
Papa 6. Paul cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik.(Fethullah GÜLEN 09 ŞUBAT 1998 Aksiyon Dergisi 167. Sayı)

            Papalık misyonu diyalog ve hoşgörü adı altında esas amaç ve niyeti Müslümanların Hıristiyanlaştırılmasıdır. Nitekim ziyaret ettikleri Papa II. Jean Paul 1991 yılında ilân ettiği Redemptoris Missio (Kurtarıcı Misyon) isimli genelgesinde aynen şöyle demektedir:

            Dinler Arası Diyalog, Kilisenin bütün insanları Kiliseye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır. Bu misyon aslında Mesih’i ve İncil’i bilmeyenlere ve diğer dinlere mensup olanlara yöneliktir. Tanrı, Mesih vasıtasıyla bütün insanları kendine çağırmakta, vahyinin ve sevgisinin mükemmelliğini onlarla paylaşmak istemektedir. Bu açıklamalar yapılırken, kurtuluşun Mesih’ten geldiği ve diyalogun evangelizasyon (misyon) dan ayrılmadığı gerçeği göz ardı edilmemiştir. (Jean Paul II. Redemptoris Missio Roma 1991)
 

Yukarıda da yazdığımız gibi anılan misyonun, kiliseye döndürme misyonunun parçası olduğunu Dinler Arası Diyalog konusunda yetkili bir ağızdan öğrenmiş bulunmaktayız.

                Halkımızın Müslüman diye peşinden koştuğu/bağlandığı bu esas başı bozuk sözde cemaatin; Pentagon’un, NED’nin, CİA’nın, ABD Dışişleri Bakanlığı strateji uzmanlarının, bir sürü istihbaratçıların ve Vatikan papazlarının karıştığı, destekçisi olduğu bir yapılanmada/organizasyonda gerçek bir Müslüman’ın yeri olabilir mi? Bu sözde cemaat ve sözde lideri acaba bu saymış olduğum kişilerle işbirliği yapmayı İslam’ın, Kuran’ın hangi ayetine hangi emrine uygun bulmaktadırlar?

Küfrü Hoş Görmek Din-i İslâm’ı İnkâr olduğunu asla unutmamalıyız ki, Allah-u Teâlâ Âyet-i Kerimesinde:

Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse o onlardandır. (Mâide 51) Buyurmaktadır.

Bu küfrü hoş gören ve hoş göstermeye çalışanlara bir örnek vermek gerekirse;  Bu mevzuda her köşe başında bir hoşgörü vakfı kurulmalı, herkes hoşgörü soluklamalı. (30 EYLÜL 1996 Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Mutlu Yarınlar İçin Elele Programında yaptığı konuşma)

Allaha ve ahiret gününe inanan bir milletin; babaları, oğulları, kardeşleri veya akrabaları da olsa, Allah’a ve Peygamberine muhalefet eden kimselere sevgi beslediklerini göremezsin. (Mücâdele 22)

Onlardan bir çoğunu, kâfirleri dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin kendileri için öne sürdüğü şey ne kötüdür! Allah onlara gazap etmiştir ve onlar azap içinde ebedî kalacaklardır. (Mâide: 80)

            Yukarıdaki ayetler gibi kitap ehli hakkında pek çok ayeti Kur’an-ı Kerim’de bulmak mümkündür.
 
                Böylelerinin durumunu Allah’a havale etmekten, halkımızın da aklını başına alıp bu sapık yoldan kendilerini kurtarmaktan başka çareleri kalmamıştır.
 
            Dinler Arası Diyalog kavramının daha açık anlaşılması için sizlere bu konuda oldukça yetkili/bilgili bir ağızdan esas niyetinin ne olduğunu belirlemek amacıyla anlamamız için sunuyorum;
 
            TIME Dergisi tarafından sunulan yazıda bu işin içyüzünün ne olduğu bizzat günümüzün en güçlü Hıristiyan devleti ABD eski Adalet Bakanı John ASHCROFT tarafından şöyle açıklanıyor;   
    
            “İslam dininde Tanrı sizden kendi çocuğunuzu kurban etmenizi ister. Hıristiyanlıkta ise Tanrı kendi oğlunu(!) sizin canınızı kurtarmak için gönderir.”
 
            Bir başka Hıristiyanlıkta yetkili kişi;
 
            “…İşte bu nedenle en büyük kitle silahı olan İslam’dan kurtulmalıyız.”
 
            Ülkemizde hala Dinler Arası Diyalog aldatmacısını halkımıza sunarlarken, batılı Hıristiyanlar ise yüce İslam’ı “en büyük kitle silahı” olarak ilan etmiştir. Hıristiyan ABD’nin durmadan “kitle imha silahları” imasından sanırım artık ne demek istediği anlaşılmıştır. Bu açıkça tehdide rağmen hala “Dinler Arası Diyalog” aldatmacasına soyunanlarının akıllanmasını umuyoruz.
 
            Misyonerlik faaliyetlerinin günümüzle sınırlı olmadığını, geçmiş tarihimizdeki uygulamalarına bakacak olursak, yakın tarih olarak Osmanlı’da oldukça kapsamlı uygulandığını görmekteyiz.
 
            “Osmanlı Devleti’nin yıkılış devrinde, misyonerler Osmanlı Devleti’nin çeşitli bölgelerinde yaşayan Ermeni, Rum, Bulgar vs. gibi gayr-i müslim unsurların çocuklarını, açtıkları mekteplerde okutmuşlar ve onlara milliyetçilik aşılayarak, Osmanlı Devleti’ne karşı isyanlara sebep olmuşlardır. Bir taraftan memleket içindeki çeşitli unsurların arasına tefrika ve nifak tohumları ekerken; öte yandan Avrupa ve Amerika’yı, TÜRKİYE’nin aleyhine kışkırtıyor; kendi tahrikleriyle çıkan isyanların bastırılmasını, “Türkler Hıristiyan ahaliyi kesiyor!” şeklinde propaganda yaparak, batı alemini aleyhimize geçirmeye çalışıyorlardı. Bundan bir asır öncesine kadar, Türk nüfusunun ekseriyette bulunduğu Tuna vilayetimizde, Bulgarların isyan etmelerine ve Avrupa devletlerinin yardımıyla muhtariyet ve bilahare istiklal kazanmalarını temin eden, İSTANBUL’da Proteston misyonerleri tarafından işletilen Robert Kolej isimli mektepti. Rumeli’nin elimizden çıkması ve oradaki Müslümanların barbarca katledilmesi, geride kalanlarına da zulüm edilmesi, Bulgar yapılmak için zorlanmaları, hep misyonerlerin faaliyetlerinin neticesidir. Osmanlı Devleti’ne bağlı Arap memleketlerinde yaşayan Hıristiyan Arap azınlıklara da, BEYRUT’taki Katolik, Fransız, ve Protestan-Amerikan üniversitelerindeki misyonerler, Arap milliyetçiliği aşılayarak, Araplar arasında da ayrılma ve parçalanma temayüllerini körüklemişlerdir. YEMEN’de 1905’te ve daha sonra çıkan isyan hareketlerinde de mühim rol oynamışlardır. Misyonerler ilk hamlede Müslüman Türkleri doğrudan Hıristiyan yapamayacaklarını bildiklerinden, onların genç nesillerini dinsiz olarak yetiştirmek, bundan doğan maneviyat buhranına çare olarak Hıristiyanlığı takdim etmek istiyorlar. Onların nazarında ideal Türk münevveri, Tevfik FİKRET’in oğlu Haluk’tur. Tahsilini bir misyoner mektebinde yapan Haluk, dinini ve tabiiyetini değiştirerek bir Protestan papazı olmuş, Amerika’ya yerleşmiş, milliyetini ve vatanını inkar etmiştir. (Tarihi Hakikatler, Çamlıca Basım Yayın)
 
            Ülkemiz bir yandan siyonistler bir yandan da batılı Hıristiyanlar tarafından Cumhuriyet tarihinde görülmemiş şekilde kuşatıldığı gibi görüldüğü üzere tarihimizde de bu tür oyunların devam ettiğini görüyoruz. Basın/medya ve iktidarlar hiçbir zaman bu şer odaklarına yakın durmakla, onların politikalarını kendilerine politika edinmekle fayda bulamazlar.
 

                Cem HAKKO’nun dediği gibi “ kim gelirse gelsin biz yahudiler patron, Türkler ise işçimiz(kölemiz)siniz ” bu söz asla unutulmamalıdır. Bu siyonistlerin esas niyetleri apaçık ortaya çıkmaktadır.

Esas düşündürücü olan ülkemizde de olduğu gibi tüm dünyada iktidarları ayakta tutan halk değil siyonistler ve emperyalistlerdir. Bu AKP hükümeti için de geçerlidir. Bu ayakta yer almayanlar, bu beraberliği sürdürmek istemeyenler tıpkı ERBAKAN iktidarına yapılanlar gibi anında iktidardan düşmeye mahkumdurlar. Anlaşılacağı gibi AKP iktidarının da ayakta durması halen devam eden sömürü düzeninde bir aksama olmayışıdır.

 

AKP hükümeti şimdiye kadar Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir şekilde israil’le ilişkileri en yoğun hale getirmiştir. Ilımlı İslamcılık denen bu sapık inanış Siyonistlerin buluşudur. Batılı Hıristiyanlar ve Siyonistlerin desteklemediği hiçbir hükümet iktidarda bulunamaz, iktidarını devam ettiremez. Buna AKP’de dahildir. Aksini sürdürmek isteyenler tıpkı John  KENNEDY gibi bir şekilde derdest edilir. AKP’de bunlara ses çıkarsaydı sonu aynen KENNEDY gibi olmasından korkulurdu.

 

Siyonist Mossad, İRAN ve TÜRKİYE Bilim adamlarını israil’de çalışmaya yanaşmadıkları için katletmiştir. Kitle imha silahından rahatsız olan İsrail yine GAZZE’de kitle imha silahını kullanmıştır. Siyonizmin esas hedefi dünya egemenliğine sahip olmak, dünya iktidarlarını kontrolünde bulundurmaktır.

 

İsrail’e pek çok askeri konuda (silah, top, uçak, helikopter) mevcut hükümet ve önceki iktidarlar tarafından ihale verildi. AKP hükümeti zamanında ise  “İşbirliği Projesi” listesine de yeni silah ihaleleri eklendi.

 

İsrail ile aramızda 20 maddelik bir İşbirliği Antlaşması 05 EKİM 2004’te imzalanarak Resmi Gazete’de yayınlandı. Bu işbirliği; tarıma, tohumculuğa, hayvancılık, sulama, enerji, kimya, turizm, çevre teknolojileri ve danışmanlığa ticaretin gelişmesini esas almaktadır.

 

GAP ve KOP’ la, Tuz Gölü ve Doğu Anadolu köylerini de içine alan bir anlaşmaya da 07 MART 2007’de KUDÜS’te imza atıldı. Özetle Sayın Başbakan İsrail ile ilişkilerimizi yapmış olduğu bunca katliamlara rağmen gayet iyi geliştirmiştir.

 

Yazımıza misyonerlik ile başlamıştık konu nerelere kadar uzandı. Misyonerlik ve Siyonizm arasında çok yakın ilişki bulunduğundan yazmaya başlayınca mevzu uzun olduğu için buralara kadar geldi. Daha çok şey var yazacak ama konumuzun oldukça dışına çıkmış bulunmaktayız. Siyonizm incelenecek olursa oldukça kapsamlıdır. Bir başka yazımızda İnşaAllah tafsilatlı bir yazı kaleme alırız. Dünyadaki ülkeler işbirlikçi hükümetler eliyle halkını, devletinin her türlü imkanlarını Siyonistlere, batılı Hırıstiyanlara peşkeş çekmekte devam ederlerse halkların daha çok çekecekleri var demektir.

 

Dünyanın her yerinde halklar ayrım gözetilmeksizin Siyonistler ve batılı Hıristiyanlar tarafından sömürülmektedirler. Misyonerlik ise içi boşaltılmış, Şeriat ve Cihad’tan yoksunlaştırılmış bir İslam hedeflemektedir. Eğer tüm Müslüman dünya halkları baş kaldırırsak, direnirsek, toplu kıyam ile bu sorun halledilebilir. Tabi halkıyla bütünleşmiş iktidarlar da çok önemli ve gerekli.

 

Selam, saygı ve dualarımla.

 

Yakup MUSA

 

16.12.2009

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.