ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ |
- [anadoluhaber:36954] DUZELTME
- [anadoluhaber:36952]
- [anadoluhaber:36946] DYP-Yasar Okuyan
- [anadoluhaber:36941] ARNAVUTLUK VE İSLAMİYET, TİRANDA BAYRAM SABAHI..
- [anadoluhaber:36947] Genelkurmay Başkanlığı Açıklaması
- [anadoluhaber:36940] CENAZE NAMAZI
- [anadoluhaber:36942] E-Bülten: Yaşlanmak Güzeldir - Bestami ÇİFTÇİ
- [anadoluhaber:36951] KIŞ HASTALIKLARINI DOĞAL KUŞBURNU İLE YENİN !!!
- [anadoluhaber:36953] YUVARLANIP GİDERLER... SÜRÜKLENİP GİDERLER...
- [anadoluhaber:36937] Yılanbalıkları-2 (Meriç'in sularını ve yılanbalıklarını Yunanistan'a nasıl kaptırdık ?)
- [anadoluhaber:36943] Yılanbalıkları-1
- [anadoluhaber:36948] Mustafa Akaydın karakteri gerçek ordu düşmanı karakteridir.
- [anadoluhaber:36939] TEHLİKENİN FARKINDA MISNIZ: Koskoca Orduyu Darbe Yapamaz Hale Getirdiler!
- [anadoluhaber:36945] MASONLAR VE KADINLAR-(I)
- [anadoluhaber:36938] 5 gün oluyor: Dandik Gandi'nin HİÇ PKK'yı lanetlediğini duydunuzmu, gördünüzmü varsa lütfen paylaşırmısınız!
- [anadoluhaber:36944] Soru: Sevgili Sivilay Abla, CHP ve MHP kol kola vermiş "ille de savaş olsun, ister çamurdan olsun" şarkısını söylüyorlar.
- [anadoluhaber:36920] Soru: Sevgili Sivilay Abla, Muhatap almadan bir çözüm olamaz mı?
- [anadoluhaber:36917] Sirmen resmen 'Gladio' dedi!
- [anadoluhaber:36928] Kemalistlerin ağa babası İngiliz ajanı çıktı!
- [anadoluhaber:36915] CHP'ye postallı servis
- [anadoluhaber:36922] 23-28 Aralık Kafkasya Bölgesindn Haber Özetleri
- RE: [anadoluhaber:36949] İngilizlerin Yalanı ve Mehmet Akif ERSOY
- [anadoluhaber:36930] Güven tazelenmezse, Başbuğ'un bile görevden alınması gündeme gelebilir.
- [anadoluhaber:36926] "Delilleri yakıyoruz"
- [anadoluhaber:36921] Boyner 14 yıllık sessizliğini bozdu
Posted: 29 Dec 2009 12:41 PM PST DOĞRU YOL PARTİSİ GENEL BAŞKANI Evvelce gönderilen mailde, Genel Başkan Çetin özaçıkgöz'ün açıklamalarında hata ile bir paragraf atlanmıştır. Düzeltilmiş metin EK'te sunulmuştur. -- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Posted: 29 Dec 2009 10:21 AM PST | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36946] DYP-Yasar Okuyan Posted: 29 Dec 2009 08:57 AM PST DOĞRU YOL PARTİSİ GENEL MERKEZİ Çalışma ve Sosyal Güvenlik (E) Bakanı Yaşar Okuyan ile Genel Başkan Çetin Özaçıkgöz'ün basın açıklaması metni ve resimleri EK'te sunulmuştur. Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36941] ARNAVUTLUK VE İSLAMİYET, TİRANDA BAYRAM SABAHI.. Posted: 29 Dec 2009 08:21 AM PST
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36947] Genelkurmay Başkanlığı Açıklaması Posted: 29 Dec 2009 03:59 AM PST
Genelkurmay Başkanlığı, Emin Çölaşan ve Mehmet Ali Kışlalı’ya cevap gibi bir açıklama yaptı. Çölaşan, kozmik odanın yargı tarafından incelenmesini adeta “askeri darbe” sebebi sayarken, Mehmet Ali Kışlalı ise dün Adnan Berk Okan’ın “Fatih Altaylı ile kafa bulmak için” yazdıklarını ciddiye alıp, “askeri sırları alıp yandaş medyaya verecekler” diyordu.. Genelkurmay Başkanlığı bakın ne diyor yaptığı açıklamada. "Yürütülmekte olan bir soruşturma kapsamında, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında 26 Aralık 2009 günü içeriği Devlet sırrı niteliğindeki belgeleri kapsayan bölümde başlatılan arama faaliyeti, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 125'inci maddesi uyarınca ilgili hakim tarafından bizzat yapılmaktadır. Tek Hakim tarafından yapılmakta olan bu inceleme sürecinde, doğal olarak dinlenme ve idari işler için aralar verilmekte, bu nedenle inceleme süresi uzamaktadır. Tamamen yasal çerçeve kapsamında yürütülmekte olan bu incelemenin bir müddet daha devam edebileceği anlaşılmaktadır." Peki bundan sonra bir şey değişecek mi?.. Hayır?.. İki taraf da yine bildiklerini okuyacak… Ne yazık ki… | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36940] CENAZE NAMAZI Posted: 29 Dec 2009 03:34 AM PST DEĞERLİ ARKADAŞIM DEMOKRAT PARTİ AVCILAR DELEGESİ , KALEKİM MUHASEBE MÜDÜRÜ MEHMET ALİ BEYİN BABASI RAHMETLİ OLMUŞTUR. CENAZE NAMAZI BUGÜN 29.12.2009 İKİNDE NAMAZINDAN SONRA AVCILAR MERKEZ CAMİİNDE KILINACAKTIR AV.FİKRET BİRCAN -- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36942] E-Bülten: Yaşlanmak Güzeldir - Bestami ÇİFTÇİ Posted: 29 Dec 2009 01:38 AM PST | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36951] KIŞ HASTALIKLARINI DOĞAL KUŞBURNU İLE YENİN !!! Posted: 29 Dec 2009 01:06 AM PST Bir insan günlük C vitamini ihtiyacını ortalama 7-8 kuşburnundan karşılayabilir. __________ ESET NOD32 Antivirus Akıllı Güvenlik tarafından sağlanan bilgiler, virüs imza veritabanı sürümü: 4723 (20091228) __________ İleti ESET NOD32 Antivirus Akıllı Güvenlik tarafından denetlendi. http://www.nod32.com.tr | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36953] YUVARLANIP GİDERLER... SÜRÜKLENİP GİDERLER... Posted: 29 Dec 2009 01:05 AM PST Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, "Devlet Sırrı" olarak, gözünün bebeği gibi kollayıp, koruduğu bir alana paldır kültür giren bir "yargı gücü" ortalığı kasıp kavuruyor... Ankara, kargaşanın göbeğinde her geçen gün yeniden ve yeniden dokuz doğuruyor. Devlet geleneğini içine sindirmiş sağduyulu yurttaş endişeli, gergin ve kuşkulu... İstanbul'da 21 savcı ve hâkim, 11 Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla Ergenekon zanlısı olarak teknik dinlemeye tabi tutuluyor... Ergenekon savcılarından birisi, diğer tüm "özel nitelikli" savcıları, hukuka aykırı eylem ve işlemleri nedeniyle Hâkimler ve Savcılar Yüksük Kurulu'na şikâyet ediyor; suç duyurusunda bulunuyor... Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun eski başkanı aleyhine, Ergenekon zanlısı sıfatıyla soruşturulma açılıyor... Emekli Yargıtay Başsavcısı Ergenekon sanığı olarak ifade vereceği günü bekliyor... Adalet Bakanlığı'nın baskısına direndiğini açıklıkla ifade edilen bir ağır ceza mahkemesi başkanı, apar topar kürsüsünden indiriliyor, sanık sandalyesine oturtuluyor... Türk Silahlı Kuvvetleri'nin genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları Ergenekon davasında sanık, tutuklu, zanlı, şüpheli... Ve bu ülkenin ordusuna 20 yıldır kurşun atan teröristler ve bu teröristlerin işbirlikçisi oldukları Anayasa Mahkemesi tarafından hükme bağlanan bir siyasi partinin önde gelen kişileri, Türkiye'nin siyasal gündemini belirliyor... Ve laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu yine Anayasa Mahkemesi tarafından hükme bağlanan bir diğer siyasi parti, bu kişilerin koluna girmiş, "demokrasicilik" oynuyor... Ve her Allahın günü bu milletin ordusuna ağza alınamayacak hakaretler ediliyor, akla ve mantığa sığmayacak ağırlıkta iftiralar atılıyor... Türkiye'nin başkenti, CİA'nın, Fethullahçı yapılanmanın ve Sorus'cu örgütlenmenin hep birlikte harmanladığı bir kargaşaya teslim olmuş, kendi kaderine doğru bilinçsizce sürükleniyor... Bir yanda Atatürkçü güçlere ağır darbeler indirilirken, öte yanda toplumsal muhalefetin belini doğrultamaması için tezgâhın üzerine yeni bölücü partiler sürülüyor... Hemen bunun yanında rejimi ve Cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevli... Ve varlık sebebi bu değerlerin korunmasından sorumlu olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hareket yeteneği yıpratılıyor ve Türk halkı ile arasına süreklilik taşıyan bir özenle güvensizlik ağları örülüyor... Ana muhalefet partisinin lideri, açıkça ve aleni olarak ve altını çize çize Türk Devleti'nin "bölünmekte olduğundan" söz edebiliyor... Peki... Bütün bunları kim yapıyor ve kimler sahneye koymaktadır? Türkiye eğer gerçekten bölünüyorsa... Kim bölmektedir? Bu ihanet çizgisine kimler tuğla koymakta, yapının harcını kim taşımakta ve sıvasını kimler örmektedir?.. Bu tarihi tespiti yapan ve açıkça ifade eden ana muhalefet partisi başkanı Deniz Baykal, hala... Niçin, sadece ve sadece konuşmaktadır?.. Eğer bir ülke, gerçekten bölünme gerçeği ile karşı karşıya ise ve durum ifade edildiği gibi bu ölçüde ciddi ise, o ülkenin tüm kurumları ve en başta da halkı, topyekun bir "meşru müdafaa" halindedir!.. Kendini, her koşulda ve her vasıta ile savunmak zorundadır!.. Bu zorunluluk o millet için en doğal bir haktır... O ülkenin toplumsal muhalefetini temsil konumunda olan bir lider ya da siyasi parti, bu gerçeğin bilinci ve dinamizmi içinde hareket etmek zorundadır. Aksi halde o lider ya da kadro [veya her yetkili] tarih önünde "görevi ihmal" ya da savsaklama, ya da kötüye kullanma suçlarının hepsini birden işlemiş olur!.. Bu suçların nitelikleri ise, Deniz Baykal'ın adını koyduğu vatana ihanet suçuna iştirak "gibi" bir şeydir... Ve sonuç olarak, sözü edilen bu her iki suç çeşidi de, [o ülke parçalanıp, tarumar olduktan sonra] mahiyetleri itibariyle birbirlerinden pek farklı sayılamaz... yek/diğerinden çok değişik sonuçları ilzam edemez... Evet... Ülke parçalanıp, yerle bir olduktan sonra bu her iki suç nevi de, tarih önünde, birbirlerinden ayırt edilmesi mümkün olmayan bir sarmalı izleyerek, yaratılan karmaşanın göbeğine doğru yuvarlanıp giderler... Sürüklenip giderler!.. Tarih, acımasızdır... Gerçekçidir... Ve geri vitesi olmayan nesnel ve somut olguların objektif bir mercek tarafından kayda geçirilmesinden ibarettir... www.soruyusormak.com
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Posted: 28 Dec 2009 06:00 PM PST Türkiye'de yılanbalığı avcılığı ve tüketimi...
Yılanbalığının ticari önem kazanması, İkinci Dünya Savaşı'yla eş zamanlı olarak başladı. Dünyada 20 tür yılan balığından 3 tanesi, ekonomik bakımdan besiciliği yapılacak kadar önem kazanmış durumda... Bunlar, Avrupa yılanbalığı (Anguilla anguilla). Amerikan yılanbalığı (Anguilla rostrata) ve Japon yılanbalığı (Anguilla japonica)... Ülkemizde görülen yılanbalığı, Avrupa yılanbalığı olarak bilinen "Anguilla anguilfa" türü... Bu tür, Kuzey Amerika'nın güneyindeki Sargasso Denizi'nde üremesini gerçekleştirip ülkemiz tatlı sularına kadar geliyor... Yılanbalığı lavraları (Leptocephalus formi) akıntılarla nehir ağızlarına üç yılı bulan bir yolculuk sonucu geliyor. Larvalar, metamorfoza uğrayarak söğüt yaprağı formlarını cam şeffaflığına (Glasaal), bu formlarını da nehirlere girdikleri ilk dönemlerde 5-7 cm. pembemsi yılan formuna yakın bir görüntüye bırakıyor. Buradan, gelişimlerini tamamlamak üzere akarsulardan İçlere ilerliyorlar.
Türkiye'de yılanbalığı avcılığı için "pinter" kullanılıyor. Pinter, balığın içine girdiği fakat dışarı çıkamadığı ince uzun yapıdaki kafes ağların genel adı... Bu tuzaklar, akıntının yönünde göç eden yılanbalığının kolayca girebileceği geniş bir ağızlığa sahip... Buradan içeri giren balıklar, pinterin yapısı itibariyle dışarı çıkamıyor. Bir diğer pinter türünde ise, ortada gerili ağa çarpan balıklar sağ ve sol yönlere dönerek geçit aramaya çalışıyorlar; bu kaçışlarında içine girecekleri fakat çıkamayacakları kafes ağların içine giriyorlar. Kış aylarında kış uykusuna yatan yılanbalıklarını bu dönemde normal balıkçılık usulleriyle yakalama imkanı olmadığından, bazı balıkçılar suya elektrik verme yöntemi kullanıyor. Yılan formunda olduğu için fazla tüketilmiyor Yılanbalıklarının Türkiye nehirlerine girişi, denizlerdeki akıntılar yardımıyla güney kıyılarından itibaren başlıyor. Aralık ve mart ayları arasında nehirlere giren yılanbalıkları, 6-9 sene içinde gelişimlerini tamamlıyor ve yumurtlamak için denizlere kitlesel göç yapıyor. Yılan formunda olduğu için yerli halk tarafından tüketilmeyen bu balıklar, yurtdışında oldukça yüksek düzeyde alıcı buluyor. Besicilik çalışmaları, sadece dış pazarlara hitap ettiğinden gelişim gösteremiyor. Yatırımcılar, dış pazarda oluşacak herhangi bir olumsuzluk durumunda, ellerindeki balıkların Türkiye'de alıcı bulamamasından kaygılanıyorlar. Dünyada yılda 40.000 İla 50.000 ton arasında yakalanan yılanbalığının, 120.000 kg'ı göllerimizden 90.000 kg'ı akarsularımızdan çıkıyor. FAO'nun (Dünya Tarım Örgütü) ülkemizde yetiştiriciliğini tavsiye ettiği üç su türünü karides, yılanbalığı ve süs balıkları arasında, ekonomik olarak en hesaplısı olan yılan balıkları için hiçbir girişimin yapılmaması düşündürücü... Çünkü besicilik yaparak ülke ekonomilerine katkıda bulunan Japonya, Hollanda ve Almanya gibi ülkelerin değerlendirdikleri kısıtlı içsu kaynaklarına kıyasla, ülkemizde balıkçılık yapmaya uygun, kullanılmayan 269.728 hektarlık tespiti yapılmış tatlı su alanı mevcut,.. Türkiye su ısısının Avrupa'ya göre yüksek olması, bu balığın göç dönemlerinde farklılıklar oluşturuyor. Avrupa'da yılanbalığı avcılığı mayıs-ekim dönemlerinde, ülkemizde ise eylül-ekim dönemlerinde gerçekleştiriliyor. Güney sahillerimizde yılanbalıklarını canlı olarak seçip yiyebileceğimiz balık restoranları bulunuyor.... Bu yörelerde çok sayıda yabancı turistin bulunması böylesi bir sektörün oluşmasını sağlamış... Füme, kızartma, jile ve daha pek çok tarzda yenilebilen bu balıkların ekonomik olarak önem kazandığı yörelerimizin başlıcalar ise şunlar: Enez, Çandarlı (İzmir), Söke (Dalyan), Güllük (Muğla), Köyceğiz dalyanı, Oragon çayı...
Meriç’in sularını ve yılanbalıklarını Yunanistan’a nasıl kaptırdık ?
Yunan asıllı Türk mühendis, Meriç'in suyuyla birlikte yılanbalıklarını da Yunanistan'a kaçırdı...... Uzun yıllardır Enez'in ekonomik değeri olmuş yılanbalığından artık eser yok... Balıkçılar üzgün fakat çaresiz; "Hatamız da olabilir, ama bize kimse yol göstermedi ki..." diyorlar. Bugün Meriç Nehri 9. kilometrede Yunanistan sınırları içine kıvrılmış durumda... Bu noktadan itibaren sularının büyük bir kısmı Yunanistan sınırları içinden denize dökülüyor. Nehir eskiden Türkiye sınırlarında denize dökülmekteyken yatağındaki bu değişim, beraberinde bir çok sorunu da getirmiş...
Projenin başına Yunan asıllı Yorgi Miloğlu getiriliyor Türkiye ve Yunanistan, Meriç Nehri üzerinde veya kıyılarındaki su tesislerini ve bunlarla ilgili konuları tespit etmek amacıyla 20 Haziran 1934 tarihinde Ankara'da Türk-Elen Antlaşması'nı İmzalamıştı. Bu antlaşmaya uygun olarak, 26 Eylül 1955 tarihinde iki ülkenin hükümetleri, Meriç Nehri yatağının düzenlenmesi, taşkınlara karşı setlerin yapılması ve sulama projelerinin hazırlanması işini Amerikan mühendislik kuruluşu Hazra firmasına havale etti. 1962 yılında Türkiye, nehirden bir miktar su çekme ve kullanması için Yunanistan'a kanal açma müsaadesi verdi ve firmanın hazırladığı raporlara dayanarak Enez, Ferre, Peplos ve Sarıcaali kupürleri oluşturuldu. Açılacak yeni nehir yatağının karşısında kalan küpürlerdeki araziler takas şeklin de devredilecekti. ' Enez, Peplos, Ferre kupürlerindeki nehir yataklarının düzenlenmesi tamamlandıktan sonraki dönemde, değiş-tokuş antlaşması Yunanistan tarafından askıya alındı. Dönemin Türk hükümetinin, projenin başına başmühendis olarak Yunan asıllı Yorgi Miloğlu'nu getirmesiyle Meriç yatağının zaman içinde değişimine neden olacak uygulamalar başladı. Başmühendis, kanal yeri olarak, akıntının zeminden dolayı Türkiye içlerine dönmek zorunda kaldığı 9. kilometreyi proje merkezi olarak belirleyip aleyhimize ilk uygulamayı başlattı. Bundan sonraki uygulama ise, nehrin akış dağılımını korumak için kanalın iki yanına konulması gereken beton bloklardan, akıntıyı ilk karşılayanı kaldırmak oldu. (Bugün Yunanistan sınırlarında kalan taş kapamalara müdahale edememekteyiz) Bu uygulama akıntının tazyikini Yunanistan'a yöneltirken, 35 yılda 15 metrelik kanalı 1.5 kilometrelik bir genişliğe ulaştırdı. (merakediyorum grup Mod.Not: Akıntının Türkiye'de kalan nehir yatağında ki akıntı (debi) düşük olduğu için taş ve çamur toplanıyor. Nehrin yatağı kirleniyor. Bu durum, sadece yılanbalığı değil diğer tatlısu balıklarının avlanmasını da engelliyor. Yunan balıkçılar istediği balığı bolca avlıyor. Fakat Türk balıkçılar Meriç'ten balık avlayamıyorlar. Yunanistan'ın çeşitli engelleriyle karşılaşıyorlar. Nehrin beslediği göllerimiz kuruyor.) Açılan kanal, Yunanistan tarafından Nymfon Gölü ve diğer göllerle irtibatlandırılıp denize bağlandı.
Daha sonraki yıllarda ise, bu mühendisin Yunanistan'a iltica ettiği ortaya çıktı...
Akıntı ne tarafa yılanbalıkları ve diğer balıklar o tarafa Yılanbalıkları içgüdüsel olarak akıntıya karşı yolculuk etme eğiliminde olduklarından, debisi giderek artan Yunanistan sınırlarındaki Meriç ağzından giriş yapmaya başladılar. Balıklar, geri dönüşte de aynı yol izlediklerinden, epeydir Yunanlı balıkçılar tarafından 9. kilometrede ve Meriç ağzında kurulan ağlarla avlıyorlar. Bugün Enez'de yılda sadece 1.5 tonluk bir üretimimiz var. Meriç'in 9. kilometreden ayrılan Türkiye kolunun debisinin azalmasıyla artık nehir yatağı giderek mıcır, taş yığınlarıyla dolmuş bulunuyor... Türkiye bu olumsuzluklara karşın ilk tavrını, 1987 yılında, Enez kapamasının kendi sınırlarımızda kalan kısmını açıp nehir sularının yüzde 20'sini tekrar eski yatağa döndürerek gösterdi. Türkiye'nin bu konudaki çabaları tabii ki Yunanistan tarafından endişe ile karşılanıyor; bu kapamasının kendi tarafında kalan kısmının açılmasına kesinlikle razı olmuyor ve yeni nehir yatağını oluşturan kanalın önünü kapatmayı reddediyor. Gelecekte, yöre yöneticilerinin, mağdur balıkçı ve halkın istekleri doğrultusunda nehre paralel bir yeni yatak açacağı konuşuluyor... Enez Belediyesi Dünya Bankasından alınan bir krediyle Gala Gölü ve çevre göllerinin ıslahını başlatma aşamasına geldi. Ancak, yatak değişmesi olayı yöresel bir tepki değil bir ulusal tepkinin desteğine İhtiyaç duyuyor...
Yılanbalıklarının azalmasının nedeni sadece Yunanistan değil Enez'de yılanbalıklarının azalmasındaki bir başka neden ise zirai ilaçlama... Balıkçılara göre, Gala Gölü ve çevresindeki çeşitli göllerdeki çeltikler, göl, akarsu ve bu akarsuların döküldüğü noktalardaki balık nesillerinin azalmasındaki birinci etken... İlaçlama yapılan ve suların kötü kokmasına neden olan çeltikler, yılanbalıklarının bu sulardan uzaklaşmasına neden oluyor. Enezli balıkçılar "Bizler de kontrollü avlanmadık" diyebilecek kadar mertler... Gerek yerel kooperatifin, gerekse balıkçıların avlanmaları, yetişkin anaç yılanbalıklarının hepsini elde etmek yönünde... Göllerin denize olan çıkışları dozerlerle kapatılıyor, balıklar göllerde hapsediliyorlar. Suların yükseldiği, göçlerin başladığı dönemlerde, denize dökülen suyun yolu dalyanlardan geçecek şekilde açılıyor. Bu uygulama, yılanbalıklarının dalyanlarda kalmalarını ve kolayca yakalanmalarını sağlamakla birlikte, çok özel bir üreme periyodu olan bu canlıların nesillerinin azalmasında uzun vadedeki en önemli darbelerden biri oluyor. Acı itiraf Enezli balıkçı 69 yaşındaki Faruk Kaptan, "Gençliğimizde uzun sopalarla ördek avlardık.., Şimdi herkes de otomatik tüfekler var... Sonuçta ördek bırakmadık. Ağlarımız, oltalarımız boş çıkmazdı... Trol ve gırgırlarla soylarını tüketmeye başladık. Doğamıza sahip çıkamadık. Bizim torunlarımız bu gidişle balığımızı, kuşumuzu ansiklopedilerden öğrenecekler" diyerek özeleştiri yapıyor... Yerli halk arasında yılanbalıklarıyla ilgili olarak yerel adlandırmalar var. Halk, balıkları İki türe ayırıyor: Kurbağacı ve Sivriburun. Kurbağacı, düşük kalitede, iri kafalı olanları tanımlıyor. Kurbağacı adının efsaneye göre bir başka temeli daha var: Derelere çıkan yılanbalıkları kurbağa yiyerek büyüdükleri ve gollerdekine göre daha kötü koktuğu için bu isimle adlandırılıyorlar. Sivriburun ise daha kaliteli ve lezzetli bir tür... Yakalanan yılanbalıkları arasında tadı en lezzetli ve değerlisi, karın kısmı pembe olan yılan balıkları... Yılanbalıklarının, yaşadıkları göller ve derelerin denizle bağlantının kesildiği dönemlerde, özellikle yağmurlu havalarda karadan ilerledikleri de anlatılıyor. Yılanbalıklarını elle tutmayı imkansızlaştıran, halk tabiriyle "liga" adı verilen bir salgıları var. Tenini kayganlaştıran bu yağlı salgı sayesinde elle tutulması imkansızlaşırken, aynı salgı karaya çıktığında hayvanın teninin kurumasını engelleyip karada ilerlemesini kolaylaşıyor.
Hazırlayanlar : Kerem, merakediyorum grubu üyeleri merakediyorumgrubu@gmail.com Kaynak : Focus - Eylül 1998 Ersin Turan imzalı yazıdan alınmıştır. Paragraf başlıkları yazıya eklenmiştir. Lütfen bu kısmı silmeyiniz, kaynak göstererek paylaşınız. Saatlerce uğraşarak verdiğimiz emeği bir "Delet" tuşuyla yok etmeyin.
Yazının alındığı dergiyi aşağıdaki linkten indirebilirsiniz. Focus 1998 Eylül -- Bu e-postayı-- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36943] Yılanbalıkları-1 Posted: 28 Dec 2009 05:58 PM PST Yılanbalığı denizlerin en gizemli, en anlaşılmaz canlılarından... İnsanoğlu, bu hayvanın nasıl ürediğini anlayabilmek için tam 2.000 yıl beklemek zorunda kaldı. 20. yüzyılın başlarına kadar tek bir biyolog bile bir yılanbalığı larvasını görebilmiş değildi. Herkes şu sorunun yanıtını arıyordu: "Avrupa'daki nehirlerde belli dönemlerde birdenbire ortaya çıkan bu balıklar nereden geliyor?"
Yüzyıllarca cevapsız kalan soru: Nereden geliyorlar? M.Ö. 3. yüzyılda yaşayan Aristo, "toprağın bağırsakları" dediği solucanlara benzeyen bu canlılarla ciddi ciddi ilgilenmişti. M.Ö. 1. yüzyılda bir başka Romalı düşünür ise, yılanbalıklarının kaya parçalına çarpan diğer balıkların derilerinden meydana geldiğini ileri sürülmüştü. Modern psikolojinin babası Sigmund Freud da bu hayvana ilgi duydu;19. yüzyılın sonlarına doğru çalışmalarında biyolojiye ağırlık verdiği dönemde, çağrıştırdığı cinsellik açısından yılanbalığını tanımaya çalışmış, ancak bu çabası sonuçsuz kalmıştı. Bu balığın nereden geldiğinin keşfi de tamamen rastlantı oldu… 1920 yılında Danimarkalı biyolog Johannes Schmidt. Atlantik Okyanusu'nda avlanırken, ağına takılan yılan balığı larvalarına rastladı. Bunları takip etti ve sununda 2000 yıllık bilmeceyi çözdü: Yılanbalığı larvaları Atlas Okyanusu’nda, Amerika’nın biraz açıklarında “Sargasso Denizi” denilen bölgede doğuyorlardı. Daha sonra uzun bir yolculuğa çıkıp Avrupa’ya kadar geliyorlar ve burada ulaştıkları tatlı sularda gelişip büyüdükten sonra yeniden denize dönüyorlardı. Sargasso Deniz’inden akıntılarla Akdeniz’e yolculuk Yılanbalıklarının larvalarını Sargasso Denizi’nin derinliklerine bırakmaları nisan ayında başlıyor ve ekim ayına kadar sürüyor. "Leptosefal" adı verilen bu larvalar küçük bir dil balığı biçiminde ve cüsselerine oranla iri siyah gözlere sahipler... Bir süre suyun derinliklerinde kaldıktan sonra üste çıkıyorlar ve akıntılarla bir noktadan diğerine sürüklenmeye başlıyorlar. Atlas Okyanusu sularındaki yolculukları boyunca '"zooplankton” la besleniyorlar. Dokuz ayda tam 6.000 km. yol kat ettikten sonra Avrupa kıyılarına ve 7 km. den sonra da Akdeniz havzasına ulaşıyorlar. Her ortamda ayrı bir Metamorfoz ve Metamorfoz başlıyor Ancak, buraya vardıklarında yolculuk sona ermiyor. Bir tatlı su balığının koşullarına uyum sağlamak ve kıyıdaki haliçleri daha kolay aşmak için yılanbalığı larvası metamorfoz geçirip, saydam ve minyatür yılanbalıklarına dönüşüyor. Gelişiminin bu ikinci aşamasında hayvan, nehirleri tırmanmaya başlıyor. Bazen kıyıdan 200 km. içerlere kadar sokuluyor. Daha fazla ilerleyemiyorlar, çünkü akarsular üzerinde insan eliyle gerçekleştirilen barajlar ve setlere takılıyorlar… Nehirde tekrar metamorfoz Nehirlerin akıntısında sürüklenen yılanbalıkları, bu dönemde aynı zamanda büyümeye başlıyorlar. Yılda boyları yaklaşık 10 santim, kiloları da 20 gram artıyor. Bir süre sonra belli bir noktayı belirleyip oraya yerleşiyorlar. Burada bir ikinci metamorfoz geçiriyorlar ve halk arasında “sarı yılanbalığı” denilen 3. aşamaya ulaşıyorlar. Yetişkin Yılanbalıkları Hayvan, cinsiyetini de bu metamorfoz aşamasında belirliyor. Yılanbalıkları özelikle bu dönemde çok saldırgan oluyorlar ve geceleri avlanmaya çıkıyorlar. Kızböceği, sinek ve hatta çamca balığı yiyerek besleniyorlar. Yaşamlarını bu döneminin uzunluğu cinse göre farklılıklar gösteriyor. Erkeklerde 5 ile 8 yıl sürerken, dişilerde ortalama 7 ile 12 yıl devam ediyor. Sargasso’ya geri dönüş metamorfozu Bu uzun sürenin sonunda yılanbalıkları yeniden geldikleri yere görmek için yola koyuluyorlar. Amaçları, tamamen içgüdüsel bir biçimde Sargasso Denizi’ne ulaşmak ve orada çiftleşmek… Ne var ki, yoluculuğa başlamadan önce son bir metamorfoza daha uğruyor; açık ve tuzlu su için gerekli tüm silahlarla donatılıyor: Derisi kalınlaşıyor, derinliklerin karanlığında yolunu daha iyi görmesi için gözlerinin hacmi artıyor ve bir bilye büyüklüğüne ulaşıyor. Daha önce vücudunun üçte birini oluşturan yağ tabakasını eritmeye başlıyor. Başının ön tarafı daha sivri bir hal alıyor: böylece daha ince, aerodinamik bir yapı kazanıyor. Dönüş yolunda, kendisini tehlikeler beklediğini bildiği için yine içgüdüsel olarak balıkçıların tuzak kurduğu akıntılardan kaçınarak nehirleri iniyor. Kıyıdaki haliçleri aşıp, açık denize ulaşıyor. Yılanbalığının bilinmeyenleri devem ediyor Peki bundan sonrası? Bilimadamları bundan sonrası için ellerinde kesin bilgiler olmadığını açıkça itiraf ediyorlar. Gerçekten de hiçbir bilimadamı, geri dönüş yapan bir yılanbalığını bugüne kadar, Avrupa kıyısından başlayarak tüm Atlas Okyanusu boyunca izlemeyi başarmış değil... Üstelik bu hayvanların Sargasso Denizi'ne ulaştıktan sonraki yaşamları konusunda da bilgiler kopuk kopuk... Örneğin, bunların Sargasso Denizi'nde nasıl çiftleştikleri şu ana kadar görüntülenmiş değil... Bu konuda sadece bazı fikirler ortaya atılıyor. Ama bütün bunların bilimsel olarak kanıtlanması gerekiyor. Bilimadamları 120-200 gün süren dönüş yolculuğu sırasında yılanbalıklarının çok derin sularda yüzdüklerini söylüyorlar. Bu nedenle de çok ağır bir basınç altında kaldıklarını belirtiyorlar. Bu basınca karşı organizmaları harekete geçiyor ve üreme organlarını olgunlaştıran bir hormon salgılamaya başlıyor. Sargasso Denizi'nin 600 metreye varan derinliklerine ulaştıklarında çiftleşmek için ideal bir konuma geliyorlar. Dişilerde yumurtalar toplam kilosunun yüzde 80'ine ulaşıyor. Başka bir deyişle 800 gram yumurta taşıyor. Sargasso Denizi’nde izi kaybolan Yılanbalıkları Bilimadamları, yılanbalıklarının balayı gecesini ve yerini bugüne kadar tam olarak saptamış değiller. Çünkü, Sargasso Denizi Fransa kadar geniş bir alana yayılıyor ve bir düzineden fazla derin çukura sahip… Bu nedenle, bugüne kadar yılanbalıklarının nasıl çiftleştiklerini görüntüleyen tek bir kare bile çekilememiş… Yılanbalıklarının üremesi tüm sırrını koruyor Yılanbalıklarının üreme sırları bu kadarla da sınırlı değil… Bugüne kadar üreme aşamasına gelmiş bir yılanbalığını yakalayan bir tek avcı bilinmiyor. Bir tek bilim adamı bile yılanbalığı yumurtasına eliyle dokunabilmiş değil… Kısacası yılanbalıklarının üremesi tüm sırrını koruyor. Bir başka çözülmeyen bilmece ise, bu balıkların neden çiftleşmek için onca yolu katedip Sargasso Denizi’nin derinliklerinin seçmeleri… Neden Pasifik? Neden Sargasso Denizi Bu konuda en ciddi araştırmaları yapan Japonlar… Onlara göre, yılanbalıklarının atası olan “Anguilla celebesensis”, bundan büyük olasılıkla 57 milyon yıl önce, bugünkü Endonezya Adası’nın bulunduğu bölgede, okyanusun derin sularında yaşıyordu. Daha sonra, binlerce yıl süren bir dönem içinde kıtaların oluşup oturması ve büyük su akıntılarının yön değiştirmesi sonucu, yılanbalıkları dünyanın diğer okyanuslarına dağıldılar, ardından Kuzey Atlantik Okyanusu’ndaki Sargasso Denizi’ne ve Pasifik Okyanusu’na yerleştiler. Ancak, bu hayvanların büyümeleriyle üreme aşamasına ulaşmaları arasındaki süre uzun olduğundan kendilerine en uygun yaşam biçimini seçtiler ve okyanusu baştan başa aşıp kıtaların nehirlerine girdiler. Sargasso’dan Akdeniz'e 6000 km göç Yılanbalıkları göç eden hayvanları sırasında oldukça üst sıralarda yer alıyorlar. Sargasso Denizi’nden çıkan bir yılanbalığı, Akdeniz havzasındaki nehirlere ulaşıncaya kadar yaklaşık 6000 km yapıyor. Asya ya da daha bilinen adıyla Japon yılanbalığı ise Asya kıyılarındaki derinliklere ulaşmak için 500 km aşmak zorunda kalıyor.
Çiftleştikten sonra ki bilmece Yılanbalıklarını yaşamı ile ilgili son bir bilmece de, bu hayvanların yetişkinlerinin çiftleştikten sonra ne oldukları… Bu noktada da hipotezler çoğu zaman bilimsel gerçeklerden önde gidiyor. Bir grup bilim adamına göre, çiftleşen yılanbalıkları heyecan ve tutkularını yitirip intihar ediyorlar. Bu ikinci hipotez ise, onca yolun ve çiftleşmenin verdiği yorgunluk nedeniyle can verdikleri biçiminde… Ancak, bir göçebe hayatına sahip yılanbalıklarının neslinin tükenmesi diye bir şey sözkonusu değil… Çünkü, bir dişi yılanbalığı bir keresinde 800.000 ile 1.400.000 yumurtayı sulara bırakıyor. Bu rakam da bir hipotez… Sonuçsuz kalan son çalışmalar Bilim adamları, Yılanbalığı gerçeğini kavramak için çalışmalarını aralıksız sürdürüyorlar. 1974 yılında Japon bilim adamları yakaladıkları bir dişi yılanbalığını suni yolla döllemeyi denediler. laboratuarda gerçekleştirilen bu deneyde, dişi yılanbalığı yumurtlar yumurtlamaz öldü.. Karnı yarıldığında hayvanın dönüş yolculuğu sonunda hiç yiyeceği kalmadığı anlaşıldı. 1981 yılında, bu kez Alman okyanus bilimci Friedrich Wilheim Tesch ilginç bir deneyime girişti. Daha önce yakaladığı dört dişi yılanbalığını Sargasso Denizi'ne alıcılar bağlayarak bıraktı. Son sinyaller 700 metre derinlikten geldi ve daha sonra yılanbalıklarının izini kaybetti. Bunun üzerine bölgeye tam 21 dalış yaptı. 1.300 tane balık avladı, ama bunlardan hiçbiri yılanbalığı değildi. Kısacası yılanbalığı gizemini ve efsane kimliğini hala koruyor... Bu hayvan ile ilgili son çalışmalar yine Alman bılimadamlarının imzasını taşıyor. Kiel Okyanus Bilimleri Enstitüsü'nden Dietrich Schnack. Avrupa kıyısından dönüş yolculuğuna çıkan alıcı takılmış 4 yılanbalığını izledi. İki tanesinin izini yolculuğun ortasında kaybetti. Bir tanesi Sargasso Denizi'ne ulaştıktan 4 saat, diğeri ise 7 saat sonra öldü. Son yılanbalığı ölmeden önce 200 metre derinlikte ve 19 derece sıcaklıkta bulunuyordu. Max Planck Enstitüsü'nün deniz bilimleri bölümünden Hans Fricke'nin ise şansı daha yaver gitmedi. Sargasso Denizi'ne 6 dalış yaptı ve bunlarda sadece bir yılanbalığı larvası, bir tane de yetişkin yılanbalığına rastladı. Bu kadar az belgeyle bir noktaya ulaşamayacağını anlayınca da görevi terketti. Kısacası yılanbalığı gizemini ve efsane kimlisini hala koruyor... Ersin TURAN Hazırlayanlar : Kerem, merakediyorum grubu üyeleri merakediyorumgrubu@gmail.com Kaynak : Focus - Eylül 1998 Ersin Turan imzalı yazıdan alınmıştır. Paragraf başlıkları yazıya eklenmiştir. Lütfen bu kısmı silmeyiniz, kaynak göstererek paylaşınız. Saatlerce uğraşarak verdiğimiz emeği bir "Delet" tuşuyla yok etmeyin.
Yazının alındığı dergiyi aşağıdaki linkten indirebilirsiniz. Focus 1998 Eylül -- -- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36948] Mustafa Akaydın karakteri gerçek ordu düşmanı karakteridir. Posted: 28 Dec 2009 04:39 PM PST Asker düşmanlarını tanıyalım... GNH yönetmeliğinin son şekli ÖKK’lığına bu yetkiyi vermektedir bu yetki aktif hale her an geçebilir. Üst düzey komutanlar da kendilerine dikkat etmelidirler Türkiye 1919 öncesi şartlardadır, her özelleştirme ekonomik işgaldir, yurdumuz Sevr şartlarındadır, Başbakan Damat Ferit paşaya benzemektedir” sözlerine dikkat edelim. Bu sözler ‘Ekonomik, psikolojik ve siyasi işgal ve/veya teşebbüs durumunda işgali ortaya çıkarmak ve karşı tedbirleri uygulamak’ görevine ne kadar uygundur. Birileri dış işgal için kurulmuş gizli ordumuzu böyle yasal gerekçe ile darbe olacak beklentisine sokmaktadır. Ordu’yu iç güvenlik için göreve çağıranlar kendi tembelliklerini böyle kapatamazlar. ‘Ordu Göreve’ anlamına gelecek sözler söyleyen ve ordumuzun iç siyasete müdahalesini isteyen Mustafa Akaydın karakteri gerçek ordu düşmanı karakteridir. Asker düşmanlarını tanıyalım. Prof. Dr. Nevzat Tarhan - Haber 7 -- Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır. Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor... ------------------------------------- http://dava-vatan.blogspot.com/ -- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36939] TEHLİKENİN FARKINDA MISNIZ: Koskoca Orduyu Darbe Yapamaz Hale Getirdiler! Posted: 28 Dec 2009 03:25 PM PST Caf Caf'dan, Aralık Sayısı -- Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır. Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor... ------------------------------------- http://dava-vatan.blogspot.com/ -- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36945] MASONLAR VE KADINLAR-(I) Posted: 28 Dec 2009 03:20 PM PST MASONLAR VE KADINLAR-(I) Masonluk denince tezahür eden klasik hasmane tavırlara oldukça alışkınsınızdır ama masonlara karşı oluşan bu soğukluğun ve tedirginliğin dinamikleri ve sebepleri göz ardı edilmemelidir. Bazen ikbale uzanan cilalı merdivenler, bazen toplumsal değişimin ve buhranların dinamosu, bazen "kardeşlik ve yardımlaşma" vizyonu, bazen de ölümcül sırların ve entrikaların döndüğü gizemli dehlizler… Meşhur kapitalistler Rockfeller"la Rotschild"ı ve büyük sosyalist Karl Marks"la anarşizmin babası Proudhon"u aynı locada buluşturan ne olabilir? Meslekte ikbal bulmak ve "itibarlı"-"önemli" statüler elde etmenin yolu neden mason localarından geçer? Nazım Hikmet"le Ahmet Mithat Efendi"yi ve Namık Kemal"i aynı düşünce çemberine alabilen masonik yapılanmanın taşıdığı efsun nedir? Büyük komutan ve mason Bonapart"ın sonunu hazırlayan Waterloo"da mason biraderleri neden masonlar arası bir savaşı gerçekleştirdiler? 1789 Fransız ve 1917 Rus ihtilallerini masonların gerçekleştirmesini nasıl okumalıyız? Cemaleddin Afgani"yle Muhammed Abduh, prensip ve sembollerinin ekseriyetini muharref Tevrat ve eski pagan ritüellerinden alan, Allah inancını bir "yanılsama" olarak gören masonluk"ta ne buldular? Doğu irfanının akil bir vicdanı olan ve Müslüman kalarak kalkınmayı savunan Tunuslu Hayreddin Paşayla, irfan kaygısı taşımayan ıslahatçı Mustafa Reşit Paşayı tek bir hizaya getiren… Rıza Nur"la Hasan Ali Yücel"i kendisine ram eden… Bülent Ecevit"le son ittihatçı Celal Bayar"ı aynı renk tonuyla tekris eden… Bu soruların sonu yok! Madem barış, hayır ve insanlık için bir masonluk söz konusuysa gizlilik, kriptolar, ayrımcılık ve tuhaflıklar neden? Fakirler mason olamıyor. (masonlar.org sitesinde kendileri bu soruyu cevaplamışlardır) Asırlardır kadınların mason olamayacağına dair katı kuralları da değişmedi. Masonluğun kuralları 1723 yılında bir İngiliz rahibi olan James Anderson'a, dünyanın ilk Büyük Locası olan, 1717'de kurulmuş İngiltere Büyük Locası tarafından yazdırılmıştır. Anderson kurallarına göre kadınlar mason localarına kabul edilmezler; yasaktır. Neymiş, kadınlar zaten kutsalmış, azizmiş, masonluğa ihtiyaçları yokmuş. İşte samimiyetsizliğin delili bizzat kendi yayınlarındaki şu ifadelerdir: "Kadın pek nadir olarak karar istidat ve kabiliyetine maliktir. Zira za'fı, onu bencilliğe sürükler. Hem de o, erkekle mukayesede, tembel, az faal, az sebatkârdır, çabuk yorulur... Kadın, nefsine karşı da samimi değildir. Hiçbir zaman kusurlarını itiraf etmesini bilmez... Riyakârlık onda fıtridir. Buna bir de kibir ve azameti ilave ederseniz kadının hakiki seciyesini elde etmiş olursunuz. " (Türk Mason Dergisi, sayı 11, sf.50) İşte masonluk ve kadın açmazı… Bu şaşırtıcı nottan sonra şunu ifade etmem gerekiyor; İtalyan faşist lider Mussolini'nin ekstrem düşünce ve uygulamalarının yanında, ayırımcı politikaları da meşhurdur. Mussolini döneminde kadınlara karşı tam manasıyla radikal bir ayırımcılık uygulanıyor, kadınlar ikinci sınıf insan muamelesi görüyor ve hatta tamamen yok sayılıyorlardı. Mussolini bu düşüncesini Journal adlı Fransız gazetesine verdiği demeçte şu şekilde ifade etmişti: "Bizim devletimizde kadın hesapta olmamalıdır." (Maria Macciocchi, Faşizmin Analizi, sf.128-129) Mussolini'nin kadınlara karşı ayrımcı ve aşağılayıcı bakış açısına sahip olmasının temelinde mason localarında aldığı telkinlerin ne derece etkisi vardı acaba? Mason teşkilatlarına da sadece erkekler alınıp kadınlar kabul edilmemekte ve masonlar, kadınları hor, zayıf insanlar olarak görmekteydiler: "...Kadınlık bizim düzenimiz haricinde bırakılır, alınmaz." (World Freemasonary, sf.19) Görüleceği üzere masonlukta kadın ikinci sınıf bir varlıktır. Kadınlar ve fakirler hususundaki yasakçı düşünce tarzları ise basbayağı ayrımcılıktır. Bunlara rağmen masonlar, her zaman işgüzarlık olarak gördüğüm feminist hareketlerin hedef noktasına hiçbir zaman oturmaz. Türk masonları kadınlar ve masonlar açmazına nasıl yorum getiriyor? Büyük Üstad Kaya Paşakay sürekli kadın hakları savunuculuğu yapan masonik sisteme kadınların neden alınmadığına dair şunları söylüyor: --Masonluk 1717 yılında kendi kurallarını oluşturmuş. Buna “Muntazaman Masonluk” denir. Operatif Masonluk çağında inşaat işçileri arasında kadınlar yokmuş. İnşaat ağır bir iş. Biz de o zamanki kurallara riayet ediyoruz. Ama aramızda şöyle bir inanç taşıyoruz. Biz erkekler Mason, yani kâmil insan olmakta gayret gösterenleriz. Hanımlar zaten doğuştan kâmil insan olma mertebesine yakınlardır. O yüzden katılmalarına gerek görülmemiş. (Sabah, 27.3.2005) Kadınlar, doğuştan mükemmel doğan varlıklarmış… Buna göre erkekler kadınların mükemmelliğine ulaşabilmek için bir ömür masonluk yapmaları gerekecek demek ki! Ne ala! Peki, madem kadınlar doğuştan kâmil ve azizdir, bu kutsal varlıkların üstün düşüncelerinden ve vizyonlarından neden istifade etmeyi istemiyorlar? Takdir sizlerin… Masonluk kadınlara neden yasaklanmıştır; bu sorunun açık ve mantıki bir cevabı yoktur. İngiltere"de sadece masonluk değil, masonik özel kulüpler de kadınlara yasaktır. Kadınların mason localarına üye yapılmaması ilkesi global masonizmde modern imaj açısından sıkıntı yaratıyordu. Bu itibarla temsili ve göstermelik de olsa bazı localara kadın kabul edilmeye başlanmıştı. 1980'li yılların sonlarında, büyük mason mahfili'nin bazı üyeleri, birçok Batı ülkesinde olduğu gibi Türkiye"de kadınların mason olabilmelerinin sağlanması bakımından başlatılan girişimleri desteklediler. Bu minvalde 1989 yılında önce "Çağdaş Kardeşlik Dayanışma Derneği" adı altında bir dernek kuruldu. 1991 yılında bu derneğin üyelerinin masonluğa girebilmeleri amacıyla bir geçici loca oluşturuldu. Masonluğa giren kadınlar dört ayrı loca kurdular. Aynı yıl bu localar bir araya geldi ve "Kadın Büyük Mason Locası" adını alan bir büyük loca oluştu. Kadın masonlar sonradan hem bu örgütün hem de derneğin adını kadın masonlar büyük locası olarak değiştirdiler. Fransa`nın en eski mason birliği olan Büyük Doğu Locası 1772 yılından bu yana masonluğun global ve değişmez prensibi gereği sadece erkekleri üyeliğe kabul ediyordu. 2008 yılında 49.000 üyeli Fransız Büyük Doğu'ya bağlı bazı Mason locaları 6 kadın üyeyi bünyelerine kabul etmişlerdi. Ama kadınların mason localarına kabulü son yıllarda masonlar arasında büyük tartışmaların yaşanmasına sebep oluyordu. Fakat Büyük Doğu obediyansının üst yönetiminin izni alınmadan yapılan bu girişim sonucunda 169 Mason üstadının görevlerini dondurma kararı verilmişti. Geçen Eylül ayında Lyon şehrinde toplanan Büyük Doğu Mason Locası üyeleri yaptıkları oylamada sadece erkeklerin mason localarına üye olabileceği kararına vardı. Yani makyaj yapmayı reddedip aslına döndüler. Masonların ülke içi gizli yapıları, köklerinin yabancı ülkelerde bulunması, tarihi arka planlarına bakıldığında pek çok karanlık hadisede boy göstermiş olmaları gerek Anayasal açıdan, gerek Dernekler mevzuatı cihetiyle ve gerekse Ceza Muhakemesi açısından mercek altına alınmalarını ve soruşturulmalarını mecburi kılmaktadır. İşin tuhafı, mason locaları ve uzantıları tüm dünyada aynı düşünce ve prensiplere sahiptir. Bazı etkin kollarının ihtilalci bir karaktere sahip bulunduğu ve tarihi yönlendirdiği kaçınılmaz bir gerçektir. 6000"li yıllarının başlarında olan beyaz eldivenlilerin elbette ki önemli Türkiye sırları mevcuttur. Zira gizliliği oluşturan sırlardır. Öyle değil mi? Yazar: Gültekin AVCI http://www.stratejikboyut.com-- Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır. Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor... ------------------------------------- http://dava-vatan.blogspot.com/ -- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Posted: 28 Dec 2009 03:16 PM PST Gandi Dandi'nin HİÇ PKK'yı lanetlediğini duydunuzmu, gördünüzmü varsa lütfen paylaşırmısınız! -- Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır. Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor... ------------------------------------- http://dava-vatan.blogspot.com/ -- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Posted: 28 Dec 2009 01:20 PM PST Soru: Sevgili Sivilay Abla, CHP ve MHP kol kola vermiş “ille de savaş olsun, ister çamurdan olsun” şarkısını söylüyorlar. Ne yapmalı da onları vazgeçirmeli? (Ceyda) Cevap: Sevgili Ceyda, muhalefet partilerinin birikmiş enerjileri var. Bu enerjilerini yakmaları için onlara özel büyük bir paintball turnuvası düzenlenmeli. CHP’liler kırmızı kuvvetler, MHP’liler ise kıpkırmızı kuvvetler olur. İçlerindeki savaşma dürtüsü bitene kadar turnuva devam eder. Böylece onların canı savaş çekiyor diye kimsenin evladı canından olmamış olur. -- Dr. Tarık Ziya Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı -- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36920] Soru: Sevgili Sivilay Abla, Muhatap almadan bir çözüm olamaz mı? Posted: 28 Dec 2009 01:19 PM PST Soru: Sevgili Sivilay Abla, Kürt açılımından ben de umutlanmak istiyorum ama devletimizin PKK terör örgütünü muhatap alacak olması düşüncesi bile kanıma dokunuyor. Muhatap almadan bir çözüm olamaz mı? (Nedim Temizel) Cevap: Sevgili Nedim, bu konuda kaygılanmak için biraz geç kaldın. Başta ordumuz olmak üzere devlet PKK’yı o kadar çok muhatap aldı ki. Örneğin; Kastamonu’da bulunan asker sayısının yüz katını Şırnak’a yerleştirerek muhatap aldı. Korucu diye başka yerde olmayan bir silahlı güç oluşturarak muhatap aldı. PKK’lıların görüldüğü yerlerde görev yapan askerlere yıllarca çift maaş bağlayarak, bu bölgeleri olağanüstü hal ilan ederek muhatap aldı. PKK ile savaşması için özel birlikler yetiştirerek, en iriyarı askerleri bu birliklerde istihdam ederek, bu askerlere pahalı teçhizatlar satın alarak muhatap aldı. Kısacası, Devletimiz 25 senedir PKK’yı acayip muhatap aldı, şimdiki ne daha az ne daha fazla. -- Dr. Tarık Ziya Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı -- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36917] Sirmen resmen 'Gladio' dedi! Posted: 28 Dec 2009 01:18 PM PST
-- Dr. Tarık Ziya Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı -- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36928] Kemalistlerin ağa babası İngiliz ajanı çıktı! Posted: 28 Dec 2009 01:18 PM PST
-- Dr. Tarık Ziya Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı -- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36915] CHP'ye postallı servis Posted: 28 Dec 2009 01:18 PM PST
-- Dr. Tarık Ziya Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı -- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36922] 23-28 Aralık Kafkasya Bölgesindn Haber Özetleri Posted: 28 Dec 2009 11:32 AM PST
haberin devamı... www.shamilonline.org ****
haberin devamı... www.shamilonline.org ****
haberin devamı... www.shamilonline.org ****
haberin devamı... www.shamilonline.org ****
haberin devamı... www.shamilonline.org ****
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
RE: [anadoluhaber:36949] İngilizlerin Yalanı ve Mehmet Akif ERSOY Posted: 28 Dec 2009 10:30 AM PST SAYIN YAKUP MUSA KARDEŞİMİZİN YAZINI DİKKATLE OKUDUM. TEŞEKKÜR EDİYORUM. TEK YOL İSLAMDİR. Date: Sun, 27 Dec 2009 16:41:34 +0200 Subject: [anadoluhaber:36876] İngilizlerin Yalanı ve Mehmet Akif ERSOY From: yakupmusa@gmail.com To: anadoluhaber@googlegroups.com; huryorum@hotmail.com İNGİLİZLERİN YALANI VE MEHMET AKİF ERSOY
Çanakkale savaşı başladığı zaman, rahmetli Mehmet Akif ERSOY resmi bir görevle ALMANYA’da BERLİN’de idi. Ertuğrul DÜZDAĞ’ın da ifade ettiği gibi, Birinci Dünya Savaşı’nda, İngiliz-Fransız birliğine karşı Alman ve Avusturya kuvvetleri savaşmışlardı. Ancak bu savaş, sadece “Avrupalı devletler savaşı” olmaktan çıkmış, işin içine birçok başka milletler de türlü entrikalarla sokulmuştu. Esasında birinci ve ikinci dünya savaşının mimarları masonlardı. Kendi çıkarlarına dayalı yeni dünya düzenlerinin kurulabilmesi için bu savaşın çıkarılması gerekliydi. Şu anki tarihe baktığımızda başarıya ulaştıklarını söyleyebiliriz.
Özellikle de, İngiliz Fransız ittifakı, sömürgelerinden topladıkları paralı askerleri cepheye sürüyorlardı. Bu askerlerin büyük bir bölümü de Müslümanlardan meydana geliyordu. Bu Müslüman askerlerin bir kısmı da, Çanakkale cephesinde bize karşı savaştırılmıştı.
Çünkü onlar; yani Asyalı ve Afrikalı Müslümanlar İngilizler tarafından aldatılıyordu!
Onları, “Almanlar Osmanlı padişahını esir aldı, bize katılın da, padişahı esaretten kurtaralım!” diye İngilizler kandırıyorlardı.
Almanlar bu kuyruklu İngiliz yalanını bir türlü anlatamıyor, deşifre edemiyorlardı.
Bu beceriksizliklerinden dolayı İSTANBUL’dan yardım istediler. BERLİN’e , “güzel Arapça bilen, hitabet yeteneği yüksek, edebiyat ve tarih bilgisi olan kimseleri” göndermesini istemişlerdi. Almanların isteği için İSTANBUL iki önemli şahsiyeti seçmişti. Bunlardan biri Mehmet Akif, diğeri de Şeyh Salih Tunusi idi.
Mehmet Akif, WİNSDORF’daki camide toplanmış olan Müslümanlara hitap etti ve onlara “İngilizlerin yalan söylediğini” anlattı. İkna etmeyi de başardı. ALMANYA’daki görevini bitirip dönerken AVUSTURYA’nın başkenti VİYANA’ya uğrayan Akif; bizlere hiçbir zaman değişmeyen “batı politikasını” bir defa daha VİYANA’da görür ve yıkılır.
“Biz bu adamlarla mı birlikteyiz? Mehmetçik bu adamlarla mı silah arkadaşı oluyor?” diye hayıflanır.
Bu değerli insanı tam kalbinden vuran olay şudur: Gece yarısı müthiş bir gürültüyle uyanır. Kalmış olduğu otel odasından hemen aşağı iner ve resepsiyon görevlisine ne olduğunu sorar… Kendisine aldıkları habere göre, Kudüs Osmanlı’nın işgalinden çıkmış ve artık İngiliz işgali altına girmiştir.
Mehmet Akif, bu açıklama karşısında şaşırır çünkü KUDÜS’ü İngilizler aldı diye sevinenler, bizim sözde silah arkadaşlarımız ve müttefiğimiz olan AVUSTURYA’lılardır. Madem KUDÜS kaybedildiyse aynı zamanda AVUSTURYA’nın da kaybı olması gerekmez mi? Resepsiyon görevlisinin açıklaması ise daha ilginçtir. (Bu görüş/düşünce şu anda işgalci, sömürücü, İslam, Türk düşmanı Avrupa’nın da halen görüşü, düşüncesi, niyetidir.)
“Evet ama neticede KUDÜS Müslümanlardan çıkıp Hıristiyanların eline geçmiş olmuyor mu?” der otel görevlisi. Buradan çıkartacağımız ders Hıristiyanların her ne şekilde olursa olsun daima birlikte oldukları, hepsinin de İslam düşmanı olduğudur. Mehmet Akif şaşkınlıkla bu olayı kutlayan, caddeleri dolduran kalabalığa bakakalır. Çan seslerine sevinç çığlıkları karışmaktadır. Çok üzülür, bu dost diye güvenilenlere esefle bakar.
Ben bu vatansever, Müslüman kıymetli şairin söyleyemediklerini söyleyeyim;
“Batı’nın bize olan dostluğu bu ise, yüce Allah düşmanlıklarından korusun!” Batı politikasının bu temel esasları günümüzde de geçmişte olduğu gibi aynen devam etmektedir. Siz hiç başörtülülere yönelik yapılan kanunsuz yasaklara AB ülkelerinden bir protesto bir kınama hiç görüp duydunuz mu? Kesinlikle duyamazsınız. Yaklaşık bin yıldır kesintisiz İslam ve Türk düşmanlığı içindedirler. Bu görevi tarih boyunca hiç aksatmadan götürmüşlerdir. Ama bizim politikacılarımız AB sevdası içinde ve bize hiçbir zaman faydası olmayan AB’ye girmek için bu netamelilerin her dediklerini sorgusuz sualsiz yerine getirmektedirler.
Geçmişte KUDÜS Osmanlı’nın elinden çıktı diye sevinenler şimdi kendi zihniyetindekilerin ülkeyi yönetmesinden büyük mutluluk duyuyorlardır. Böyle bir zihniyetteki Avrupa’dan özgürlük, dostluk beklemek büyük bir saflık olur. Şunu bilelim ki AB’den, Avrupa’dan ve AB’ye girmeyi bir kurtuluş gibi gören zihniyetten bize kesinlikle fayda yoktur.
Selam, saygı ve dualarımla. Yakup MUSA 27.12.2009
-- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin Windows 7: Gündelik işlerinizi basitleştirin. Size en uygun bilgisayarı bulun. | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36930] Güven tazelenmezse, Başbuğ'un bile görevden alınması gündeme gelebilir. Posted: 28 Dec 2009 09:19 AM PST 'Operasyon Ergenekon' adlı kitabından dolayı 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan gazeteci Şamil Tayyar: AKP hakkında 2. kez kapatma davası açılırsa, Ergenekon soruşturması kızışır, çok sayıda general tutuklanır. Başbakan, Arınç'a suikast iddiasını önemsiyor. Güven tazelenmezse, Başbuğ’un bile görevden alınması gündeme gelebilir. İşte Akşam Gazetesi'nden Nagehan Alçı'nın Tayyar'la yapığı o röportaj: Size karşı Ergenekon ile ilgili açılan kaç dava var? 30-35 arası. Ergenekon davasının bu aşamaya gelmesinde benim ciddi bir rolüm olduğunu düşünenler var. Hatta birtakım çevreler soruşturmayı yürüten savcıları yönlendirdiğimi iddia ediyorlar. O nedenle hedef haline getirildim. Bir dönem Susurluk gazetecileri vardı, şimdi de Ergenekon gazetecileri var. Siz bunların başını çekiyorsunuz. Bunu bir avantaj mı yoksa bir dezavantaj olarak mı görüyorsunuz? Toplumsal ilgi bakımından avantaj ama başıma gelen bu işler bakımından dezavantaj. Sonuçta siz, aileniz, çevreniz hedef haline geliyorsunuz. Koruma ile gezmeye başlıyorsunuz. Ben bu yüzden evimi değiştirdim. Ama korumayı bir süre önce salıverdim. Sürekli biriyle dolaşmak çok zor bir şey. Hakkınızda verilen son karara gelirsek...Mahkeme 1 yıl 8 ay hapis cezası kararı verdi, sonra bunu 5 yıl suç işlememe şartıyla erteledi. Bu, ne anlama geliyor? 5 yıl mahkeme sizi denetim altına alıyor. Bu sürede trafik cezası hariç herhangi bir suçtan ceza alırsanız ikisi birlikte değerlendiriliyor. Siz temyiz hakkınızı kullanıyorsunuz ve konu Yargıtay’a gidiyor. Yargıtay onarsa o zaman tüm cezaları birlikte çekersiniz. Bu karar, bundan sonra Ergenekon üzerine kalem oynatmayacağınız anlamına mı geliyor? Yazmaya devam edeceğim tabii ama beni sınırlandıracak. Daha önce de 14 Eylül’de verilen ve aynı şekilde 5 yıl suç işlememeyi gerektiren bir cezam vardı. Şimdi kronometre üç ay daha ileri gitti. Bunlar hukuki değil, siyasi kararlar. Neden size yönelik siyasi kararlar veriyorlar? Bakın, Malatya davası ile ilgili yazdıklarım nedeniyle Muzaffer Tekin, Veli Küçük, Zekeriya Öztürk şikayetçi oluyorlar. Oysa onlar mağdur değil ki. Neden yapıyorlar bunu o zaman? Benimle bilinçli uğraşıyorlar çünkü bu konuyu canlı ve sıcak tutuyorum. Beni bertaraf edebilirlerse davanın akamete uğraması kolaylaşır. Bu kadar çok belgeye, emniyet içinden bu kadar detaylı bilgiye nasıl ulaşıyorsunuz? Bu arz talep meselesi. Siz işlerin üzerine gidince bilgi geliyor. Bu Susurluk’ta da oldu ama o zaman bununla uğraşan gazetecilere kahraman dendi, şimdi ise suçlu muamelesi görüyoruz. Emniyete yakınlık meselesine gelince, beni bir yere angaje edip zayıflatmaya çalışıyorlar. Oysa 25 yıldır Ankara’da gazetecilik yapıyorum. Burada her gazetecinin belli çevrelerle ilişkileri vardır, olmak zorunda. Benim sadece emniyetle değil, her kesimle ilişkim var. Sizinle ilgili mahkemenin verdiği son kararın bozulma ihtimali var mı? Ben aldığım cezadan ya da boy hedefi yapılmaktan dolayı kırgın ya da sitemkâr değilim. Beni asıl endişelendiren hükümetin bu süreçteki rolü. Son dönemde TCK’da bir değişiklik çalışması var. Biz gazetecilerin yargılandığı maddelerle ilgili. Eğer bunlarda ceza artırımı söz konusu olursa bu cezaların ertelenmesi ya da paraya çevrilmesi imkânsızlaşacak. Bu basın özgürlüğüne büyük bir darbedir. Sanıyorum Genelkurmay, hükümeti bu konuda ciddi şekilde sıkıştırıyor. Genelkurmay önce yargıyı kafese aldı, şimdi de hükümeti kafese sokmak üzere. Bu kaygıdan dolayı mı meslektaşlarınız bu kez size büyük destek verdiler? Olabilir, bu kez medya sınavı geçti. Farklı kamplarda görünen gazeteciler de arkamda durdular. Mesela normal şartlarda benimle Balçiçek Pamir’in bir araya gelmesi çok zordur. Bana ve dolayısıyla basın özgürlüğüne destek vermesi son derece önemli. Diğer birçok meslektaşım da öyle. Böylece belki de medyadaki kutuplaşmayı kırmanın bir vesilesi doğmuş olur. Devlet içindeki mutabakat bozuldu Ergenekon’un ‘bilirkişisi’ gibi bir imajınız oluştu. Ama Ergenekon’un ne olduğu ile ilgili kafa karışıklığı var. Siz çetelerden bahsediyorsunuz, Ergenekon hepsinin üst şemsiyesi mi? Tepede merkezi ve derin bir yapı. Bir de onun bağlı oldukları var. Tepedeki yapı Ergenekon. Aslında Silivri’de yargılananlar tam olarak Ergenekon’u tarif etmiyor. Suyunun suyu bile değil. En tepedeki isimlerin yargılanması gibi bir olasılık en azından şimdilik görünmüyor diyorsunuz. Peki ama Eruygur, Tolon gibi isimler yargılanabiliyor da tepe isimler neden yargılanamıyor? Tolon ve Eruygur da yüksek rütbeli isimler sonuçta. Evet, aslında 9 Mart ile ilgili hesaplaşmayı saymazsak ilk defa bu kadar üst düzeyde bir sorgulama yapılıyor. Ama bir yerde kestiler. Devlet içindeki kısmi mutabakat bozuldu. O mutabakat olmasa Şener Paşa’yı da Hurşit Paşa’yı da asla göz altına alamazlardı. Neden bozuldu? Hükümetin demokratik açılım dolayısıyla eli zayıfladı. Devamı için askere karşı daha toleranslı. Operasyonun devamı gelecek mi yoksa burada mı kalacak süreç? Kesin bir şey söylemek zor ama temel faktörler değişirse soruşturmanın seyri de değişebilir. Ne olabilir mesela? 2008’de AK Parti hakkında kapatma davası açılmasa soruşturma bu kadar büyümeyebilirdi. Yarın parti hakkında ikinci bir kapatma davası açılırsa... Açılırsa ne olur? O zaman çok sayıda general içeri alınabilir. Belki Genelkurmay Başkanı’nın da görevden alınması söz konusu olabilir. Bundan şu çıkıyor: “Operasyonu tamamen hükümet yönlendiriyor” Öyle mi? Hayır, bunu hükümetin yönlendirdiği bir operasyon olarak görmüyorum. Soruşturmayı yürüten savcıların operasyonun devamı için arkalarında ciddi bir siyasi iradeye ihtiyaçları var. Ama o irade şu an yok. Çünkü dediğim gibi demokratik açılım nedeniyle hükümet askerle el sıkıştı. Ama ikinci bir kapatma davası açılırsa hükümetin siyasi iradesi zayıflar? O zaman iktidar partisi uzlaşarak değil, çatışarak ayakta kalmaya çalışır. Daha agresif olur. İçeri alınabilir dediğiniz generaller kimler? Emekli generaller. Söz gelimi yakın bir zamanda darbe günlüklerinde ismi geçen paşaların ifadeleri alındı. Sonra tutuklama talebine bile ihtiyaç duyulmadan serbest bırakıldılar. En kötü ihtimalle mahkemeye sevk edilmeleri gerekiyordu. Ama devletteki mutabakat etkili oldu. Oysa Mustafa Balbay, günlükleri nedeniyle yargılanıyorsa Özden Örnek niye dışarıda? Biri Ergenekon günlükleri ise diğeri Narnia günlükleri mi? Bu generaller serbest bırakılacaklarsa sorgulamaları niye alındı? Topluma ‘temizler’ mesajı vermek için mi? Ona ilişkin söylenecek çok şey var ama şu an için erken. Neden erken olsun? Yanlış anlaşılabilir ama zaman içinde onu da açıklarım. Orada çok karanlık bir nokta var. Bu basit hukuki bir süreç değil. Özel Kuvvetler karargâhı neden basıldı? Bülent Arınç’a suiast iddiası ile ilgili ilginç gelişmeler yaşandı. Son olarak Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’nın üç saat görüşmesini nasıl yorumluyorsunuz? Bir mutabakat var mı? Bu, Ergenekon’dan bağımsız bir olay. Eğer biz Ergenekon’u Silivri ile sınırlı tutuyorsak bu farklı bir şey. Ama sonuçta devlet içinde kümelenmiş odaklar var. Çukurambar’da ele geçirilen notta Arınç’ın ismi yok ama adres var. Ayrıca lojman ve işyerlerinde yapılan aramalarda özel bilgi notlarına rastlandı. Gözaltına alınan 8 asker o notlardaki isimler. Özel Kuvvetler karargâhına neden baskın yapıldı? Cevapsız kalan sorular yüzünden. Başbakan karanlık noktaların aydınlatılmasını istiyor ama asker tepkili. Yani bir mutabakat yok mu? Baskının sürmesi mutabakatın olmadığını gösteriyor. Onun için mühürler söküldü, arşive dalındı. Asker devlet sırrı gerekçesiyle karşı çıktığı için ara yol bulundu. Devlet sırrını sadece hakim görürmüş, o nedenle arşiv taramasını sadece hakim yapıyor. Başbakanlık’taki zirveye ne diyorsunuz? O MGK toplantısı öncesi hazırlık niteliğindeydi. Baskın da olağanüstü gündem maddesi olarak masaya yatırıldı. Sonuçta Başbakan suikast iddiasını çok önemsiyor, eski pozisyonuna döndü. Yeniden güven tazelenmezse ilişkilerin seyri değişebilir. Süreç devam ederse Genelkurmay Başkanı’nın görevden alınması dahil önemli operasyonlar gündeme gelebilir. Burada Başbuğ’un tavrı önemli rol oynayacak. Ergenekon’un cadı avına döndüğü ile ilgili bir kanaat oluştu. İddianamenin greksiz ayrıntılarla dolu olduğu söyleniyor. Siz Ergenekon sürecinde hata görüyor musunuz? Görüyorum tabii ki. Ben olsam Yalçın Küçük ve Türkan Saylan’ı asla dahil etmezdim mesela. İddianame de evet detaylı ama savcılar her ayrıntıyı koymazlarsa haklarında spekülasyonlar yapılıyor. Onların inisiyatif kullanabileceği kanun değişikliğinin yapılması lazım. Siz iddianameye dayanarak Güler Kömürcü ve Tuğrul Türkeş arasında geçen konuşmayı yazdığınız için hüküm giydiniz. Pişman mısınız? Bugün olsa yazmayabilirdim ama orada yazanların da yabana atılmaması gerektiğini düşünüyorum. Oradaki dostluk başka bir amaca hizmet ediyor gibi görünüyor. Ergenekon’u koruyan bir anlayış var. O ilişki bu nedenle özel olmaktan çıkıyor. Bunu yazmak etik olarak tartışılabilir ama bunu yaptırıma dönüştürmek ayrı. Kapatma davası açılırsa hükümet bir numaraya da dokunacak kadar cesurlaşır mı? Onu bilemeyiz. Çatışmanın dozuna bağlı. Onu karşılıklı anlaşmalar belirleyecek. Bir numaraya dokunmak Türkiye’de neye sebep olur? Neden bu kadar çekiniliyor? Güçlü bir karakter. Ona gücünü veren ise devlet içindeki bazı kurumlar. O kurumlar harekete geçerse Türkiye’yi darbeye götürebilecek provokatif eylemler başlayabilir, faili meçhul cinayetler tetiklenebilir, hükümete muhtıra verilmesi için ciddi baskı ortamı oluşabilir. -- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36926] "Delilleri yakıyoruz" Posted: 28 Dec 2009 08:59 AM PST "Delilleri yakıyoruz" Hakim ve savcıların, Özel Kuvvetler'e bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığı'nda yaptığı aramanın nedeni olan konuşmaya BUGÜN ulaştı. Devlet Bakanı Bülent Arınç'ın Çukurambar'da, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in Dikmen'deki evi ile kabinenin 2 üyesinin de "takip" edildiği öne sürülen soruşturma kapsamında polis Seferberlik Tetkik Kurulu'nda görevli er S. T'nin telefonlarını dinlemeye aldı. İki subayın gözaltına alınıp serbest bırakılmasından sonra gerçekleşen o "kritik" konuşma soruşturmanın biranda seyrini değiştirdi. Teknik takibe takıldı Özel Kuvvetler'e bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı'nda 2 gün arama yapılmasına neden olan telefon dinleme kayıtlarına BUGÜN ulaştı. Ankara Bölge Başkanlığı'nda er olarak görev yapan S. T.'nin babası ile yaptığı "delillerin yok edildiğine" ilişkin konuşma dinlemeye takıldı. Polis, dinleme kayıtlarını soruşturmayı yürüten Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgin'e iletti. Savcı Bilgin hemen 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurarak delillerin karartılmasını önlemek için Seferberlik Tetkik Kurulu'nda genel arama yapılması için karar çıkarttı. İfadesi alınacak Telekulağa takılan bu konuşmadan 24 saat sonra karargahta 2 ayrı arama gerçekleşti. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı takip ettikleri iddiasıyla ikinci kez gözaltına alınan Albay Erkan Yılmaz B. ile Binbaşı İbrahim G'nin şoförlüğünü yaptığını öne sürülen er S. T'nin 24 Aralık 2009 günü saat 19.00 sıralarında babası R. T. ile yaptığı konuşma kayda girdi. Soruşturma kapsamında er S. T'nin de ifadesine başvurulacağı öğrenildi. Dinlemeye takılan konuşma şöyle gerçekleşti: Er S. T: İyi, biz de evrak yakıyoruz. Baba R. T: Evrak mı yakıyorsunuz? Er S.T : Heee. Baba R. T: Neden? Er S. T: Delilleri Baba R. T: Talimat mı var? Er S. T: Ya, var işte. Bir sürü şeyler var, onları falan yakıyoruz. Baba R. T: Bak sen, bak böyle şeyler söyleme telefonda bize tamam mı? Telefonunu dinlerler. Er S. T: Yok yaa? -- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:36921] Boyner 14 yıllık sessizliğini bozdu Posted: 28 Dec 2009 08:57 AM PST Boyner 14 yıllık sessizliğini bozdu Ekonomi ve siyasetin önemli ismi Cem Boyner, 14 yıllık suskunluğunu açılım için bozdu. Açılım'a destek veren Boyner,AK Parti’nin barışı ve huzuru getirmeyi amaçladığını söyledi. Açılım için millet desteğinin yeterli olacağını söyleyen Boyner, Reşadiye baskınının Kürt halkına ihanet olduğunu söyledi. 90’lı yılların ortalarında Kürt sorununun çözümü için “demokratik siyaset” önerisinde bulunan Cem Boyner, 14 yıllık suskunluğunu AK Parti’nin demokratik açılımını desteklemek için bozdu. TÜSİAD ve Yeni Demokrasi Hareketi (YDH) eski başkanı, işadamı Boyner, Milliyet gazetesine verdiği röportajda, AK Parti’nin barışı ve huzuru getirmeyi amaçladığını ifade etti. KARDEŞLİK MAYAMIZ BOZULMADAN PKK’nın Tokat’ta 7 askerin şehit edilmesi olayı ile son zamanların en büyük stratejik hatasını yaptığını belirten Boyner, “Tokat-Reşadiye katliamı ile barış-açılım sürecini bombaladı. Kürt halkına, barış ve demokratik haklarına kavuşmak isteyen, çırpınan milyonlara ağır bir ihanet bu” dedi. İşte Boyner’in çarpıcı açıklamaları: Bu kavga, henüz devletle Kürtlerin kavgası hemen ama hemen sona erdirilmeli. Devletle Kürtlerin kavgası, Türklerle-Kürtlerin kavgası haline gelmeden, kardeşlik mayamız bozulmadan bitmeli. CUMHURİYET’İN 86 YILLIK BORÇLARI Hükümet, askeri sivil bürokrasiye teslim olmadan demokratik açılımı derhal hayata geçirmeli, Kürt vatandaşlarına kendi etnik kimlikleri ile temsil, ifade ve eşit hak temelinde vatandaşlık için yola çıkmalıdır. Cumhuriyetin 86 yılında, biriktirilmiş, gasp edilmiş borçları ödemek gerekiyor. Kabahatler için özür dilenmelidir. Silahlar susmadan da bu yapılabilir. AK Parti barış istiyor diğerleri sınıfta kaldı AK Parti, Alevi açılımı ile ümmetçi olmadığını, Kürt açılımı ile milliyetçi olmadığını kanıtladı. AK Parti barış ve huzur getirmeyi amaçlayan tek aktör ama kimseden yardım alamayacak. İhtiyacı da yok. Milletin desteği yeter. MHP milliyetçi. Kürt açılımına karşı, ancak sokağı sorumlulukla kontrol altında tutuyor. DTP, centilmen Ahmet Türk’ün DTP’si olmaktan çıkmıştı. CHP, milliyetçi, devletçi. Halktan uzak, Alevilerden kopuk. PKK’nın tek derdi varlığını sürdürmek PKK kendisini Kürtlerin haklarından çok Öcalan’ın rahatına ve geleceğine adamış görünüyor. Kürt partisi DTP yeni adıyla BDP, Sinn Fein inceliğini göstermeyip doğrudan PKK’nın ve Öcalan’ın sözcülüğüne soyunacaksa gündem bellidir. Öcalan’a daha iyi koşullar, iyi bir cezaevi, ev hapsi, af... Sonra Meclis. Sonuç? Açılmadan kapanım. PKK barışı umursamıyor, sadece PKK’yı istiyor.Öcalan için de varsa yoksa kendi rolü. Söylenmeyeni söylemiş siyasi lince uğramıştı İş adamı Cem Boyner 1994’te Yeni Demokrasi Hareketi’ni (YDH) kurdu. Kürt sorununun demokratik çözümü söylemi YDH’nin hedef tahtasına oturtulmasına da neden olmuştu. Tansu Çiller’in Başbakan, Doğan Güreş’in de Genelkurmay Başkanlığı yaptığı ve Kürt sorununun sert bir çatışma ortamına girdiği dönemde konuşan Boyner, sorunun demokratik siyasetle çözülmesini, Kürtlerin kültürel haklarının varlığını tanımak gerektiğini söylüyordu. YDH üç sene ayakta kalabilmişti. -- Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin |
You are subscribed to email updates from ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 20 West Kinzie, Chicago IL USA 60610 |
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.