Sayın Bulut
Gayet faydalı bilgilendirici ve inandırıcı bir yazı yazmışsınız. Bunun için öncelikle teşekkür ederim.
Bildiğiniz gibi Türkiye de Yahudi karşıtlığı 28 Şubatla başlamış ve Türkiye'deki yasakçı jakobenlerin bazı Sabataist ve onlara bağlı hareket eden masonlarca yönlendirdiği kanaati yaygınlaşmış ve buda Yahudilere karşı bir öfke patlamasına sebep olmuştur.
Bunun üzerine İsrail'in son orantısız güç uygulaması ve anlaşmayı değil mutlak teslim olmayı öngören diretmeleri 28 Şubatla milletimize karşıda her an sıcak saldırıya dönüşebilecek hareketin sıcak kısmını Gazze'deki olaylarda görmekte bardağı taşırmıştır.
İsrail okul çocuklarının atılacak bombalara resimler yapan görüntüleri ve ordunun hahamlar tarafından verilen kadın çocuk hayvan demeden öldürülmesi fetvası vermesi ise halkımıza inanılamayacak kadar vahşice görünen bir etki yapmıştır. Ayrıca bu gruplarda yazan Yahudilerden bu konuda bir üzüntü değil bilakis haklılık savunmaları çıkmış ve Yahudilerin Yahudi olmayanların tümünü hayvandan da değersiz gördükleri izlenimi yayılmıştır. Bizdeki ırkçı oyların İsrail'deki oranın yanında pekte önemsenmeyecek bir rakam olduğunu düşündürmektedir.
Çünkü İsrail den Tüm Gazze'yi içindekiler ile birlikte toplu katletme teklifleri dahi gelmektedir. Dünyadaki diğer savaşlardan daha fazla nefret toplaması ise canlı yayında katliamdan çekinmemesi ve intikamcı ve canice yaklaşımıdır.
İsrail normal insan moduna dönmezse bu bölgede silah zoru ile barınması imkânsızlaşacaktır. İşin kötüsü başkaları da geriye dönüşte kabul etmeyecektir. Sığınacakları tek kapı yine Türkiye kalacaktır. Bu yüzden aşırı kibir sarhoşu olmaktan vazgeçip uzlaşmacı bir siyasete geçmek için henüz zaman vardır ama bu süre hiç de uzun değildir diye düşünüyorum.
Selamlar
A.D.Şimşek
Değerli Arkadaşlar,Bir süredir Yahudiler ve Siyonizm üzerine yazılar yazılmaktadır. Bu yazıları yazanların çoğu yaşamlarında Musevi veya Yahudilerle tanışmadığı gibi İsrail'de de bulunmamıştır. Ben Müslümanım ve bir Türküm. Bunu ön yargıyla okumamanız ve yazan kişinin kültürel kimliğini bilmeniz için belirtiyorum.5 yıl öncesine kadar bende Yahudileri ve Musevileri homojen (tek yapılı) bir toplum olarak bildim ve İsrail'i gördüğümde bunun böyle olmadığını anladım. Nasıl ki, bizim toplumumuzda Kuran-ı kerim (Furkan) işlevini kaybetmiş ve siyasetin-ticaretin-çıkarcılığın-Allah'la pazarlığın esiri edilmişse, İsrail'de de durum farklı değildir. 1400 yılda 40 fırkaya ayırdığımız İslam gibi Musevilik dini de 100 fırkaya ayrılmıştır. İllere göre, hatta köylere göre farklı yaşam biçimleri ve inanış türleri gelişmiştir. İsrail'de de Türkiye'de olduğu gibi Tel Aviv ve Kudüs sokaklarında gezen sıradan Musevi insanlar bizdeki insanlardan farklı değil. Yurt dışından özellikle son dönem Rusya'dan (daha doğrusu önceki SSCB) göçle gelen 1 milyona yakın insan var. ABD ve AB ülkelerinden yaşlılık ve emeklilik günlerini geçirmeye gelen, bölgenin egsotizmine kapılanlar var ve sayıları küçümsenemeyecek kadar (yaklaşık 500 000), Habeşistan'dan gelen Saba Melikesi Belkıs nedeniyle dinsel ve tarihi bağ kurulan bir o kadar insan daha var. Suriye ve Golan tepelerinin işgali sonrası vatandaşlığa aldıkları Velid Canbolat'ın Dürzi topluluğu var. Özellikle, polis teşkilatında kendilerine iş verilmiş ve ticaretle de uğraşıyorlar. Bir de özellikle Hayfa taraflarında yoğunlaşan Karaim kökünden (Hazar Türkleri-aslen Judaist) insanlar var. Bu insanların çoğu bırakın Tevrat'ı İbranice'yi bile doğru dürüst konuşamıyor ve kurslara gidiyorlar. Genelde insnlar İngilizceyle anlaşıyor. Nüfus toplamda 6,5-7 milyon kadar. Sizin bahsettiğiniz Torah ve Haham sözlerine bağlı Ortodoks Musevi kitle bu nüfusun içinde 1 milyon kadar bile değil. 1 milyon kadar Arap, ki buna Betlehem bölgesinde yoğunlaşan Hristiyan Araplar da dahil İsrail Vatandaşıdır. Bunun dışında işgal altındaki Filistin toprakları dahil 6 milyon kadar Filistinliyle iç içe yaşamaktalar. Duvarların saçma olduğu artık toplumun genelinde anlaşıldı ve kabul gördü. Özetle İsrail'in iç toplumsal yapısı oldukça heterojendir, dinamikleri de sanıldığından çok zayıftır. Sorun sıradan Yahudi ve Musevilerde değil, yönetimi elde tutan elitlerdir. Bu Filistin tarafı için de aynen geçerlidir.Siyonizm meselesine gelince hangi Siyonizm? Jabotinsky den Teodor Hertzl'e pek çok farklı biçimi vardır. Aynı, Nihal Atsız, Mehmet Akif, Namık Kemal, Ziya Gökalp, Yusuf Akçora, Prens Sebahattin, Kırımlı İsmail Gaspıralı...vb. Türkçülükleri örneklerinde olduğu gibi, Siyonizmin de pek çok türü imal edilmiş durumdadır. Militer olan görüşler olduğu gibi, müspet olan saf milliyetçilik hareketleri de vardır. Sosyal dayanışma, diğer milletlerle bilimde, sporda, sanatta yarışma müsbet bir milliyetçilik anlayışıdır. Musevi ve Yahudilerin sıradan karşılaşabileceğiniz insanlarında hal ve hareket bu şekildedir. Bu tür bir milliyetçilik (Siyonizm) hareketini aşağılamak gereksizdir. Özellikle, Türkiye'de yaşayan Musevi vatandaşların gönlünü incitebilecek, onları ötekileştirecek bir faaliyetin anlamsızlığı ve ahlaksızlığına sanırım sizler de katılırsınız. Türkiye'de yaşayan Musevilerin pek çoğu Kosher mutfak gibi günlük sıradan uygulamalara bile yabancılaşmışlardır. Bunun örneklerini hem İsrail'de hem İstanbul'da gözlemledim.Son olarak uluslararası yapılanmalar ve bunların propogandalarından söz etmek gerekir. Çünkü, aslında tüm dünya coğrafyasında İsrail ve Museviler ve Yahudiler'le ilgili görüşler o merkezlerden yönetilmektedir. Bildiğiniz gibi ABD'de iki temel siyasi lobi hareketi vardır. Pasifik grubu ve Neo-Con grubu. Pasifik grubu şu anda OBAMA'yı Başkanlığa getirmiş durumdadır. Bunlar Wall Street adamları, finans merkezlerinin George Soros (Macar Asıllı Yahudi) gibi devleridir. Durağan ve düşük seviyeli savaşlardan, serbest piyasadan, küçülmüş kent devlet yapılarından yanalar. Türkiye'de oynanan oyunun alt yapısı da budur- Kamu Yönetim Reform Yasa Tasarısını hatırlayınız. Kapitalin gücüyle dünyaya şekil vermek ve borsa hareketleriyle servetlerini artırmak peşindeler. Neo-Con'larsa Dick Cheney, Halliburton Şirketi, George Bush gibi Evangelicanlardır. Petrol, silah ve enerji sektöründen beslenirler. Yüksek seviyeli bölgesel savaşlar, işgaller ve askeri projelerden para ve güç kazanırlar. Geçtiğimiz dönemde seçimleri kaybettiler. Ancak, bu bir ABD derin devleti aldatmacasıdır. Bunu iki ayakla yürüyen bir devlet modeli olarak görünüz. Yönetim değişiklikleri hedefe yürüyen dev sermayenin (ABD ve AB'deki kuklaları) adımlarını tek tek atması şeklinde algılayınız. Önce savaş, işgal ve kandan beslenme, sonra biraz durulma sağlayıp toplumların ve devletlerin biraz daha kan üretmesine fırsat verme şeklinde devam edip gitmektedir. ABD derin devleti aslen İsrail'i hedef gösterip, ana düşman olarak algılanmasını sağlayarak hedefine ilerlemektedir. İsrail yönetimi de dahil bu güce katkı sağlayan AB liderleri vardır-Angela Merkel ve Sarkozy gibi. Perdenin arkasında bir diğer gözden kaçırılan tehdit İngiltere derin devletidir. Sakin, gözden uzak, genelde ikinci planda görülen, Orta Doğu'da dini liderler ve cemaatler dahil pek çok çevrede gizli ve sinsi örgütlenmeye sahip İngiltere. Orta Doğu ve tüm ASYA kıtasında tarihi kökleri derinde ve güçlüdür. Bugünkü İsrail projesinin asıl mimarı onlardır. Lawrence'ın ölümü de bu olayla alakalıdır. Lawrence bile (Katolik Cizvit) bu güç tarafından oyuna getirilmiştir. Bu bölgede sorun olan sınırları çizen İngilteredir. Güç sahasını ABD'ye kaybediyor gözükse de en önemli-birincil tehdittir. Bizler İsrail şapkasından çıkarılacak tavşana odaklanmışken asıl operasyon merkezi başka şer odaklarıdır. İslam alemi sihirbazın eline bakmaktansa SIRRA bakmayı öğrenmelidir. Aksi takdirde bu coğrafyada yaşayan hiç bir dinin ve milletin mensubu emniyette olmayacaktır. Akan kan petrodolar olarak onların kasalarına girecektir.Saygılar,Vedat BULUTNot: Grup üyelerinin kaynaklarım veya fikirlerim hakkında soruları olursa memnuniyetle cevaplarım. Yeter ki çözüm bulalım bu dertlere derman olalım
From: süleyman akdemir <sleymanakdemir@yahoo.com>
To: domino_etkisi@googlegroups.com
Sent: Sat, January 16, 2010 12:18:29 AM
Subject: Re: israil, Yahudi ve TEVRAT gerçeği(bir mektup var)
Sayın Ali Serdar,Dikatinizi çekti mi?Hazreti Musa, Hazreti Harun, Hazreti Davut hiç gündeme getirilmemiş.Sebebi ise, onlar islam anlayışı içinde de vardır.Acada geleneği ise ibranilere eski mısırdan geçmiştir. Bir çok araştırmacının hemfikir olduğu konu aslında meselenin iç yüzüdür.
1-Ya iletinizdeki gibi üstün ırk olduğunuza inanır ezoterik anlayışla epistemik felsefeler savunursunuz, filozof-kral-tanrı diye inanırsınız, "tanrılaşırsınız!"2-Ya da yukarıda isimleri geçenler gibi Allah'ın kulu olur, "insanlaşırsınız."1. fikri savunanlar sıkışınca "antisemitizm" diye yaygara ederler.Ama biz sioniğiz demekten kaçınırlar.1. guruptaki yahudiler sionik,2. guruptaki yahudiler semitiktir. (Bu guruba Hitler tarafından katledilen Hazar Türkleri gibi samimi musevilerde dahilidir.)
From: ali serdar <alisrdr@yahoo.com>
To: domino_etkisi@googlegroups.com
Sent: Fri, January 15, 2010 9:23:46 PM
Subject: Re: israil, Yahudi ve TEVRAT gerçeği(bir mektup var)
(bir Mektup Var)SEVGILI ARKADASLAR,Tabiki bize diger irklardan üstün oldugumuz yüzyillardir ögretiliyor:DÜNYA'YI YÖNETMEK KONUSUNDA YAHUDÝLERÝN ÜSTÜN MANEVÝ KABÝLÝYETLERÝ
NELERDÝR ?
Yahudiler en üst kademedeki basamaklardan artakalan ÝNTÝBALARI realize
ederek üst dünyaya çýkmak suretiyle dünyayý yöneteceklerdir . Iþýk ruhu
terk ettikten sonra geriye ÝNTÝBALARDAN meydana gelen intibalar zinciri
kalmaktadýr . bütün intibalar bu zincirin içinde kapalý ve katlanmýþ
olarak bir nokta þekildedir . Bu nokta her bir insanýn içinde olup , ''
KALBÝMÝZDEKÝ (Gönlümüzeki) NOKTA '' veya '' '' Geleceðin ruhunu üretecek
dölüt '' adýný veriyoruz ..
Ýnsanýn geleceðinde (Ýstikbalde) taþýyacaðý ruhun niteliklerini de
ÝNTÝBALAR tayýn etmektedirler . Ýntibalar , Ruhun þeklini , niteliklerini
hatta Ruhun Atsilut dünyasýna dönüþünde tutacaðý yeri bile tayýn ederler
.
Kendi intibalarýný düzenli ve devamlý bir þekilde realize eden her
insan bu dünyaya gelmeden evvel , ruhunun atsilut dünyasýnda sahip olduðu
ayný yere geri döner .
Kabala ilminde Atsilut dünyasýna , '' ERETS YÝSRAEL '' adýný veriyoruz
Olam Atsilut bilinç seviyesine çýkan insana , '' ÝVRÝ '' Diyoruz .
''ÝVRÝ'' bir yerden baþka bir yere geçen anlamýnda bir kelimedir ve
avar - geçti kelimesinden türemektedir .
Yaþadýðýmýz dünyevi niteliklere sahip bu dünyadan , Manevi niteliklere
sahip Manevi dünyaya geçtiði için o insana '' ÝVRÝ '' diyoruz .
Kendisi , dünyamýzýn kontrol panelini teþkil eden yönetim sistemi
niteliðini taþýyan Olam Atsilutun bir parçasý haline gelir ve böylece
dünyamýz üzerinde hakimiyet kurmak kabiliyetini elde ederek , bizim
dünyamýzda olup biten her þeyi anlamak ve deðerlendirmek , o insan
( ÝVRÝ ) için , imkan haline gelir .
Ruhun Atsilut dünyasýndan bizim dünyaya doðru geliþmesinden önceki
durumuyla , dünyamýzdan yukarýya doðru basamak basamak týrmanarak Atsilut
dünyasýna çýktýktan sonraki durumu arasýnda olan fark , ruhun biz
insanlarýn isteðiyle ve gayretýyle yukarýya çýkmýþ olmasýndan ileri
gelmektedir . Ruh , dünyalarýn basamaklarýný özgürce aldýðý bir kararla
týrmanarak yükselmekte olup böylece Atsilut dünyasýndaki manevi katýn butununu
elde etmektedir .
Ýnsanýn bedeni bizim dünyada varlýðýný korumaya devam eder . Böylece
insan ayný anda her iki dünyada yaþayabilir . (Her iki Dünya bilinci
çerçevesinde)
Kabalanýn ifade etiiðine göre , Ýnsanoðlu dünyevi bedeni içinde
yaþarken evrenin tümünü ve var olan bütün realiteyi keþfetmesini saðlayan ,
Kabala Ýlmidir . Ýnsan bunlarý keþf etmesi sürecinde , kademeli bir
þekilde kendinde , Yaradanýn niteliklerini - Etkili olmak özveri ile
davranmak kabiliyetini edinmeye baþlar . Ýnsan bu niteliklere sahip olduðu
müddetçe , ruhu gittikçe yaradana benzemeye baþlar ve neticede onun gibi
olur ki o zaman insan yaradanýn seviyesine çýkmýþ sayýlýr ve yaradanla
eþit bir duruma gelir .
Bu noktada bir cümleyi hatýrlatmak çok yerinde olur , Havraya gidenler
ve gitmeyenlerin de bir kýsmý bilirler , bu cümle ibranice
Þiviti a þem lenegdi tamid ..
Bu cümle insanýn yaradanla eþit olmak arzusunu dile getirmektedir .
Bu yüzden , kendi kaderini ve bütün dünyayý yönetebilmek için
engelin diðer tarafýna geçmek için '' YEUDÝ '' , '' ÝVRÝ '' Olmak
gerekmektedir .
'' Yeudim '' Yahudiler bir millet deðildir , onlar bu dünyayla manevi
üst dünya arasýndaki engeli aþmak için edindikleri sistemi öðreten
kimselerdir . Hz. Ýbrahim , kabalayý ve Torayý almadan önce , bu insanlar
mezopotamyada yerleþmiþ diðer aileler gibi , büyük bir aile teþkil
ediyorlardý . Bizim genlerimiz ve özellikle Aþkenaz Yahudilerinkiler , gerçek
Mezopotamyalýlarýn genlerine benzer .
( Daha sonra Pakistandan Fasa kadar bütün topraklarý iþgal edip
yerleþen araplarý kastetmiyorum) .
Bizler ve baþkalarý arasýnda var olan farklýlýk , Hz. Ýbrahimin ailesi
tarafýndan belli bir hedefi olan ve uygulanabilir bir Misyonu (Görevi)
yerine getirmek için yaradan tarafýndan seçilmiþ olmalarýndan ileri
gelmektedir . Misyonumuz , dünyanýn yönetimini ve yaradana olan baðlantýyý
evvela kendimize sonra da bütün beþeriyete öðretmektir .
Bu misyonu kendine yükleyen herkese ''Yeudi'' Yahudi diyoruz .
Fakat Yahudi diye bir millet kavramý yoktur , çünkü gerçekte baþtan
beri böyle bir millet yoktu . Atalarýmýz Avraam , Yitshak ve Yaakov'dur
TARÝH BOYUNCA YAHUDÝLER MANEVÝ YÜKSEK BÝR SEVÝYE ELDE EDEREK DÜNYADA
MANEVÝ YÖNDEN HÜKMETTÝLERMÝ
YOKSA SADECE GELECEKLE MÝ ÝLGÝLÝ ?
Mýsýrdan çýktýktan sonra , Erets Yisrael , Yisrael topraklarýna
yerleþtikleri dönemde , birinci ve ikinci Beyt Amikdaþ , yaklaþýk bundan iki
bin sene evveline kadar , o dönemde yaþayan kabalacýlar , eski dünyayý
iyi bir durumda muhafaza etmiþlerdir . Fakat o dönemlerde bütün
beþeriyetin yaradanýn seviyesine çýkmak mecburiyeti henüz yoktu ve Yahudilere ,
diðer milletlere karþý tarihi görevlerini yerine getirmek mecburiyeti
yüklenmemiþti .
Ýkinci Beyt Amikdaþ yýkýlýp tahrip olduktan sonra , Yahudilerin Misyonu
sürgüne çýkmak ve dünya milletleri arasýna karýþarak kademeli bir
þekilde geliþerek , hayvani intibalarýn sevýyesý olan , sadece bu dünya
zevklerine dalmak arzularýnda deðiþiklik yaparak Manevi hayatý ve realiteyý
yönetmek olduðunun bilincine varmakla , ADAM Ýntibalarý seviyesine
çýkmaktýr .
Yaþamakta olduðumuz çað bilgi çaðýdýr , kabala ilmini özellikle bu
dönemde evvela kendimiz Hz. Ýbrahimin soyundan olduðumuz için öðrenmeliyiz
, sonra da bütün beþeriyete bu bilgileri aktarmalýyýz , içimizdeki
intibalarý deðerlendirmeyi , manevi duyumuzu geliþtirerek üst dünyalara
geçmek suretiyle , yaradanla baðlantý kurarak , dünya yönetimini elimize
almalýyýz .ISTE BÖÖLE..SEVGILER..A.Levy
--- On Thu, 1/14/10, Erkan Kohen <erkankohen@yahoo.com> wrote:
From: Erkan Kohen <erkankohen@yahoo.com>
Subject: Re: israil, Yahudi ve TEVRAT gerçeği
To: domino_etkisi@googlegroups.com
Date: Thursday, January 14, 2010, 10:27 PM
Bir Türk yahudisi olarak bu yazılanlardan nefret duydum...Bizler bu ülkede kendi ülkemiz ve gururlu bir Türk gibi düşünürken ırkçı bazılarınız (yazıyı yazan gibi) Allahından bulsun diyorum..Bu gruptan nasıl çıkılır Allah Rızası için biri yardım etsin..Saygılar...
e.cohen
--- On Thu, 1/14/10, nurullah aydın <nurullah--aydin@hotmail.com> wrote:
> From: nurullah aydın <nurullah--aydin@hotmail.com>
> Subject: israil, Yahudi ve TEVRAT gerçeği
> To: oring_profil@hotmail.com, domino_etkisi@googlegroups.com, huzuniklimi@googlegroups.com, mustafaerol2008@gmail.com
> Date: Thursday, January 14, 2010, 1:08 PM
>
>
>
>
>
>
>
>
> Nurullah AYDIN
> 14 Ocak
> 2010
>
>
> İSRAİL, YAHUDİ VE TEVRAT GERÇEĞİ!
>
>
> Büyükelçi rezaletiyle
> birlikte İsrail ile ilgili yorum yapan yapana. Bu halkın
> ne olduğu ve inancının hangi mesaj içerdiği doğru
> anlaşılmalıdır.
>
> Bakın; İsrail kelimesinin anlamlarından
> birisi de, Hz. Yakup'un rüyasında Tanrı Yehova ile
> sabaha kadar uğraşmasından mülhem olarak Tanrı ile güreşen, mücadele eden"
> anlamındadır. İsrail kavmi bundan dolayı, haşa,
> Tanrı'ya da meydan okuyan bir millettir. Öyle ki, Yakup
> Tanrı ile güreşmesi sonucu uyluğundan zarar görmüş ve
> topallamaya başlamıştır. Bundan dolayı dindar Yahudiler asla uyluk kemiğindeki eti
> yemezler.
>
> Balam
> hikâyesinde anlatıldığı üzere; "İsrail
> iş'te ayrı oturan bir kavimdir. Milletler arasından
> sayılmayacaktır." Tanrı Yehova aynı zamanda
> orduların rabbidir. O kızdığı zaman bazen Yahudileri de
> cezalandırabilir ama yeri geldiğinde, kendi seçkin ve
> seçilmiş kavmi olan İsrail milletinin çıkarı ve
> bekası için, bebekten kadına, ihtiyara, eşeğe, ineğe
> velhasıl nefes alan her canlıyı acımadan katletme emri
> verebilir. (Hezekiel)
>
> Yani tam manası ile
> intikamı rahmetinden, merhametinden, acımasından,
> şefkatinden çok katmerli olan bir Tanrı
> anlayışı ve inancı ile karşı karşıyayız. İşte
> Tanrı anlayışı böylesine intikamcı ve kinci bir
> yorumla Tevhit geleneğindeki anlamından saptırılmış
> bir inancın mensuplarından insanlığa fayda, barış,
> merhamet beklemek herhalde abesle iştigal olsa gerek. Öyle
> ki muharref Tevrat'ın-Tora (kutsal
> kitabın tümü -Tanah) salikleri yeri geldiğinde, yani
> çıkarları ve bitmez tükenmez arzuları tehlikeye
> girdiğinde, Zekeriyye, Yahya, Amos, Hezekiel, İsa gibi
> peygamberleri de katletmekten çekinmezler.
>
> Yine; içimizdeki
> Yahudi'nin, Roma'ya yürümeye hazırlanan Fatih Sultan Mehmet'i zehirlediği iddiası
> vardır. Yine bir diğer iddia Fatih'i, onu zehirleyen
> Yakup Paşa'nın dedeleri İslam Peygamberini de
> zehirlediği iddiasıdır. Hayber'de Peygamberi zehirleyen kadın Zeynep binti
> Harise Yahudiydi. Öyle ki peygamber hayatı boyunca o
> zehrin etkisinin kendisinde devam ettiğini itiraf etmişti.
> Vefatının nedenlerinden birisi de Yahudi kadının
> verdiği zehrin etkisinden olabilir.
>
> Şimdi İçimizdeki İsrail'in kısaca profili bu.
> Bazıları tüm Yahudiler böyle değil
> diyebilir. Tabii ki. Fakat Siyonist, ırkçı olmayan
> humanistik ve reformist Yahudilerin Filistin'de acımasız
> katliam yapan Ferisi kökenli Rabbinik/Ortodoks İsrail devlet aygıtı
> üzerinde etkileri yok denecek kadar azdır. Yani insancıl
> olanları en azından öyle görünenleri sadece birer
> istisnadırlar, o kadar. Bu gruplar İsrail devletini
> yönlendiremedikleri gibi, İsrail'e hâkim olan fundamentalist ve entegrist Yahudilik
> anlayışı, humanistik ve
> reformist Yahudileri dışlamaktadırlar. Geçmişte filozof
> Spinoza örneğinde olduğu gibi, açıkça tekfir
> etmektedirler. Kur'an Ehli kitap içerisinde
> müminlere en azılı düşman olarak Yahudileri
> bulursunuz diye boşuna hüküm
> içermemektedir.
>
> Bazıları bu
> ayetin konjonktürel olduğunu, yani dönemin Beni
> Kaynuka, Beni Nadir ve Beni Kurayza Yahudileri ile ilgili
> olduğunu iddia ederler. Tamam da, tefsirde basit bir yorum,
> tevil ilkesi vardır. Nedir o? Ayetin iniş sebebinin özel olması, hükmünün ve manasının
> umumi, yani genel olmasına mani
> değildir.
>
> O zaman Yahudiler Peygambere
> amansız düşman idiler de, şimdi dost mu oldular?
>
> Günümüz
> dünyasında Yahudiler kimlere dosttur kimlere
> düşmandır?
>
>
> Bazıları diyor ki; Yahudiler Türklere karşı savaşmadılar...
> Oysa; Çanakkale'de Sion Katır Alayı ile İngiliz ve
> Fransızlara destek verdiler. Kanal Harekâtı sırasında,
> İngilizlerle birlikte hareket ettiler. Filistin
> cephesindeki savaşların her aşamasında, Türkler
> aleyhine casusluk yaptılar. Bugün finans kapital destekli
> bazı medya ve paramiliter gruplar
> aracılığı ile milletimizin özgür iradesine, tarihsel
> ve toplumsal değerlerine karşı olabildiğince büyük bir
> şiddetle saldırmıyor mu? İçimizde muharref Tevrat'ın
> sahte Türk kimlikli evlatları var.
>
>
> Bunlara dikkat edilmezse, bu
> gruplar açık ve seçik deşifre edilip ortaya
> çıkarılmazsa iktidar ve yönetme iradesinin kimde olduğu
> gizemliliğini korur.
>
> Natorei
> Charta cemaati gibi Siyonist/ırkçı olmayan
> Tanah'ın (Tora-Neviim-Ketubiim)
> intikamcı, kinci ve katliamcı yorumunu yapmayan Hz.
> İbrahim, Hz. Musa, Hz. Yusuf gibi büyük peygamberlerin barış, selam, esenlik, aşk, rahmet ve merhamet
> mesajlarına bağlı kalan Yahudiler de var. Ancak bu
> tür Yahudilerin sayısı o
> kadar az ki..
>
> Oysa tarih boyunca
> sürgünler yaşayan son olarak İspanya'da Katoliklerin
> katliamına maruz kalırken Türk-Osmanlı hakanı 2.
> Beyazıt tarafında Türkiye'ye getirilen ve yüzyıllarca
> huzur içinde yaşayan Yahudiler gerçeği var. Yine Hazar
> Türklerinden Musevi Türkler var. Son İsrail-Türkiye
> gerginliği ile ilgili açıklamaları, yorumları izlerken
> üzerinde durulması gereken konuları da göz ardı etmemek
> gerekir.
>
> Günün
> Sözü: Kişinin beyanına güvenme, yanılabilirsin.
> İyi tanı, sonra güven.
>
>
> Windows Live Hotmail: Arkadaşlarınız
> Facebook'taki güncellemelerinizi doğrudan
> Hotmail®'den görür.
>
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.