Başbuğ’u dinlemek, savcıyı görevden almak
Erzurum özel yetkili savcısı ve arkadaşlarının görevden alınması sadece bir yanlış değil, uzun yıllar unutulmayacak bir vak’a olarak kayıtlara geçmiştir. Bir başsavcıyı tutuklattıran, bir ordu komutanını “ısrarla” ifadeye çağıran savcıyı durdurmanın izahı yoktur. Ne kadar anlatırsanız anlatın toplumu ikna edemezsiniz. Sadece Ergenekon davasının selamete ulaşmasını isteyenleri değil, bu davanın bir şekilde örtbas edilmesini isteyenleri de ikna edemezsiniz. Belki bazıları mutlu olurlar ama toplum vicdanı denilen o en yüksek mahkeme böyle bir neticeyi kabul edemez. Nitekim edemiyor da...
Kim hangi fikri savunursa savunsun, kimin elinde nasıl bir güç olursa olsun; herkesin meşruiyet sınırları içinde kalmayı bilmesi lazım. Türkiye için en tehlikeli olan meşruiyeti kaybetmek, gayrımeşru olanı alışkanlık haline getirmektir.
367 rezaleti hukukun alnına kara bir leke olarak çalınmıştır, çünkü meşruiyet sınırı aşılmıştır. Yargıdan kaynaklanan onlarca anti-demokratik işlem ve karar vardır ama sonuçta hepsinin hiç olmazsa kitapta yeri vardır. 367’nın ise kağıt üzerinde bile meşruiyeti yoktur.
Anayasanın 10 ve 42. maddelerinin iptali de bir başka meşruiyeti ihlaliydi. Diğerleri gibi ne yasada ne de kamu vicdanında yeri vardı. .
Aynı sebeplerden dolayı özel yetkili savcı Osman Şanal’ın yetkilerini alınmasının da izahı olamayacaktır. Tıpkı Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın yargı bürokrasisi eliyle infaz edilmesi gibi bu karar da hukukun üzerinde bir gölge olarak yıllarca unutulmayacaktır. Geride, yıllar sonra bugünler anlatılırken “Bir zamanlar bu ülkede savcılar dosyanın başındayken zorla görevden alınırlardı” denilecek kötü bir hatıra kalacaktır.
Çünkü meşruiyet sınırı aşılmıştır. Çünkü, “ne pahasına olursa olsun” bir karar alınmıştır. Ama pahası büyüktür...
Parantezi 22 Temmuz öncesi atmosferden açıp bugüne kadar getirirsek ortaya şöyle bir tablo çıkıyor. Kendilerini devletin yerine koyan cumhuriyetin tek koruyucusu addeden bir zümre; gerçekte sadece kendi iktidarlarının devamı ve güvenliği için, bir çırpıda hem hukuku hem de devlet geleneğini feda edebilmektedir. Umursamadan, pervasızca ve kolaylıkla...
Bütün bu kararlara ve devlet geleneği ve teamülleri yerle bir eden sayısız girişim ve söze bakıldığında tablonun ne kadar vahim olduğu görülecektir.
Türk demokrasisi giderek kuralsızlaşan ve kendisine yar olmayanı başkasına da yar etmemek adına ortalığı kırıp döken bir psikolojiyle karşı karşıyadır.
Ergenekon lehine, ihsas-ı reyi bırakın apaçık taraftarlık manzarası bile umurlarında olmayacak kadar...
Bir milli güvenlik meselesi
Gelelim Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un dinlenmesine...
Başbuğ’un bu konuşmayı kabul etmesi akla birçok soru getiriyor. Çünkü, daha önce de çok defalar kaynağı belirsiz dinleme kayıtları internete yansımış ama resmi kabul hiç olmamıştı. Bu yüzden yine hiçbirinde dinlenenler dava da açmamışlar, olayın örtbas edilmesini tercih etmişlerdi.
Şimdi ilk kez ve en üst düzey askeri yetkili mahkeme kararı olmayan ve dolayısıyla da hukuksuz sayılan bir konuşmayı kabul ediyor. “Ses kaydının Genelkurmay Başkanı’nın yurt dışında askeri personele yaptığı bir konuşmadan yararlanılarak düzenlendiği anlaşılmıştır” deniliyor.
Açıklamada zayıf bir montaj iması da var ama daha güçlü olan mesaj “kabul”dür. O konuşma, beraberinde çok soru getirecek cümlelerle doludur ve muhtemelen o sorular da kamuoyu tarafından sorulacaktır. Mesela, Başbuğ’un “O emri ben verdim” derken kasdettiği şeyin ne olduğu gibi...
Ama benim aklıma gelen soru, daha doğrusu kaygı şudur.
Kanunsuz dinlemelerin hiçbiri kabul edilemez ve bu sorun sadece Türkiye’de değil, bütün demokrasilerde giderek büyümektedir. Ancak, Genelkurmay Başkanı’nın dinlenebilmesi bir milli güvenlik sorununa tekabül eder ve bir kat daha kabul edilemez. “Yurt dışında” olduğu belirtilen toplantıda kimler vardı bilemiyoruz ama bu ifadeyle, dinlemenin adresi Genelkurmay Başkanı’yla toplantı yapabilecek düzeyde kişilere çıkıyor. Dolayısıyla durum daha da kaygı vericidir. Bu açıdan bakıldığında da Genelkurmay Başkanı’nın bildiklerini açıklamasının tam zamanıdır.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.