Sakarya Özgür Düşünce Topluluğu Adapazarı AKM
önünde yaptığı basın açıklaması ile Yakup Köse ve arkadaşlarının
uğradığı haksızlığı protesto etti.Yahya Öztürk’ün açılışını yaptığı eylemdeMuhammed Beydüz basın açıklamasını okudu.
”Zulme Karşı Direniş Herkes İçin Özgürlük” ve “Zulüm ve İşbirlikçiliğe Karşı Direniş Adalet Özgürlük” pankartlarının açıldığı eylemde “12 Eylül’den 28 Şubat’a tüm darbeciler yargılansın” “Tevhid Adalet Özgürlük” “28 Şubat Sürüyor Duyuyor musun” dövizleri taşındı.
“Darbeciler Halka Hesap Verecek”,” Darbeciler Yenilecek İslami Hareket Kazanacak”, Uyan Diren Özgürleş”,” Kemalizmin Değil Rabbimizin Kuluyuz” sloganlarının atıldığı eylemdeMuhammed Beydüz özetle; “28
Şubat davasında tutuklu kimse kalmazken darbecilikten hüküm giymiş
olanlar dışarı çıkarken Yakup Köse ve arkadaşlarına reva görülen bu
haksızlık ve zulmü kınıyor ve protesto ediyoruz. Müslümanlar söz konusu
olunca keskinleşen yargının kılıcı darbelere ve darbecilere gelince
nedense körleşmektedir” dedi.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
ADALETE DAYALI BİR HUKUK VE YAKUP KÖSE’YE ÖZGÜRLÜK
28
Şubat darbesi sürecinde henüz 14 yaşındayken tutuklanıp idamla
yargılanan ve yaklaşık 10 yıl cezaevinde yattıktan sonra iki yıl önce
özgürlüğüne kavuşan Yakup Köse'nin 27 Kasım 2013 de Yargıtay’da görülen
karar davası 25 Aralık'a ertelenmişti.14 yaşında iken yaşadıklarını
şöyle anlatmıştı Yakup Köse:
“Anlatılması
zor şeyler yaşadım. 7. sınıftayken Antalya İmam Hatip Lisesi'nde
öğrenciydim. 28 Şubat'ın karanlık günlerinde Çeçenistan, Bosna Hersek
gibi toplumumuzun hassas olduğu noktalardı buralar. Zaman zaman buna
karşı Anadolu
topraklarından karşı çıkışlar sergileniyordu. Bu dönemde Avrasya
feribotu kaçırılmıştı. Çeçen savaşlar tarafından. Cami bahçesinde
gösteriye katıldım, Tekbir getirdik, sloganlar attık, attığım
sloganların ne içerdiğini bilmiyordum. Orada benim başıma geleceklerin
tek delili, Çeçen savaşçıların yapmış olduğu işareti elimle yaptım. O
işaret İBDA-C selamıymış. Orada etiketlendim ve evime birkaç ay sonra
büyük bir operasyon düzenlendi. Emniyete götürüldüm, günlerce
sorgulandım, zorla ve tehditle eylemleri kabul ettim. Mahkemeye çıkarıldım ve tutuklandım. İzmir DGM'de yargılandım ve idam cezası aldım.”
Cezaevinde kalan mahkûmlara yönelik yapılan 'Hayata Dönüş - Noel
Baba Operasyonu' sırasında Bandırma Cezaevi'nde bulunan 28 Şubat'ın 'en
küçük' mağduru Yakup Köse, 2000 yılındaki gerçekleştirilen baskınlarda
'askere karşı isyan' ve 'yangın çıkarma' iddialarıyla ilgili olarak 12
yıldır yargılanıyorken 25 Aralık’ta görülen davada Yargıtay’dan Yakup
Köse ile ilgili olarak onama kararı çıktı. Yakup Köse’nin bu karar ile 7
ila 11 yıl arası hapis yatması bekleniyor.
On
yıllardır dönem dönem girdiği türbülanslardan tanıdığımız vesayete
dayalı oligarşik rejim 17 Aralık’tan bu yana yeniden bir bunalımın
içerisinde.
Birbiriyle
alakasız üç farklı dosyanın birleştirilerek Hükümetten bazı Bakan’ların
yakınları Fatih Belediye Başkanı ve Halk bank’ın üst düzey
yöneticilerinin gözaltına alınmaları ev ve işyerlerindeki aramalarla
başlatılan süreç 25 Aralık’ta ikinci bir dalganın Hükümet tarafından
bertaraf edilmesi ile zirveye ulaştı.
Bizler
biliyoruz ki içinde yaşadığımız rejim kendisine sürekli yeni düşmanlar
üreterek var olagelmiştir. Bu düşmanların içerisinde en kronik düşmanlar
ise herkesin bildiği gibi bu ülkede yaşayan dindar kesimler ve
değerleri dilleri ve kimlikleri yok sayılan Kürt halkı olmuştur.
Fakat
2011 sonrası süreçte Kürt sorununu çözmeye yönelik atılan adımlar ve
dindar kesimlerin şikâyetlerinin gittikçe azalan bir seyir içerisine
girmesi uluslar arası sermaye çevreleri ile bunların içerideki gönüllü
işbirlikçilerini memnun etmemiş olmalı ki geçtiğimiz Haziran ayında Gezi
üzerinden planladıkları tezgahı bu seferde yolsuzluk üzerinden
gerçekleştirmeyi düşünüyorlar.
İşte
Yakup Köse’nin hakkında verilen bu adaletsiz karar da işte tam aşamada
verildi. Yargının önemli kademelerini elinde tutan Gülen Cemaati yargı
üzerinden gerçekleştirdiği garabetlere bir yenisini ekledi. Her ne kadar
bunun böyle olduğu bilinse de olayın bu aşamaya gelmesinde Hükümet’in
bunu görmezden gelmesi ve göz yummuş olması da mutlaka
değerlendirilmelidir.
Yakup
Köse hakkındaki karar onanırken 28 Şubat’ın mimarları Çevik Bir Erol
Özkasnak gibi isimler tahliye edilmekte hakkında kesinleşmiş 34 yıl
hapis davası bulunan ve Yargıtay sürecinde bekleyen Balbay salınıp apar
topar yemin etmesi sağlanarak bir şeylerin garanti altına alınması
sağlanmaktadır.
Bizler
bu rejimin yargısının nereye dayandığını iyi biliyoruz. Bizler bu
rejimin yargısının nereden ilham aldığını da çok iyi biliyoruz. Bu
rejimin yargısının ilk icraatı arkasında binlerce masumun idamına
hükmeden İstiklal Mahkemeleridir. Bu rejimin adaletine yön veren
zihniyet Mahmut Esat Bozkurt zihniyetidir. Bu zihniyetlerin en bariz
dışa vurumunu anlatan ise İstiklal Mahkemelerindeki “sanığın idamına
delillerin bilahare toplanmasına” kararlarıdır.
Yargılama
ve hukuk herhangi bir grubun kendi menfaatleri uğruna diğer tüm
insanlar hakkında keyfi uygulamalar içerisine girebileceği bir alan
olmamalıdır. Hukuk herhangi bir grubun çıkarları için çalışan bir
mekanizma olmamalıdır. Hukuk hakkaniyete dayalı ve insanların en başta
masumiyeti karinesini ilke edinmiş bir mekanizma olmalıdır. Çevik Bir’i
Mustafa Balbay’ı tahliye eden hukuk KCK tutuklularını bırakmazken Yakup
Köse’nin cezasını onarken neyi amaçlamıştır.
Aynı
şekilde sadece müslüman oldukları için yıllardır hapiste yatan Sivas
davasının mağduru Müslümanlar hakkında da en azından yeniden yargılama
hakkı tanınmalıdır.
Hukuk belli kesimlerin hesaplaşma alanı olmamalıdır. Bir dönem Balyoz’u Ergenekon’u
ve diğer darbe davalarında 28 Şubat’ta 12 Eylül’de şüphelileri
gözaltına alıp tutuklayan zihniyet bugün aynı kişileri birer ikişer
salıyorsa burada değişen nedir? Dün Yakup Köse hakkında tahliye kararı
verilirken Yargıtay’daki dosyanın apar topar onanması nasıl
anlaşılmalıdır?
Sonuç
olarak toplumsal barış ve huzurun olmazsa olmaz şartlarından bir tanesi
hakka ve hakkaniyete dayalı bir hukuk sistemini oturtmaktır. Yakup Köse
ve diğer tüm mağdurlar herhangi bir grubun uyduruk maslahatlarına
kurban verilemezler.
Ayrıca
unutulmamalıdır ki: Müslümanların maslahatları hangi şart altında
olursa olsun herhangi bir grubun kliğin partinin derneğin veya vakıfın
menfaatlerinin arkasına atılamaz.
SAKARYA ÖZGÜR DÜŞÜNCE TOPLULUĞU
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.