Yunan kökenli Müslüman vaiz Hamza Andreas Tzortzis Türkiye'ye geldi. İslamcı gençlerin çağın Malcom X'i olarak adlandırdığı Tzortzis ülke ülke gezip cadde ve sokaklarda tebliğ ve adalet çağrısında bulunuyor.Hamza, Osmanlı ile ilgili okadar çok şey anlattı ki....
Çoğumuz onu, İngiliz Hükümeti'ne karşı verdiği
özgürlük mücadelesiyle bilinen Pakistan asıllı İngiliz vatandaşı Moazzam Begg davasında
yaptığı konuşma ile hatırlıyoruz.
TÜRKİYE'YE
GELDİ
Uluslararası
alanda faaliyetlerde bulunan İslami Eğitim ve Araştırma Akademisi (IERA)’nde
okutmanlık yapan, on bir yıl önce Müslüman olan ve bütün hayatını, İslam’ı batı
toplumlarına en doğru şekliyle anlatmaya vakfeden, Yunan kökenli Müslüman vaiz
Hamza Andreas Tzortzis, Boğaziçi Üniversitesi İslam Araştırmaları Topluluğu
öğrencilerinin davetlisi olarak Türkiye’ye geldi.
İSLAM
BİR PERİ MASALI MI YOKSA HAKİKAT Mİ?
İngiltere’de ve Amerika’da tartışma programlarına ve seminerlere katılarak,
Ateistler karşısında Allah’ın varlığını ve İslam’ı anlatan Tzortzis, 19 Mayıs
Pazartesi günü Boğaziçi Üniversitesi’nde “İslam: Bir peri masalı mı yoksa
hakikat mi?” başlıklı bir konferans gerçekleştirdi.
DÜNYAYA ADALET
ÇAĞRISI YAPIYOR
Konuşmasını Allah’ın varlığı ve İslam’ın yaşanılabilir
olduğu üzerine temellendiren Tzortzis, akşam ise HİLAL TV’de yayınlanan Yüksek
Uçuş Derin Dalış programının konuğu oldu. Tzortzis, konuşması boyunca İslam'ın
tüm insanlığı kapsayan adalet ve hoşgörüsünün altını çizerken, Osmanlı Devleti'nin hükümranlığı
süresince İslam adaletini başarıyla temsil ettiğini örneklerle
vurguladı.
TÜRKLER
VE YUNANLILAR ÇOK BENZİYORLAR
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki konferansında "Benim gibi
bir Yunan'ı buraya 19 Mayıs'ta getirip bağrınıza basmanız Allah'ın rahmetinin
ispatıdır" diyen Tzortzis, canlı yayında da bu konuya değinerek “Londra’da çok
fazla Türk arkadaşım var. Kültürleri, Yunan kültürüne çok benziyor. Türkler ve
biz ailelerimizi ve çocuklarımızı çok seviyoruz, eşlerimize karşı saygılıyız,
baklava ve kebap gibi yemeklerimiz, kahvelerimiz çok benziyor. Osmanlılar 400 yıl boyunca Yunanistan’a
hükmettiler ve doğal olarak kültürlerarası bir alışveriş oldu.” dedi.
GÖREVİMİZ
İNSANLARI FITRATA TEKRAR YÖNLENDİRMEK
Eşim
bir Müslüman. Fakat ailemde benden başka kimse Müslüman olmadı. Şuan babam, Hz.
Muhammed’in bir peygamber olduğuna inanıyor. Ortodoksların ikon ve haç öperek
yaptıkları o şeylere inanmadığını, onların birer şirk olduğunu, en güzel
isimlerin Allah’a ait olduğunu söylüyor. Babam da aynı şekilde bütün ateistler
bir araya gelse bir tane sinek yapamaz diyor. Ki bunu Allah Kur’an’da söylüyor
(Hac Suresi,73). Daha önce Kur’an’ı okudu mu bilmiyorum. Ama fıtrat olabilir.
Hz. Muhammed’in hadisinde söylediği gibi her bir çocuk fıtrat üzerine doğar.
Fıtrat içimizde yaratılan, Allah’ı kabul etme, ona inanma ve ibadet etme
duygusudur… Ama toplum insanları değiştiriyor. Bizim görevimiz onları tekrar
fıtrat üzerine yönlendirmek.
TÜRKLERİN
EŞSİZ BİR TARİHİ VAR
“Uzun süredir Osmanlı tarihini inceliyorum. Türkiye’nin eşsiz bir tarihi
var ve birçok Türk’ün Osmanlı tarihi hakkında bir fikri yok. Tarihlerinin 1923’te
başladığını, 80-90 yıllık bir tarihe sahip olduklarını düşünüyorlar.
Oysa akademik olarak bakıldığında Yahudiler dahi, Türkler ve sistemleri
yani İslami Sistem hakkında çok güzel şeyler söylüyorlar. Yahudi asıllı Profesör Amnon Cohen, A
World Within (İçerideki Dünya) isimli kitabında Osmanlı kadıları hakkında bin belgeye yer veriyor. Osmanlı topraklarındaki Yahudilerin kendi Hahamlarına gidip
yaşadıkları problemleri çözme hakkı varken, onların Osmanlı kadılarına gittiğini anlatıyor. Kitaba göre Yahudiler kadıların hükümlerine daha
çok güveniyor. Örneğin çoğu Yahudi kadın nafaka için kadıya gitmeyi tercih
ediyor.
Philip Mansel, Konstantiniyye adlı kitabında bir
Haham’ın mektubunu naklediyor. 1453 yılında Avrupalı kardeşlerine hitaben yazdığı mektubunda Haham
onları, İstanbul'da vergilerin düşük olduğunu ve üzerlerinde zulüm olmadığını
söyleyerek Türk topraklarına davet ediyor.
Başka bir örnekte de enflasyonu göz önüne alabiliriz.
Osmanlı zamanında 80 yıl içerisinde %8
enflasyon olmuş. Bu çok istikrarlı bir ekonomiyi işaret eder. Modern zamanın
hemen öncesinde Osmanlı hilafeti Müslüman olan ve olmayan herkese ayrım
gözetmeksizin yemek, barınak ve giysi sağlıyordu. Şu anda Amerika’nın %25’i fakirlik sınırının altında yaşıyor. Oysa
Osmanlı’da insanların yiyecek ve
giyecek ihtiyacı garanti altındaydı. Ayrıca Osmanlı zamanında sadaka taşları vardı. Bu sadaka taşlarına
para bırakırlardı ve tarihçiler bu taşların, keselerin her zaman dolu olduğunu
söyler.
OSMANLILAR
YUNANİSTAN’I TEKRAR ÖDÜNÇ ALSALAR MUTLU OLURUM
Biz şunu anlamalıyız. Osmanlıların bu güzel huylarının sebebi İslamiyet’ten
dolayıdır. Ben Yunanistanlıyım, bir Yunan'ım ve Osmanlılar Yunanistan’ı tekrar ödünç alsalar mutlu olurum.
Özellikle ödünç alsınlar diyorum. Bunu ‘işgal etmek’ anlamında kullanmıyorum. Şu
an kadınlar çocuklarını besleyemedikleri için kilisenin önüne bırakıyorlar.
Allah
Kur’an’ı Kerim’de Müslümanların “İnsanların arasından insanlar için çıkarılmış
bir ümmet” olduğunu söyler. Bu bizim kibirlenmemiz için değildir; ama içimizde
insanlara verilecek güzel bir mesaj, insanlara sunabileceğimiz güzel bir
muhabbet olduğunu söylüyor.
BİZİ
TANIMLAYAN ŞEYLERİ İYİ BİLMEYE İHTİYACIMIZ VAR
Geleneksel
olanlarla seküler olanlar arasında iletişimimizde bir problem var. Bence
insanların kalbini yumuşatmamız gerekiyor. Sekülerlerin içerisinde korkular var.
Biz onlara İslam'ın insani yönünü, yani rahmeti anlatmalıyız. Bir adam Hz.
Muhammed(s.a.v)'in yanına geliyor ve 'Zina yapmak istiyorum ey Allah'ın Resulü,
bana izin ver.' diyor. Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem onu terslemiyor ve
aksine onunla konuşuyor: 'Eğer sana izin verirsem senin annene ve kardeşine ne
olur?' diyor.
Allah
Kur'an'da Hz. Muhammed(s.a.v) ile ilgili şöyle söylüyor: "Eğer sahabelere sert
davransaydın onlar senden uzaklaşırlardı." (Âl-i İmrân, 159) Yani sahabelerine
karşı sevgi ile yaklaşmak, fedakar ve cana yakın olmak Hz. Muhammed'in
özelliklerindendir.
Biz
herkes ile insanlıkta kardeşiz. Bunu bilmeliyiz. İslam'ı sevmiyorlarsa Biz
burada ne kadar sorumluyuz düşünmemiz gerekiyor. Belki de bizim kibirli
tutumlarımız yüzünden, onlara karşı kötü davranışlarımız yüzünden böyle. Allah
Kuran'da insanları onun yoluna en iyi şekilde davet etmemizi söylüyor. Bu yol da
muhabbet ve barış iledir. Aynı şekilde birbirinizi sevmedikçe Cennet'e
giremezsiniz ve gerçekten Müslüman olamazsınız buyuruyor.
Sünneti
çok iyi bilmeli, İslam'ı medeni ve çağdaş kontekste iyi bir şekilde oturtup
insanların anlamasını sağlamalıyız. Bunu yaparsak Türkiye'nin bir kaç yıl
içerisinde çok iyi bir hale geleceğine inanıyorum. Fakat bunu Twitter, Facebook
ve televizyonlarda saatlerce vakit geçirerek, tavla oynayarak yapamayız. Bizi
tanımlayan şeyleri iyi bilmeye ihtiyacımız var.
ÜMMET
OLARAK SANDIĞIMIZDAN DAHA YAKINIZ
Türkiye'ye gelmem olağan üstü bir olay. İki hafta önce
beni Youtube'da gördüler ve ben şu an buradayım. Bu bizim büyük bir aile
olduğumuzu gösteriyor. Bütün dünyayı geziyorum. Avusturalya, Kanada, Afrika, Avrupa'ya gidiyorum ve ümmeti
görüyorum. Bizim aynı vizyonu paylaştığımızı düşünüyorum. Barış istiyoruz,
adalet istiyoruz, Allah'a daha yakın olmaya çalışıyoruz, bütün dünyada ve
ahirette huzur arıyoruz. Bazı farklılıklarımız olsa da biz düşündüğümüzden daha
birlikteyiz aslında. Dindar olmayan insanları da yanımıza almalı ve bunu
sevgiyle, merhametle, güzellikle yapmalıyız. Çünkü biz sorumluyuz.
YARDIM
ELİ BRİTANYA'YA UZANAN HASTA ADAM
1819'daki Osmanlı haritasına bakarsak Avrupa'nın bir parçasından Asya'nın bir tarafına, oradan Kuzey Afrikaya uzandığını ve
bu bölgelerin hepsinde yönetim gücü olduğunu görürüz. Osmanlı, Avrupa'nın hasta adamı olduğunda dahi güzel özellikleri
vardı. II. Abdülhamid'i düşünelim İrlanda'da kıtlık olduğunda
İngiltere Kraliçesinin onlara bakması gerekirken o yardım gönderdi. II. Abdülhamid bunu yaptı. İslamiyet'in
insanlara zarar vermek değil yardım etmek olduğunu, ayette olduğu gibi bizim
insanlar için ortaya çıkartılmış bir ümmet olduğumuzu gösterdi.
ÖLDÜRMEK
DEĞİL, MERHAMET İÇİN
Malesef
biz artık onlara karşı zor duruma düşüyoruz. İnsanları öldürmek ve savaş yapmak
gerektiğini düşünüyoruz. Halbuki biz merhamet ve şefkat için buradayız.
İslamiyet aslında dünyanın krizlerini çözmek için var.
Afrika'da
çocuklar yiyecek olmadığı için ölüyor. BM, dünya üzerinde iki gezegene yetecek
kadar yiyecek yetiştirildiğini söylüyor.Demek ki problem materyalistik
kapitalist düşüncedir. Kapitalizm bir hastalıktır çünkü bu sistemde ekonomi
tamamen yalanlar üzerine kurulu.
Kaynak: HÜR HABER
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.