Geliyorum diyen felâket: 'Kur'ân İslâm'ı' söylemi

İki yıkıcı oryantalist proje var. Meseleyi kişileştirmeden, kimseyi kırmamaya özen göstererek bu iki hayatî sorunu kısaca mercek altına almak istiyorum. Dünkü yazıda bazı genel teorik gözlemlerde bulundum. Dil ve algılama sorunu ekseninde.

Bugünkü yazıda anlaşılır ve net ifadelerle bu konuya biraz daha açıklık getirmek istiyorum. Umarım, herkes anlamak istediği gibi anlamaz.

YÜZYILLIK İKİ TEHLİKELİ PROJE

Batılıların iki asır önce teorik temellerini attıkları oryantalist söylemin İslâm dünyası için geliştirdikleri iki tehlikeli proje var.

Birincisi, İslâm'ın protestanlaştırılması, sekülerleştirilmesi, böylelikle hayattan uzaklaştırılması projesi.

İkincisi de, İslâm dünyasının diriliğini, dinamizmini, canlılığını koruyan, her şeye rağmen İslâm'la irtibatını sürdürmesini sağlayan 500 yıllık mücahede ve mücadeleyle Selçukluların kurdukları, yine 500 yıllık mücadeleyle Osmanlıların korudukları, Ehl-İ Sünnet omurganın çökertilmesi projesi.

Bu iki projenin hedefi, Müslümanları birbirine düşürerek, bir daha ayağa kalkamayacakları kadar büyük bir darbe vurmak.

Bu iki projenin somut olarak hayat geçirilebilmesi için belirlenen hedef, hadislere ve Hz. Peygambere (sav) saldırmak. Bu saldırının, uzun vadede, en kalıcı ve yıkıcı sonuç verecek saldırı biçimi olduğunu düşünüyor Batılılar.

Soru şu burada:

Batılılar, neden Hz. Peygambere ve hadislere saldırıyorlar peki?

Düşünün!

Sıra Kur'ân'a gelecek! Bazı âyetler öne çıkarılacak ve sonuçta, 'bu kitap saçma -hâşâ- bir kitap' diyecekler!

Müslümanlar da bu durumu tevil edip duracaklar.

ÖRNEK, HIRİSTİYANLIĞIN TARİHİ

Muharref Hıristiyanlığı Aziz Pavlus kurdu. Peygamber olsa, insanlar din icat edemezdi oysa.

İlke şu burada: Tevhid'in koruyucu kalkanı, Nübüvvet hakikati.

Luther 'İncil Hıristiyanlığı' çağrısı yaptı. İncil'i çağın zihin kalıbına göre okudu. Her şeyi yıktı. Sahte bir din icat etti.

İslâm'ı bekleyen tehlike de bu!

'Kur'ân İslâmı' söylemi, geliyorum diyen en büyük felâketlerden biridir. İslâm'ı protestanlaştırma projesidir çünkü bu söylem.

KUR'ÂN TEMEL, SÜNNET SÜTUN

Din, kuru bilgi kaynağı değildir. Hayat kaynağıdır. 'Yaşayan Kur'ân' olarak tavsif edilen Hz.Peygamber olmazsa din kalmaz.

Elbette ki, Kur'ân, Temel'dir. Sünnet, o Temel üzerinde yükselen ve Temel'i ayakta tutan Sütun. Sütun çökerse, gökkubbe de, Temel de çöker.

ÖNCE ÇAĞDAŞ HURAFELERDEN ARINMAK!

İslâm'ı hurafelerle doldurdular, diyorlar. Luther de öyle demişti. Ama asıl hurafeyi o üretti: Sahte Din.

Dine Karşı Din icat edecekler! O yüzden 'Uyuma!' diyorum.

Şunu iyi bilelim: Kimseden çekmedi bu din, hurafe temizliyoruz, diyerek zihninin çağdaş hurafelerle iğdiş edildiğini göremeyen çapsızlardan çektiği kadar!

Hurafeleri temizleyeceğiz, diyorlar. Böyle diyenlere şu soruyu sormak zorundayız: İyi de, kimsin 'sen'?

Hurafe 'sen'sin: Ç/ağ'ın, insanın zihnini iğdiş eden seküler hurafelerinin kölesi!

VARIŞ NOKTASI NE, KALKIŞ NOKTASI NEREYE DÜŞER?

Kalkış Noktası ve Varış Noktası olmadan Kurân'a gidemeyiz. Çağın kavramlarını ve bağlamlarını Kur'ân'a giydiririz sadece.

Soru şu burada: Varış Noktası belli, Kur'ân ve Sünnet. İyi de Kalkış Noktası neresi?

Çağ'ın ağları ve bağları, bağlamları ve kavramları. Yani bizim çağrı'mızın kurmadığı, zihnimizi ve idrak biçimlerimizi allak bullak eden, bizi İslâmî duyuş ve düşünüş, varoluş ve yaşayış biçimlerinden uzaklaştıran ve devâsâ bir ağ'a dönüşen seküler çağ! Kalkış Noktası burası. Bu ağ!

ÜMMÎLEŞME'DEN ASLÂ!

O yüzden, bura'yı zihnen ve idrak açısından terketmeden, çağ'ın ağlarını ve bağlarını, kavramlarını ve bağlamlarını aşma çabası göstermeden yani Ümmîleşmeden Kur'ân'a gidemeyiz: Çağdaş hurafeleri Kur'ân'a giydirir, her şeyi tarumar ederiz!

 

Kaynak ve yazının devamı : Yeni Şafak

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.