Mescid-i Aksa Yıkılmak İsteniyor !

Yahudiler bugünkü Mescidi Aksa'nın yerinde daha önce, Süleyman heykeli diğer adıyla Siyon mabedi adını verdikleri bir mabedin bulunduğunu ve bu mabedden bugün geriye kalan tek şeyin Ağlama Duvarı diye adlandırılan duvar olduğunu ileri sürmektedirler.

Bu yüzden Mescidi Aksa'nın bulunduğu Eski Kudüs'ün siyonistler tarafından işgal edildiği tarihten buyana bu mescide yönelik çeşitli saldırılar gerçekleştirildi. Son olarak da bilindiği üzere altından tüneller kazılarak bu mescidin kendiliğinden yıkılması için birtakım hile yollarına başvurulmaya başlandı. Müslümanlar siyonistlerin bu hile ve oyunlarını bildiklerinden dolayı canları dahil her şeylerini ortaya koyarak bu kutsal mabedi savundular. Ama siyonistler yine vahşetin her yoluna başvurarak Mescidi Aksa çevresini kana boyadılar.

İşin gerçeğinde Mescidi Aksa'nın ilk şeklinin yapılış amacı da mescid olarak kullanılmasıdır. Bu itibarla Hz. Süleyman (a.s.) orayı bir mescid olarak inşa etmiş, ondan sonra gelen peygamberler de burayı mescid olarak kullanmışlardı. Ahmed ibnu Hanbel, Nesai ve Hakim'in Abdullah ibnu Ömer (r.a.)'den rivayet etmiş oldukları bir hadisi şerife göre Resulullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Süleyman (a.s.) Mescidi Aksa'yı yaptığında Rabbinden üç şey istedi. Rabbi ona ikisini verdi. Ben üçüncüsünü de vermiş olmasını ümit ediyorum: Kendisine, kendi hükmüne denk gelecek hüküm vermesini istedi, (Rabbi) bu istediğini verdi. Kendisinden sonra hiç kimsenin ulaamayacağı bişr saltanat vermesini istedi, bu istediğini de verdi. Bir de her kim, bu Mescid'de -yani Mescidi Aksa'da- namaz kılmak amacıyla evinden çıkarsa anasından doğmuş gibi günahlarından sıyrılsın istedi. Biz Allah'ın bu istediğini de ona vermiş olmasını ümit ediyoruz." Bu hadisi şeriften anlaşıldığı üzere Hz. Süleyman (a.s.)'ın Mescidi Aksa'yı inşa etmekteki gayesi onun içinde Allah'a ibadet edilmesiydi. Yahudilerin bugün el-Halil'deki Hz. İbrahim Camisi'nde yaptıkları gibi davul, dümbelek ve boru çalınması iin çinşa etmemişti. Nitekim Hz. Süleyman (a.s.)'dan sonra buranın sadece tevhid inancına göre Allah'a ibadet görevinin yerine getirildiği bir mescid olarak kullanıldığını da Kur'an-ı Kerim'den anlıyoruz. Örneğin Meryem suresinin 11. ayetinde Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Bunun üzerine (Zekeriya a.s.) mescidden kavminin karşısına çıkıp onlara: "Sabah ve akşam tesbih edin" diye iaretş etti." Burada kastedilen mescid, Mescidi Aksa'dır. Ali İmran suresinin 39. ayetinde de şöyle buyuruluyor: "Onun (Zekeriyya (a.s.)'ın) mihrabda namaz kılmakta olduğu sırada melekler kendisine, "Allah sana, Allah katından olan Kelime'yi doğrulayıcı, efendi, kendine hakim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdelemektedir" diye seslendiler." Bu ayeti kerimede mihrab denirken kastedilen mekan da Mescidi Aksa'dır. Bütün bu ayeti kerimeler ve daha başka deliller Mescidi Aksa'nın sırf Allah'a ibadet edilmesi, O'na karşı kulluk görevinin yerine getirilmesi için inşa edildiğini ortaya koymaktadır.

Bilindiği üzere Ka'be'nin inşa ediliş amacı da Allah'a kulluk görevinin yerine getirilmesi ve oranın Allah'ın yeryüzündeki ayetlerinden bir ayet, tevhid dinine mensup insanların birbirleriyle buluşup kaynaşmaları için bir buluşma noktası olarak değerlendirilmesidir. Fakat cahiliye dönemi Arapları Ka'be'nin içini putlarla doldurmuşlardı. Ama Yüce Allah, Hz. Peygamber (a.s.)'i insanlara hak dini tebliğ etmekle görevlendirdikten sonra Ka'be putlardan temizlendi ve yeniden gerçek kimliğine kavuşturuldu. Hz. Ömer (r.a.) de Kudüs'ü fethederek Mescidi Aksa'yı gerçek kimliğine kavuturmuş veş artık kıyamete kadar içerisinde yalnızca tevhid inancına göre Allah'a kulluk edilmesi üzere Müslüman nesillere emanet etmiştir.

Mescidi Aksa aynı zamanda Yüce Allah'ın yeryüzündeki ilahi ayetlerinden bir ayettir. Çünkü İsra suresinin birinci ayetinde şöyle buyurulmaktadır: "Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya yürütenin şanı pek yücedir. Şüphesiz o duyandır, görendir." Burada dikkat edilirse, Resulullah (s.a.s.)'ın Mescidi Haram'dan Mescidi Aksa'ya yürütülmesinin sebebiyle ilgili olarak "kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için" denmektedir. Allah dileseydi Resulullah (s.a.s.)'ı Mescidi Haram'dan da miraca yükseltebilirdi. Ancak kendisine birtakım ilahi ayetlerin gösterilmesi amacıyla önce Mescidi Aksa'ya getirilmiş ve oradan miraca yükseltilmiştir. Demek ki, burası da Allah'ın yeryüzündeki ilahi ayetlerinden bir ayettir. Dolayısıyla buraya asıl sahip çıkmaları gerekenler Müslümanlardır.

Meseleye tarihi açıdan baktığımızda şu gerçekleri görmemiz gerekir: Dini inançları sembolize eden mekanların ve mabedlerin maddi miras olarak görülmesi mümkün değildir. Bu gibi yerlerin sahipleri oraların sembolize ettiği inancı muhafaza edenlerdir. Herhangi bir peygamberin soyundan gelmek onun bıraktığı manevi mirasa ve inşa etmiş olduğu mabede sahip olmayı gerektirmez. Buna hak kazanabilmek için onun insanlığa tebliğ ettiği din ve inancı korumak gerekir. Bilindiği üzere günümüz yahudileri Hz. Süleyman (a.s.)'ın peygamber olduğuna inanmamaktadırlar. Aynı zamanda ona, peygamberin şanına yakışmayacak şeyleri iftira etmişlerdir. Hz. Süleyman (a.s.)'ın babası Hz. Davud (a.s.) da onları lanetlemiştir. Bu konuda Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır: "İsrailoğullarından inkâr edenler Davud'un ve Meryem oğlu İsa'nın diliyle lanetlenmişlerdir. Bu, başkaldırmaları ve sınırı amalarşı sebebiyledir." (Maide, 5/78) Öte yandan başta Hz. Süleyman olmak üzere Mescidi Aksa'yı bir mabed olarak kullanmış peygamberlerin ve onlara tabi olanların yaptıkları ibadet şekli namaz, tesbih, dua ve zikir gibi ibadetlerdir. Günümüz yahudileri ise tıpkı Mekke müşriklerinin Ka'be etrafında yaptıkları gibi boynuz (korn), davul, dümbelek gibi çalgılar çalarak ve el çırparak ibadet yapmaya çalışıyorlar. Yüce Allah, Mekke müşriklerinin Ka'be etrafında yaptıkları ibadetler hakkında da şöyle buyurur: "Onların Ka'be'nin yanındaki namazları ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir." (Enfal, 8/35)

Sonuç itibariyle Mescidi Aksa ve Kudüs tevhid inancını sembolize etmektedir. Dolayısıyla bu mekanlar tevhid inancının bugünkü gerçek sahipleri olan Müslümanların üzerinde bir emanettir. Bundan dolayı Resulullah (s.a.s.) buraların, İslam coğrafyasına katılması için sağlığında vasiyette bulunmuş ve şöyle buyurmuştur: "Oraya (Mescidi Aksa'ya) gidin ve içinde namaz kılın." -Hadisin ravisi dedi ki: "O zaman burası Daru'l-Harb'di (yani Müslüman olmayanların hakimiyeti altındaydı)."- (Resulullah (s.a.s) sözlerine daha sonra şöyle devam etti): "Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin." (Ebu Davud, Kitabu's-Salat, 14) Burada zeytinyağı bir semboldür. Yapılması istenen ise yukarıda da ifade ettiğimiz üzere buraya tevhid bayrağının dikilmesi suretiyle o mekanın gerçek kimliğine kavuşturulmasıydı. Resulullah (a.s.) bir hadisi şerifinde de şöyle buyurmuştur: "Yolculuk ancak şu üç mescidden birine olur: Benim şu mescidime, Mescidi Haram'a ve Mescidi Aksa'ya." (Müslim, Kitabu'l-Hacc, 15/415, 511, 512) Burada kastedilen yolculuk ibadet kasdıyla olan özel yolculuktur. Bu hadisi şerif dolayısıyla Mescidi Aksa harem mescidlerin üçüncüsü sayılmıştır. Resulullah (s.a.s.)'ın bu vasiyyet ve tavsiyeleri dolayısıyla Müslümanların ilk halifesi Hz. Ebu Bekir (r.a.) Yemen tarafındaki sorunları çözüme kavuşturduktan sonra İslam topraklarını Kudüs yönüne doğru genişletmiş ve Hz. Ömer (r.a.) de Kudüs'ü fethetmeyi başarmıştır. Hz. Ömer (r.a.) buranın vahiy silsilesindeki ve tevhid inancındaki önemini bildiğinden dolayı, Allah'ın mübarek kıldığını bildirdiği bu toprakları mücahitler arasında paylaştırmayarak kıyamete kadar gelecek Müslüman nesillere emanet etti. Dolayısıyla dünya Müslümanlarının bu mekanlara hep birlikte sahip çıkmaları gerekir. Nitekim Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: "Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamberine hıyanet etmeyin ve bile bile size emanet edilen şeylere hıyanet etmeyin." (Enfal, 8/27)

Bütün bu gerçekler ortadayken Müslümanların, kutsal Mescidi Aksa'nın savunulması için verilen mücadeleyi yalnız bırakmamaları gerekir. Siyonistler kendilerinin uydurdukları birtakım efsanelere dayanarak Mescidi Aksa'yı yıkmaya çalışırlarken Müslümanlar var olan gerçekleri savunmakta ve gün gibi ortada olan bir haklarını korumakta gevşeklik gösterirlerse büyük bir vebal altına girmiş olurlar. Mescid-i Aksa'nın Fedaileri onurumuzdur...Bugün Onurumuza ,Kutsalımıza ,sahip çıkma günüdür..

BİRRUH BİDDEM NEFDİK YA AKSA!

CANIMIZ KANIMIZ SANA FEDA OLSUN YA AKSA!

 

 

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.