Osmanlı'nın topraklarından petrol fışkırıyordu

Son dönemlerde IŞİD'in Irak'taki petrol rezervlerini ele geçirmesi ve Amerika ile Suudi Arabistan'ın Rusya ve İran'ı köşeye sıkıştırmasıyla dünyanın yine 1 numaralı gündemi haline gelen petrol, Osmanlı topraklarının büyük bir bölümünde bulunuyordu.

OSMANLI'YI PETROL BÖLGELERİNDEN ÇIKARDILAR

Petrolünün sondaj yapılmaya başlandığı 1800'lü yılların sonlarında Osmanlı topraklarından adeta petrol fışkırıyordu. Daha sonra yapılan politikalar ve savaşların ardından Osmanlı toprakları küçüldükçe küçüldü ve petrolsüz Anadolu topraklarına hapsoldu. Kısa bir süre sonra da imparatorluk yıkılarak yerine bugünkü sınırları oluşturan Türkiye kuruldu. Osmanlı'dan kopan bölgelerde yeni devletler kuruldu ve bu devletler petrol zengini oldu.

Osmanlı'dan bugüne petrol bölgelerini ve Batı'nın petrol politikalarını en iyi anlatan bilgiler Hikmet Uluğbay'ın Petropolitik adlı kitabında yer alıyor. İşte konuyla ilgili kitapta geçen bilgiler:

...1- Avrupa’nın, Osmanlı topraklarına ilk ilgisi 1834 yılında, Hindistan’a ulaşım gayesiyle ortaya çıkar. İngiliz hükümeti Yarbay Rawdon’u Fırat Nehri havzasına Hindistan yolları hakkında inceleme yapmak için gönderir. Rawdon, ulaşımdan çok, zengin yeraltı kaynaklarıyla ilgilenir ve raporunda bahseder. Bunun üzerine İngiliz hükümetinin girişimleri sonucu 29 Aralık 1834 tarihli ferman ile Dicle ve Fırat üzerinde gemi taşımacılığı yapma hakkı İngiliz şirketine verilir...

2 -1871 yılında Almanlar, Osmanlı topraklarındaki petrol potansiyeliyle ilgili bir rapor hazırlar, fakat genel kanı Ortadoğu petrol yataklarının nakliye ve maliyet açısından ABD ve Bakü petrolleriyle rekabet edemeyeceğidir...

3- Kerkük petrollerinin işletme hakkını alan Neftçi Ailesi, 1870 yılından itibaren çalışmalara başlarken, Rotschild Ailesi Bakü-Batum demiryolunu inşa ederek bölge petrollerini Avrupa pazarlarına ucuza sevk etmeye başlar... Osmanlı’da bunlar olurken İran uyanamaz ve yeraltı kaynaklarının işletme hakkını Baron de Reuter isimli şahsa verir...

4- Osmanlı’da petrolün önemi 1876 yılında 2. Abdülhamit’in tahta çıkmasıyla anlaşılmaya başlanır. Anlaşılır ama tahta çıkana kadar Rum Zarifi ve Ermeni Asani isimli bankerlerle şahsi servetini yöneten padişah, olayı daha çok kişisel servetinin yönetimi açısından ele alır. Dünya petrol çılgınlığı yaşarken, 1875 yılında mali sıkıntıya düşen Osmanlı İmparatorluğu, 1876 yılında ödemeleri durdurur ve 1881 yılında Düyun-u Umumiye idaresine teslim olur...”

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.