Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye ile ABD arasındaki gerilimle ilgili dikkat çeken bir makale kaleme aldı. Kalın makalesinde “Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’yi tamamen kaybetme riskiyle karşı karşıyadır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Türkiye-ABD ilişkilerdeki krize dair Daily Sabah gazetesinde dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
İşte Kalın’ın o yazısı:
FETÖ, 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirdiğinde birçok uluslararası yorumcu, Türk devletinin ve ekonomisinin tamamen çökeceğini öngörmüştü. Ancak Türkiye bu karanlıktan daha güçlü çıkarak siyasi istikrar ve iktisadi kalkınma yolunda yürümeye devam etti. Bu olayın üzerinden iki yıl geçmişken Trump yönetimiyle bir papaz yüzünden yaşanan mevcut kriz ve döviz piyasalarında yaşanan dalgalanmalar Türkiye’nin kararlılığını azaltmayacaktır.
50 milyondan fazla vatandaşımızın oy kullandığı 24 Haziran seçimlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, beş yıl daha görevde kalma hakkını elde etti. Seçim sonuçları, aynı zamanda bürokrasiyi azaltacak ve etkin yönetimi sağlayacak olan başkanlık sisteminin bir teyidi anlamına geliyordu. Geçtiğimiz hafta, Cumhurbaşkanı Erdoğan cari ve yeni projelerden oluşan 100 günlük çalışma planını açıkladı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ise Türk ekonomisinin yeni hedeflerini ve OVP’yi açıklayacak. 29 Ekim’de İstanbul’un yeni havalimanı faaliyete geçecek. Bu yıl Türkiye’yi yaklaşık 40 milyon turistin ziyaret etmesi bekleniyor. Büyük kamu projeleri planlandığı gibi devam ediyor. Tüm bunlar, Türkiye’nin kamu kurumlarının ve ekonomisinin ne kadar dayanıklı olduğunu ortaya koyuyor.
Elbette Türk Lirası’nın Amerikan Doları’na karşı değer kaybetmesi bir sınama olarak karşımızda bulunuyor. Ancak Türkiye bu zorluklarla mücadele etmeye hazırdır. Esasen bu konu, bir kur savaşının ötesindedir. Trump yönetiminin terör suçundan ev hapsinde bulunan Papaz Brunson meselesi sebebiyle iki bakanımıza yaptırım uygulama kararı, Türk-Amerikan ilişkilerinin dip yapmasına neden oldu. Türk tarafının meseleyi diplomatik kanallardan çözme girişimleri ABD tarafından reddedildi. Türkiye’nin iyi niyeti ve sonuç almaya yönelik yaklaşımı, Trump yönetiminin ideolojik tutumu ve uzlaşmaz tavrı nedeniyle bir kenara itildi.
Türkiye, güvenlik endişelerinin NATO müttefiki tarafından ciddiye alınması isteğinde sonuna kadar haklıdır. Ancak ABD, hem Obama hem de Trump döneminde terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olan PYG/YPG ile işbirliği konusunda Türkiye’nin itirazlarını dikkate almadı. ABD’deki FETÖ yapılanması konusunda adım atmadı. Ne DEAŞ ile mücadele ne de Amerikan sistemi, Türkiye’nin milli çıkarlarına ve Türk-Amerikan ilişkilerine zarar veren politika ve tavırları meşrulaştırmaz.
Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’yi tamamen kaybetme riskiyle karşı karşıyadır. Türkiye kamuoyunun tamamı, meşru güvenlik endişelerimizi yok sayan Amerikan politikalarına karşıdır. Türkiye’ye yönelik tehditler, yaptırımlar veya kabadayılıklar hiçbir işe yaramaz. Ancak Türkiye’nin kararlılığını artırır ve ABD’yi hem Türkiye’de hem de uluslararası camiada yalnızlaştırır. Trump yönetimi şimdiye kadar Kanada, Meksika, Küba, Çin, Rusya, NATO, Almanya ve birçok başka ülkeyle özellikle iç gündem sebebiyle kavgaya girişti. Bu durum ABD’nin güvenilir bir dost ve müttefik olarak itibarına zarar verdi. Türkiye’deki algı da bundan farklı değildir.
Türkiye tehditlere, baskılara, yaptırımlara veya finansal operasyonlara boyun eğmeyecek. Başkalarının taleplerini kendi güvenlik endişelerinin önüne koymayacak. Bir NATO müttefiki olarak herkesin güvenliği için üzerimize düşenin fazlasını yaptık. Terörün her türlüsüne karşı müttefiklerimizin yanında olduk. Başka ülkelere yönelik terör tehditlerine karşı onlarla işbirliği yaptık. Şimdi müttefiklerimizin bize aynı şekilde davranmasını beklemek en doğal hakkımızdır. Ancak müttefiklerimiz, Türkiye’ye ne PKK ne de FETÖ terörüyle mücadelesinde hiçbir destek sunmamıştır.
Türkiye dış politika ufkunu genişletirken, bağımsızlığından ve egemenliğinden vazgeçmeyecektir. Eşitlik, ortak çıkarlar ve ortaklık temelinde tüm ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye devam edecektir. Aynı zamanda enerji kaynaklarını ve finansal alternatiflerini çeşitlendirmeye devam edecektir. Türkiye’nin jeopolitik konumu ve 21.yüzyıl diplomasisinin gerçekleri göz önünde bulundurulursa bu doğaldır.
Askeri darbeler, terör saldırıları ve finansal operasyonlar atlatmış bir ülke olan Türkiye, bugün daha kararlı ve dayanıklıdır. Hiçbir tehdit veya saldırı bu durumu değiştiremez
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Türkiye-ABD ilişkilerdeki krize dair Daily Sabah gazetesinde dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
İşte Kalın’ın o yazısı:
FETÖ, 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirdiğinde birçok uluslararası yorumcu, Türk devletinin ve ekonomisinin tamamen çökeceğini öngörmüştü. Ancak Türkiye bu karanlıktan daha güçlü çıkarak siyasi istikrar ve iktisadi kalkınma yolunda yürümeye devam etti. Bu olayın üzerinden iki yıl geçmişken Trump yönetimiyle bir papaz yüzünden yaşanan mevcut kriz ve döviz piyasalarında yaşanan dalgalanmalar Türkiye’nin kararlılığını azaltmayacaktır.
50 milyondan fazla vatandaşımızın oy kullandığı 24 Haziran seçimlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, beş yıl daha görevde kalma hakkını elde etti. Seçim sonuçları, aynı zamanda bürokrasiyi azaltacak ve etkin yönetimi sağlayacak olan başkanlık sisteminin bir teyidi anlamına geliyordu. Geçtiğimiz hafta, Cumhurbaşkanı Erdoğan cari ve yeni projelerden oluşan 100 günlük çalışma planını açıkladı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ise Türk ekonomisinin yeni hedeflerini ve OVP’yi açıklayacak. 29 Ekim’de İstanbul’un yeni havalimanı faaliyete geçecek. Bu yıl Türkiye’yi yaklaşık 40 milyon turistin ziyaret etmesi bekleniyor. Büyük kamu projeleri planlandığı gibi devam ediyor. Tüm bunlar, Türkiye’nin kamu kurumlarının ve ekonomisinin ne kadar dayanıklı olduğunu ortaya koyuyor.
Elbette Türk Lirası’nın Amerikan Doları’na karşı değer kaybetmesi bir sınama olarak karşımızda bulunuyor. Ancak Türkiye bu zorluklarla mücadele etmeye hazırdır. Esasen bu konu, bir kur savaşının ötesindedir. Trump yönetiminin terör suçundan ev hapsinde bulunan Papaz Brunson meselesi sebebiyle iki bakanımıza yaptırım uygulama kararı, Türk-Amerikan ilişkilerinin dip yapmasına neden oldu. Türk tarafının meseleyi diplomatik kanallardan çözme girişimleri ABD tarafından reddedildi. Türkiye’nin iyi niyeti ve sonuç almaya yönelik yaklaşımı, Trump yönetiminin ideolojik tutumu ve uzlaşmaz tavrı nedeniyle bir kenara itildi.
Türkiye, güvenlik endişelerinin NATO müttefiki tarafından ciddiye alınması isteğinde sonuna kadar haklıdır. Ancak ABD, hem Obama hem de Trump döneminde terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olan PYG/YPG ile işbirliği konusunda Türkiye’nin itirazlarını dikkate almadı. ABD’deki FETÖ yapılanması konusunda adım atmadı. Ne DEAŞ ile mücadele ne de Amerikan sistemi, Türkiye’nin milli çıkarlarına ve Türk-Amerikan ilişkilerine zarar veren politika ve tavırları meşrulaştırmaz.
Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’yi tamamen kaybetme riskiyle karşı karşıyadır. Türkiye kamuoyunun tamamı, meşru güvenlik endişelerimizi yok sayan Amerikan politikalarına karşıdır. Türkiye’ye yönelik tehditler, yaptırımlar veya kabadayılıklar hiçbir işe yaramaz. Ancak Türkiye’nin kararlılığını artırır ve ABD’yi hem Türkiye’de hem de uluslararası camiada yalnızlaştırır. Trump yönetimi şimdiye kadar Kanada, Meksika, Küba, Çin, Rusya, NATO, Almanya ve birçok başka ülkeyle özellikle iç gündem sebebiyle kavgaya girişti. Bu durum ABD’nin güvenilir bir dost ve müttefik olarak itibarına zarar verdi. Türkiye’deki algı da bundan farklı değildir.
Türkiye tehditlere, baskılara, yaptırımlara veya finansal operasyonlara boyun eğmeyecek. Başkalarının taleplerini kendi güvenlik endişelerinin önüne koymayacak. Bir NATO müttefiki olarak herkesin güvenliği için üzerimize düşenin fazlasını yaptık. Terörün her türlüsüne karşı müttefiklerimizin yanında olduk. Başka ülkelere yönelik terör tehditlerine karşı onlarla işbirliği yaptık. Şimdi müttefiklerimizin bize aynı şekilde davranmasını beklemek en doğal hakkımızdır. Ancak müttefiklerimiz, Türkiye’ye ne PKK ne de FETÖ terörüyle mücadelesinde hiçbir destek sunmamıştır.
Türkiye dış politika ufkunu genişletirken, bağımsızlığından ve egemenliğinden vazgeçmeyecektir. Eşitlik, ortak çıkarlar ve ortaklık temelinde tüm ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye devam edecektir. Aynı zamanda enerji kaynaklarını ve finansal alternatiflerini çeşitlendirmeye devam edecektir. Türkiye’nin jeopolitik konumu ve 21.yüzyıl diplomasisinin gerçekleri göz önünde bulundurulursa bu doğaldır.
Askeri darbeler, terör saldırıları ve finansal operasyonlar atlatmış bir ülke olan Türkiye, bugün daha kararlı ve dayanıklıdır. Hiçbir tehdit veya saldırı bu durumu değiştiremez
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.