Evanjelist papaz Andrew Craig Brunson’un serbest bırakılmayıp, cezasının ev hapsine çevrilmesi ABD’yi rahatsız etti. Türkiye’yi yaptırımlarla tehdit eden Amerika, ilk etapta Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik yaptırımlarını duyurdu. Tanrıyı kıyamete zorlamak anlayışıyla yaygınlık gösteren Evanjelikler, önce ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyarak, ardından da Brunson olayıyla dış politikayla ilgili teo-politik kozlarını açıktan oynamaya başladılar.
“Tanrıyı kıyamete zorlamak” anlayışıyla yaygınlık gösteren Evanjelizmin dış politikadaki etkileri Donald Trump’ın başkan seçilmesiyle birlikte iyice belirginleşti. Bu durumun Trump’tan değil, yardımcısı Mike Pence’ten kaynaklandığı bilinen bir gerçek. Beyaz, milliyetçi, koyu bir Evanjelik olan Pence, blok halinde kendilerini destekleyen ve sayıları 100 milyonu bulan, ABD’deki “Siyonist Hıristiyanlar” olarak da anılan Evanjeliklerin isteklerini ABD politikasına yansıtıyor. Bu anlamdaki en önemli adımı Pence’in yön vermesiyle ABD’nin Tel Aviv’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşımakla attılar.
ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’teki açılışında Evanjelik Papaz Robert Jeffress’in konuşması Yahudileri kızdırsa da, Evanjeliklerle Yahudiler Büyük İsrail Projesi için birlikte yürümek zorunda. Zira Evanjeliklerin en büyük hedefi Ortadoğu’da Büyük İsrail’in kurulması ve İsa-Mesih’in buraya inmesi. Bu amaçları doğrultusunda uzun yıllar yaptıkları çalışmalar artık hız kazandı.
Hedef Ortadoğu olsa da Evanjelik-Siyonist projeden etkilenen en önemli ülkelerden biri Türkiye. Bu sebepten dolayı Türkiye uzun yıllar terörle meşgul edilirken, öte yandan FETÖ gibi örgütler eliyle Evanjelik hedeflerin önü açılmaya çalışıldı. Fakat planlar hesaplandığı gibi tıkır tıkır işlemedi, önlerine çıkan engellerden dolayı gizli kozlar aşikar oynanmaya başladı. Bu kozlardan bir tanesi de papaz kılığındaki Evanjelist casus Andrew Craig Brunson.
ABD’nin papaz siyaseti
Brunson, Kuzey Karolinalı, Evanjelik Presberiteryan Kilisesi’ne bağlı 48 yaşında bir misyoner. Misyoner bir anne babanın çocuğu olan Brunson, yine misyoner bir ailenin kızı olan Norine’yle evli. 1993 yılında, 25 yaşlarındayken misyonerlik çalışmaları için Türkiye’ye gelen Brunson çifti, 23 yıldır İzmir ve çevresinde merkezi Alsancak’taki Diriliş Kilisesi’nde misyonerlik çalışmalarını yürütüyordu. Brunson terör örgütleri FETÖ ve PKK adına suç işlediği ve casusluk yaptığı suçlamasıyla 2016’dan bu yana tutuklu. Tutukluluğunun sağlık sorunları sebebiyle ev hapsine çevrilmesi üzerine, ABD’den en üst düzeyde açıklamalar geldi. Önce başkan yardımcısı Pence, daha sonra da Başkan Trump, Brunson serbest bırakılmadığı takdirde Türkiye’yi geniş yaptırımlarla tehdit etti.
Bir rahip sebebiyle en önemli müttefiklerinden biri olan Türkiye’yi “geniş çaplı yaptırımlarla” tehdit edebilmek, Evanjelistlerin hedeflerine daha aşikar bir şekilde ilerlemelerinin de bir göstergesi. ABD dış politikasında (özellikle Ortadoğu politikasını şekillendirme sürecinde) yeni muhafazakârlar, Hristiyan sağ ve Evanjelik-Siyonist ittifakının etkisi ciddi bir şekilde hissediliyor. Bu koalisyon, Ortadoğu’ya ve Arap-İsrail sorununa dair bakışları da dahil olmak üzere dış politikada bir dizi ortak hedefe sahip. İsrail’in güvenliği, komşularına karşı üstünlüğü ve tabii ki ABD’nin Körfez petrolü üzerindeki kontrolünü pekiştirmek bu amaçların dışında tutulamaz.
Sıradaki hedef Mescid-i Aksa’nın yıkılması
Evanjelistlerle ilgili araştırmaları bulunan Ramazan Kurtoğlu’na göre sıradaki hedef 2018-2040 yılları arasında Mescid-i Aksa’nın yıkılıp, yerine Süleyman Tapınağının yapılması. Bu durumda kıyamet gelecek ve kurtarıcı olarak adlandırdıkları İsa-Mesih, Yahudi ve Evanjelik anlayışa göre o topraklara inmiş olacak. Türkiye topraklarında bulunan Anadolu da bu plandan bağımsız değil. Zira Kurtoğlu’na göre Anadolu da Evanjelist inanışa göre kadim Hristiyan ve Yahudi toprağı. “Siyonist Hristiyanlığın adı Evanjelizmdir. Bu hareket 1632’de My Flower gemisiyle Amerika’ya giden 101 kişilik ekiple kurulmuştur. My Flower gemisiyle Amerika’ya giden ailelerden 14 başkan çıkmıştır. 70’li yıllardan itibaren iyice güçlenmeye başlayan Evanjelikler, Jimmy Carter, Ronald Reagan, Baba-oğul Bush, gibi bir kısmı direkt kendini açıklayan, bir kısmı açıklamayan ABD başkanları çıkartmıştır. Neoconlarla da bir noktada buluşarak hedef birliği yapmışlardır.
Evanjelistler, 2018-2040’lı yıllar arasında Ortadoğu’da Şam ile Kudüs arasında, ortaya çıkacağı söylenen İsa-Mesih figürünü sonuna kadar kullanırlar. Siyasal hizipçi bir harekettir. Eğitim, basın ve sağlık alanlarında faaliyet göstermek gibi bir metodları vardır. Evanjelist inanışa göre tanrının dünyevi ve uhrevi olmak üzere iki tasavvuru var. Dünyevi tasavvuru İsrailoğulları, öbür dünya tasavvurları ise Evanjelistlerdir. Yahudileri çok sevdikleri için değil, onlara bir misyon yükledikleri için Yahudilerin emellerine hizmet ediyorlar. Koyu dindar gazeteci Michael David Evans’ın kehanetlerine göre 2018-2040 yılları arasında İsa-Mesih gelecek. Mescid-i Aksa yıkılarak yerine Süleyman Tapınağı kurulacak. Büyük İsrail’in kurulmasıyla da İsa-Mesih gelecek.”
Trump’ın ayağını kaydıracaklar
FETÖ ve Adnan Oktar örgütlerini Evanjelistlerin kurdurduğunu iddia eden Kurtoğlu, Evanjelistlerin inançlarında ahlaksızlığı arttırarak tanrıyı kıyamete zorlama anlayışının da olduğunu söylüyor. “Oktar hareketi 1993’te Amerikan ordusunun tanklara lav silahları takarak kadın çocuk demeden öldürdüğü David Koresh tarikatının kötü bir taklitidir. Evanjelistlerin inançlarında ahlaksızlığı arttırıp tanrıyı kıyamete zorlamak anlayışı da var. Adnan Oktar gibi tarikatlar buna hizmet ediyor. Amerika’da da Ahmet Hulusi adındaki sahte şeyh, bekarlar için zina günah değildir diyor.
Bunların Ağrı Dağı ile ilgili de karanlık projeleri var. Nuh’un gemisinin Ağrı Dağı’na oturduğunu iddia ederler. Nuhizm, Amerikan ordusunun temel doktrinlerinden biridir. Evanjelizm buraya oturur zaten. Nuh’un gemisinde filozof taşı olduğuna inanırlar. Harry Potter filminde bunu işlerler. Simyacılık da budur. Bu tür Evanjelist anlayışlar başka ülkelere de farklı yollarla yayıldı. Pakistan’da “Kuran Yolu” adıyla hayata geçirildi. Çin’de başka bir isimde yayılarak 87 milyon Çinliyi birbirine kırdırdı.
Evanjelistler Amerika’da orta ve üst gelir grubuna hakim. Amerikan film endüstrisinde de çok ciddi etkilileri var. Trump’ın Evanjelistlerle bir alakası yoktur. Sadece onun hırslarını kullanıyorlar. Asıl hedef, Trump’ın ayağını kaydırıp, yardımcısı koyu Evanjelik Pence’i iktidara getirmek. Ya iç darbeyle Trump’ı devirecekler ya da Trump’ın başına bir şey gelecek.
Evanjelistlere direnen iki ülke var şu anda, Türkiye ve Rusya. Evanjelistler İslam dünyasının liderinin Türkiye olduğunu bilirler. Bunun için Türkiye’yle uğraşıyorlar. Özellikle Kürt vatandaşları hedef alarak Hristiyanlaştırma çalışmaları içerisinde olduklarını biliyorum. Dünyadaki yayılmalarına baktığımız zaman Amerika başta olmak üzere, Çin’de, Japonya’da, Kore’de dolu dizgin ilerliyorlar. Afrika’da da ciddi misyonerlik faaliyetleri var.”
Kutsal kitabı kullanıyorlar
Evanjelistlerin, kıyamet ne kadar erken gelirse Mesih’in o kadar çabuk geleceğine inandıkları için tanrıyı kıyamete zorlama anlayışlarının olduğunu söyleyen dinler tarihçisi Ali İsra Güngör, Evanjelistleri şu ifadelerle anlatıyor: “Kıta Avrupası Martin Luther’le birlikte Protestan Hristiyanlığın kaynağıdır. Şu anda Protestanlık İngiltere üzerinden Amerika’ya geçiş süreci yaşıyor. Amerika’da bulduğu özgürlük ortamıyla Amerikan Protestanlığını yaratıyor. Normalde Yahudilikle Hristiyanlık arasında düşmanlık vardır. Ancak bu Protestan Hristiyanlığın Kalvin üzerinden kurulan bağlantısı, Yahudilerin bazı eski kavramlarını ödünç alarak, üzerine Ortadoğu’da İsrail’le ilgili denklemlerde işe yarayacak formülleri koydular.
Şu anda Amerikan Evanjelistleri Büyük Ortadoğu projesine hizmet verecek bütün teolojileri bu anlamda geliştirebiliyor. Geçen yüzyıla kadar Yahudilerle bu geleneksel düşmanlıktan dolayı bağlantı kurmak zordu. İkinci Vatikan Konsili’nde Hristiyan dünyası bazı kararlar alıp, açılımlar sergiledi. İlişkiler bu kararlardan sonra yumuşadı. Şimdi Yahudilerle Hristiyanlar, merkeze İsrail’in güvenliğini alıp, özellikle Amerika planında ortak projeler yapıyor. Enerji hatları koridorlarıyla ilgileniyorlar. Kıyamet senaryoları da bu işin tuzu biberi oluyor. Kutsal kitabın ilgili yerlerini iyi kullanıyorlar.
Evanjelizm; Yahudi Hristiyan ortak yapım
Evanjelistlerde tanrıyı kıyamete zorlamak anlayışı vardır. Kıyamet ne kadar erken gelir, ortalık karışırsa, Mesih gelecektir. Hristiyanlara göre İsa’nın ikinci gelişi, Yahudilere göre birinci gelişi. Yahudiler dünyayı yönetecek olan seçilmiş millet olduklarına inanıyorlar. Evenjelistler yani Amerikan Protestanlığı bu rolü onlardan aldı. ‘Artık o dönemler bitti, siz tanrının vaadlerini de değerlendiremediniz, seçilmiş millet artık biziz, dünyayı biz yöneteceğiz’ diyorlar. Çıkar çatışması yaşamıyorlar, kılıfına uyduruyorlar. Çünkü ikisi çatıştığı zaman ilerleyen İslam oluyor. Evanjelistler ve Yahudiler çıkarları doğrultusunda ilerleyecekler ama kurtuluş planı bakımından sondaki hedefleri birbirine uymuyor. Orada da güçlü olan kazanacaktır.
Evanjelik dediğiniz zaman, İncil’e yeniden müracaat edip, aradaki geleneksel hususları kenara bırakıp, reform yapmak isteyenlerdir. Evanjelist, İncilci demektir. Dinle siyaset ilişkisinde teolojik arka planlarını uluslararası siyasette çok iyi kullanıyorlar. Bu durumda bir Evanjelik zihniyet İncil’in yayılması ve herkesin Hristiyanlaştırılmasının ve yeniden doğuş hedeflerinin hızlı modelleridir. Ortodoks ve Katoliklerin hantallıklarını engel olarak görürler. Kendi içlerinde birçok grup vardır. Evenjalistlerin merkezi Amerika olmakla birlikte kutsal kitabı otorite olarak kabul eden gruplardan oluşur. Dünyanın her yerinde belli oranda etkileri var. Kıta Avrupa’sında durum biraz farklı, Kalvin, Luther gibi isimlere saygıdan dolayı bir Amerikan versiyonu gelişmesi çok olmayabilir.
Amerika’nın Kudüs’e elçiliğini taşıması olayı Evanjelistlerin yaptırımıdır. Amerikan yönetimi başta İslam dünyasını ve diğer Hristiyanları rahatsız edecek böyle bir olayı durup dururken gündeme getirmez. Trump’a yönelik bir Evanjelik etki söz konusu. Hristiyan dünyasının hepsi bu hareketten memnun değil. Yahudi Hristiyan ortak yapım projeler, senaryolar, Evanjelist yapımlardır.”
Teo-politik bir dış politika
Son yıllarda ABD’de en büyük dini cemaat olarak gösterilebilecek Evanjeliklerin etkisinin siyasal olarak da kendisini göstermeye başladığını söyleyen Anadolu Ajansı Washington temsilcisi Muhammed Bilal Kenasari, Evanjeliklerin dünya siyasetine etkilerini şu ifadelerle anlatıyor: “Özellikle 2. Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş dönemlerinde ABD’li siyasetçiler liberal Protestanlar arasından çıkmıştır, bunlara örnek olarak ise Franklin D. Roosevelt, Harry Truman ve Dwight D. Eisenhower verilebilir. Özellikle Jimmy Carter dönemi Evanjeliklerin siyasal etkisine bir örnektir. Başkan Bush ise her ne kadar kendisini Evanjelik olarak tanımlamasa da, özellikle başkanlığının ikinci dönemine Evanjeliklerin desteğini alarak girmiştir. Başkan Trump da ABD’de nüfus olarak yüzde 25’e tekabül eden Evanjeliklerin oylarının yüzde 80’ini almıştır ve bunda kendisi de bir Evanjelik olan yardımcısı Mike Pence’in etkisi büyük olmuştur.
Evanjeliklerin özellikle uluslararası ilişkilere kendilerinin doğrudan diğer ülkelerdeki misyonerlik faaliyetleri ve kamu politikası savunuculuğu üzerinden iki farklı metotla dahil oldukları görülür. Aslında Evanjeliklerin diğer ülkelerde yürüttüğü misyonerlik çalışmaları aynı zamanda antropolojik bir bilgi kaynağı olarak ABD dış politikasına da bilgi sağlar. Bu durum ABD dış politika formatının dahilinde bir hareket olarak da görülebilir. Nitekim, Evanjeliklerdeki ‘İnsanın yaratanın bir yansıması olması’ tanımlaması, ABD’nin dünyanın diğer bölgelerindeki ‘öteki’ insanlara ulaşması/yani kendilerinde gördükleri tanrıyı onlara tanıtması şeklinde de okunarak teo-politik bir dış politika olarak okumak mümkün.
Irak savaşında Evanjeliklerin etkisi
Neredeyse bütün ülkelerde yürüttükleri misyonerlik çalışmalarının yanı sıra, ABD dış politikasında yaptıkları soft rollerle bilinirler. Mesela, Sudan iç savaşının önüne geçilmesi için yaptıkları kampanya, Afrika’da AİDS’le mücadele, 1998 yılında yasalaşan ‘Uluslararası Dini Özgürlükler Yasası’nın oluşumu, 2004’de yasalaşan ‘Kuzey Kore İnsan İhlalleri Yasası’ oluşumu, 2004’deki ‘İnsan Kaçakçılığının Önüne Geçilmesi Yasası’nda vs. aktif roller oynamışlardır.
Buna karşılık ise özellikle ABD’nin Ortadoğu ve İsrail konusunda doğrudan belirleyici rolleri oldu. En son olarak ABD Elçiliğinin Kudüs’e taşınması politikasında Siyonistlerin yanı sıra Evanjeliklerin de etkisi büyüktü, nitekim açılışta ABD adına dini seremoni Evanjelik din adamları tarafından gerçekleştirildi. Evanjelikler ayrıca Irak savaşı döneminde de aktif rol oynayarak ABD ordusunun Irak’a müdahil olması için kampanyalar yapmıştır.”
Sevda Dursun / Gerçek Hayat
“Tanrıyı kıyamete zorlamak” anlayışıyla yaygınlık gösteren Evanjelizmin dış politikadaki etkileri Donald Trump’ın başkan seçilmesiyle birlikte iyice belirginleşti. Bu durumun Trump’tan değil, yardımcısı Mike Pence’ten kaynaklandığı bilinen bir gerçek. Beyaz, milliyetçi, koyu bir Evanjelik olan Pence, blok halinde kendilerini destekleyen ve sayıları 100 milyonu bulan, ABD’deki “Siyonist Hıristiyanlar” olarak da anılan Evanjeliklerin isteklerini ABD politikasına yansıtıyor. Bu anlamdaki en önemli adımı Pence’in yön vermesiyle ABD’nin Tel Aviv’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşımakla attılar.
ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’teki açılışında Evanjelik Papaz Robert Jeffress’in konuşması Yahudileri kızdırsa da, Evanjeliklerle Yahudiler Büyük İsrail Projesi için birlikte yürümek zorunda. Zira Evanjeliklerin en büyük hedefi Ortadoğu’da Büyük İsrail’in kurulması ve İsa-Mesih’in buraya inmesi. Bu amaçları doğrultusunda uzun yıllar yaptıkları çalışmalar artık hız kazandı.
Hedef Ortadoğu olsa da Evanjelik-Siyonist projeden etkilenen en önemli ülkelerden biri Türkiye. Bu sebepten dolayı Türkiye uzun yıllar terörle meşgul edilirken, öte yandan FETÖ gibi örgütler eliyle Evanjelik hedeflerin önü açılmaya çalışıldı. Fakat planlar hesaplandığı gibi tıkır tıkır işlemedi, önlerine çıkan engellerden dolayı gizli kozlar aşikar oynanmaya başladı. Bu kozlardan bir tanesi de papaz kılığındaki Evanjelist casus Andrew Craig Brunson.
ABD’nin papaz siyaseti
Brunson, Kuzey Karolinalı, Evanjelik Presberiteryan Kilisesi’ne bağlı 48 yaşında bir misyoner. Misyoner bir anne babanın çocuğu olan Brunson, yine misyoner bir ailenin kızı olan Norine’yle evli. 1993 yılında, 25 yaşlarındayken misyonerlik çalışmaları için Türkiye’ye gelen Brunson çifti, 23 yıldır İzmir ve çevresinde merkezi Alsancak’taki Diriliş Kilisesi’nde misyonerlik çalışmalarını yürütüyordu. Brunson terör örgütleri FETÖ ve PKK adına suç işlediği ve casusluk yaptığı suçlamasıyla 2016’dan bu yana tutuklu. Tutukluluğunun sağlık sorunları sebebiyle ev hapsine çevrilmesi üzerine, ABD’den en üst düzeyde açıklamalar geldi. Önce başkan yardımcısı Pence, daha sonra da Başkan Trump, Brunson serbest bırakılmadığı takdirde Türkiye’yi geniş yaptırımlarla tehdit etti.
Bir rahip sebebiyle en önemli müttefiklerinden biri olan Türkiye’yi “geniş çaplı yaptırımlarla” tehdit edebilmek, Evanjelistlerin hedeflerine daha aşikar bir şekilde ilerlemelerinin de bir göstergesi. ABD dış politikasında (özellikle Ortadoğu politikasını şekillendirme sürecinde) yeni muhafazakârlar, Hristiyan sağ ve Evanjelik-Siyonist ittifakının etkisi ciddi bir şekilde hissediliyor. Bu koalisyon, Ortadoğu’ya ve Arap-İsrail sorununa dair bakışları da dahil olmak üzere dış politikada bir dizi ortak hedefe sahip. İsrail’in güvenliği, komşularına karşı üstünlüğü ve tabii ki ABD’nin Körfez petrolü üzerindeki kontrolünü pekiştirmek bu amaçların dışında tutulamaz.
Sıradaki hedef Mescid-i Aksa’nın yıkılması
Evanjelistlerle ilgili araştırmaları bulunan Ramazan Kurtoğlu’na göre sıradaki hedef 2018-2040 yılları arasında Mescid-i Aksa’nın yıkılıp, yerine Süleyman Tapınağının yapılması. Bu durumda kıyamet gelecek ve kurtarıcı olarak adlandırdıkları İsa-Mesih, Yahudi ve Evanjelik anlayışa göre o topraklara inmiş olacak. Türkiye topraklarında bulunan Anadolu da bu plandan bağımsız değil. Zira Kurtoğlu’na göre Anadolu da Evanjelist inanışa göre kadim Hristiyan ve Yahudi toprağı. “Siyonist Hristiyanlığın adı Evanjelizmdir. Bu hareket 1632’de My Flower gemisiyle Amerika’ya giden 101 kişilik ekiple kurulmuştur. My Flower gemisiyle Amerika’ya giden ailelerden 14 başkan çıkmıştır. 70’li yıllardan itibaren iyice güçlenmeye başlayan Evanjelikler, Jimmy Carter, Ronald Reagan, Baba-oğul Bush, gibi bir kısmı direkt kendini açıklayan, bir kısmı açıklamayan ABD başkanları çıkartmıştır. Neoconlarla da bir noktada buluşarak hedef birliği yapmışlardır.
Evanjelistler, 2018-2040’lı yıllar arasında Ortadoğu’da Şam ile Kudüs arasında, ortaya çıkacağı söylenen İsa-Mesih figürünü sonuna kadar kullanırlar. Siyasal hizipçi bir harekettir. Eğitim, basın ve sağlık alanlarında faaliyet göstermek gibi bir metodları vardır. Evanjelist inanışa göre tanrının dünyevi ve uhrevi olmak üzere iki tasavvuru var. Dünyevi tasavvuru İsrailoğulları, öbür dünya tasavvurları ise Evanjelistlerdir. Yahudileri çok sevdikleri için değil, onlara bir misyon yükledikleri için Yahudilerin emellerine hizmet ediyorlar. Koyu dindar gazeteci Michael David Evans’ın kehanetlerine göre 2018-2040 yılları arasında İsa-Mesih gelecek. Mescid-i Aksa yıkılarak yerine Süleyman Tapınağı kurulacak. Büyük İsrail’in kurulmasıyla da İsa-Mesih gelecek.”
Trump’ın ayağını kaydıracaklar
FETÖ ve Adnan Oktar örgütlerini Evanjelistlerin kurdurduğunu iddia eden Kurtoğlu, Evanjelistlerin inançlarında ahlaksızlığı arttırarak tanrıyı kıyamete zorlama anlayışının da olduğunu söylüyor. “Oktar hareketi 1993’te Amerikan ordusunun tanklara lav silahları takarak kadın çocuk demeden öldürdüğü David Koresh tarikatının kötü bir taklitidir. Evanjelistlerin inançlarında ahlaksızlığı arttırıp tanrıyı kıyamete zorlamak anlayışı da var. Adnan Oktar gibi tarikatlar buna hizmet ediyor. Amerika’da da Ahmet Hulusi adındaki sahte şeyh, bekarlar için zina günah değildir diyor.
Bunların Ağrı Dağı ile ilgili de karanlık projeleri var. Nuh’un gemisinin Ağrı Dağı’na oturduğunu iddia ederler. Nuhizm, Amerikan ordusunun temel doktrinlerinden biridir. Evanjelizm buraya oturur zaten. Nuh’un gemisinde filozof taşı olduğuna inanırlar. Harry Potter filminde bunu işlerler. Simyacılık da budur. Bu tür Evanjelist anlayışlar başka ülkelere de farklı yollarla yayıldı. Pakistan’da “Kuran Yolu” adıyla hayata geçirildi. Çin’de başka bir isimde yayılarak 87 milyon Çinliyi birbirine kırdırdı.
Evanjelistler Amerika’da orta ve üst gelir grubuna hakim. Amerikan film endüstrisinde de çok ciddi etkilileri var. Trump’ın Evanjelistlerle bir alakası yoktur. Sadece onun hırslarını kullanıyorlar. Asıl hedef, Trump’ın ayağını kaydırıp, yardımcısı koyu Evanjelik Pence’i iktidara getirmek. Ya iç darbeyle Trump’ı devirecekler ya da Trump’ın başına bir şey gelecek.
Evanjelistlere direnen iki ülke var şu anda, Türkiye ve Rusya. Evanjelistler İslam dünyasının liderinin Türkiye olduğunu bilirler. Bunun için Türkiye’yle uğraşıyorlar. Özellikle Kürt vatandaşları hedef alarak Hristiyanlaştırma çalışmaları içerisinde olduklarını biliyorum. Dünyadaki yayılmalarına baktığımız zaman Amerika başta olmak üzere, Çin’de, Japonya’da, Kore’de dolu dizgin ilerliyorlar. Afrika’da da ciddi misyonerlik faaliyetleri var.”
Kutsal kitabı kullanıyorlar
Evanjelistlerin, kıyamet ne kadar erken gelirse Mesih’in o kadar çabuk geleceğine inandıkları için tanrıyı kıyamete zorlama anlayışlarının olduğunu söyleyen dinler tarihçisi Ali İsra Güngör, Evanjelistleri şu ifadelerle anlatıyor: “Kıta Avrupası Martin Luther’le birlikte Protestan Hristiyanlığın kaynağıdır. Şu anda Protestanlık İngiltere üzerinden Amerika’ya geçiş süreci yaşıyor. Amerika’da bulduğu özgürlük ortamıyla Amerikan Protestanlığını yaratıyor. Normalde Yahudilikle Hristiyanlık arasında düşmanlık vardır. Ancak bu Protestan Hristiyanlığın Kalvin üzerinden kurulan bağlantısı, Yahudilerin bazı eski kavramlarını ödünç alarak, üzerine Ortadoğu’da İsrail’le ilgili denklemlerde işe yarayacak formülleri koydular.
Şu anda Amerikan Evanjelistleri Büyük Ortadoğu projesine hizmet verecek bütün teolojileri bu anlamda geliştirebiliyor. Geçen yüzyıla kadar Yahudilerle bu geleneksel düşmanlıktan dolayı bağlantı kurmak zordu. İkinci Vatikan Konsili’nde Hristiyan dünyası bazı kararlar alıp, açılımlar sergiledi. İlişkiler bu kararlardan sonra yumuşadı. Şimdi Yahudilerle Hristiyanlar, merkeze İsrail’in güvenliğini alıp, özellikle Amerika planında ortak projeler yapıyor. Enerji hatları koridorlarıyla ilgileniyorlar. Kıyamet senaryoları da bu işin tuzu biberi oluyor. Kutsal kitabın ilgili yerlerini iyi kullanıyorlar.
Evanjelizm; Yahudi Hristiyan ortak yapım
Evanjelistlerde tanrıyı kıyamete zorlamak anlayışı vardır. Kıyamet ne kadar erken gelir, ortalık karışırsa, Mesih gelecektir. Hristiyanlara göre İsa’nın ikinci gelişi, Yahudilere göre birinci gelişi. Yahudiler dünyayı yönetecek olan seçilmiş millet olduklarına inanıyorlar. Evenjelistler yani Amerikan Protestanlığı bu rolü onlardan aldı. ‘Artık o dönemler bitti, siz tanrının vaadlerini de değerlendiremediniz, seçilmiş millet artık biziz, dünyayı biz yöneteceğiz’ diyorlar. Çıkar çatışması yaşamıyorlar, kılıfına uyduruyorlar. Çünkü ikisi çatıştığı zaman ilerleyen İslam oluyor. Evanjelistler ve Yahudiler çıkarları doğrultusunda ilerleyecekler ama kurtuluş planı bakımından sondaki hedefleri birbirine uymuyor. Orada da güçlü olan kazanacaktır.
Evanjelik dediğiniz zaman, İncil’e yeniden müracaat edip, aradaki geleneksel hususları kenara bırakıp, reform yapmak isteyenlerdir. Evanjelist, İncilci demektir. Dinle siyaset ilişkisinde teolojik arka planlarını uluslararası siyasette çok iyi kullanıyorlar. Bu durumda bir Evanjelik zihniyet İncil’in yayılması ve herkesin Hristiyanlaştırılmasının ve yeniden doğuş hedeflerinin hızlı modelleridir. Ortodoks ve Katoliklerin hantallıklarını engel olarak görürler. Kendi içlerinde birçok grup vardır. Evenjalistlerin merkezi Amerika olmakla birlikte kutsal kitabı otorite olarak kabul eden gruplardan oluşur. Dünyanın her yerinde belli oranda etkileri var. Kıta Avrupa’sında durum biraz farklı, Kalvin, Luther gibi isimlere saygıdan dolayı bir Amerikan versiyonu gelişmesi çok olmayabilir.
Amerika’nın Kudüs’e elçiliğini taşıması olayı Evanjelistlerin yaptırımıdır. Amerikan yönetimi başta İslam dünyasını ve diğer Hristiyanları rahatsız edecek böyle bir olayı durup dururken gündeme getirmez. Trump’a yönelik bir Evanjelik etki söz konusu. Hristiyan dünyasının hepsi bu hareketten memnun değil. Yahudi Hristiyan ortak yapım projeler, senaryolar, Evanjelist yapımlardır.”
Teo-politik bir dış politika
Son yıllarda ABD’de en büyük dini cemaat olarak gösterilebilecek Evanjeliklerin etkisinin siyasal olarak da kendisini göstermeye başladığını söyleyen Anadolu Ajansı Washington temsilcisi Muhammed Bilal Kenasari, Evanjeliklerin dünya siyasetine etkilerini şu ifadelerle anlatıyor: “Özellikle 2. Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş dönemlerinde ABD’li siyasetçiler liberal Protestanlar arasından çıkmıştır, bunlara örnek olarak ise Franklin D. Roosevelt, Harry Truman ve Dwight D. Eisenhower verilebilir. Özellikle Jimmy Carter dönemi Evanjeliklerin siyasal etkisine bir örnektir. Başkan Bush ise her ne kadar kendisini Evanjelik olarak tanımlamasa da, özellikle başkanlığının ikinci dönemine Evanjeliklerin desteğini alarak girmiştir. Başkan Trump da ABD’de nüfus olarak yüzde 25’e tekabül eden Evanjeliklerin oylarının yüzde 80’ini almıştır ve bunda kendisi de bir Evanjelik olan yardımcısı Mike Pence’in etkisi büyük olmuştur.
Evanjeliklerin özellikle uluslararası ilişkilere kendilerinin doğrudan diğer ülkelerdeki misyonerlik faaliyetleri ve kamu politikası savunuculuğu üzerinden iki farklı metotla dahil oldukları görülür. Aslında Evanjeliklerin diğer ülkelerde yürüttüğü misyonerlik çalışmaları aynı zamanda antropolojik bir bilgi kaynağı olarak ABD dış politikasına da bilgi sağlar. Bu durum ABD dış politika formatının dahilinde bir hareket olarak da görülebilir. Nitekim, Evanjeliklerdeki ‘İnsanın yaratanın bir yansıması olması’ tanımlaması, ABD’nin dünyanın diğer bölgelerindeki ‘öteki’ insanlara ulaşması/yani kendilerinde gördükleri tanrıyı onlara tanıtması şeklinde de okunarak teo-politik bir dış politika olarak okumak mümkün.
Irak savaşında Evanjeliklerin etkisi
Neredeyse bütün ülkelerde yürüttükleri misyonerlik çalışmalarının yanı sıra, ABD dış politikasında yaptıkları soft rollerle bilinirler. Mesela, Sudan iç savaşının önüne geçilmesi için yaptıkları kampanya, Afrika’da AİDS’le mücadele, 1998 yılında yasalaşan ‘Uluslararası Dini Özgürlükler Yasası’nın oluşumu, 2004’de yasalaşan ‘Kuzey Kore İnsan İhlalleri Yasası’ oluşumu, 2004’deki ‘İnsan Kaçakçılığının Önüne Geçilmesi Yasası’nda vs. aktif roller oynamışlardır.
Buna karşılık ise özellikle ABD’nin Ortadoğu ve İsrail konusunda doğrudan belirleyici rolleri oldu. En son olarak ABD Elçiliğinin Kudüs’e taşınması politikasında Siyonistlerin yanı sıra Evanjeliklerin de etkisi büyüktü, nitekim açılışta ABD adına dini seremoni Evanjelik din adamları tarafından gerçekleştirildi. Evanjelikler ayrıca Irak savaşı döneminde de aktif rol oynayarak ABD ordusunun Irak’a müdahil olması için kampanyalar yapmıştır.”
Sevda Dursun / Gerçek Hayat
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.