Kuşatılan İdlib değil, Ankara, Hatay, Diyarbakır'dır!

Yedi yıldır süren Suriye iç savaşında dönüm noktasına gelindi. Rusya ve İran destekli Esed’in kuşatması altında bulunan, muhaliflerin elindeki son bölge İdlib için gerekli önlemler alınmazsa büyük bir katliam yaşanacak. İdlib’de 1 milyonu çocuk olmak üzere 3 milyon sivil yaşıyor. Bazı iddialara göre bu rakam 4-5 milyona kadar çıkıyor. Muhalifler ellerindeki son kaleden vazgeçmemeye, Esed ise kontrol edemediği son bölgeyi her ne pahasına olursa olsun ele geçirmeye çok kararlılar. On binlerce sivili gözünü kırpmadan varil ve kimyasal bombalarla katleden Esed’in insafına bırakılacak İdlib’de taş üzerinde taş, baş üzerinde baş kalmayacağını bu 7 yıl zarfında defalarca acı bir şekilde tecrübe ettik.

Fırat Kalkanı ile Cerablus ve El Bab’ı; Zeytin Dalı Operasyonuyla da Afrin’i terör örgütlerinden temizleyen, buralara huzur ve güven getiren Türkiye’nin Suriye’deki varlığı her türlü zulmün altında inleyen mazlumların yegâne güvencesi ve umudu olmayı sürdürüyor.

İdlib’de kuşatmayı protesto etmek için Cuma namazından sonra yapılan büyük gösteride Türkiye’ye duyulan bu güven hiç olmadığı kadar yüksek perdeden dillendirildi. Suriyeli siviller ellerinde tuttukları pankartlar ve dillerindeki sloganlarda "Allah'tan ve Türklerden başka dostumuz yok", "Esed ve milisleri terörist kaynağı, Türkiye ise barış kaynağıdır", “Afrin ve Cerablus'ta olduğu gibi İdlib'in de Türkiye'nin kontrolü altına girmesini talep ediyoruz” dediler.

Bu sözler Türkiye’nin 82 milyon kişiden ve 783 bin km²’den ibaret olmadığını, omuzlarımızdaki tarihi misyonun ağırlığını bizlere bir daha hatırlatırken birilerinin ise zoruna gitti.



Gazeteci İsmail Saymaz “İdlib’liler, ‘Türkiye bizi korusun. Türkler bölgeyegelsin’diyormuş. Biz Manisa’nın, Erzurum’un çocuklarını, Mehmetçikleri çölde bulmadık” sözleriyle tarih ve kardeşlik şuurundan zerre nasibini almadığını bir daha gösterdi.

Tarihçi Yazar Enes Demir’in “Son Büyük Savunma Çanakkale'de İslam Coğrafyasından Şehitler” adlı kitabından çarpıcı bilgilere bakalım. Çanakkale Savaşında 551 Halepli şehit olmuş. Halep'in burada verdiği şehit sayısı, 41 ilimizin Çanakkale'deki şehit sayısından fazla idi. El Bab'dan 96 şehit var. Bu sayı 26 ilimizin şehidinden fazla.

Saymaz’ın “Manisa ve Erzurum’un meselesi değil” dediği İdlib’den ise 121 şehit var. O gün şehit olanların hiçbiri “Halepliyim bana ne İstanbul’dan” demedi. Zira çok iyi biliyorlardı ki İstanbul düşerse Halep’den geriye bir şey kalmaz. Bugün de kuşatılan İdlib değil, Hatay, Diyarbakır, Ankara ve İstanbul’dur.

Binlerce kilometre öteden Suriye’ye gelen onca emperyalist ülkenin varlığını görmezden gelerek burnumuzun dibindeki İdlib’de ne işimiz var demek ya zır cehalettir ya da aymaz bir ihanettir. Her iki durumda da bu toprakların kaderiyle işi olmayan köksüz bir zırvadır.

MEHMET TOPRAK / DİRİLİŞ POSTASI 

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.