“Yavuz Sultan Selim Han zamanında, çok fakir bir adam saraya gitmiş ve bir şekilde Yavuz Sultan Selim’in yanına çıkmış.
-Sultanım, bana bir kese altın verecekmişsiniz…
Selim Han:
Vereyim vermesine de bir neden söyle…
Fakir adam:
“Ben 63 yaşında istanbul eşrafından Mehmet, bir zamanlar çok zengindim sultanım, lakin bir süre önce neyim var neyim yok kaybettim. Çok borçlandım. Dün gece herkesin yattığı, o mukaddes teheccüd saatinde kalktım, iki rekat namaz kıldım, sonra koydum alnımı secdeye ”Ya Rabbi beni eşime, çocuklarıma ve dostlarıma mahçup etme, derdi veren de sensin, dermanı veren de sen” dedim ve yattım.
Devam eder sözlerine..
Rüyama Resûlullâh Efendimiz Sallallâhu âleyhî ve sellem geldi, dedi ki ; Ey Mehmet niye hüzünlenirsin evladım, yarın ilk işin saraya git. Selim’ime selam söyle, sana bir kese altın versin, her gece okuduğu, benim ruhuma hediye ettiği 100 Salavat-ı dün gece okumayı unuttu, okumadığı Salavatlar hürmetine, seni mutlu etsin”
der demez Selim Han hemen bir kese altın çıkartıp adama verir ve der ki;
“Ne olur tekrar söyle, ne dedi Habibullâh”.
Mehmet amca tekrarlamış ; “Selim’ime selam söyle…”
Çıkartıp adama bir kese daha vermiş ama durmamış Yavuz Selim,
“Söyle ne olur, ne dedi Resûlullâh”.
Mehmet amca tekrar etmiş, “Selim’ime selam söyle …”
Bir kese altın daha vermiş ,“Ne olur bir daha söyle, ne dedi Muhammed Mustafa Sallallâhu âleyhî ve sellem”,
Adam tekrar etmiş yine, Yavuz Selim bir kese altın daha vermiş, her kesede 100 altın var, tam on yedi kese altın ederince tekrarlamış bu durum.
Mehmet amcanın kucağında 1700 altın, bir servet, ama Yavuz Selim Han kendini kaybetmişçesine, durmuyor.
“Ne olur söyle ne dedi Kâinatın efendisi” …
Selim Hanin baş veziri Hasancan bunu fark etmiş ve
“Sultanım Mehmet amca getirdiği haber vesilesi ile mesut oldu, aldığınız haberle sizde mesut oldunuz, isterseniz Mehmet amcayı gönderelim, başı sıkıştığında tekrar gelsin, ne dersiniz” deyip adamı göndermiş.
Baş vezir Hasancan döndüğünde, Yavuz Sultan Selim gözleri kan çanağına dönmüş bir şekilde;
“Duydun mu Hasancan, Resûlullâh benim için “Selim’im demiş duydun mu? Ey Hasancan eğer sen o amcayı göndermeseydin, değil malımı, mülkümü. Tacımı, tahtımı, sarayımı Resûlullâh’ın bana Selim’im demesine feda edecektim …“
TRT’de yayınlanan Abdülhamid Han’ın çileli mücadelesini anlatan Payitaht dizisinde bu hikaye Abdülhamid Han üzerinden çok etkileyici olarak işlendi.
Osmanlı’nın yüz yıllar boyunca kılıcıyla toprakları, ihlas ve samimiyetiyle yürekleri fethediş sebebi İslam’a bağlılık ve Allah Resulüne olan hürmetlerinden dolayı idi. Kabrinde rahatsız olmasın diye döşediği tren raylarının altına keçe koyduracak kadar ince düşünüyordu ecdat.
Bugün Ehli Sünnet anlayışını tahrif etmek için ısrarla Hadislere, Hadis ve sünnet üzerinden Peygambere edepsizlik eden, salavat getirmeyi Peygambere yalakalık diye küçümseyen ama adı hoca olan tiplerin edepsiz tavırları nerede, Peygamberin bir sözüne saltanatını vermeye hazır olan ecdat nerede …
Yeryüzüne sığmayacak kadar yürekli, İlayi Kelimetullah Sancağını yüz yıllarca en yüksekte tutan ecdadımız, işte bu ruhla, Allah Resulüne olan saygı ve hürmetlerinin neticesi olarak cihan hakimi oldu. Peygamberin bir sözüne bütün saltanatını verecek samimiyette olduğu için...
Allah Resulünün ruhaniyetine yakınlaştıkça hem dünya hem ahiret kapıları açılacaktır bize. Sorunumuz da çözümümüz de budur!
TAYYAR TERCAN / MİLAT
-Sultanım, bana bir kese altın verecekmişsiniz…
Selim Han:
Vereyim vermesine de bir neden söyle…
Fakir adam:
“Ben 63 yaşında istanbul eşrafından Mehmet, bir zamanlar çok zengindim sultanım, lakin bir süre önce neyim var neyim yok kaybettim. Çok borçlandım. Dün gece herkesin yattığı, o mukaddes teheccüd saatinde kalktım, iki rekat namaz kıldım, sonra koydum alnımı secdeye ”Ya Rabbi beni eşime, çocuklarıma ve dostlarıma mahçup etme, derdi veren de sensin, dermanı veren de sen” dedim ve yattım.
Devam eder sözlerine..
Rüyama Resûlullâh Efendimiz Sallallâhu âleyhî ve sellem geldi, dedi ki ; Ey Mehmet niye hüzünlenirsin evladım, yarın ilk işin saraya git. Selim’ime selam söyle, sana bir kese altın versin, her gece okuduğu, benim ruhuma hediye ettiği 100 Salavat-ı dün gece okumayı unuttu, okumadığı Salavatlar hürmetine, seni mutlu etsin”
der demez Selim Han hemen bir kese altın çıkartıp adama verir ve der ki;
“Ne olur tekrar söyle, ne dedi Habibullâh”.
Mehmet amca tekrarlamış ; “Selim’ime selam söyle…”
Çıkartıp adama bir kese daha vermiş ama durmamış Yavuz Selim,
“Söyle ne olur, ne dedi Resûlullâh”.
Mehmet amca tekrar etmiş, “Selim’ime selam söyle …”
Bir kese altın daha vermiş ,“Ne olur bir daha söyle, ne dedi Muhammed Mustafa Sallallâhu âleyhî ve sellem”,
Adam tekrar etmiş yine, Yavuz Selim bir kese altın daha vermiş, her kesede 100 altın var, tam on yedi kese altın ederince tekrarlamış bu durum.
Mehmet amcanın kucağında 1700 altın, bir servet, ama Yavuz Selim Han kendini kaybetmişçesine, durmuyor.
“Ne olur söyle ne dedi Kâinatın efendisi” …
Selim Hanin baş veziri Hasancan bunu fark etmiş ve
“Sultanım Mehmet amca getirdiği haber vesilesi ile mesut oldu, aldığınız haberle sizde mesut oldunuz, isterseniz Mehmet amcayı gönderelim, başı sıkıştığında tekrar gelsin, ne dersiniz” deyip adamı göndermiş.
Baş vezir Hasancan döndüğünde, Yavuz Sultan Selim gözleri kan çanağına dönmüş bir şekilde;
“Duydun mu Hasancan, Resûlullâh benim için “Selim’im demiş duydun mu? Ey Hasancan eğer sen o amcayı göndermeseydin, değil malımı, mülkümü. Tacımı, tahtımı, sarayımı Resûlullâh’ın bana Selim’im demesine feda edecektim …“
TRT’de yayınlanan Abdülhamid Han’ın çileli mücadelesini anlatan Payitaht dizisinde bu hikaye Abdülhamid Han üzerinden çok etkileyici olarak işlendi.
Osmanlı’nın yüz yıllar boyunca kılıcıyla toprakları, ihlas ve samimiyetiyle yürekleri fethediş sebebi İslam’a bağlılık ve Allah Resulüne olan hürmetlerinden dolayı idi. Kabrinde rahatsız olmasın diye döşediği tren raylarının altına keçe koyduracak kadar ince düşünüyordu ecdat.
Bugün Ehli Sünnet anlayışını tahrif etmek için ısrarla Hadislere, Hadis ve sünnet üzerinden Peygambere edepsizlik eden, salavat getirmeyi Peygambere yalakalık diye küçümseyen ama adı hoca olan tiplerin edepsiz tavırları nerede, Peygamberin bir sözüne saltanatını vermeye hazır olan ecdat nerede …
Yeryüzüne sığmayacak kadar yürekli, İlayi Kelimetullah Sancağını yüz yıllarca en yüksekte tutan ecdadımız, işte bu ruhla, Allah Resulüne olan saygı ve hürmetlerinin neticesi olarak cihan hakimi oldu. Peygamberin bir sözüne bütün saltanatını verecek samimiyette olduğu için...
Allah Resulünün ruhaniyetine yakınlaştıkça hem dünya hem ahiret kapıları açılacaktır bize. Sorunumuz da çözümümüz de budur!
TAYYAR TERCAN / MİLAT
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.