Kaşıkçı cinayeti şiddetli bir sarsıntıydı, hasarın merkezi ise Riyad’dan ziyade Tel Aviv’di. İsrail bu süreci başından bu yana büyük tedirginlikle takip ediyor. Çünkü hem kurdukları bir düzen vardı o çöktü hem de istihbarat ağları deşifre oldu. Bunun yanı sıra Kaşıkçı cinayetinde Türk istihbaratından da Mossad’a çok ama çok önemli bir mesaj gitti.
İsrail’in Kaşıkçı katliamında durduğu yere madde madde bakalım.
-Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ile ABD Başkanı Trump ve damadı arasında özellikle son bir yıldır çok özel bir ilişki var.
Peki bu irtibat nasıl sağlandı?
Sadece Trump-damadı Kushner ve BAE üçlüsü ile mi sınırlıydı yoksa daha fazlası var mıydı?
İSRAİL ADINA ABD’DE ÇALIŞAN BİR ŞEBEKE GİBİ
-Fazlası var o da İsrail. Sadece Kushner bağlantısıyla da değil.
Trump Ocak 2017’de Beyaz Saray’a çıktığında Washington’da özel bir şebeke işbaşı yaptı.
Lübnan asıllı Amerikalı işadamı George Nader’in organize ettiği Trump’ın danışmanlarının da yer aldığı toplantılarda İsrail politikalarına öncelik verildi. İran anlaşmasının iptali, Kudüs’ün başkent ilan edilmesi gibi İsrail çıkar odaklı politik başlıklar Trump’ın ajandasına dahil edildi.
-Washington’da Trump’ı İsrail çıkarlarına yönlendiren özel görüşmelerde Suudi Arabistan adına önemli bir isim vardı. O da Suudi Arabistan İstihbarat Başkanı Yardımcısı Ahmed Assiri’ydi. Assiri ayrıca Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın da sağ koluydu. Bu ismi son olarak Kaşıkçı cinayetinde duyduk, Kaşıkçı’nın infazını gerçekleştiren ekibin başında da Asiri vardı.
-Asiri Suudi Arabistan adına daha doğrusu Muhammed bin Selman adına Washington’da İsrail ve BAE ortaklığıyla Trump’ın başkanlığında Ortadoğu’yu dizayn etme planlarında yer aldı.
-Plan açıktı. Trump başkan olunca masadaki ABD politikalarının neredeyse tamamı Ortadoğu üzerine olacak ve bu politikaların hepsi tam anlamıyla İsrail çıkarlarıyla örtüşecekti.
İSRAİL-BAE-SUUDİ ARABİSTAN VE TRUMP İŞBİRLİĞİ
-Elbette bu planın en tepesinde İsrail vardı. İsrail, 2010’dan bu yana BAE ile devam eden ortaklığına 2017 itibariyle Suudi Arabistan’ı da dahil etti. Bu üçlü Trump adına görevli Steve Bannon, Michael Flynn gibi isimlerle birlikte hareket etti. Kamuoyuna Rusya’nın Trump’ın lehinde ABD seçimlerine müdahale etti tezinin arkasında da bu isimler bulunuyordu.
-Gayri resmi toplantılarda Muhammed Bin Selman’ın sağ kolu olan Suudi istihbaratçı Ahmed Asiri’nin yanı sıra bin Selman’ın medya danışmanı Saud el Kahtani ve Mahir Mutrib de yer aldı. Kahtani ve Mutrib’in isimleri de Asiri ile birlikte Kaşıkçı cinayetinde en tepedeydi.
-İsrail Ortadoğu’yu dizayn çalışmalarında BAE’yi yazılım teknolojileriyle yönlendiriyordu. Bu sayede Katar’a yönelik siber saldırılarla uluslararası kriz çıkarılabiliyor, istihbarat toplanabiliyor ve hatta suikast infaz timleri bile oluşturabiliyorlardı.
-İsrail aynı teknolojiyi Suudilerle de paylaştı. Asiri, Kahtani ve Mutrib üçlüsü Kaşıkçı’nın peşine düştüklerinde İsrail istihbaratının da kullandığı yazılımlardan faydalandı. Bu sayede Kaşıkçı’nın MBS hakkında neler konuştuğu bile kayıt altına alındı.
-İsrail teknolojik istihbarat ağını BAE ve Suudiler üzerinden özel bir şebeke haline getirdi. Washington’da alınan her karar İsrail lehine olmaya başladı. Sadece orada değil Riyad’dan çıkan Katar krizi gibi hamleler de İsrail yararınaydı.
TRUMP PARA İSRAİL POLİTİK GÜÇ KAZANDI
-Trump yönetimi bu faaliyetlerden bolca ticari anlaşma elde ederken İsrail bölgesel güvenliği açısından paha biçilemez değerde politik kazanımlar sağladı.
İNGİLTERE BU DURUMDAN RAHATSIZDI
-ABD’de Trump karşıtı kitle bu planı deşifre etmek için epey uğraştı. Ayrıca İngiltere’nin de İsrail-Suudi Arabistan-BAE ve Trump yönetimi dörtlüsünün icraatlarından memnun olmadığı da açıktı. Ortaya çıkan politik dengelerin dışında kalan İngilizler özellikle Kudüs konusunda tasarrufun Trump-İsrail eliyle kullanılmasından rahatsız oldu.
KİLİT İSİM ASİRİ’YDİ
-Şebekenin faaliyetleri Kaşıkçı cinayetiyle deşifre oldu. İsrail yazılımlarını kullanan Suudi istihbaratçılar Ahmet Asiri ile Saud el Kahtani ve Mahir Mutrib’in Kaşıkçı cinayetindeki rolleri, Türk istihbaratının çalışmalarıyla ortaya çıkarıldı.
-Mahir Mutrib’in 2 Ekim günü yani Kaşıkçı’nın öldürüldüğü gün yaptığı 19 telefon görüşmesi, bu görüşmelerden 4’nün Muhammet bin Selman’ın özel kalemiyle olması gibi detayların tamamı tespit edildi.
KAŞIKÇI CİNAYETİYLE İSRAİL’İN KAYBETTİKLERİ
-Türk istihbaratının Kaşıkçı cinayetini çözmesi İsrail’i tedirgin etti. Çünkü Mossad’ın buradaki rolü deşifre oldu.
-Ayrıca Türk istihbaratı Mossad’a “çevirdiğin dolabı başına yıkarım” mesajı verdi.
-İsrail’in canını sıkan bir diğer sonuç da Türkiye tarafından deşifre edilen Suudi istihbaratçı Asiri’yi kaybetmeleriydi.
-İsrail’in yazılım istihbaratı tıkır tıkır işlerken Suudiler mi bir acemilik yaptı yoksa Türk istihbaratı mı daha güçlü çıktı? Şu an Mossad bu sorunun cevabını da sorguluyor.
-Son bir not.
İsrailli üst düzey bir güvenlik yetkilisi birkaç gün önce “umarız Türkler, Kaşıkçı cinayetindeki istihbarat toplama kabiliyetlerini İsrail’e karşı yürütülen Hamas faaliyetlerinde de aynı kararlılıkla gösterirler” açıklamasıyla aslında yaşadıkları şoku da itiraf etmiş oldu.
KAYNAK: HABER7
İsrail’in Kaşıkçı katliamında durduğu yere madde madde bakalım.
-Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ile ABD Başkanı Trump ve damadı arasında özellikle son bir yıldır çok özel bir ilişki var.
Peki bu irtibat nasıl sağlandı?
Sadece Trump-damadı Kushner ve BAE üçlüsü ile mi sınırlıydı yoksa daha fazlası var mıydı?
İSRAİL ADINA ABD’DE ÇALIŞAN BİR ŞEBEKE GİBİ
-Fazlası var o da İsrail. Sadece Kushner bağlantısıyla da değil.
Trump Ocak 2017’de Beyaz Saray’a çıktığında Washington’da özel bir şebeke işbaşı yaptı.
Lübnan asıllı Amerikalı işadamı George Nader’in organize ettiği Trump’ın danışmanlarının da yer aldığı toplantılarda İsrail politikalarına öncelik verildi. İran anlaşmasının iptali, Kudüs’ün başkent ilan edilmesi gibi İsrail çıkar odaklı politik başlıklar Trump’ın ajandasına dahil edildi.
-Washington’da Trump’ı İsrail çıkarlarına yönlendiren özel görüşmelerde Suudi Arabistan adına önemli bir isim vardı. O da Suudi Arabistan İstihbarat Başkanı Yardımcısı Ahmed Assiri’ydi. Assiri ayrıca Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın da sağ koluydu. Bu ismi son olarak Kaşıkçı cinayetinde duyduk, Kaşıkçı’nın infazını gerçekleştiren ekibin başında da Asiri vardı.
-Asiri Suudi Arabistan adına daha doğrusu Muhammed bin Selman adına Washington’da İsrail ve BAE ortaklığıyla Trump’ın başkanlığında Ortadoğu’yu dizayn etme planlarında yer aldı.
-Plan açıktı. Trump başkan olunca masadaki ABD politikalarının neredeyse tamamı Ortadoğu üzerine olacak ve bu politikaların hepsi tam anlamıyla İsrail çıkarlarıyla örtüşecekti.
İSRAİL-BAE-SUUDİ ARABİSTAN VE TRUMP İŞBİRLİĞİ
-Elbette bu planın en tepesinde İsrail vardı. İsrail, 2010’dan bu yana BAE ile devam eden ortaklığına 2017 itibariyle Suudi Arabistan’ı da dahil etti. Bu üçlü Trump adına görevli Steve Bannon, Michael Flynn gibi isimlerle birlikte hareket etti. Kamuoyuna Rusya’nın Trump’ın lehinde ABD seçimlerine müdahale etti tezinin arkasında da bu isimler bulunuyordu.
-Gayri resmi toplantılarda Muhammed Bin Selman’ın sağ kolu olan Suudi istihbaratçı Ahmed Asiri’nin yanı sıra bin Selman’ın medya danışmanı Saud el Kahtani ve Mahir Mutrib de yer aldı. Kahtani ve Mutrib’in isimleri de Asiri ile birlikte Kaşıkçı cinayetinde en tepedeydi.
-İsrail Ortadoğu’yu dizayn çalışmalarında BAE’yi yazılım teknolojileriyle yönlendiriyordu. Bu sayede Katar’a yönelik siber saldırılarla uluslararası kriz çıkarılabiliyor, istihbarat toplanabiliyor ve hatta suikast infaz timleri bile oluşturabiliyorlardı.
-İsrail aynı teknolojiyi Suudilerle de paylaştı. Asiri, Kahtani ve Mutrib üçlüsü Kaşıkçı’nın peşine düştüklerinde İsrail istihbaratının da kullandığı yazılımlardan faydalandı. Bu sayede Kaşıkçı’nın MBS hakkında neler konuştuğu bile kayıt altına alındı.
-İsrail teknolojik istihbarat ağını BAE ve Suudiler üzerinden özel bir şebeke haline getirdi. Washington’da alınan her karar İsrail lehine olmaya başladı. Sadece orada değil Riyad’dan çıkan Katar krizi gibi hamleler de İsrail yararınaydı.
TRUMP PARA İSRAİL POLİTİK GÜÇ KAZANDI
-Trump yönetimi bu faaliyetlerden bolca ticari anlaşma elde ederken İsrail bölgesel güvenliği açısından paha biçilemez değerde politik kazanımlar sağladı.
İNGİLTERE BU DURUMDAN RAHATSIZDI
-ABD’de Trump karşıtı kitle bu planı deşifre etmek için epey uğraştı. Ayrıca İngiltere’nin de İsrail-Suudi Arabistan-BAE ve Trump yönetimi dörtlüsünün icraatlarından memnun olmadığı da açıktı. Ortaya çıkan politik dengelerin dışında kalan İngilizler özellikle Kudüs konusunda tasarrufun Trump-İsrail eliyle kullanılmasından rahatsız oldu.
KİLİT İSİM ASİRİ’YDİ
-Şebekenin faaliyetleri Kaşıkçı cinayetiyle deşifre oldu. İsrail yazılımlarını kullanan Suudi istihbaratçılar Ahmet Asiri ile Saud el Kahtani ve Mahir Mutrib’in Kaşıkçı cinayetindeki rolleri, Türk istihbaratının çalışmalarıyla ortaya çıkarıldı.
-Mahir Mutrib’in 2 Ekim günü yani Kaşıkçı’nın öldürüldüğü gün yaptığı 19 telefon görüşmesi, bu görüşmelerden 4’nün Muhammet bin Selman’ın özel kalemiyle olması gibi detayların tamamı tespit edildi.
KAŞIKÇI CİNAYETİYLE İSRAİL’İN KAYBETTİKLERİ
-Türk istihbaratının Kaşıkçı cinayetini çözmesi İsrail’i tedirgin etti. Çünkü Mossad’ın buradaki rolü deşifre oldu.
-Ayrıca Türk istihbaratı Mossad’a “çevirdiğin dolabı başına yıkarım” mesajı verdi.
-İsrail’in canını sıkan bir diğer sonuç da Türkiye tarafından deşifre edilen Suudi istihbaratçı Asiri’yi kaybetmeleriydi.
-İsrail’in yazılım istihbaratı tıkır tıkır işlerken Suudiler mi bir acemilik yaptı yoksa Türk istihbaratı mı daha güçlü çıktı? Şu an Mossad bu sorunun cevabını da sorguluyor.
-Son bir not.
İsrailli üst düzey bir güvenlik yetkilisi birkaç gün önce “umarız Türkler, Kaşıkçı cinayetindeki istihbarat toplama kabiliyetlerini İsrail’e karşı yürütülen Hamas faaliyetlerinde de aynı kararlılıkla gösterirler” açıklamasıyla aslında yaşadıkları şoku da itiraf etmiş oldu.
KAYNAK: HABER7
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.