Sistemli kimliksizleştirme planı uygulayan Pekin, Doğu Türkistan’da ‘kültürel soykırım’ uyguluyor. Anlamsız gerekçelerle gözaltına alınan profesörler, şarkıcılar ve akademisyenlerden bir daha haber alınamıyor.
İşkence kamplarında 3 milyon kişiyi tutan Çin yönetimi, Doğu Türkistan’ın yetişmiş beyinlerini de hedef alıyor. Kitleler üzerinde etkili oldukları için ‘öncelikli susturulması gereken’ kesim olarak görülen aydınlar gerekçe gösterilmeden kamplara götürülüyor. Uygur İslamı üzerine çalışma yapan Londra Üniversitesi öğretim görevlisi Rachel Harris, sayıları her yıl artan zulüm merkezlerindeki dehşeti şöyle anlatıyor: Hücreler kalabalık tutuluyor. İnsanlar yalnızca dönüşümlü olarak uyuyabiliyor.
Çin yönetimi tarafından Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında tutulan yaklaşık bir milyon Uygur’un arasında sanatçı, akademisyen ve yazarlar da bulunuyor. Bu dalga, 2018’in aralık ayında şarkıcı Sanubar Tursun’un da aralarında bulunduğu bir grup sanatçının kaybolmasıyla başladı. Tursun herhangi bir gözaltı bilgisi olmaksızın 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Londra Üniversitesi’nde öğretim görevlisi Rachel Harris, Uygur İslamı üzerinde bir kitap yazıyor, Kazakistan’daki Uygur mirasını yeniden canlandırmak için bir İngiliz Akademisi Sürdürülebilir Kalkınma Fonu projesi de dahil olmak üzere Orta Asya müziği üzerine uygulamalı projelerle görev yapıyor. Harris, The Global Post’a yazdığı ‘Çin, Uygur sanatçı, akademisyen ve yazarları hedef alıyor’ makalesinde Uygurlu sanatçıların kamplarda hangi şartlar altında tutulduğunu anlattı:
2017 yılında Çin hükümeti Doğu Türkistan’ın kuzeybatısındaki Uygur Özerk Bölgesi’nde devasa boyutlarda gözaltı kampları kurmaya başladı. 1 milyondan fazla Uygur ve Kazak duruşmaları yapılmaksızın bu kamplarda tutuluyor. Çin hükümeti burayı iyi huylu yeniden eğitim kampları olarak nitelendirse de tanıkların ifadeleri farklı. Onlar buranın siyasi propogandaların yapıldığı, dini inançların baskılanmaya çalışıldığı aşırı kalabalık, fiziki koşulların yetersiz olduğu fiziksel ve psikolojik işkence merkezi olarak tanımlıyor. Kampın dışında bu bölgede yaşayan Uygurların Çince dersi almaları ve siyasi toplantılara katılmaları zorunlu. Bu arada Uygurların pasaportlarına el konuldu, yurtdışındaki temasları kısıtlandı. Herhangi birinin şehirden ayrılması için özel izin alması gerekiyor. Çin bu uygulamalarını radikal İslami oluşumların önüne geçmek için yaptığını söylüyor. Ancak çok sayıda Uygur kültürel lideri, yazar, şair, akademisyen, müzisyen ve komedyen de yerel dilleri ve kültürlerin etkisini kısmak, bölge halkını ‘laik yurtsever Çin vatandaşı’ olarak tanımlamak amacıyla göz altına alındı. Sürgündeki Uygurlar bu durumu ‘kültürel soykırım’ olarak nitelendiriyor.
Sanatçıların kaybolma dalgası Aralık 2018’de, aralarında şarkıcı Sanubar Tursun’un da bulunduğu ünlü sanatçılar ortadan yok olmasıyla başladı. Sanubar’la ilk albümünü yayınladığı 2000 yılının yaz ayında tanıştım. Doğu Türkistan’ı ziyaretim sırasında Sanubar’ın sesi pazarları, taksileri ve uzun yol otobüslerini dolduruyordu. Sanubar jenerasyonunun en iyisi olan ikonik bir sanatçıydı. Bir hazine muamelesi görmesi gerekiyordu ancak yetkililer onun kitleleri etkileme gücüne her zaman şüpheyle yaklaşıp bunu engellemek için elinden geleni yaptı. Sanubar’ın kariyeri siyasi çalkantıların yaşandığı bir dönemde yükselişe geçmişti. ABD’nin ‘Teröre Karşı Küresel Savaş’ ilanının ardından yaşanan 11 Eylül saldırıları sonrasında Çin Doğu Türkistan’da radikal İslam ile mücadele için bölge halkını baskı altına almaya başladı. Uygurlar için Tursun’un şarkıları kelimelerle açıklanamayacak duyguları ifade ediyor. Sanubar yetkililer tarafından ona çekilen sınırları aşmayı denedi ancak şarkılarının halka ulaşması konusunda her daim istekliydi. Onlar üzerindeki etkisinin farkındaydı ve binlerce kişinin katıldığı köy konserlerinden büyük bir gururla bahsederdi. Aileler köyde ona ev sahipliği yapmak için birbiriyle yarışırdı, şarkılarını duymak için kurban edilen koyunların sayısını ise kimse bilmiyor.
Tursun, Türkiye, Avrupa ve ABD’de solo konserler vermeye başladı. 2016 yılında Doğu Türkistan’da gerilimin yükselmesiyle yurtdışı turneleri azaldı. Çinliler okumak ve seyahat etmek için yurtdışına gitse de Uygurlar’ın yabancı ülkelere ziyaretleri yetkilileri şüphelendiriyordu. Kampların haberleri uluslararası alanda yayılmaya başlayınca önde gelen sanatçıların da tutuklananlar arasında olduğunu öğrendik. Tursun, herhangi bir gözaltı bilgisi olmaksızın 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Tursun, sadece dönüşümlü uyuyacak kadar yer olan kalabalık ve sağlıksız bir hücrede 60 kadınla beraber tutuluyor. Günleri, Çince devrimci şarkılar söyleyerek, Çince ve Xi Jinping’in kitaplarını okudukları monoton bir düzende geçiyor. Ayrıca kendi dinlerini ve kültürlerini inkar etmeleri gereken kritik seanslarına maruz bırakılıyorlar. Zorla verilen ve içeriği bilinmeyen ilaçlar, şiddet, işkence, sinir krizi, intiharlar ve ölümlerle ilgili üzücü raporlar var.
Tursun’un mahkumiyet haberi tanınmış sanatçıların tutuklandığını içeren bir raporun ortaya çıkmasıyla öğrenildi. Habere göre tutuklananlar arasında komedyen Adil Mijit, pop yıldızı Rashida Davut, Silk Road televizyon programıyla ün kazanan genç şarkıcı Zahirshah ve ünlü halk şarkıcısı Peride Mamut da var. Bu gözaltı listesinden, ne kadar ünlü olursa olsunlar hiçbir Uygur’un güvende olmadığını ve kültürel liderlerin kasıtlı bir politikanın ürünü olarak alıkonulduğu sonucunu çıkarıyoruz. Sanubar Tursun, dünyaya uluslararası miras bıraktı ve umarım onu sponsorları ve dinleyenleri asla unutmaz. -DERLEYEN: AYŞE LEBİN KATI
150 AYDINDAN HABER ALINAMADI
Uygurlara yönelik zulmü dünyanın gözü önünde sürdüren Çin sanatçı, edebiyatçı, akademisyenlerden oluşan 150 aydını 2018’de hapis ya da toplama kamplarına aldı. Doğu Türkistan’daki Sincan Mali ve Ekonomi Üniversitesi ile Sincan Ziraat Üniversitesi eski öğretim görevlisi Doç. Dr. Abdülveli Eyüp’ün hazırladığı listeye göre listede tanınan isimlerden biri, ünlü tıp profesörü Halmurat Ghopur. Doğu Türkistan’ın ileri gelen ilahiyatçılarından ve tefsircilerinden Muhammed Salih Hacim’den de yaklaşık 1 yıldır haber alınamıyor. Uygurların ünlü tarihçisi Prof. Dr. Rahile Davut da kayıp listesinde. Kültür Bakanlığı tarafından kitapları Türkçe’ye çevrilen, makaleleri Türk akademisyenler tarafından yakından takip edilen Uygur folkloru uzmanı Prof. Abdulkerim Rahman, Doğu Türkistan’ın tanınan şair ve ilahiyatçı Habibullah Tahti; Sincan İslam Üniversitesi’nden ilahiyat profesörü Şehabettin Damullah da kayıplar listestede dikkat çeken aydınlardan.
Doğu Türkistan’da ‘kültürel soykırım’ Yazarlar,Akademisyenler,sanatçılar gözaltında kayboluyor!
1/23/2019
ÇİN
,
doğu türkistan
,
dünya
,
Gizli Müslüman gözaltı kampları
,
İşgalci Çin
,
İşkence
,
kültür
,
soykırım
,
Uygur Türkleri
Edit
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.