Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezinin bünyesinde kurulmuş Kenevir Enstitüsü’nün iki yıldır yürüttüğü yoğun çalışmalar, devlet nezdinde en yüksek seviyeden karşılık buldu. Öncelikle bizim de içinde bulunduğumuz ASAM’da bu milli ürünün üretilmesi konusunda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Poşet tartışması ile de gündeme gelen kenevir; artık devletin resmi bir stratejik tarım politikası olarak çok şükür yürürlüğe giriyor. ASAM bünyesinde oluşturulmuş “Kenevir Bir Kooperatif Merkezi” Kenevir Kalkınma programı ile, köye dönüş şeklinde son derece önemli bir kalkınma modeli oluşturacak.
Burada kenevir üretimi, tedarik zinciri, ve piyasaya arzı, hangi alanlarda üretimin yapılacağı konusunda 19 Ocak 2019’da Aydın Üniversitesinde 2. Çalıştayını yapacağımız kenevir finans modelini de konuşacağız.
Milli bir ürün olan kenevir; mevcut faizci düzeneğin faizle finanse ettiği, bağımlı hale getirdiği bir ürün olmaktan korunacaktır. Üretimi tekel oluşturmadan, kooperatifler sistemiyle üreticiyi Tarım Bakanlığı ile ortak eğitim çalışmaları ile “kenevir çiftçisi” oluşturularak ekonomi tabana indirilecek.
Kenevir kendi finans modelini kendisi oluşturacak. Bu bor gibi zengin madenlerimiz için de model olacak ve ülkemizin faiz çarkından, faizli para kredi sistemine bağımlılıktan kurtaracaktır.
Karar verildiği an bunun nasıl kurgulanacağı hazırdır.
Cumhurbaşkanımızın start verdiği kenevir süreci, devletimizin yetkili kurumları ve Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin öncülüğü ile gerçekleştiriliyor.
Bu yeni ve milli ürün kontrollü bir şekilde üretime sokulduğunda, mevcut tarım alanlarımızın %10-15 arası bir kısmında ekildiğinde, köye dönüş projesi gerçekleştiğinde, yıllık 100 milyar dolar getiri ile ekonomimizin güçlü bir sektörü olacaktır.
Dünyada kenevir lobileri oluşurken STK’lar ve hükumetler işbirliğiyle ABD olmak üzere; Kanada, Almanya, Avustralya, İsrail, Hollanda ve Fransa’da üretim alanlarını süratle genişletiyor. ABD ekim alanlarını %150 arttırırken, 38 eyaletinde kenevir ekimini serbest bıraktı. ABD tarım arazilerinin %6 kısmına kenevir ekerek tüm taşıtların petrol giderlerini biyo-dizel üretim yöntemiyle, ülkenin tüm elektrik ihtiyacını da karşılamaya yönelik çalışmalar yapıyor.
Bizde bugüne kadar ekimi yasaklanan bu ürün kalkınmada güçlü bir tarım ürünü olarak artık her ülkenin gündemine geldi. Türkiye attığı adımla başka milli ürünlerin de üretim sahalarını genişletecektir.
Bir dönüm kenevirden, 4 dönüm ağaca eş kağıt çıkıyor. Bir ağaç 15-50 yıl arası yetişirken, kenevir dört ayda yetişiyor. Kenevirsekiz kez kağıda dönüştürülebilirken, ağaç üç kere kağıda dönüştürülebiliyor.
Kenevir ilaç yapımında, kağıt yapımında, yakıt yapımında, kumaş yapımında, otomotiv sektöründe, petrol ve petro kimyanın kullanıldığı her alanda alternatif olup, kozmetik ve sabun yapımında da kullanılıyor. AIDS ve kanser tedavisinde, kemoterapi ve radyasyon etkisini azaltmada, kalp, sara, astım, mide, uykusuzluk, omurga rahatsızlıkları ve psikolojik rahatsızlıklar gibi 250 hastalığın tedavisinde kenevir kullanılıyor.Bataklık kurutmada kenevir çok etkilidir. Çok yüksek miktarda oksijen üretir. Bir dönümlük kenevir 25 dönümlük orman kadar oksijen üretir
Kenevirden üretilebilecek olan ürün yelpazesi gıdadan ilaç sanayisine, biyopolimer ve biyoplastik gibi doğa dostu sanayi ürünlerinden inşaat malzemelerine kadar son derece geniş bir aralık arz ediyorken, bugün hâlâ kenevir denildiği zaman akla ilk gelen şeyin uyuşturucu olması, küresel finansın yaptığı kötü reklam olup, bir karalama kampanyasının sonucudur.
Peki kenevirin ekimi yasaklanıp uyuşturucu sınıfından sayılmasının serüveni nedir?
İşin arka planına baktığımızda elit küresel finans güçlerin nasıl planlı bir şekilde işi organize ettiğini görüyoruz. Bugün yasaklanan kenevir, 18. yüzyılda ABD’de zorunlu olarak yetiştiriliyordu. Kenevir üretmeyen çiftçi hapse bile atılıyordu. Bugün ise üreten hapse atılıyor. Bu hale nasıl gelindiğinin öyküsü ise kısaca şöyle:
ABD’de altın madenlerinin sahibi W.R. Hearst, ülke çapında gazete, dergi ve birçok şeyin sahibiydi. Kağıt üreticiliği yapıyordu ve ormanları vardı. John Davison Rockefeller ABD’nin en zengin adamlarından biriydi ve petrol şirketi vardı. Bio yakıt kenevir yağı onun rakibiydi. İlaç sektöründeki kenevir bazlı doğal ürünler de Rockefeller tarafından düşman edilmişti. Andrew Mellon petrol ürünlerinden plastik üretmek için patentler almıştı. Kenevir üreticisi Pazar payının %80’ine sahipti.
Andrew Mellon ABD’de hazine bakanı oldu. Rockefeller ile anlaşarak kenevir ile ilgili basında aleyhte propaganda başlattı. Uyguladıkları strateji Meksikalıların marihuana adını verdiği uyuşturucuyu kenevirle özdeşleştirerek, kenevir üretimi yasaklamaktı.Bu propagandanın arından Kenevir ilaçları yasaklandı ve kenevir sahte bir raporla en tehlikeli uyuşturucu olarak fişlendi. Tek bir marihuana sigarası satmak bile ömür boyu hapisti. Ve bu bir ırkçılık politikası olarak siyahiler üzerinden yürütüldü. Doğal ilaçlar üretilen kenevir tıp dünyasından çekilerek bugünkü öldürücü sentetik ilaçlar piyasaya sürüldü.
Kenevir ile ilgili Türkiye’de son durum nedir?
Dr. Yalçın KOÇAK, kenevir konusunda yaptığı çalışmalarla halkı bilgilendirmenin yanında, karar odaklarındaki yöneticilerimize de, milli menfaatlerimize yönelik proje ve öneriler sunmakta. KOÇAK’IN ön ayak olduğu bu çalışmalardan sonra, kenevir Türkiye’nin 19 ilinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan izin alınması ve denetimi koşuluyla üretilebilecek.
Bu gelişmenin son derece sevindirici olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Ancak sınırlı tutulan 19 il kapsamı genişletilmelidir. Gerekli denetim-kontrol tedbirlerinin alınmasından sonra kenevir sanayisinin oluşması çok ciddi bir istihdam alanı sağlamasının yanında ithalatın azalmasına, dolayısı ile cari açığın kapanmasına olumlu katkı sağlayacaktır.
Nefes alacak bir orman korusu arayan bizler; bugün dünyamızın neden plastik çöplerle, zararlı atıklarla donatıldığını sorgulamalıyız.
Sonuç olarak bugün; hem birçok önemli hastalığın tedavisinde kullanılabilecek olan ‘tıbbî kenevir’, hem de kağıttan iplik sanayisine, biyopolimer ve biyoplastik ürünler gibi çevre dostu üretimlerden tekstile kadar çok geniş bir ürün yelpazesinde değerlendirilebilecek olan ‘sanayi keneviri’, çok önemli bir potansiyel olarak karşımızda duruyor.
Şimdi biz, 1930’lu yıllardan beri yönetmelik üzerindeki dar revizelerden öteye gitmeyen, konuyu sadece esrar yapımı gibi sınırlı bir alana hapsederek diğer geniş kazanımların önünü tıkayan eski algı ile mi yol alacağız? Yoksa kenevirin bahtını değiştirip ekonominin tahtını yapacak öncü adımları mı atacağız?
Bu konuyu yakından takip edip okuyucularımızı bilgilendirmeye devam edeceğiz.
Baran Dergisi 627. Sayı
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.