Dünyaca tanınmış Uygur yazar Nurmuhammed Tohti, hayatını kaybetti. Kalp ve şeker hastalıklarıyla mücadele eden 70 yaşındaki Tohti, Çin toplama kampında günlerce süren gözaltı, sorgu ve işkenceyle şehit edildi.
Çin'in Doğu Türkistan Müslüman Uygur Türk halkına karşı hayata geçirdiği “Çinlileştirme” ve “baskı” politikasının mağdurları her geçen gün artıyor. Dünyaca tanınmış Uygur yazar Nurmuhammed Tohti, Çin toplama kampında işkence sırasında şehit edildi.
Kalp ve şeker hastalıklarıyla mücadele eden, 1949 Hotan doğumlu Uygur Türkü yazarNurmuhammed Tohti'nin, geçen yıl Nisan ayında sorgu için evine gelen Çin polislerince gözaltına alındıktan sonra toplama kampına kapatıldığı ve uğradığı kötü muamele sonucu eski ağrılarının tekrarlanarak hastalanmasına rağmen götürüldüğü kampta 70 gün süren gözaltı, sorgu ve işkence sırasında öldürüldüğü ortaya çıktı.
Uygur Aktivist Abduveli Ayup'un temin ettiği bilgilere göre Çin polis kuvvetlerinin 2 Haziran'da Tohti'nin cansız bedenini ailesine ayaklarındaki kelepçelerle teslim ettiği ileri sürülüyor.
Ancak Uygur Times gazetesi ise, tutuklanmasının ardından Tohti'nin kalp krizi geçirdiğini yazdı. Gazete, toplama kampı doktorlarının, yazarın sağlık durumuyla 70 gün boyunca ilgilenmediklerini ve tanımış yazar Tohti'nin ‘yavaş ve acı çekerek ölmesine göz yumduklarını ileri sürdü. Gazete, yazarın naaşının eve getirildiğinde, ayaklarının hâlâ zincirli olduğunu aktardı.
“Babam özgürlük şairiydi”
Bu arada Çin işgal yönetiminin Toplama Kampına hapsederek katlettiği Doğu Türkistanlı Uygur Türkü Şair-Yazar ve Akademisyen Nurmuhammed Tohti'nin Kanada'da yaşayan kızı Zöhregül Nurmuhammed babasının akademisyen ve yazar olmasının yanında aynı zamanda bir “Hürriyet Şairi” olduğunu, Doğu Türkistan Türklüğünün özgürlük ve bağımsızlık arzusunu mısralarında haykırdığını ve bu nedenle kendisini “Hürriyet Şairi” olarak tanımlanması gerektiğini açıkladı.
Özgür Asya Radyosu(rfa.org)'na babasının şehit edilmesi ile ilgili açıklamalarda bulunan Zöhregül Nurmuhammed Babasının 2015 yılında kendisini ziyaret etmek amacı ile Kanada'ya gelerek bir süre yanında kaldığını ve döndükten sonra gezi izlenimlerini Urumçi'de Bağraş adlı bir internet sitesinde yayınladığını belirterek şunları söyledi; “Babamın şiirleri ve yazdıkları eserlerin ana temasi Çin'in işgali altındaki ana yurdumuz Doğu Türkistan ve esaret altındaki Uygur Türkleri idi. Babam bu konuları elinden geldiğince eserlerinde ön plana çıkarıyor ve özellikle genç nesillere aktarmaya çalışırdı. Babam biz çocuklarını yetiştirirken bizlere Milletimizin takdiri ile aile kurumunun sağlamlığı (baht saadeti ) ile çok yakından ilgili olduğunu anlatır ve bu temaların önemini ve kutsallığını hep tekrarlardı. Babam kendisinin Milli bağımsızlık ve insanların temel hak ve özgürlükleri konusundaki düşüncelerini kendisinin bu değerlere yönelik arzu ve armanlarını biz evlatlarına, ailesi ve yakınlarımıza bazen kapalı bazen ise açık şekilde ifade ederek bizlere aktarmaya çalışırdı. Babam kendisi özgürlüğüne susamış bağımsızlığa hasret bir edip ve aydındı. O, hürriyet ve bağımsızlığa olan özlemini ve susuzluğunu eserlerinde açık ve net şekilde aksetttirmiştir. Babam Boynak adlı hikayesinde özgürlük ve bağımsızlık konusunu özellikle öne çıkarmıştır."
Babasının geçtiğimiz yıl tukuklandığını ve Toplama Kamplarına kapıtıldığını, babasının bir çok hastalıktan ileri derecede mustarip olduğunu ve bu durumun doktor raporları ile belgelendiğini Çinli işgalciler buna rağmen babasını tutukladığını Toplama Kamplarındaki insanlık dışı şartlar dolayisiyle hastalığının daha ilerlediğini ve vefat ettiğini belirten Zöhregül Nurmuhammad sözlerini şöyle sonlandırdı; “Babam Doğu Türkistan'ın bağımsızlığına olan dayanılmaz hasret ve bu ülkede yaşayan Türk Kardeşlerimizin özgürlüğünün özlemi içinde acılarla dolu bir ortamda hayata veda etti. Babam hasret ve özlem dolu bir ömür sürdü. Ben ve ailem Babamın bu hasret ve özleminin vefatından sonra da bir parça da olsa dindirilmesi noktasında bundan sonra yaşadığım Kanada'da ve dünyanın değişik ülkelerinde yürütülen Doğu Türkistan Milli bağımsızlıık hareketine bütün imkanlarım ile aktif olarak iştirak edeceğim ve katkı vereceğim. Bu suretle Babamın hasret ve özlem içinde geçen ruhunun bakı dünyada bir parça olsun şad olacağına inanıyorum.” dedi.
Nurmuhammed Tohti için gıyabi cenaze namazı
Çin'deki toplama kampında hayatını kaybeden Uygur Türkü yazar Nurmuhammed Tohti için gıyabi cenaze namazı kılındıDoğu Türkistanlı Aydınlar Cemiyeti ve Ankara Aydınlar Ocağının davetiyle, Gazi Üniversitesi Merkez Kampüsü'nde cuma namazına müteakip kılınan cenaze namazı kılındı, Tohti için dua edildi.Burada açıklama yapan Ankara Aydınlar Ocağı Başkanı ve Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Sinan Demirtürk, Doğu Türkistan'da Uygur Türklerine karşı işlenen insan hakları ihlallerine dikkati çekti.Demirtürk, Doğu Türkistan'da yaşanan hak ihlallerine ilişkin Birleşmiş Milletler verilerini de hatırlatarak, "1,5 milyondan fazla insan eğitim ve yeniden topluma kazandırma kampları adı verilen toplama kamplarında evlerinden uzak ve bazı işkencelere maruz kalmaktadır. Dini hürriyetlerinden, milli kimliklerinden ve kültürel haklarından uzak yaşadıklarını biliyoruz. Tohti bu zulmün son halkasıydı." ifadelerini kullandı.Doğu Türkistan'daki temel sorunu, Müslümanların uzun yıllardır dini ve milli kimliklerini icra edememesi olarak tanımlayan Demirtürk, Çin dışında eğitim gören pek çok Uygur Türkü'nün ağır baskı altında Çin'e geri götürüldüğünü aktardı.
Nurmuhammed Tohti kimdir?
Tohti, 1949'da Doğu Türkistan'ın Hotan ili Tevekkül ilçesinde doğdu.1973-1977 yıllarında Sincan Üniversitesinde (Doğu Türkistan, Urumçi) matematik dalında lisans eğitimi aldıktan sonra, Hotan Pedagoji Yüksek Okulunda öğretmenlik yaptı.Bir dönem Çin Komünist Partisinin Hotan İl Başkanlığı Sekreterliği görevini de yürüten Tohti aynı zamanda Sincan Yazarlar Birliğine bağlı olarak profesyonel yazarlık faaliyeti yürüttü.Tohti, 70 yıllık ömründe farklı yayın organlarında yer alan çok sayıda yazı, makale ve araştırma dosyası kaleme aldı.Yaklaşık 70 gündür "toplama kampı"nda tutulan Tohti, 18 Haziran Salı günü hayatını kaybetmişti.
2017 yılından beri en az 386 entelektüel ortadan kayboldu ya da gözaltına alındı
Uygur İnsan Hakları Projesi'nde yayınlanan son rapora göre ise, 101 öğrenci ve 285 alim, sanatçı ve gazeteci dahil olmak üzere en az 386 entelektüel 2017'nin başından beri ortadan kayboldu ve gözaltına alındı.
“Tutuklu ve Kayıp: Uygur Ülkesinde Saldırı Altındaki Entelektüeller” başlıklı rapor, üniversite hocalarına, çalışan meslek mensuplarına ve eğitim, işletme ve din alanındaki diğer önde gelen bireylere yönelik ciddi insan hakları ihlalleri tespit etti.
Uygur İnsan Hakları Projesi'nin kıdemli araştırmacısı ve raporun yazarlarından Henryk Szadziewski, Çin'in geniş stratejisinin ve katil siyasetinin tezahürünün etnik olarak Uygur Müslümanlarını temizlemek ve İslami kimliklerini silmek olduğunu söyledi.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.