Hadi “güçlü dolarınız” kurtarsın sizi

Donald Trump’ın 2018 yılında “Türk Lirası bizim güçlü dolarımız karşısında hızla geri çekildiği için alüminyum ve çelik üzerindeki tarifelerin katlanmasına onay verdim. Alüminyum yüzde 20, çelik yüzde 50 olacak. Türkiye ile ilişkilerimiz şu an iyi değil” şeklindeki sosyal medya paylaşımı sonrası yaşananları hatırlayın..

Dolar nasıl da rekordan rekora koşuyordu..

Başkan Yardımcısı Mike Pence’i anımsayın..

“Türkiye kararlılığımızı sınamasın yaptırım gelecek”

Nasıl da kibirliydiler.

Peki şimdi?

Geçen hafta, “maske yok, bere, fularla ağzınızı kapatın” dediler.

Bu hafta da yaşanan rekor ölümler sonrası Türkiye’den yardım istediler.

Türkiye ile iş birliği yapmak isteyen ABD de büyükelçilik aracılığıyla, ürün talep listesi gönderdi.

Liste uzun..

En vahimini yazayım, “Ceset torbası da gönderin” diyorlar.

Nasıl bir felaket öngörüldüyse artık..

Stoklarında 500 bin ceset torbası bulunmasına rağmen daha fazlasını istiyor.

Elçilik kanalıyla gönderilen mektupta “eğer mümkünse satın da alabiliriz” diyorlar.

Ne de olsa parayı bastırıp Fransa’nın maskelerini çaldılar.

Koca Amerika’nın hali bu..

Türkiye’ye parmak sallayan AB’ın durumu da farksız..

Birlik olup ordu kuracaklardı..

Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni savunan Komisyon Başkanları, “Türkiye’ye karşı Avrupa Birliği topraklarını ne pahasına olursa olsun koruyacağız” diyordu.

Ne oldu?

Yunanistan şöyle dursun, İtalya ve İspanya’ya iki tane cerrahi maske bile gönderemediler.

35 kuruşluk maskeyi 10 avroya alan İtalyanlar, ülkedeki AB bayraklarını söküp maske yapıyor.

Peki, Türkiye ne yaptı?

AB’ın sırt çevirdiği İtalya’ya, İspanya’ya yardım elini uzattı.

Hava Kuvvetlerimiz bir uçak dolusu tıbbi ekipmanla uçtu.

Yetmedi, komşu 5 Balkan ülkesine de el uzattık.

Tabiplere hayrı olmayan, CHP’nin arka bahçesi Tabipler Birliği dışında mızıldanan var mı?

Şu süreçte, “tıbbi ekipman sıkıntısı çekiyoruz” diyen var mı?

Yok!..

Öte yandan, Çin’in dünyaya önerdiği tedavi takvimine göre, hastada ciddi belirtiler varsa Klorokin, durumu çok ağır ise Favipiravir verilmesi tavsiye ediliyor.

Çünkü ikinci ilaç çok maliyetli..

Peki, Türkiye ne yapıyor?

Klorokin tedavisine yanıt vermeyen hastalarda vakit kaybetmeksizin Favipiravir’e geçiyor.

Muhataplarımız bile şaşkın..

“Bu kadar ağır bir maliyeti nasıl göze alıyorsunuz” diyen ülkeler var.

Hem de bunlar modern ve gelişmiş denilen Avrupa ülkeleri.

İngiltere mesela..

Evsizini otoparkta, yaşlısını huzurevinde ölüme terk eden devletler bunlar.

“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın, devleti yaşat ki insanı yaşatsın” düsturunu idrak dahi edemiyorlar.

Haber 7 yazarı Taha Dağlı’nın köşesinde gördüm..

“Bazı CHP’liler memnun olmadı, aksine karşı çıktı, itiraz etti, ‘neden herkese haftalık 5 adet bedava maske dağıtılıyor üstelik evlere servis yapılıyor’ diye ama bu uygulamaya, katıksız ‘Erdoğan düşmanı’ olan İsrail bile gıpta ile bakıyor. İsrail devlet televizyonunun diplomasi masası şefi Amichai Stein, önceki gün sosyal medya hesabından ‘Bunu yazacağım aklıma gelmezdi ama Erdoğan’ı örnek alın’ diye bir paylaşımda bulundu.” demiş Dağlı.

Çok haklı..

İngiltere farkında, ABD farkında, İspanya, İtalya ve hatta İsrail bile farkında ama bizim gevşekler hâlâ mızıldanıp duruyor.

“Olmazzzz”, “İstemezükkk” dedikleri Şehir Hastaneleri salgının yükünü omuzluyor.

Sağlık Bilimleri Üniversitesine bağlı hastaneler pandemiyi durdurmak için büyük bir mücadele veriyorlar.

Duvarlarına “AKP’nin sağlık politikalarına boyun eğmeyeceğiz” afişleri asan Tabipler Odası zihniyetinin esir aldığı köklü üniversite hastanelerinden ise tık yok.

Tedavi ettikleri 2-3 kişinin “karıma haber verin meraktan ölmesin” notlarıyla şov peşindeler.

Hayat nasıl kurtarılıyor, savaş nasıl veriliyor görmek istiyorlarsa Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Cevdet Erdöl’ü ziyaret etsinler.

Ya da yok yok..

Koltuklarının altına Cumhuriyet ve Sözcü paçavrası alıp “Sosyalizm yaşatır, Küba’ya bak İngiliz gemisine kucak açtı” goygoyu yapmaya devam etsin.

Selametle..


Murat Alan / Yeni Akit