Prof. Kenan Gürsoy’dan duymuştum; “İnsanın kendi egoizmine meşruiyet kazandırmak için Allah’ı referans göstermesi şirktir!” demişti. Sanırım bir mümin olarak dünya imtihanımızın en kritik eşiği bu… Yani “neyi” “niçin?” yapıyor olduğumuz… Rıza-yı İlahi için mi, yoksa nefsin rızası için mi?
Meşrulaştırma girişimi de burada devreye giriyor zaten. Nefsin türlü ayak oyunlarıyla en meşru şeyi bile necis edebiliyoruz!
Nefsin türlü ayak oyunlarıyla en meşru şeyi bile necis edebiliyoruz!
Tesettürün hakikati “setr”edildi
Tesettür gizle(n)mektir. Kılık, kıyafet ve tavırlarıyla “Ben buradayım!” diyenin başında tesettürden çok tereddütler vardır. Tesettür, kadının sığınağıdır; şehvetin ve gayr-i meşru nazarların zehirli oklarından korur. Tesettür, vücut mülkünü Malik-ül Mülk’e teslim etmiş ve tasarruf hakkını onun mutlak iradesine bırakmış bir kadının kulluk şiarıdır. Tesettür, kadın ruhunun, dünyanın sahte ışıltısına çektiği perdedir. Tesettür, sahteliğin sanal prangalarından kurtulmuş özgür kadının şükrüdür. Hâsılı, tesettür kulluktur.
Ama kulluk bedel ister. Allah insanı iddiasıyla imtihan eder derler. İman ve kulluk bir iddiadır: “Nefis ve şeytanın rağmına, emanet ettiğin mülkü, senin için muhafaza etmeye ant içtim Allahım! Mülk senindir. İrademi iradene, nefsimi emrine teslim ettim!” demektir. Bu iddia ispatı gerektirir.
İşte tesettür böylesine bir kulluk şuurunun ispatıdır. O bir fantezi değildir. Her iki tarafı da razı etmenin aracı hiç değil! İnsan ya Allah'a aittir ya da onun dışındaki şeylere... Kendisini Allah'a ait hisseden, başkasının kendi üzerinde –O’nun rızası dışında- tasarruf etmesine razı olmaz.
Sözde “İslamî” moda dergilerinin hal-i pür melali ortada
Bugün sözde “İslamî” moda dergileri, dindar kadını kime güzel gösterme hizmetine soyundu? Kadının kendisine mi? O zaman başkasının görmesine ne gerek var? Kocasına mı? Başkasının görmesine yine gerek yok! Allah’a mı? Panter desenli, ışıl ışıl eşarplarla öyle mi? Resulüne mi? “Chanel Allure” parfüm ile hem de!
Kim kaldı geriye? Toplum... Yani dışarıdaki insanlar… Bu da haramdı bildiğim kadarıyla…
Yapılan işler hiç de “âlâ” değil
Müslümanların “best of”larını, kapitalizmin değer atfederek belirginleştirdiği ve saygınlaştırdığı değerler değil, aidiyetini belirlediği inancının ortaya koyduğu değerler oluşturur. Müslüman en iyisini giymek, en iyisini yemek, en iyisine binmek yerine, en doğruyu konuşmak, en iyi yardımı yapmak, en güzelini giydirmek ve en iyisini yedirmekle mükelleftir.
Yani, söz konusu dergilerin yaptığı tam bir felaket! İtibara alınmayacağımın farkındayım ama bir görev addettiğim için yine de söylüyorum: Gelin kadınlarımızı dünyevî ve nefsanî olanların “best of”larına değil, rıza-yı İlahi’ye matuf “best of”lara yönlendirin.
Hz. Fatıma ve Hz. Aişe annelerimiz, bu kıyafetlerinizle sahabe arasında dolaşmanıza izin verirler miydi?! Rasulullah (s.a.v), o sıktığınız parfümlerle, o bir kilometre ötelerden gözüken kıyafetlerinizle sahabe arasında bulunmanıza razı gelir miydi? Panter desenli örtülerde, “Gucci” parfümlerin refakatinde, bu gidiş nereye Allah aşkına?!
Bu dergilerin ve saf gönülleriyle onlara uyanların yaptıkları hiç de âlâ değil… Farkında değiller ama böyle yaparak hem dünyada hem de ahirette kendilerine çok a'da kazandırırlar!
Osman Sertuğ - Dünya Bizim
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.