Ali İhsan Karahasanoğlu: Belgeler elindeyse çıkar göster

 

Yeni Akit yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu "Belgeler elindeyse, komisyon faturasını göstersene Murat Bey!" adlı köşe yazısında, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın tüm açıklamalarına rağmen "bedava aşı" yalanı üzerinden CHP'nin başlattığı çirkin kampanyayı kaleme aldı.


Yazısında, CHP Genel Başkanının ortaya attığı daha sonra Fahrettin Koca'nın verdiği cevabı köşesine taşıyan Karahasanoğlu, CHP'nin algı operasyonunu eleştirdi.


Kılıçdaroğlu'nun başlattığı hadsiz kampanyaya Koca, "devletlerarası ticari sır" diyerek gereken cevabı vermişti, ancak daha sonra ortaya CHP'li Murat Emir çıktı.


Koca'nın cevabını unutan ve elinde belge olmadan Sağlık Bakanına ve devletin kurumlarına saldıran Emir'e sert çıkan Yeni Akit yazarı, "Bütün belgeler elindeyse o zaman kamuoyuna açıkla" diyerek suyu bulandırmaya çalıştı.

İşte yazının tamamı;


"Ben Sağlık Bakanı'na güveniyorum.


Fahrettin Koca'nın kendisinin herhangi bir usulsüzlük yapmayacağı gibi, altındaki isimlerin yapmasına da fırsat vermeyeceğine, bu yönde yeterli tecrübesi olduğuna inanıyorum.


Onun için de..


"Aşı şu fiyattan alındı, bir miktarı bağış idi, ama birilerine bağış yokmuş gibi ödeme yapıldı, paralar cukka edildi" şeklindeki iftiralara cevap vermeye hiç gerek yoktu.


Ama Kemal Kılıçdaroğlu'nun, her zamanki gibi, hesap uzmanı edası takınarak, aslında ise hiçbir şeyden anlamadığını ispatlayan akla ziyan tavrı ile yaptığı karalamaya, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca cevap verdiği halde..


Ertesi günü tekrar, CHP milletvekili Murat Emir karalamaya devam ediyorsa..


Hele hele, Fahrettin Koca gibi, en dürüst CHP'liyi bile doğrulukta fersah fersah geçecek olan birisine, "Aklımızla alay etmeyin; aracı firma üzerinden aşı alındı ve devasa komisyon ödendi" karalaması yapılmış ise..


Biz de topa girmek zorundayız..


Topa girelim, dürüstlük pozları ile, doğrucu Davut'luk yapılıyor gibi, nasıl bir hainliğe imza atılıyor, gösterelim..


Önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan başlayalım..


Der ki, Kılıçdaroğlu, "Çin'den ücretsiz olarak getirildiği açıklanan 1 milyon doz aşı, Keymen şirketi tarafından Devlet Malzeme Ofisi'ne her bir dozu 12 dolardan fatura edildi."


Ben "Türkiye'ye 1 milyon bedava aşı geldi" diye bir haber duymamıştım ama..


Ekrem İmamoğlu'nun, temel atmayacağını duyurmak için bile tören düzenlediği bir Türkiye'de..


"Eğer bir ülke, Türkiye'ye, dostluk ilişkileri çerçevesinde, 1 milyon aşı bağışladı ise.. Hali ile bir açıklama olurdu" diye düşünmek zorunlu olsa da..


"Belki ben bu konudaki açıklamayı atlamış olabilirim" diye konunun birinci yetkili ismi Fahrettin Koca'yı, önceki akşam dinledim..


Dedi ki Sağlık Bakanı:


"Üretici firma 1 milyon doz aşı üretti. Bu 1 milyon doz aşıyı aslında Türkiye'ye bedel almadan bağışladı deniliyor. Aşı savaşının olduğu bir dünyada üretici firma aşıyı bedavaya bağışlar mı?"


Demek ki, Sağlık Bakanı da, Türkiye'ye yollanan bedava bir aşı olmadığını söylüyor..


Peki, Kılıçdaroğlu "bedava aşı" muhabbetini nereden çıkartıyor?


Olsa olsa, uyduruyordur..


Başka ne izahı olabilir ki, devletin açıklamadığı, "bedava aşı" konusunu, Kılıçdaroğlu'nun iddia etmesinin?


Bedava aşı olsa.. Bedava veren, reklamı olsun diye bunun duyurusunu yapar..


"Biz sağlığa o kadar çok önem veriyoruz ki.. Her şeyin para olmadığını ispat sadedinde, dost ülkeye bağış yapıyoruz" der, gündeme girerler..


Türkiye açıklama yapar..


"Biz o kadar hatırı sayılır bir ülkeyiz ki, dost ülkeler, sağlık konusunda bizimle ortak adımlar atıyorlar.. Hatta birçok ülkenin para ile alamadığı aşıları, bedava bile alıyoruz" derdi..


Bu yönde iki taraftan da açıklama duymadık..


Ama Kemal Kılıçdaroğlu, böyle bir açıklama varmış gibi, salladı durdu..


Bakan açıklama yaptıktan sonra olsun, belki kuyruklarını toplayıp, susarlar diye bekledim.


Ne mümkün?


Dün de, CHP milletvekili Murat Emir açtı ağzını..


Saydırdı da saydırdı..


"İlgililerin yapması gereken, Devlet Malzeme Ofisi'nin bu bedelsiz aşı karşılığında ödeme yapıp yapmadığını ivedilikle söylemeleridir. Ama bunu yapmadılar."


Kendileri bir yalan uyduruyorlar..


Sonra o yalan üzerinden, sorular yöneltiyorlar..


Bakan bir gün önce açıkladı.. Yalanı cevapladı..


Buna rağmen, bakanın açıklaması hiç yokmuş gibi, kendi uydurdukları yalanlar üzerinden yeni yalanlar ürettiler..


Bakan açık açık söylüyor, "Bedava aşı diye bir şey yok. Başka ülkeler parası ile alamıyor, bedava aşıyı kim kime veriyor" diyor..


Okuduğunu anlamaktan aciz Murat Emir, tekrar soruyor:


"Bedelsiz aşı karşılığında ödeme yapıp yapmadığını ivedilikle söylemeliler."


Devam ediyor Murat Emir:


"Aracı firmanın kasasına girdi mi girmedi mi?"


Bakan diyor ki, "Biz direkt üretici firma ile muhatabız. Ödememizi ona yapıyoruz."


Nasıl tıp fakültesini bitirmiş ise, Murat Emir hâlâ tekrar tekrar soruyor:


"Devlet Malzeme Ofisi, Hazine ve Maliye Bakanlığı'na bağlı. Hazine ve Maliye Bakanı’nın çıkıp, Sayın Genel Başkanı'mızın belgesiyle ortaya koyduğu iddiaya cevap vermesi beklenir. 'DMO, bu aşılar karşılığında 12 milyar doları ödemiştir' veya ödememiştir."


Hani adam uydurma krizine girdiği için, 12 milyon doları, 12 milyar dolar yapıyor ama..


O işin önemsiz kısmı..


Bakanın, "Ödeme yaptık" dediği konuda, Murat Emir papağan gibi, "Ödeme yaptınız mı, yapmadınız mı?" diye soruyor..


Tabii aşının başına, işkembeden uydurduğu "bedelsiz" ifadesini ekleyerek..


Bunlar nasıl milletvekili olmuş, nasıl tıp doktoru olmuş, nasıl fakülte bitirmişler, hayret etmemek elde değil..


Bir de demesin mi:


"Bu fatura ödendi. Devlet Malzeme Ofisi'nin bir milyon doz aşı için 12 milyon dolar ödediğini biliyoruz. Bu para ödenmiş. Eğer ilgilenirlerse biz de bunların faturalarının hepsi tek tek var. Zaten bakanın açıklamasından da biraz laf kalabalığı ama paranın ödendiğini anlıyoruz."


Gerçekten hayret etmemek elde değil..


Bakan ilk andan itibaren, "Para ile aldık. Kim kime bedava aşı verir" diyor.


Bunlar laf kalabalığı ile, "Bedelsiz aşı" diyorlar. "Bedava aşı" diyorlar..


Sonra da..


"Bedelsiz aşıya para ödedik" diyorlar..


Dürüstlük moduna yatarak, "Bizde faturaları var" diye de devam ediyorlar..


Tamam, Bakan da öyle diyor zaten.


"Faturası var" diyor..


"Ödeme yaptık" diyor..


Siz, aşının bedava yollandığını ispatlasanız ya!


Ve şurada film kopuyor..


Murat Emir, Bakanın "Aracı yok, direkt üreticiden aşıları aldık" açıklamasına rağmen..


Israrla, Türkiye'deki bir firmaya, komisyon ödendiğini iddia ediyor..


Ve diyor ki:


"Hayır Sayın Bakan öyle değil. O 12 milyon dolar, yani bir milyon aşının bedeli, aracı firmanın Türkiye Cumhuriyeti'nden tahsil ettiği toplam komisyondur."


Olay burada basitleşiyor..


Madem aracı firma, Türkiye'den 12 milyon dolar tahsil etmiş. 


Bunu "komisyon" olarak almış.


Bütün belgelerin elinde olduğunu iddia eden Murat Emir, o belgeyi kamuoyuna açıklar, iş biter..


Biz de Sağlık Bakanı’na deriz ki, "Hani aracısı yoktu? Hani direkt üreticiye ödeme yapmıştınız? Şu kadar ödemeyi üretici firmaya yapmışsınız ama. Bakın 12 milyon doları da, Türkiye'deki firmaya yapmışsınız." 


Bunu diyebilmemiz için, aşıların bir kısmı için üretici firmaya, 1 milyon dozluk kısmı için de aracı firmaya ödeme yapılmış olması lazım..


Hani "komisyon faturası"ndan vazgeçtik de..


Murat Bey bari, faturaların bir kısmının Çin’deki firmadan, bir kısmının da aracı firmadan alındığını gösterse..


Gösterse de, biz de kendisine "Yaptığınız, Türkiye'yi uluslararası arenada itibarsızlaştırmaktır" demesek..


"Yaptığınız hainliktir" demesek."


KAYNAK: YENİ AKİT GAZETESİ

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.