Fransa'da derste öğretmeninin 1915 Olaylarına ilişkin iddialarını reddeden Türk asıllı lise öğrencisi, öğretmeni ile okulu tarafından hapis ve para cezasıyla korkutulduktan sonra istihbarat birimleri tarafından Müslüman kimliği ve aşırıcılık sorgusuna tabi tutuldu.
Fransa'da derste öğretmeninin 1915 Olaylarına ilişkin iddialarını reddeden Türk asıllı lise öğrencisi Altay, öğretmeni ile okulu tarafından bunun bir suç olduğu gerekçesiyle hapis ve para cezasıyla korkutulduktan sonra istihbarat birimleri tarafından Müslüman kimliği ve aşırıcılık sorgusuna tabi tutuldu.
1915 Olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına itiraz etmek Fransa yasalarınca suç sayılmadığı halde, 2 Haziran'da tarih dersinde öğretmeninin anlattığı Ermeni tezlerini ve soykırım iddialarını kabul etmeyen Altay, hapis tehdidi, sindirme ve radikalizmle ilişkilendirilme girişimleriyle karşı karşıya kaldı.
Güvenlik gerekçesiyle soyadlarını paylaşmayan Altay ve ailesi yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Bourgogne-Franche-Comte bölgesinde yaşayan Altay, öğretmeninin 2 saatlik dersin bir saatini tamamen Ermeni iddialarına ayırdığını ve 40 dakika boyunca "Türklerin Ermenileri, sivilleri öldürdüğünü" söylediğini aktardı.
"En sonunda dayanamadım, sakince 'Delil var mı?" diye sordum. Öğretmen, bana sinirlenerek 'Buna nasıl itiraz edebilirsin?' dedi. Ben de sakince bildiklerimi anlattım. Bir öğrenci daha üzerime bağırarak geldi. Ben yine sakinliğimi korudum." ifadelerini kullanan Altay, öğretmenin kendisini iddialara itirazı nedeniyle hapis cezası almakla korkuttuğunu belirtti.
Altay, babasına 4 Haziran Cuma gününe randevu veren okul yönetiminin kendisini "Ermeni soykırımını reddetmek" ile suçladığını, 1 yıl kadar hapis yatabileceğini söylediklerini dile getirdi.
Biraz araştırdığında, Fransa'da bunun yasalara göre suç olmadığını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) 1915 Olaylarını soykırım olarak tanımlamayı mecbur tutmadığını gördüğünü ifade eden Altay, 9 Haziran'da da istihbarat birimi tarafından ifadeye çağrıldıklarını söyledi.
Ermeni meselesi için çağrıldı, radikallik ve Müslüman kimliğiyle ilgili sorgulandı
Genç liseli kendisine hukuken yasak bir şey yapmadığını ileten ve çok nazik davranan istihbarat birimlerinin, buna rağmen annesinin kardeşlerinin ismini sorduğunu, sosyal medya hesaplarını ve şifrelerini aldığını ve dini sorular sorduğunu kaydetti.
"Müslüman mısın, dinini yaşıyor musun, namaz kılıyor musun gibi sorular sordular. Hatta bir gruba bağlı mısın, dediler. Bağlı değilim dedim." ifadelerini kullanan Altay, bu süreçte büyük bir stres altına girdiğini, sınavlarına konsantre olamadığını, geleceğinden ciddi endişe duyduğunu vurguladı.
Altay, "Okulda konuşmak, elimi kaldırarak söz almak istemiyordum. Okula gitmekten çekiniyordum, herkes ne olduğunu biliyordu." diye konuştu.
Baba Aydın da Altay'ın öğretmeninin cep telefonuna bıraktığı "beni acilen arayın" mesajı üzerine okulu aradığını, okul müdürünün "Oğlunuz çok kötü bir olayla karşı karşıya, para cezası, hapis cezası alabilir" şeklinde konuştuğunu, olayı çok büyüttüklerini ifade etti.
Okula görüşmeye gittiğinde Fransa'da ifade özgürlüğü olduğunun altını çizdiğini, 'oğlumun ifade özgürlüğünü kısıtlayamazsınız' şeklinde itiraz ettiğini kaydeden Aydın, "Çocuğumun özgüvenini kırmayın, okulda şu an konuşması, kendi düşüncelerini ifade etmesi çok önemli." dediğini aktardı.
"Madem suç, disiplin cezası verin"
Aydın, öğretmeninin Altay'ın yaptığını çok büyük suç olarak nitelemesi üzerine, "Madem suç, disiplin cezası verin, 2 hafta okuldan uzaklaştırma cezası verin." dediğini, müdürün veremeyeceklerini söylediğini ifade etti.
Ertesi hafta kendilerini çağıran istihbarat birimlerine oldukça nazik davrandıklarını söyleyen baba Aydın, "Sadece bir dakika Ermeni meselesini, sonrasında hep radikallik, din üzerine konuştuk. 'Dinci misiniz, hangi derneğe bağlısınız, ibadet yapıyor musunuz, işten sonra ne yapıyorsunuz, spor yapıyor musunuz, hangi tür videolar izliyorsunuz gibi sorular sordular, bunları araştırdılar." dedi.
Aydın, sıradan Müslümanlar olduklarını, başka tarafa çekilecek durumları olmadığını söylediklerini dile getirdi.
Kendileriyle iletişime geçen Türkiye'nin Strazburg Konsolosluğu ve avukatların, olayların büyümemesi, Altay'ın geleceği için sakin durma tavsiyesi verdiğini belirten Aydın, olayın olduğu günde bu yana suç olmayan bir şeyin büyütülmesi ve hapis tehdidi nedeniyle büyük stres içerisinde kaldıklarını anlattı.
Baba Aydın, "O günden bu yana biraz bunalımdayım. Çok endişeli olduğum için iş yerimden de izin verdiler. Oğlumun psikolojisi bozuldu bu süreçte. Fransa'da kimse bize destek çıkmadı bu konuda, sadece iş arkadaşlarım destek oldu. Fransa yönetiminden kimse beni aramadı." ifadelerini kullandı.
Ermeni iddialarını yasalaştıran Fransa'nın itiraz edenleri cezalandırma girişimi ifade özgürlüğüne takıldı
Anne Aysel de oğlunun geleceğinden ciddi endişe duyduğunu, sokakta bir şey yapılmasından korktuğunu dile getirdi.
"Benim çocuğum kimseyi öldürmedi, yaralamadı, hırsızlık yapmadı."diyen anne, ötekileştirildiklerini hissettiğini ancak çocuklarına her anlamda güvendiğini söyledi.
Fransa’da 29 Ocak 2001’de çıkan yasayla 1915 Olayları “sözde soykırım” olarak kabul edilirken, bunu reddedenleri cezalandırmaya yönelik 2012’deki yasa ise Anayasa Konseyince ifade özgürlüğüne aykırı bulunarak iptal edildi.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.