Mazlumder içinde kılıçlar çekildi


Mazlumder içinde kılıçlar çekildi Mazlumder Genel Merkezi'nin İstanbul Şubesi'ni feshetme kararı almasından sonra Mazlumder'in İstanbul Şubesi 'Emanetinize Sahip Çıkın' başlığı ile sert bir duyuru yayınladı:
07 Haziran 2007 00:35 -
Mazlumder İstanbul Şubesi tarafından yayınlanan duyuru şöyle:EMANETİNİZE SAHİP ÇIKIN!Değerli MAZLUMDERLİDerneğimiz hiç öngörmediğimiz, kimsenin beklemediği bir süreç yaşadı. Sorunun üstesinden gelmek üzere yaptığımız mücadele sonucunda MAZLUMDER İSTANBUL ŞUBE YÖNETİMİ Ankara Genel Merkez tarafından FESHEDİLDİ!Bu durum karşısında MAZLUMDERlilere bu açıklamayı yapma zorunluluğu hissettik. YAŞANAN SÜREÇDikkatinizden kaçmamış olacak, bir yıldır MAZLUMDER basında alışık olmadığımız şekilde yer alıyor. Genel Başkanlığını yürüten Ayhan Bilgen tarafından basına yapılan açıklamalar ve iç toplantılarda, derneğin yeni bir misyon-vizyon analizi ile farklı bir işlev üstlenmesi dillendirildi. Bu işlevin ana ekseni SİYASETTE AKTİF ROL OYNAMA olarak tanımlandı.Şüphesiz bu yeni amaç, derneğin zorlu on yedi yıllık geleneği ile bağdaşmıyordu. MAZLUMDER önemini referansları sayesinde, güncel siyasete, politik kurumlara aynı mesafede durarak kazanmıştı. Bu durumu yerli ve yabancı araştırmacıların raporlarına bakarak da test etmek mümkündür. Dolayısıyla İstanbul Şube Yönetimi olarak bu yaklaşıma karşı çıktık. Bir derneğin kendi kökleri üzerinde yeni açılımlar yapması, vizyon geliştirmesi elbette arzulanan ve bu güne dek de MAZLUMDERin yapageldiği bir şeydir. MAZLUMDERin tarihini bilenler bu tarihin bir tekâmül içerdiğini iyi bilirler. Ancak on yedi yıllık bir derneğin, hiçbir kurumsal aktivite sonucu olmaksızın, salt genel başkanının kişisel eğilimleri/telakkileri doğrultusunda misyon ve vizyon değişikliğine icbar edilmesi, nevzuhur bir dernek görünümüne sebep olduğu gibi, tarihini hiçe sayması geçmişiyle barışık olmadığı anlamını da içeriyordu. Oysa MAZLUMDERi var eden, önemli kılan Hılf-ul-Fudul (Erdemliler Sözleşmesi) anlayışı ve o doğrultuda gerçekleştirdiği mücadele idi. Bu kavram Uluslararası güçlere karşı, İslam Medeniyetinin tüm insanlığı kucaklayan sahih bir değeri olarak köklerimizi, zeminimizi oluşturmakta, MAZLUMDER binasının en temel taşlarından biri olarak yer almaktaydı. Bütün insanları Ademin çocukları olarak yaratılıştan eşit ve kardeş görmesi, kuşatıcı evrensel bakışını oluşturuyordu. İCRAATLARİç tartışmalar yaşanırken, Genel Başkan Müslüman-Sol diye ortaya çıkan oluşumda, sözcü(!) sıfatıyla basının karşısına çıktı. Genel Yönetim Kurulu (GYK)nın bilgisi olmadan gerçekleştirilen bu tasarruf ile birlikte, iç tartışmalar arttı. Kimi şubelerden itirazlar yükseldi, ancak ne yazık ki, bu itirazlar kararlara yansıyamadı/yansımadı. Kamuoyunda derneğin bu tutumu değişik tartışmalara yol açınca, İstanbul Şube olarak derneğin duruşunu tekrarlayan bir bildiriyi kamuoyu ile paylaştık. Bunun ardından A. Bilgenin kendi imzasıyla 19.01.2007 tarihli Yeni Şafak gazetesinde bir makalesi yayınlandı. Bu makalede apaçık bir şekilde MAZLUMDERin geçmişi yanlışlanıyor, siyasetten uzak duruşu eleştiriliyor, derneğin ön açıcı topyekün bir mücadele yapması gerektiği, Amerikadaki bazı çevrelerde yapılan yeni tartışmalara atıfla vurgulanıyordu. Bu değişimin karşısında duran anlayışı da Hindistandaki kutsal ineklere benzetiyordu. Durum alışık olmadığımız biçimde, Genel Başkanı tarafından hor ve hakir görülen bir dernek karikatürü mahiyetinde idi.
Bu apaçık bir yeni DURUM ve farklı bir DURUŞtu.
Bu sessizce RAY değiştirme girişimini, emanete ihanet olarak, gayri ahlaki ve gayri hukuki bulduk.
Bir kurumun amaç maddesinin ancak, Genel Kurulla değişebileceğine inanıyoruz.
Dernek kendi yöneticileri üzerinden basitleştirildi, kamuoyunda tarihine yakışmayan biçimiyle yaralandı, kirlendi. İç yazışmalarda nezaket uslübu kalktı ve kişileştirmelerle, İstanbul-Ankara ikilemi üzerinden sorunun nirengi noktası farklı alanlara kaydırıldı.
Nihayet İstanbulun firesiz, kararlı duruşu İzmirde 28.04.2007 tarihinde bir internet şifresinin verilmemesi bahanesi ile, 9 kişilik GYK tarafından feshedilerek karşılık buldu. Fesih, dernek tarihinde ilk defa yaşanan, travmatik bir durumdu. Çünkü bu güne kadar, çeşitli problemler çıkmış olsa da yapılan işin gereği izah edilmek suretiyle, ortak değerde mutabakat temin edilebilmişti.
Feshle birlikte, arkadan gönderilen elektronik ileti ile bu durumun basına yansıtılmaması! sertçe ikaz edildi.
GYKda alınan kararın yasal temelden yoksun oluşu bir yana; derneğin bir ay içinde yedek yönetim tarafından kongreye götürülmesi istenirken, insan hakları açısından içler acısı bir durum daha ortaya konuyordu. Eğer İstanbul üyeleri bir ay sonra yapılacak kongrede, aynı yönetimi seçerlerse, bu defa şubenin feshinin(!)devreye gireceği, açık bir tehdit olarak bildiriliyordu.
Feshe gerekçe olarak gösterilen dernek çalışmalarını ağır biçimde aksatma atf-ı cürmü,tümü ile hilaf-ı hakikatten ibarettir. Tam tersine bilinir ki tarihi boyunca bu derneğin en başarılı şubesi İstanbul Şubesi olmuştur. Bu hususun en iyi şahidi siz üyelerimizsiniz.SONUÇ:Süreci kişiselleştirmeden, pratikte yaşanan trajik olaylardan örnek vermeden, seviyeyi düşürmeye çalışarak, gelinen merhaleyi anlatmaya çalıştık.Görüşümüzce anlaşılması gereken şudur:MAZLUMDER, günlük siyaset içine çekilerek aktif rol almaya, topyekün mücadeleye sürükleniyor. Dernek yönetiminde toyluk, acemilik ya da misyonunu kavrayamamış olmak olarak nitelendirilebilecek olan bu durum, MAZLUMDERi kendi tabanına, yabancılaştırılıyor. Bizce bunun adı RAY değiştirmedir. MAZLUMDERİN bitiş sürecinin başlangıcıdır! Politikaya NESNE olmaktır. Siyasi arzulardan insan haklarına OKUMALAR yapılmaktadır. Mazlumder ETNİK-İDEOLOJİK TARAFGİRLİK içine çekilmek istenmektedir. Bu tutum ve davranışın siyasi analiz ve açılımı yapılabilir. Küresel bakış açısıyla ve gelişmelerle ilgisi vardır/ilgilendirilebilir, ancak biz konuya insan hakları bağlamından bakarız/bakmalıyız.Siz; üyelerimiz, aktivistlerimiz, duygudaşlarımız, destekçilerimiz ve önceki yöneticilerimiz! Hepinizi GÖNÜLDAŞ paydasında birleştirerek seslenmek istiyoruz:Süreci size aktardık.
Süreci aktarmakla kalmıyor; şunu da söylemiş oluyoruz: Sorumluluk hepimizin!
Yıpratılan ve yaralan derneğimizin sermayesi, GÖNÜLDAŞLARIN maddi-manevi gayretleri, emekleri ve entelektüel birikimleridir.
MAZLUMDERin varlık temeli; doğru misyonu, onun gereği olan tutarlı mücadelesi ve bunu ortaya koyan insan unsurudur.Gün hakkı söylemenin, ikame etmenin günüdür.
Bizler, haksızlığa karşı olan mücadelemizi yine aynı sloganla; Kim olursa olsun diye başlayan temel ilkemize göre yapacağız…
Öte yandan, bir geleneğin devamcısı olarak bizlere emanet edilen ve bizim de aidiyetimiz nedeni ile şeref duyduğumuz, tarihi, bugünü ve yarınları ile dimdik duran İstanbul Şubesi geleneğinin yok edilmesine izin vermeyeceğimizden emin olabilirsiniz. İstanbul Şubesi tüm geçmiş yöneticileri, üyeleri ve şahs-ı manevisi ile bir bütündür ve her hal ve şartta yoluna devam edecek iradeye/güce sahiptir. Allah yar ve yardımcımız olsunHaber 7

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.