Başbağlar’ı hatırlayan var mı?





2 Temmuz Sivas olayları 14. yıldönümünde anıldı. Sol ve Alevi kesimden yine daha önceki yıllardakine benzer seremoniler… Olayın sorumlusu olarak suçlanan sağ ve İslami kesimde ise yine “provakasyon edebiyatı…” Yani yine bir tür sağırlar diyaloğu… Elbette Sivas olayları üstüne söylenecek çok şey var. Ancak Sivas olaylarının bir de “Başbağlar yüzü” var ki nedense kimse hatırlamak bile istemiyor.
5 Temmuz 1993 tarihinde Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde bir akşam vakti sayıları 100 civarında tahmin edilen silahlı bir grup köyü bastı. Biri kadın, biri çocuk 33 kişi kimileri evlerinden kimilerini camiden toplanarak kurşuna dizildi. Katliamı gerçekleştirenler geride PKK imzalı bir bildiri bıraktılar. Bildiride katliamın gerekçesi olarak üç gün önce gerçekleşen Sivas olayları olarak belirtiliyordu. Yıllar sonra Abdullah Öcalan, İmralı’da verdiği ifadede katliamın Doktor Baran kod adlı örgüt yöneticisi tarafından düzenlendiğini itiraf ediyordu.
Olayın ardından 20 kişi tutuklandı. Görgü tanıkları katliamı gerçekleştirenlerin pek çoğunu teşhis etmesine rağmen sadece iki kişi ceza aldı. Biri 3,5 diğeri 14 yıl. O gün bugündür Başbağlar köylüleri bir dernek kurdular, adaleti arayıp duruyorlar.
Davanın müdahil avukatlarından Kamil Uğur Yaralı’ya göre katliam sonrasında başlatılan tahkikat olayın aydınlatılmasına değil, örtbas edilip kapatılmasına yönelik bir seyir izledi. Olayın hemen ardından yakalanan 20 kişinin suçlarını kabul etmesine rağmen, bu sanıkların Erzincan DGM’de serbest bırakıldığını belirten Yaralı, İzmir DGM’ye nakledilen dava hakkında şunları söylüyor: “Buradaki yargılama içlerinde bir itirafçının da bulunduğu sekiz sanıkla devam etmiş, tahkikatın genişlemesine yönelik taleplerimiz reddedilerek adil bir yargılamanın gerekleri ortadan kaldırılmıştır. Fotoğraflı teşhis dahil yapılmamıştır.”
Dava bu şekilde sonuçlanırken dönemin Adalet Bakanı Seyfi Oktay, katliamda sadece PKK’lıların değil TİKKO militanlarının da yer aldığının anlaşıldığını açıkladı. O günlerde yayımlanan radikal sol yayın organlarında eylemi PKK’lı ve TİKKO’lu Alevi kökenli gerillaların ortaklaşa düzenlediğine dair bol miktarda haber çıktı. Başbağlar’ın en önemli özelliği, bulunduğu bölgede bütünüyle Alevi köylerle çevrelenmiş, büyük ve hali vakti yerinde bir Sünni köyü olması. O dönemde yapılan seçimlerde köyün sandığından birinci çıkan parti Refah Partisi, ikinci sırada ise BBP var.
Yani bir tarafta farklı sol örgütlere mensup Alevi kökenli teröristlerin gerçekleştirdiği bir katliam, diğer tarafta ağırlıklı olarak İslami vurgu taşıyan partilere oy veren dindar Sünni mağdur kitlesi. Tablo Sivas’takinin tam tersi… Üstelik yapanlar da eylemi Sivas olaylarına misilleme olarak yaptıklarını kabul ediyorlar.
Şimdi her yıl 2 Temmuz’da Sivas olaylarını anan “Alevi – Sol” kesime soralım: Acaba bugüne kadar hiç Başbağlar katliamı mağdurlarıyla ilgili bir açıklama yaptınız mı? Yoksa “Biz nasıl kendi şehitlerimizle ilgileniyorsak, onlarla da başkaları ilgilensin” mi diyorsunuz?
Eğer Türkiye’de demokrasi kültürü gelişecekse bu, her yıl 2 Temmuz’dan üç gün sonra Başbağlar katliamında hayatlarını yitirenleri de anmayı unutmayan kitleler eliyle olacaktır.
Var mısınız?

kaynak: iyibilgi/Mehmet Ferda

1 yorum:

  1. Ben bir sünni müslümanım. Madımak oteli yangınının, Türkiye'de sünni-alevi çatışması çıkmasını isteyen dış istihbarat güçleri tarafından çıkartıldığını düşünüyorum. Başbağlar katliamının da yine aynı güçler tarafından yönlendirilen bazı taşeronlara yaptırıldığına inanıyorum. Her iki olayda da Hakk'a yürüyen din kardeşlerime Allah'tan rahmet diliyorum. Benim gibi düşünen alevi müslüman kardeşlerim var mı?

    YanıtlaSil

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.