Risale-i Nur’un Penceresinden : CIHAD

"Biz oyle bir hakikate hayatimizi vakfetmisiz ki;

- Gunesten daha parlak

- Cennet gibi guzel

- Ve saadet-i ebediye gibi sirindir."

Bediuzzaman'in nefis ve seytan, ehl-i kufur ve ehl-i dalaletle mucadelede gecen hareketli bir hayati vardir. Kendisi, bir Islam mucahididir. Birinci dunya savasinda doguda Ruslar ve Ermenilere karsi silahli mucadelede bulunmus, savas sonrasi Ingilizlerin Istanbul'un isgali donemlerinde ilmi mucadele yapmis, Anadolu'daki milli mucadelenin destekcisi olmustur.

Bediuzzaman, memleket dahilindeki cihad'la, harici dusmana karsi yapilacak cihadi ayirir. Dahilde musbet hareketin luzumunu belirtir; memleket dahilinde cihadini iman hizmetine hasreder. Ona gore imani kurtarmak hizmeti,

* En kudsi, en buyuk vazifedir.

Simdi, cihadla ilgili bazi esaslara dikkat cekmek istiyoruz:

Atalet-i mutlaka (mutlak tembellik, hareketsizlik),

* Olumun biraderi

* Ademin ammizadesi (yoklugun amca oglu)

* Vucud icinde adem (varlik icinde yokluk)

* Hayat icinde mevttir. (hayat icinde olumdur).

Meyl-i rahat (Rahatini dusunmek),

* Umum mesakkatin anasi (butun sikintilarin anasi)

* Umum rezaletin yuvasidir.

Faaliyet ise,

* Ayn-i lezzet olan vucudun tezahuru,

* Ayn-i elem olan ademden tebaud (uzaklasmak) ile silkinmesidir.

Demek ki, her Musluman olume ve yokluga yakin olan tembellikten siyrilmali, bizleri sikintiya sokan rahata meyilden kacinmali, musbet faaliyetle calismalidir.

Sa'y (calismak),

* Vucudun hayati

* Hayatin yakazasidir.

Insanin faaliyet ve calismasinda sevk temel bir unsurdur. Sevk,

* Sa'y-i insanin buharidir.

Benzini biten bir araba hareket edemedigi gibi, sevki sonen bir insanin da, kalkip tebligde bulunmasi, Allah yolunda cihad etmesi beklenemez.

Bediuzzaman, her hal ve durumda tebligini yapmistir. Ona gore, simendifer (tren),

* Medrese-i seyyare. (Seyyar medrese).

Hapishane,

* Medrese-i Yusufiyedir. Hapse bu unvani vermesi, Hz. Yusuf'un zulmen atildigi hapiste, mahkumlari irsad etmesi sebebiyledir. Keza hapishane,

* Medresetu'z-Zehra'nin dersanesi

* Nur sakirdlerinin en menfaatli bir dershaneleri

* En feyizli bir cilehaneleri

* Hurriyeti lafizdan ibaret bulunan gaddar bir hukumetin en rahat mevkiidir.

Bediuzzaman'a gore, hapse girmek,

* Medrese-i Yusufiye kongresine katilmaktir.

1950'ye kadar Eskisehir, Denizli ve Afyon'da uc mahkeme goren Bediuzzaman'in, 1944'de, Denizli mahkemesinde soyledigi su sozler, hayli orijinal tesbitlerle doludur ve gerceklerin cesurca haykirilisidir:

"Sizi igfal eden ve adliyeyi sasirtan ve hukumeti bizimle vatana ve millete zararli bir surette mesgul eden muarizlarimiz olan zindiklar ve munafiklar,

* Istibdad-i mutlaka, 'cumhuriyet' nami vermekle,

* Irtidad-i mutlaki, rejim altina almakla

* Sefahat-i mutlaka 'medeniyet' ismi vermekle

* Cebr-i keyfi-yi kufriye 'kanun' ismini takmakla;

- hem sizi igfal

- hem bizi perisan ederek, hakimiyet-i Islamiyeye ve millete ve vatana ecnebi hesabina darbeler vuruyorlar."

"Dunya donuyor" dedigi icin kilisenin Engizisyon mahkemesi tarafindan idama mahkum edilen Galile'nin, vefatindan yuzyillar sonra, yine kilise tarafindan beraat ettirilmesi gibi; Bediuzzaman'a dahi vefatindan otuz yil sonra Turkiye Buyuk Millet Meclisi tarafindan "iade-i itibar" karari alinmistir. Bu karar, sevindirici bir gelisme olmakla beraber, sunu da unutmamak gerekir ki: Meclis, bu karariyla aslinda kendisine "iade-i itibar"da bulunmustur. Tek parti doneminin bir ayibini, bu sekilde temizlemistir.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.