Malum (bir kısım da denebilir) medyanın son zamanlarda 'türbanlı' yazar kapma yarışına dikkat etmişsinizdir. İçi dolu, nitelikli, insani yazılar yazanlar bir tarafa. Medya eğer, sırf siyasi konjonktür gereği, "içimizde türbanlı da bulunsun" diyorsa, ben de varım! Yazacağım köşenin adı bile hazır; Köşem Sultan. Beni bu düşüncelere iten sebepleri, aşağıda bir bir yazdım. Her şeyin, "türbanlı magazin muhabiri arayışlarından haberdar oluşumla" başladığını göreceksiniz. Ha, yine de bu yazdıklarımdan alınan olursa, cidden alınırım…
*****
Çok değil, birkaç hafta önce, bir televizyon kanalının bünyesinde çalıştırmak üzere 'türbanlı eleman' aradığını duyduk. O gün Yeni Şafak gazetesinden Mehmet Şeker'in köşesinden duyurduğu bu bilgi, gün içinde, tevafuken gelen telefonlarla pekişti. Mesleğe henüz yeni başlamış, bir-iki yıllık geçmişleri olan arkadaşlarım arıyor ve soruyorlardı; "Ne yapmalıyım?"
Bu televizyon kanalıyla ortak iş yapan ajans, bizim kızları arayıp "Bizimle çalışın" diyordu. Kendilerinden nasıl bir iş beklediklerini sorduklarında aldıkları cevaba ve gelişen diyaloga bakalım:
"- Magazin muhabirliği yapacaksın."
"- Ama ben magazin muhabirliği yapmadım ki hiç."
"- Öğretiriz"
"- Ama ben tesettürlüyüm…"
"- Tamam işte. Bu yüzden seni seçtik."
"- ?..."
"- Sen, türbanlı bir muhabir olarak, magazin alemlerine dalacak ve topluma kötü örnek olan ünlü isimlere hesap soracaksın!"
"- Hesap sormak mı? Nasıl?"
"- Elbette! Misal, Hülya Avşar'ın karşısına geçip mikrofonu uzatacaksın ve 'Çoluğun çocuğun var, nasıl utanmadan evlilik dışı ilişki yaşıyorsun?' diye soracaksın."
"- Sonra!!!"
"- Unutma, sen 'seçilmiş' insansın. Bunu ancak sen yapabilirsin. Toplumun bu olumsuz gidişatını sen durduracaksın!"
"- Sonra??"
"- Sonrası şu, sana bu işin karşılığında iyi para vereceğiz. 3 bin YTL falan."
***
Konuşmalar, bu 'proje'nin, bütünüyle siyasi gündem üzerinden tasarlandığı üzerine sürüyor. Arkadaşlara, uzun uzun, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olmasıyla türbanın ülke gündemine geldiğini ve bu "fırsatı" değerlendirip, türbanlıların 'aslında' ne kadar özgüven sahibi ve topluma 'örnek' olduklarını göstermek istediklerini anlatıyorlar. Bizim kızların kafası iki şeyle karışsın isteniyor; "Ya ben bu önemli misyonu üzerime almayınca toplum kendine gelmezse?" ve "Bu parayı İslamcılarla kıyamete kadar çalışsam bir arada bulamam."
***
İlk hamlede, kendilerine bu kadar büyük bir 'misyon' yüklenmesinin altında buzağı aramayışlarının sebebini ise şöyle açıklıyorlardı; "E, ama bunu bize teklif edenler, daha önce beraber çalıştığımız şimdilerde liberal mümin olan Müslüman abilerdi."
Tabi ki Hülya Avşar gibi bir ismin karşısına çıkıp hesap sormanın hiç de akıl kârı olmadığını biliyorlardı. Tabi ki, mankeniyle, ressamıyla, şarkıcısıyla, şovmeniyle devasa magazin alemini hidayete erdiremeyeceklerini biliyorlardı. Kafalarını karıştıran, daha önce beraber çalışırken ceplerine üç kuruş maaş vermekten erinen Müslüman iş adamlarının 'samimi görünümlü' teklifleriydi. (Her Türk insanının "samimi görünümlü Müslüman iş adamları" denildiğinde aklına "Doğan görünümlü Şahin" örneğini getireceğinden ve bunun ne anlama geldiğini bildiğinden, huzur içinde emin olmak istiyorum.)
***
Bunları boşuna anlatmadım. Lafı uzatmak niyetinde de değilim. Patronlarım bu yazıyı okurken ne düşünür, bilmiyorum ama, "Köşe istiyorum, köşe!"
En afilisinden, gazeteyi ele alınca en göze çarpan tarafından, en renkli, en grafiklerle süslenen bir köşe. Hangi medya patronunun elinde olursa olsun. Edebimle oturup köşemi yazacağım, hepsi bu. Ha, zaman zaman bir telefon gelir, "Şimdi şu konuyu yaz. Ama öyle aklına eseni değil, şöyle şöyle yaz" denilir, oturur yazarım. Erinmem yani. İş değil mi? Proje değil mi?
Her yazdığım olay olsun, yazmadığım gündeme otursun. Telefonlarım, tüm dünya meseleleri hakkında görüşlerimi almak isteyenler tarafından susturulmasın. Bir gün, tarikatlar, öbür gün mezhepler, başka bir gün diyalog hakkında görüş beyan edeyim. Eften püften cümleler kurmuş olsam bile, önemseneyim. Köşem, kılıcım olsun, asayım-keseyim.
***
Neden bu kadar heyecanla Köşem Sultan olmaya aday olduğumu merak ediyorsanız, kişisel geçmişimi özetleyeyim. Yıllarca, 'bu camiada' çalıştım. Basın-yayın camiasını kastediyorum. Bir aralar, "Gel, şurada 'köşe'len" diyen 'öteki medya' grubundan haber gönderenlere, cevabım kısa ve netti: "Olmaz, yapamam"
Korkuyordum. Benden, "bizim cenahı" yazmamı istiyorlardı. Bu kolay bir şeydi. Kara çarşaflısından türbanlısına kadar çeşit çeşit türbanlının arasına sızmamı isterler, jurnalleme emri verirler diye. Hatta, "Git, şu kadınlar plajına Haşema'yla gir, 1 GB hafızalı bu kartı dolduracak kadar fotoğraf çek, dön" derler diye. Hem ne de olsa, onlardan daha çok biliyorum içinde bulunduğum camiayı, eğrisi, doğrusuyla.
Fakat bugün korkmuyorum. "Olur, yaparım."
Mevcut türbanlı yazarların yapamadıklarını bile yaparım. Bu tür "proje"lerde yer alabilir, gerekirse içinde bulunduğum İslamcıları yerle bir eden yazılar yazabilirim. Camiayı kökünden 'tahlil' yeteneğine sahip olduğumu belirtir, tüm ilgililerin dikkatine ekteki CV'mi sunarım.
(Rica ederim maaş teklifleriniz 3 bin YTL'den başlasın, yukarı doğru çıksın. Tecrübesiz magazin muhabirlerinden ne eksiğim var?)
***
Muhterem patronlarım… Gördünüz; gittim-gidiyorum. Beni derginizde tutmak ve adımla kurumunuza bahşettiğim saygıdan, şereften nasiplenmek istiyorsanız (bu sözler işsiz kalmama da sebep olabilir gibi geldi birden), maaşımda 'küçük' düzeltmeler yapabilirsiniz.
***
Cümle kurmayı bile beceremeyen biri olmadığıma göre, Köşem Sultan'ın ilk yazısını yazmaya başlayabilirim şimdiden. Hatta ilk yazım, "Neden Cumhuriyet Gazetesi'nde yazmak istedim?" başlıklı olacak. (Buradan, gönlümde yatan aslanın, Cumhuriyet gazetesi olduğu sanırım anlaşılmıştır. Ama ziyanı yok, Hürriyet de olabilir. Yazılarından bilirim, Ertuğrul Özkök 'geniş' adamdır, Sedat Ergin gibi 'tavizsiz' değildir.)
Hadi hayırlısı…
gerçekhayat dergisi
--
Blog Adresim
http://sivilinisiyatif.blogspot.com
-------------------------------------------------------------------------
İster Mermi Kullansın, İster Oy Pusulası,
İnsan iyi nişan almalı, kuklayı değil kuklacıyı vurmalı...
-------------------------------------------------------------------------
MALCOLM X'İN AZİZ HATIRASINA (Son Günleri/Suikast):
http://www.youtube.com/watch?v=Vf8_oZf7nRo#GU5U2spHI_4
Blog Adresim
http://sivilinisiyatif.blogspot.com
-------------------------------------------------------------------------
İster Mermi Kullansın, İster Oy Pusulası,
İnsan iyi nişan almalı, kuklayı değil kuklacıyı vurmalı...
-------------------------------------------------------------------------
MALCOLM X'İN AZİZ HATIRASINA (Son Günleri/Suikast):
http://www.youtube.com/watch?v=Vf8_oZf7nRo#GU5U2spHI_4
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır... Taraf olunması gerekiyor isede "MÜSLÜMAN ANADOLU İNSANININ " tarafında yer alan HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Sayfalarımızda yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.