|
Türkiye'de Kürtlerin Statüsü Yükseldikçe Militanlara Olan Destek Azalıyor
|
|
| r
|
|
On yıl önce Türkiye, güneydoğusundaki Kürt bölgesini bir polis devleti gibi yönetiyordu. Kürt kimliğinin tüm işaretleri -dil, müzik, milli elbiseler- sert biçimde yasaklanmıştı ve cezaya tabiydi. Her yerde kontrol noktaları bulunuyordu. Gece sokağa çıkmak yasaktı.
Bugün ise Kürtçe sokaklarda ve çarşılarda duyulabiliyor, Kürtçe yayın yapan uydu kanalları yasal olarak evlere ulaşabiliyor ve Kürtlerin özel günleri halk tarafından kutlanıyor. Bu gelişmeler Kürtlere birtakım haklar verilmesi için yapılan 25 yıllık mücadelenin ardından gerçekleşti ve önemli ölçüde Türkiye'nin Avrupa Birliği yolunda yaptığı yasal reformlar çerçevesinde gerçekleşti.
Ancak ülkenin Kürt bölgesinde yaşayan pek çok insanın söylediğine göre, Kürt kimliğini savunan ve Kuzey Irak'ı üs olarak kullanan isyancı militanlar, uğruna savaştıklarını iddia ettikleri hak ve özgürlüklerin daha ileri seviyelere taşınmasını tehdit ediyor.
Bölgenin en büyük kenti olan Diyarbakır'ın Ticaret Odası başkanı Mehmet Kaya, militanları kastederek "şiddete başvurarak Kürtlere herkesten çok zarar veriyorlar" diyor: "İnsanımız yüksek sesle artık şiddet istemediğini söylüyor."
ABD dışişleri bakanı Condoleezza Rice, Kuzey Irak'taki dağlarda saklanan ve PKK adıyla bilinen isyancı örgütün saldırıları sonrasında Irak ve bir NATO üyesi olan Türkiye arasında patlak veren krizi çözmek amacıyla Cuma günü Türkiye'ye gidiyor.
Kriz, Türkiye'deki işgal yanlısı milliyetçiler ile işgal istemeyen ılımlılar arasında da bölünmeye yol açtı. Ilımlılar daha büyük bir çatışmanın yeni bir etnik şiddeti tırmandıracağından korkarken, ABD'nin desteğinin sorunu çözeceğini umuyorlar.
İstanbul Bilgi Üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümünde profesör olan Soli Özel "bu, ABD'nin Türkiye'yi durdurup durduramayacağının bir testi olacak" diyor: "Şayet Amerika eli boş gelirse, hükümet için suları dizginlemek çok zorlaşacak."
On yıllardır Türkiye, bölünme korkusuyla ülke nüfusunun beşte birini oluşturan Kürt azınlığı baskı altında tutuyor. Fakirlikle birleşen baskı –bölge nüfusunun yüzde 60'ı yoksulluk sınırının altında- militanlığı tetikliyor.
Diğer pek çok sol hareket gibi PKK da 1970'lerin sonlarında kuruldu ve 1980'deki ordu darbesinin ardından faaliyetleri yasaklandı. Örgüt, savaşçıları Avrupa'ya, Irak'ın kuzeyindeki ve Türkiye'nin güneyindeki yalçın dağlara kaçsa da, ulusal Kürt özgürlük hareketi olarak popülaritesini korudu.
Bölgedeki Mardin ili milletvekili ve başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin bir mensubu olan Kürt siyasetçi Ramazan Değer "tüm ülkede gençlik heyecanından kaynaklanan birtakım hareketler var. Bunu doğuda PKK temsil ediyor" diye konuştu.
Destek alamadığı Kürt köylerine acımasız eylemler düzenleyen PKK, bölge halkının devletle herhangi bir iş birliğine girmemesi için de elinden geleni yapıyor. Kızlıktepe'de bir cep telefonu mağazası sahibi olan 30 yaşındaki Hasan Özgün, babasının dükkânlarının önünde öldürülen esnaf arkadaşlarını gördükten sonra her sabah dokuma atölyesini açıp açmama konusunda kararsızlık yaşadığını hatırlıyor. Özgün, örgütün köylerinden 30 kişiyi öldürdüğünü söylüyor.
33 yaşındaki bilgisayar mağazası sahibi Şerif Gökçe ise "samimiyetlerinden şüphe etmeye başladık" diyor: "Mücadeleyle geçen 25 yılda pek az ilerleme kaydedildi. İnsanlar artık faydadan çok zarar gördükleri kanaatine varmaya başladı."
Türk devleti de şiddet noktasında PKK'dan geri kalmıyordu. Gökçe, askerlerin köylerini kordon altına aldığını ve köylüleri toplayıp şiddet kullanarak sorguya çektiğini hatırlıyor. Babası halen kulağının üstünde bir Türk askerinin postalından kalan yara izini taşıyor.
1999 yılında PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının ardından kısıtlamalar azaltıldı ve Erdoğan'ın iktidara gelmesinin ardından Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme çabalarıyla birlikte iyice gevşetildi. 32 yaşındaki sekiz çocuk annesi Halime, Kürtlerin bahar bayramı olan Nevruz'u ilk kez birkaç yıl önce kutlayabildiklerini belirtiyor. Artık çocuklara Kürtçe isimler verilebiliyor. Sınırlı da olsa Kürtçe yayına izin veriliyor.
PKK öncelikli talebini Öcalan'ın içinde bulunduğu koşulların düzeltilmesi ve tahliye edilmesi olarak belirlerken, nispeten eğitimli Kürt kamuoyunda örgütün niyeti hakkında soru işaretleri artmaya başladı.
Ceza alma endişesiyle ismini vermek istemeyen Mardinli bir memur "hedefleri nedir? Türkiye'deki Kürtlerin daha iyi bir hayata kavuşmasını mı, yoksa liderlerinin hapishane koşullarını düzeltmek mi istiyorlar" diyor.
Erdoğan Kürt nüfusunu kazanmak için kararlı bir çalışma başlattı. Her köye yol ve elektrik sözü verdi. 2005'te, yoksullar için temel sağlık hizmetleri ve okul yardımı düzenlemeleri yapıldı. Belki de en önemlisi, Erdoğan aynı yıl halkın önünde konuşma yaparken Türk liderlerin hiç kullanmadığı bir sözü kullanarak "Kürt sorunu"nu dile getirdi ve bölgede büyük etki yarattı.
Özgün'ün dükkânında müşteri olarak beklerken sorularımızı Kürtçe cevaplayan Gökçe "Erdoğan'ın kardeşlik için yaptığı çağrı benim gönlümü kazandı" diyor: "Biliyoruz ki başbakan tabuları yıkmaya çalışıyordu."
Kürtler bu yakınlaşmaya karşılık verdi ve Temmuz ayındaki seçimlerde büyük bir oranla Kürt olmadığı halde Güneydoğu'da seçim kampanyasını etkili biçimde yürüten tek parti olan Erdoğan'ın partisini tercih etti. Parti, 2002'de 13 ilde birinci olan Kürt partisinin kazandığı il sayısını da 6'ya düşürdü.
Kürt partisinden seçime katılan bağımsız adaylar oyların çoğunluğunu almaktan uzak olsalar da parlamentoda 20 sandalye kazandılar ve on yılı aşkın bir süredir parlamentoda ilk kez bu kadar çok sayıda yer alan Kürt temsilci haline geldiler.
Bu yeni tercih Kürtlerin Türk orta sınıfına yaklaşmasını sağladı. Güneydoğu'daki savaş sırasında çok sayıda Kürt ülkenin batısına göç etti. Halen ülkenin geri kalanından daha yoksul ve daha alt statüde olsalar da pek çok şey öğrendiler.
Gökçe "Kürt halkı artık eskisinden çok daha bilinçli" şeklinde konuşuyor.
Diyarbakır Barosu başkanı Sezgin Tanrıkulu, Erdoğan'ın partisinin yakaladığı başarının "insanların zihninde ve beklentilerinde yaşanan değişimin bir göstergesi" olduğunu söylüyor.
Tanrıkulu "bir zamanlar şiddet, eşitlik arayışında meşru bir yol olarak görülüyordu, artık öyle değil" diyor. Tanrıkulu, bu hafta bölgedeki 91 şirket, sivil toplum örgütü ve entelektüelin bir araya gelerek örgütün silah bırakmasını talep eden bir deklarasyon yayınladığını belirtiyor.
Tanrıkulu, bu çatışmayı sona erdirmenin tek yolunun hükümetin Kürtlere verilen hakların genişletilmesi konusunda cesur adımlar atması olduğunu söylüyor. Diyarbakır'da avukatlık yapan ve aynı zamanda Erdoğan'ın partisine üye olan Abdurrahman Kurt, PKK'nın son zamanlarda eylemlerini artırmasının sebebinin hükümetin Kürt politikasındaki başarısı olduğunu belirtiyor. Ticaret Odası başkanı Kaya ise, hem PKK'nın hem de Türk ordusu içindeki bazı radikallerin çatışmanın devam etmesinde güçlü menfaatleri olduğunu söylüyor.
Avukat Kurt "ülke ne zaman demokrasi yolunda bir yol ayrımına gelse örgüt şiddete başvuruyor" diye konuşuyor.
Öte yandan kriz büyük bir milliyetçi öfkeyi de beraberinde getirdi. Tanrıkulu, bu konudaki kaygılarını beyan ederken, krizin Türkiye'deki demokratik reformları yavaşlatabileceğini ve etnik çatışmaya yol açabileceğini de sözlerine ekliyor.
Gökçe birkaç yıl önce umudunu yitirdiğini ve Avrupa'ya göç etmeyi düşündüğünü ancak yeni hükümetin kucaklayıcı politikalarının ardından memleketinde kalmaya karar verdiğini söylüyor. Daha önceleri var olan devlet kurma emelleri ise yok olmaya yüz tutmuş görünüyor.
Müşterilerinin arasında sözlerine devam eden Gökçe "önceleri Kürtlerin kendi vatanlarına sahip olmaları gerektiğini düşünüyorduk. Fakat bilinçlendikçe bunun yanlış bir istek olduğunu anladık" diyor.
(New York Times, As Kurds' Status Improves, Support for Militants Erodes in Turkey, 2 Kasım 2007)
|
--
Blog Adresim
http://sivilinisiyatif.blogspot.com/
-------------------------------------------------------------------------
İster Mermi Kullansın, İster Oy Pusulası,
İnsan iyi nişan almalı, kuklayı değil kuklacıyı vurmalı...
-------------------------------------------------------------------------
MALCOLM X'İN AZİZ HATIRASINA (Son Günleri/Suikast):
http://www.youtube.com/watch?v=Vf8_oZf7nRo#GU5U2spHI_4
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır... Taraf olunması gerekiyor isede "MÜSLÜMAN ANADOLU İNSANININ " tarafında yer alan HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Sayfalarımızda yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.