Ariel Şaron, 80 yazında, İsrail Savunma Bakanı iken, verdiği bir konferansta İsrail'in çevresinde çatışan etnik gruplara ve iç bölünmelere değinerek, İsrail'in güvenliğini nasıl sağlayacağını anlattı. İşte İsrail'in o günlerde tartıştığı planın küçük bir parçasını, bugün
Irak'ta yaşananlar oluşturuyor. Büyük plansa, tahayyülün ötesinde...
Irak'ta yaşananlar oluşturuyor. Büyük plansa, tahayyülün ötesinde...
Muhammed Essemmak/ Radikal (Müstakbel)
1980 yazında General Ariel Şaron, savunma bakanıyken İsrail'in Arap dünyasına bakışı ve gelecekte Araplarla nasıl ilişki kuracağı konusunda bir konferans vermişti. Bu konferansın dökümünü İsrail gazetesi Maariv 18 Kasım 1981'de yayımladı. Şaron şöyle demişti: "İsrail'in çevresindeki alan birbirini boğazlayan etnik gruplarla dolu. Pakistan'da Beluciler var. İran'da Şiilerle Kürtler çekişiyor. Türkiye'de Kürt ve Ermeni meselesi var. Irak'ta Sünni-Şii-Kürt çekişmesi yaşanıyor. Suriye Sünni-Alevi çekişmesiyle mücadele ediyor. Lübnan birbirini boğazlayan gruplara bölünmüş halde. Ürdün bir tür Filistin-Bedevi çekişmesinin toprağı. İran kökenli Şiilerin yoğunlukta olduğu Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'ın doğu sahilleri de öyle. Mısır'da Müslüman-Kıpti düşmanlığı var. Sudan'da Müslüman kuzeyle Hıristiyan güney arasında süregelen bir çekişme mevcut. Fas'ta, Arap-Berberi uçurumu genişlemeye müsait."
'Kâğıttan kuleler'
Arap dünyasını böyle tasvir eden sadece Şaron değil. İsrail'de yılda dört kere çıkan Kivunim dergisinin 1981 yazında yayımladığı 'İsrail'in 1980'lerdeki stratejisi'ne dair araştırmada, İsrail'in Arap dünyasında uygulamaya çalıştığı parçalama programıyla ilgili ayrıntılar var: "Arap dünyası uzun vadede mevcut yapısında kalamaz. Arap-İslam dünyası, yabancıların -Fransa ve Britanya- nüfusların irade ve taleplerini dikkate almaksızın kurduğu, kâğıttan kuleler gibi geçici bir yapılanma. Bölge 19 devlete bölündü ve hepsi birbirine düşman olan farklı azınlık ve mezheplerden oluşuyor. Her Arap-İslam ülkesi, etnik-sosyal parçalanma tehlikesine maruz kalmakta. Bazılarında iç savaş yaşanıyor."
1980 yazında General Ariel Şaron, savunma bakanıyken İsrail'in Arap dünyasına bakışı ve gelecekte Araplarla nasıl ilişki kuracağı konusunda bir konferans vermişti. Bu konferansın dökümünü İsrail gazetesi Maariv 18 Kasım 1981'de yayımladı. Şaron şöyle demişti: "İsrail'in çevresindeki alan birbirini boğazlayan etnik gruplarla dolu. Pakistan'da Beluciler var. İran'da Şiilerle Kürtler çekişiyor. Türkiye'de Kürt ve Ermeni meselesi var. Irak'ta Sünni-Şii-Kürt çekişmesi yaşanıyor. Suriye Sünni-Alevi çekişmesiyle mücadele ediyor. Lübnan birbirini boğazlayan gruplara bölünmüş halde. Ürdün bir tür Filistin-Bedevi çekişmesinin toprağı. İran kökenli Şiilerin yoğunlukta olduğu Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'ın doğu sahilleri de öyle. Mısır'da Müslüman-Kıpti düşmanlığı var. Sudan'da Müslüman kuzeyle Hıristiyan güney arasında süregelen bir çekişme mevcut. Fas'ta, Arap-Berberi uçurumu genişlemeye müsait."
'Kâğıttan kuleler'
Arap dünyasını böyle tasvir eden sadece Şaron değil. İsrail'de yılda dört kere çıkan Kivunim dergisinin 1981 yazında yayımladığı 'İsrail'in 1980'lerdeki stratejisi'ne dair araştırmada, İsrail'in Arap dünyasında uygulamaya çalıştığı parçalama programıyla ilgili ayrıntılar var: "Arap dünyası uzun vadede mevcut yapısında kalamaz. Arap-İslam dünyası, yabancıların -Fransa ve Britanya- nüfusların irade ve taleplerini dikkate almaksızın kurduğu, kâğıttan kuleler gibi geçici bir yapılanma. Bölge 19 devlete bölündü ve hepsi birbirine düşman olan farklı azınlık ve mezheplerden oluşuyor. Her Arap-İslam ülkesi, etnik-sosyal parçalanma tehlikesine maruz kalmakta. Bazılarında iç savaş yaşanıyor."
Araştırma her Arap ülkesindeki iç bölünmeleri de anlatıyor: "İktidarda bölünmüşlük yaşayan Mısır İsrail'e hiçbir tehdit oluşturmamakta; hatta uzun süreli barış ve güvenliğin garantisi. Libya, Sudan ve daha uzaktaki ülkeler mevcut halleriyle kalmayacak, parçalanma yolunda Mısır'ı örnek alacaktır. Mısır parçalandığında diğerleri de parçalanacaktır. Batı cephesiyse, doğudan daha az sorunlu. Lübnan'ın beş bölgeye ayrılması, Mısır, Suriye, Irak ve Arap yarımadası da dahil bütün Arap dünyası için bir örnek. Suriye ve Irak'ın ileride Lübnan gibi etnik ve dini temelde parçalanması, İsrail'in doğu cephesindeki uzun vadeli ilk hedefi. Suriye de Lübnan gibi etnik ve dini bileşimlere uygun olarak bölünecek; sahillerinde Alevi-Şii devleti, Halep bölgesinde Sünni, Şam çevresinde de kuzeydekine düşman bir başka Sünni devlet kurulacak. Dürziler de bir devlet kuracak, hatta belki bizdeki Golan tepelerinde, Ürdün'ün kuzeyinde... Bu durum uzun vadede tüm bölgede güvenlik ve barış teminatı olacak. Bugündeki itibaren yapacağımız budur."
Bu tutum, Lübnan'ın bütünlüğünü vurma, dini anlaşmazlıkları körükleme girişimlerindeki İsrail rolüne ışık tutuyor. Şaron 1982 yazında Lübnan'a saldırarak bu projeyi gerçekleştirme girişiminde esaslı rol oynadı. Ancak başarısız oldu. İsrail, hedefine ulaşma umuduyla güney Lübnan ve Batı Beka'nın işgalini 22 yıl sürdürdü. Fakat umudu yitirince, Mayıs 2000'de Lübnan direnişinin darbeleri altında çekildi. Şu an 'parçalamanın bıçağı', Irak toplumunu oluşturan grupların ilişkilerini patlatma temelinde bu ülkeye yöneliyor. İsrail Lübnan'da yapamadığını Irak'ta ve Irak kanalıyla bütün Arap bölgesinde yapabileceğini düşünüyor. İsrail'in 1980'lerdeki stratejisine dair araştırma, Irak'ı Arap bölgesini parçalama projesinin giriş kapısı olarak niteliyor:
"Bir yandan petrol zengini, diğer yandan içeride parçalanma hali yaşayan Irak, İsrail'in hedeflerini gerçekleştirmesini garanti eden bir aday. Irak'ın parçalanması Suriye'nin parçalanmasından önemli. Zira Irak daha güçlü ve İsrail için diğer ülkelerden daha fazla tehlike oluşturuyor. Bir Irak-Suriye veya Irak-İran savaşı, Irak bizimle kapsamlı çekişmeye girmeye hazırlanmadan iç çöküşe yol açaır. Böylelikle Basra, Bağdat ve Musul çevresinde üç veya daha fazla devlet kurulur. Belki de İran-Irak savaşı bu kamplaşmanın dozunu artırır.'
Araştırma teoriden ibaret değil
Stratejik araştırmalar teoriden ibaret değildir; siyasi kararların temelini oluşturur. İsrail'de yaşanan da bu. Bu araştırma ve Şaron'un konuşmasıyla İsrail'in uygulamalarının karşılaştırılması bunu teyit ediyor. Zira İsrail, Sudan'daki Anyana hareketiyle Irak ve İran'daki Kürt ayrılıkçıları destekledi. ABD'deki Siyonist lobi, Irak ve İran'ın savaşa sürüklenmesinde ve Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesinde esaslı rol oynadı.
Bugün İsrail, ABD'nin Irak işgalinin meyvelerini toplamaya hazırlanıyor.
Bu meyve Irak'ın sadece bölünmesi değil, tüm Arap dünyasını hedef alan parçalama projesiyle de ilgili. Bu proje, çözüm ve barışı değil, İsrail'in stratejik güvenliğini hayata geçiriyor. (Lübnan gazetesi Müstakbel, eski Lübnan milletvekili, 30 Kasım 2007)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.