ABD’nin uyguladığı ırkçı politikalara karşı mücadele eden Kara Panterler Partisi eski liderlerinden Vahad, 'Özgürlükler ülkesi faşizmle yönetiliyor' dedi.
Kendisine ‘64 yaşınızda olduğunuza inanmıyorum’ dedim. O ‘ben de inanmıyorum’ diye cevap verdi. Zaten ona göre bu yaşa kadar yaşaması bile bir mucize. Çünkü bütün arkadaşlarını çete savaşlarında kaybetmiş. Dhoruba el-Mücahid bin Vahad, suçsuz yere ABD hapishanelerinde 19 yıl kaldı. Afro-Amerikanların ABD’nin uyguladığı ırkçı politikalara karşı bilinçlendirilmesi için mücadele eden Black Panther Party (Kara Panterler Partisi) eski liderlerinden Dhoruba, Cezaevinden çıktıktan sonra ise kendisini Pan Afrikanizm mücadelesine adadı.
*Türkiye’yi ziyaretinizin sebebini öğrenebilir miyim?
İnsan Hakları Haftası nedeniyle beni davet eden İnsani Yardım Vakfı’nın davetine icabet ettim. İcabet ettim, çünkü dünya bir dönüm noktasında ve biz bu dönüm noktasında safları sıklaştırabilirsek tarihi bir hamle yapabiliriz. Bu tarihi hamleden önce ABD ve müttefiklerinin İslam Dünyası’na karşı giriştikleri savaştan söz etmek istiyorum. *
Kısaca Doruba hikâyesini anlatır mısınız?
Olur. Ama ben bu konuda bir kitap yazdım. Eğer bunu size anlatırsam kitabı satamam. * O zaman sadece Doruba’ya giriş dersini anlatın.Peki. Ben işçi sınıfına ait Newyorklu siyah bir aileden geliyorum. Benim babamın köle ataları soyadı Moor olan toprak sahibinin köleleri olduğu için ailemiz Moor adını buradan aldı. Soğuk savaşın sürdüğü bir ortamda büyüdüm ve genç yaşta bir sokak çetesine üyesiydim. Sık sık polisle ve devletle karşı karşıya geliyorduk. Çok genç yaşta devlete karşı bilendim ve devlet derken, tabiî ki beyazların kibri üzerine kurulu olan sistemi kastediyorum. Genç yaşta ABD ordusuna girme hatasını yaptım ve orada yaşanan bir olay nedeniyle hapse girdim. Cezaevi benim için okul oldu* Zaten öğrendiğim kadarı ile bugünkü birikimi cezaevinde aldınız?Evet. Hapiste çok kitap okudum. Bunların arasında, Marks’ın ve Mao’nun kitapları da var. Ama Mao’dan daha fazla etkilendiğimizi söyleyebilirim. Özellikle tarih kitapları ile çok ilgili idim. Cezaevinde çok sayıda kitap vardı, fakat cezaevi yetkilileri bu kitapların nelere yol açacağı konusunda fikir sahibi değillerdi. Beni o zamandan beri şaşırtan bir şey vardı. Medeniyet Afrika’da doğmuştur. Ama buna rağmen Afrika ile ilgili bilgilerin azlığı beni çok şaşırttı. İlk olarak tarihte zenciler isimli bir kitap okudum. Bu kitap Batı medeniyetinin oluşumunda Afrikalıların ne kadar etkili olduğunu ortaya koyuyordu. Bu tür kitaplar beni bir siyah milliyetçisi yaptı. 1967’de cezaevinden çıktığımda, her tarafta savaş aleyhtarı gösteriler vardı. Bunlara katıldım. Vietnam Savaşı’na karşı düzenlenen bir gösteride siyahlar ve beyazların kol kola mücadelesi beni siyah milliyetçiliğinden uzaklaştırdı. * Ama bugün ABD’yi o kuşak yönetiyor ve yine sizin sorunlarınız daha da artmış vaziyette…Evet. Bu çok güzel bir tespit. Çünkü bugün bu konuda da yanıldığımı anladım. Ben siyahlarla beyazların vereceği bir mücadelenin başarılı olabileceğini ve ABD’nin dönüştürülebileceğini düşünüyordum. Onlar o zaman radikaldiler. Siyahların özgürlük mücadelesine sahip çıkıyorlardı. Ama olmadı. O beyazlar(gençler), büyüdüklerinde maalesef özgürlüklere sahip çıkmadılar ve devlet onların hepsini affetti. Ama siyahlar hiçbir zaman affedilmedi. Beyazlar gençlik yıllarında çocuklarının biraz isyankâr olmalarına izin veriyorlar ama biraz büyüdüklerinde onları yeniden sistemin içine çekiyorlar. Zaten bu davadan dönmeyen çok az sayıda beyaz ise şu anda hala cezaevlerinde. *
ABD’de siz Müslümanların ne gibi sorunları var?
Bugün Senatör Obama gibi liderlerin hamleleri siyahlara ‘bakın nasıl olsa biz temsil ediliyoruz artık’ dedirtmenin başka bir taktiğidir. Ama bu bir yana Obama’nın düzenlediği basın toplantılarında ona esaslı bir soru sorabilecek, bir tek siyah bir gazeteci yok. Bizim gazetecilerimiz İslam dünyası ile ilgili bilgi sahibi değildirler. Ben tam bu noktada Türkiye ile ABD arasında eğitim köprüsü kurulması gerektiğini düşünüyorum. ABD’den genç gazetecilerin, üniversite öğrencilerinin, imamların ve Afrika kökenli insanların buraya davet edilmesi ve eğitilmesi gerekir. Çünkü Amerikan haber ajanslarının haberlerinden ve yönlendirmelerinden daha bağımsız düşünecek beyinlere ihtiyacımız var.
ABD, korku imparatorluğu kurdu*
Siz bu savaşı nasıl yorumluyorsunuz?ABD ve müttekfikleri İslam dünyasına acımasızca saldırıyorlar. Çünkü kapitalizme ve medeniyet ırkçılığına dayanan uluslararası sisteme karşı en büyük ve tek alternatifin İslam olduğunu çok iyi biliyorlar. Siyasal İslam’a karşı söylemleri ve yaptıkları vurguların bilinçaltında da hep bu var. İslam’ın iktisadi ve siyasi esaslarını mesela faizin yasaklanması yönündeki Kur’an ayetlerinin kuvveden fiile çıkmasından fena halde korkuyorlar. Çünkü bu onların sisteminin sonu olacak. Bunun mücadelesini veriyorlar. Ama onlar bizim zannettiğimiz kadar kuvvetli değiller. Çünkü kendi gölgelerinden bile korkuyorlar…
* Nasıl? Bunu biraz açar mısınız?
Tabii ki… Ben New York’ta yaşıyorum. Sizi temin ederim ki, her Amerikan vatandaşı yediği yemekten, bindiği arabadan, kaldığı otelden, alışveriş ettiği bakkaldan, yürüdüğü yoldan korkuyor. Komşusundan korkuyor. Herkesten ve her şeyden korkuyorlar. İşte bu korku onları tehlikeli kılıyor. Ama bir yandan da, bu durum onların sisteminin ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor. Bizim en önemli sorunumuz özgüven eksikliğimizdir. *
Bu sözünü ettiğiniz özgüven yeniden nasıl kazanılacak?
Bakın. Şu anda Türkiye’deyiz. Ben Cezaevi’nde iken Kanuni Sultan Süleyman hakkında bir kitap okumuştum. O kitap beni çok etkilemişti ama en fazla da şu cümle etkilemişti: “Atımın ayak bastığı her yer Türk toprağı olacak.” Bu Osmanlının özgüveninin ne kadar güçlü olduğunu göstermiyor mu? Böylesine güçlü bir özgüvene sahip bir imparatorluktan, bugünlere gelmişiz. Bu sembolik bir şeydir. Ama Türkiye’nin nereden nereye geldiğini göstermesi bakımından çok önemli. Muhteşem Süleyman’dan (Avrupa’yı köşeye sıkıştıran bir imparatorluktan) AB’ye girmek için sıra bekleyen ve Avrupa’nın kaprislerini çekmek zorunda kalan bir ülke durumuna gelmiş Türkiye. AB’nin müttefiki olan bir Türkiye, bana biraz garip geliyor. Bu çok trajik bir seyirdir bu ve biz Türkiye’ye bunu yakıştıramıyoruz. Çünkü biz inanıyoruz ki, Türkiye, tarihin ötesinden gelen bir medeniyet birikimi ile ABD’nin yanından geçemeyeceği siyasi tecrübesiyle Ortadoğu’dan başlayarak bütün İslam dünyasını derleyip toparlayabilecek bir ülkedir.
Türkiye gücünün farkında değil*
Türkiye’nin bu gücü olduğuna ve yeniden geçmişteki sinerjiyi oluşturabileceğine inanıyor musunuz?Kesinlikle inanıyorum. Bakın Türkiye özellikle son zamanlarda İran ve Suriye ile ilişkilerini daha da sıklaştırıyor ve geliştirme yönüne gidiyor. Bunlar sevindirici gelişmelerdir. Bu gelişmeler bize, Türkiye’nin İslam Dünyası’nda yeniden birleşmenin motoru olabileceğini gösteriyor. Bugün Türkiye’yi AB’ye almak istemeyen Avrupalılar, İslam Dünyası’nın liderliğini layıkıyla yerine getiren bir ülkenin peşinde koşacaklardır. Türkiye’nin AB’ye girmesi için yalvaracaklardır ama o zaman da Türkiye onların yüzüne bakmayacaktır. Türkiye coğrafi pozisyonu, eşsiz medeniyet ve siyasi birikimiyle, Batı’nın mecbur olduğu bir ülkedir. Eğer Türkiye bu ittifaktan ayrılırsa, Batı’nın kaybedeceği şeyler sizden kat be kat fazladır.* Batı Türkiye’den vazgeçebilir mi? Bu mümkün değil. Türkiye eğer AB’den ya da ABD’den koparsa, bu ilişkilerin duracağı anlamına gelmez. Çünkü Batı Türkiye’den vazgeçemez ve ilişkilerin iyileştirilmesi için ellerinden geleni yapacaklardır. Bundan hiç endişeniz olmasın. Çünkü Türkiye’ye sadece Ortadoğu’ya mal ihraç etmek, oradan doğalgaz ve petrol almak için bile Türkiye’ye muhtaçtırlar. Kara Panterler’e nasIl katIldI?
Kara Panterler Partisi’ne nasıl katıldınız?
Ben cezaevinde kaldığım süre zarfında hep savaşa hazırlandım ve bilendim. Cezaevinden çıktıktan sonra da, Kara Panterlere katıldım. Kara Panterler Partisi özgürlük, adalet, kendi kaderini tayin hakkı istiyordu. Ben partinin New York Bölge Sekreteri idim ve görevim hareketi tabana yaymak ve polis şiddetine karşı kenar mahallelerde devriye gezen birimleri oluşturmak ve örgütlemek idi. Ben o dönemde New York bölgesinde “özgürlük şimdi” kampanyasını başlattım. Bu kampanya sadece siyah Amerikalıların değil, Latin Amerikalıların ve Porto Ricolu’ların da katıldığı bir tür koalisyon idi.
Geçmişteki ABD ile bugünkü ABD arasındaki ne gibi farklar var?
Ben ABD’de son 25 yıldır faşizmin hüküm sürdüğüne inanıyorum. Şu anki durum eskisinden daha kötü. O zamanlar siyah kurtuluş hareketinin baskısı üzerine Başkan Johnson, yoksullukla mücadele konusunda bazı açıklamalar yapmak zorunda kalmıştı. Ama bugünkü başkan siyahların dertleriyle hiç ilgilenmiyor. Özellikle özgürlükler konusunda ciddi anlamda geriye gidiş var. Yaptığım konuşmalarla ilgili avukatlarım sürekli ‘Aman dikkat artık Amerika eski Amerika değil, her an kendinizi hapishanede bulabilirsiniz’ diye beni uyarıyorlar..
Sorunlarımız büyükİslam ile nasıl ve ne zaman tanıştınız?Ben 1971 yılında ABD hükümetinin bir iftirası üzerine atıldığım cezaevinde İmam Cemil, isminde bir bilge kişi sayesinde İslamla tanıştım. Ama ben ‘Müslüman oldum’ demiyorum. ‘İslam’a döndüm’ diyorum. Çünkü, her insan İslam fıtratı üzerine doğar. İmam Cemil’de tıpkı benim gibi Kara Panter Partisi’nden geliyordu. O da rahmetli Malcolm X’in bir koruması sayesinde Müslüman olmuştu. Ama burada benim nasıl Müslüman olduğum çok önemli değil burada daha önemli olan İmam Cemil’in hala cezaevinde bulunuyor olmasıdır. İmam Cemil orada etkili bir isim mi? Evet çok etkili. Cezaevinden çıktıktan sonra kenar mahallelerde uyuşturucu müptelası gençleri uyuşturucudan uzaklaştırdı, çetelerin dağıttı ve onların Müslüman olmasını sağladı. Bölgedeki 12 imam da kendisine bağlandı ve nüfuz alanı çok genişledi. İmam Cemil kavga ve gürültü ile işi olmayan sadece tebliğ faaliyetlerinde bulunan biri. Ama davetine icabet etmeyen siyahları hiç değilse uyuşturucudan ve silahlı çatışmadan uzak tutmaya çalışır. ABD’de İslam’ın hızlı büyümesinde İmam Cemil’in çok büyük payı vardı ve saf dışı edilmesi gerekiyordu. ABD hükümeti ona bir polisi öldürdüğü iftirasını atarak tutukladı. Polisin katili 2 yıl önce suçunu itiraf etti buna rağmen O hala hapiste. Hapishaneler siyasi mahkumlarla doluÖzgürlüğün ve demokrasinin kalesi olduğu iddia edilen ABD’de siyasi mahkûm olması nasıl mümkün oluyor?ABD cezaevleri siyasi mahkûmlarla doludur. Bunlar sadece Afrikalılardan oluşmuyor. Bunların içinde, Latin Amerikalılar, kapitalizme karşı mücadele eden beyaz Anglo Amerikalı kişiler de var ve biz bunları da yoldaşlarımız olarak görüyoruz. Bu insanlar siyasi görüşlerinden dolayı mahkûm edilemediği için, cinayet gibi suçlar isnat edilerek, hapse atıldılar. Şartlı tahliye hakkı doğduğu halde bunlar hala serbest bırakılmıyorlar. Özellikle Müslüman olanlar, serbest bırakılmıyor. Malum ABD onları özellikle 11 Eylül’den sonra büyük bir tehdit olarak görüyor. ‘İslam’ı kabul edecek büyük bir potansiyel var’ diyorsunuz
ABD’de zorla Hıristiyanlaştırılan Afrikalılar var. Bunların hepsi potansiyel Müslüman’dır. Müslüman olsun ya da olmasın, onların özgürlük mücadelesine sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur. Allah, ‘bize yardım edecek kimse yok mu’ diyen bütün mazlumların yardımına koşmamızı emrediyor. Ben de ABD’deki mazlumlar adına ‘gelin bize yardım edin’ diyorum. Türkiye’deki STK’lar, ABD’deki kenar mahallelerde meslek eğitim merkezi açmamıza yardım etsinler. Gençlerimizi sokaklardan çekelim.
Mustafa Canbey / Milli Gazete
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.