Hasan Cemal / Milliyet
Darbe sevdalısını aday yap, mahkûm olana sessiz kal!
İkisi de üniversite öğretim üyesi, ikisi de profesör. Biri, Celal Şengör, yerbilimci.
Öteki, Atilla Yayla, siyaset bilimci.
İlki, totaliter bir zihniyete sahip.
Diğeri, liberal çizgide.
Prof. Şengör, darbesever bir zat!
Milliyet'e bir demecindeki sözleri:
"Ordu gayet tabii ki darbe yapabilir, niye yapmasın?"
Prof. Şengör, üniversitelerde başörtüsü-türban yasağının ateşli bir taraftarı. Bu yakınlarda Akşam gazetesine verdiği demeçte şöyle diyordu:
"Yasal olarak kabul edilse bile türban kabul edilemez. Türban taktın mı şeriat istiyorum demektir."
Aynı demeçte asker adına da konuşmuştu Prof. Şengör:
"Laiklik ilkesini korumak askerin görevidir. Genç subaylar da rahatsız, yaşlı subaylar da..."
Arkasından da sopa göstermişti:
"27 Mayıs'ı üniversiteler yaptı!"
Prof. Celal Şengör askeri çok sever. O kadar ki, bir komutanla telefonda bile konuşurken ayağa kalktığını, önünü iliklediğini söylemiştir.
Hatta, askerlerin huzurunda ayağa kalkıp hazır ola geçtiği zaman komutanların "Rahat!" dediğini anlatan da kendisi olmuştu.
Asker de Prof. Şengör'e sıcak bakar. Örneğin iki yıl önce Harp Akademileri'ndeki açılış dersini Prof. Celal Şengör vermişti.
Prof. Şengör'ün katı, totaliter bir zihniyete sahip bir akademisyen olduğunu belirtmiştim. Bunun en çarpıcı örneği önceki gün İsmet Berkan'ın Radikal'deki köşesinde çıktı.
Prof. Şengör'ün kendisini YÖK'e aday gösteren Üniversitelerarası Kurul'a gönderdiği teşekkür mektubu, bağımsız ve eleştirel düşünce ile pek ilgisi olmayan totaliter anlayışın tüm izlerini taşıyordu.
Prof. Şengör, üniversitelerde yalnız başörtülüye değil, itikat sahibi, dindar bütün insanlara da kırmızı kart gösterilmesinden yana.
Bir başka deyişle:
Allah'a inandın mı yandın, ilim irfandan yoksun kalacaksın, bilimle zinhar uğraşmayacaksın!
Oysa, tarih böyle demiyor.
Girin Google'a, tıklayın Isaac Newton adını. Yerçekimi ve hareketin yasalarını bularak bilim tarihine en büyük katkıyı yapan Newton, Allah'a inanan bir Hıristiyandı. "Evet, yerçekimi planetlerin hareketini açıklıyor ama onları harekete geçiren kim?" diye sorduktan sonra, "Allah!" diye yanıtlıyordu.
Modern bilimin babası sayılan Galileo da koyu bir Katolikti.
Öyle anlaşılıyor ki:
Prof. Celal Şengör, kendi gibi olmayan kimseye üniversitelerde hayat hakkı tanımaktan yana değil.
Böylesi kafalar tüm iddialarına rağmen özünde sorgulayıcı ve eleştirel olmaktan uzaktırlar. Böylesi kafalar, özellikle üniversitelerde olması gereken bağımsız düşünce ile bağdaşmaz.
Demokrasi kültüründen yoksun böylesi kafalar, torna tezgâhından çıkmış gibi tek tip düşünen insan yetiştirmek gibi ham hayallerin peşinde koşarlar. Onun için de asker karşısında hazır ola geçip darbe çağrısı yaparlar.
Prof. Yayla'ya gelince...
Der ki bir konuşmasında:
"İfade özgürlüğünün olabildiğince geniş olması taraftarıyım. Dolayısıyla, hiç kimseyi fikirlerimi kabul etme mecburiyetinde görmem. Hiç kimse doğrunun tekeline sahip değildir. Herkes gibi benim söylediklerimde de doğru veya yanlış şeyler olabilir."
Bu görüşlerin sahibi Prof. Yayla, tek bir sözcükten dolayı 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. İki yıl boyunca da yakın takipte tutulacak.
Korkunç bir demokrasi ayıbı. İfade özgürlüğünü yerle bir eden, akademik özgürlüğü ayaklar altına alan bir karar...
Ama yaprak kımıldamıyor.
Kıyamet kopmuyor.
Ne Türkiye'de ne üniversitelerde.
Ama bir de şu var:
Başörtüsü yasağının sürmesi için kıyameti koparan Üniversitelerarası Kurul, bir darbe sevdalısını, Prof. Şengör'ü YÖK'a aday gösterirken, Prof. Yayla'nın mahkûmiyeti konusunda kılını bile kıpırdatmıyor.
Yazık!
Darbe sevdalısını aday yap, mahkûm olana sessiz kal!
İkisi de üniversite öğretim üyesi, ikisi de profesör. Biri, Celal Şengör, yerbilimci.
Öteki, Atilla Yayla, siyaset bilimci.
İlki, totaliter bir zihniyete sahip.
Diğeri, liberal çizgide.
Prof. Şengör, darbesever bir zat!
Milliyet'e bir demecindeki sözleri:
"Ordu gayet tabii ki darbe yapabilir, niye yapmasın?"
Prof. Şengör, üniversitelerde başörtüsü-türban yasağının ateşli bir taraftarı. Bu yakınlarda Akşam gazetesine verdiği demeçte şöyle diyordu:
"Yasal olarak kabul edilse bile türban kabul edilemez. Türban taktın mı şeriat istiyorum demektir."
Aynı demeçte asker adına da konuşmuştu Prof. Şengör:
"Laiklik ilkesini korumak askerin görevidir. Genç subaylar da rahatsız, yaşlı subaylar da..."
Arkasından da sopa göstermişti:
"27 Mayıs'ı üniversiteler yaptı!"
Prof. Celal Şengör askeri çok sever. O kadar ki, bir komutanla telefonda bile konuşurken ayağa kalktığını, önünü iliklediğini söylemiştir.
Hatta, askerlerin huzurunda ayağa kalkıp hazır ola geçtiği zaman komutanların "Rahat!" dediğini anlatan da kendisi olmuştu.
Asker de Prof. Şengör'e sıcak bakar. Örneğin iki yıl önce Harp Akademileri'ndeki açılış dersini Prof. Celal Şengör vermişti.
Prof. Şengör'ün katı, totaliter bir zihniyete sahip bir akademisyen olduğunu belirtmiştim. Bunun en çarpıcı örneği önceki gün İsmet Berkan'ın Radikal'deki köşesinde çıktı.
Prof. Şengör'ün kendisini YÖK'e aday gösteren Üniversitelerarası Kurul'a gönderdiği teşekkür mektubu, bağımsız ve eleştirel düşünce ile pek ilgisi olmayan totaliter anlayışın tüm izlerini taşıyordu.
Prof. Şengör, üniversitelerde yalnız başörtülüye değil, itikat sahibi, dindar bütün insanlara da kırmızı kart gösterilmesinden yana.
Bir başka deyişle:
Allah'a inandın mı yandın, ilim irfandan yoksun kalacaksın, bilimle zinhar uğraşmayacaksın!
Oysa, tarih böyle demiyor.
Girin Google'a, tıklayın Isaac Newton adını. Yerçekimi ve hareketin yasalarını bularak bilim tarihine en büyük katkıyı yapan Newton, Allah'a inanan bir Hıristiyandı. "Evet, yerçekimi planetlerin hareketini açıklıyor ama onları harekete geçiren kim?" diye sorduktan sonra, "Allah!" diye yanıtlıyordu.
Modern bilimin babası sayılan Galileo da koyu bir Katolikti.
Öyle anlaşılıyor ki:
Prof. Celal Şengör, kendi gibi olmayan kimseye üniversitelerde hayat hakkı tanımaktan yana değil.
Böylesi kafalar tüm iddialarına rağmen özünde sorgulayıcı ve eleştirel olmaktan uzaktırlar. Böylesi kafalar, özellikle üniversitelerde olması gereken bağımsız düşünce ile bağdaşmaz.
Demokrasi kültüründen yoksun böylesi kafalar, torna tezgâhından çıkmış gibi tek tip düşünen insan yetiştirmek gibi ham hayallerin peşinde koşarlar. Onun için de asker karşısında hazır ola geçip darbe çağrısı yaparlar.
Prof. Yayla'ya gelince...
Der ki bir konuşmasında:
"İfade özgürlüğünün olabildiğince geniş olması taraftarıyım. Dolayısıyla, hiç kimseyi fikirlerimi kabul etme mecburiyetinde görmem. Hiç kimse doğrunun tekeline sahip değildir. Herkes gibi benim söylediklerimde de doğru veya yanlış şeyler olabilir."
Bu görüşlerin sahibi Prof. Yayla, tek bir sözcükten dolayı 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. İki yıl boyunca da yakın takipte tutulacak.
Korkunç bir demokrasi ayıbı. İfade özgürlüğünü yerle bir eden, akademik özgürlüğü ayaklar altına alan bir karar...
Ama yaprak kımıldamıyor.
Kıyamet kopmuyor.
Ne Türkiye'de ne üniversitelerde.
Ama bir de şu var:
Başörtüsü yasağının sürmesi için kıyameti koparan Üniversitelerarası Kurul, bir darbe sevdalısını, Prof. Şengör'ü YÖK'a aday gösterirken, Prof. Yayla'nın mahkûmiyeti konusunda kılını bile kıpırdatmıyor.
Yazık!
--
Söz bitmedi, Umut Yaşıyor!
Türkiye 12 Eylül Askeri Darbesiyle beraber farklı bir değişim süreci içine girdi. 1980 yılından itibaren 12 Eylül Askeri yönetiminin İslami bir değişimi benimsediği ve bu doğrultuda Türkiyede ki bazı kesimleri kolladığı ileri sürüldü..Oysaki yaşanan değişim bunun aksini ispatladı..Tüketim kültürünün hakim belirleyen olduğu bir değişim dayatılmaya çalışıldı..Bugün yaşanan budur….Toplumsal doku bugün artık paramparça olmuştur..Türk halkına belli yaşam formları ideal olarak dayatılmaktadır.Belli formların tercih edilmesi halinde ideal bir toplum seviyesine varacağımız hergün medyatik bombardıman altında bize sunulmaya devam ediyor…
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.