[ANADOLU HABER] CUMHURİYET GAZETESİ -TARİHÇESİ- arşivlik-

Her devrin Cumhuriyet'i
80 yaşını geride bırakacak olan ve bugün Türkiye'nin önde gelen medya
patronlarının ortaklığı bulunan Cumhuriyet Gazetesi, 1991'de yaşadığı üçüncü
ve en önemli 'iç depremden' sonra bir daha kendine gelemedi. Dünyayı iyi
algılamasını etkileyen "marjinal ve statükocu" yapısı, gazetenin önündeki en
büyük engel olarak görülüyor.
- --------------------- --
1879 Muğla/Fethiye doğumlu Yunus Nadi adlı milletvekilliği de yapmış iyi
eğitimli gazeteci, her dediğini gözü kapalı destekleyen bir kişi olarak
Mustafa Kemal"in gözüne girmişti. Arşivciliği ile de bilinen ünlü
komünistlerden Rasih Nuri İleri"nin, amcası Celal Nuri"den dinlediğine göre
Yunus Nadi, rejime şartsız bağlılığı sayesinde matbaa sahibi olmuş, servet
edinmiş, Atatürk"ün oluşturmaya çalıştığı Türk burjuvazisinin
prototiplerinden biri haline gelmişti. Dolayısıyla Atatürk için Yunus Nadi
daha önemli bir isimdi. Yeni Gün"ü çıkarmasında bu özelliğinin de etkisi
vardı. 1924 senesinde Atatürk yeni bir gazete çıkarmak istediğinde de aklına
zaten Yeni Gün"ü çıkarmakta olan Yunus Nadi geldi. Bu fikrinde yanılmadı da.
Bazı konulardaki görüşlerini Yunus Nadi imzasıyla kamuoyuna duyuracaktı
ilerleyen dönemlerde.
Sonuçta Atatürk, İstanbul"da, Cağaloğlu"ndaki İttihat ve Terakki"nin merkezi
olan Kırmızı Konak"ı vererek burada Cumhuriyet adını koyduğu gazeteyi
çıkarmasını istedi Yunus Nadi"den. Ve 7 Mayıs 1924 tarihinde Cumhuriyet
yayın hayatına başladı. İlk nüshasında gazetenin ilkelerini de belirlemişti
Yunus Nadi: "...gazetemiz ne hükümet gazetesi, ne de bir parti gazetesidir.
Cumhuriyet sadece cumhuriyetin, bilimsel ve yaygın ifadesiyle demokrasinin
savunucusudur. Memlekette her anlamıyla gerçek bir demokrasi kurulması için
gazetemiz bütün varlığı ile çalışacaktır. Memlekette halkın halk tarafından,
halk için idaresi bizim idealimizdir. Ve biz yalnız bu idealin esiriyiz,
başka hiç bir kuvvetin değil." Bu ilkelerden, ilerleyen dönemlerde sapmalar
olacaktı. Partizanlık ve gazetenin bir yöneticisinin darbecilerle birlikte
hareket etmesi gibi.
"Yunus Nazi" dönemi
Cumhuriyet Gazetesi, 1930"lara kadar ağırlıklı olarak rejimin yerleşmesi ve
devrimlerin benimsenmesi üzerine bir politika izler. Bu dönemde,
alışverişlerde indirim sağlayacak bir kupon vererek ilk promosyonu
gerçekleştirir. 1929 Şubat ayında da Türkiye"deki ilk güzellik yarışmasını
bizzat düzenler. İlk ansiklopediyi de Cumhuriyet verir. Cumhuriyet bu
yıllarda Yunus Nadi"nin Atatürk"ten aldığı rüzgara göre yoluna devam
ediyordu. 1930"ların sonuna doğru Almanların ayak sesleri duyulmaya
başlandığında bu sefer Cumhuriyet Gazetesi, Alman taraftarı yazılar
yayınlamaya başlar. Yunus Nadi"ye "Yunus Nazi" denmesine de yol açacak bu
tür yazıların ilki Yunus Nadi"nin en büyük oğlu Nadir Nadi"nin "Hitler
Viyanası"ndan Röportajlar" dizisiydi. Ve bundan sonra II. Dünya savaşı
bitene kadar Cumhuriyet"in Nazi yanlısı yayınları sürer. Kimilerine göre
Almanya"dan destek gören bir grup vardı Türkiye"de. Yunus Nadi için de bu
durumu gündeme getirenler oldu. Cumhuriyet Olayı kitabının yazarı Emin
Karaca"dan dinleyelim: "İsmet İnönü"yü Ankara Garı"nda karşılamaya gelen
Nadir Nadi"ye İnönü aynen şöyle diyor. "Ticari maksatlar uğruna siyasi yazı
yazılmasına müsaade edemem!. Yunus Nadi "Yok böyle bir şey!" dese de Milli
Şef sinirlidir: "Kat"iyyen müsaade edemem!" Ve İnönü Yunus Nadi"nin elini
sıkmadan çıkış kapısına doğru ilerliyor."
Yunus Nadi'nin Almanlar'dan destek gördüğü hep tartışılır. Ama gerçek olan
Almanların Türklere yönelik böyle bir listenin var olduğudur. Rasih Nuri
İleri, Türkiye"de her zaman tartışılan Almanya"dan yardım alanlar konusunda
şu açıklamayı yapıyor: "Almanya"dan yardım konusunda çok önemli bir
ifşaat... Naim Dikel Bey -ki çok önemli bir Alman şirketinin temsilcisi idi-
öldüğü vakit karısı Fatma Hanımefendi, kasasında, altın-mark olarak hangi
Türk büyüklerine ne kadar parasal yardım yapıldığının listesini bulmuştu. Ve
içinde dostlarından birçok kişi bulunduğu için listeyi yakmıştır."
- Listeye dair bir şey biliyor musunuz?
"Olayı biliyorum. Taha Toros da bilir, ben de bilirim. Fatma Hanımefendi ile
uzaktan hısımlığımız vardı."
Savaşın bittiği 8 Mayıs 1945"te Cumhuriyet"in konu ile ilgili başlığı
"İnsanlığa geçmiş olsun"dur. Gazete hemen Alman yanlılığından çark etmiştir.
Emin Karaca"nın söylediği gibi "bu sefer birinci sayfasından, harbi
çıkaranları lanetliyor." Bazı kişilere göre Cumhuriyet"in Alman taraftarlığı
söz konusu değildir, ama böyle diyenler için Cumhuriyet"in eski nüshaları en
azından gazetenin arşivinde mevcuttur demek yerindedir sanırım.
Yunus Nadi 28 Haziran 1945"te vefat edince, gazetenin yönetimi en büyük oğlu
Nadir Nadi"ye geçer. Ama, annesi Nazime Hanım her zaman en tepedeki kişi
olarak bundan sonraki süreci gözetleyecektir.
Nadir Nadi 1950 seçimlerinde Demokrat Parti listesinden Bağımsız Muğla
Milletvekili seçilince gazete de dolayısıyla DP"li olur. Cumhuriyet, ülkeden
kaçan Nazım Hikmet"in fotoğrafını "tükürülmesi" için yayınlar, yani tamamen
antikomünist bir yayın izler bu süreçte.
Fakat Nadir Nadi, 1954 seçimlerinde Meclis"e girmeyince, Cumhuriyet
Gazetesi"nin DP"ye giderek azalan desteği de 1957"den sonra eleştiriye
dönüşür. DP de diğer muhalif basına olduğu gibi kağıt baskısından denetim
baskısına kadar hepsini uygular Cumhuriyet"e.
Sola demir atma zamanı
1960"ların ilk yıllarına kadar Cumhuriyet Gazetesi bir sayfasında sağ bir
sayfasında sol görüşlü yazarların yazı yazabildiği bir gazete iken bu
tarihten sonra dünyada esen sol rüzgarın etkisinde kalır. Belki bunun
neticesinde Nadir Nadi, 1962 senesinde sol yazıları ile bilinen ve henüz 36
yaşında olan İlhan Selçuk"u gazeteye alır, ona bir "Pencere" açar. 1957"den
65"e kadar gazetenin yazı işleri müdürlerinden biri olan Vecdi Kızıldemir"e
göre İlhan Selçuk"a gelene kadar Vala Nurettinler, Cevat Fehmiler, Yaşar
Kemaller zaten solcu idi. Dolayısıyla gazete sola İlhan Selçuk"la
kaymamıştır.
Fakat dışarıdan algılanan öyle değildir. Cumhuriyet, bundan sonraki dönemde
"solcu" ve "komünist" gazete olarak anılır hep. Bundan dolayıdır ki, 1963
senesinde, Yunus Nadi"nin, Nadir Nadi ve Doğan Nadi dışındaki çocukları
Leyla Uşaklıgil ve Nilüfer Nun"un eşleri Bülent Uşaklıgil ve Niyazi Nun
gazetenin aşırı sola kaymasından şikayet ederek gazeteye el koyar. Ama bu
olay Babıali"de çok duyulmaz. 1971 yılında damatlar gazeteye bir kez daha el
koyduğunda Cumhuriyet"te deprem bu sefer bir sene sürer. Konu yine gazetenin
sola kayması hatta komünizm taraftarlığıdır. Özellikle Niyazi Nun, gazeteyi
sağa çekmek için mücadele verir. Bu olayda İlhan Selçuk"un 9 Mart
darbecileri arasında yer alması da etkili olmuştur. Fakat bir yılın sonunda
gazete yine Nadir Nadi"ye teslim edilir. Zaten 1969"dan itibaren İlhan
Selçuk gazetede etkili olmaya başlamıştı. Çok çabuk etki altında kaldığı
söylenen Nadir Nadi de gazetenin sola meyletmesini istiyordu.
Cuntanın sözcülüğünü yaptı
Nadir Nadi"nin, 1971 yılında 9 Mart darbesine hazırlananlar arasında yer
alan İlhan Selçuk"tan haberdar olmaması mümkün değildi. Mahir Kaynak ve
İlhan Selçuk"la beraber "darbeciler" birbirlerinin ev ve işyerlerinde
toplantılar yapmaktaydı. Bunlardan biri de Cumhuriyet"te yapılmıştı.
Gazetenin eski yazı işleri müdürü olan ve halen Cumhuriyet"te çalışan Sami
Karaören anlatıyor: "Nadir Bey"in derece derece bilgisi vardı. Nadir Bey,
gece toplantılarının içinde değildi ama kendisine bilgiler veriliyordu
tabii."
Bu yıllarda özellikle bürokrasi ve solcu gençlik üzerinde etkili bir gazete
olan Cumhuriyet, Türkiye"nin karışık döneminde de eski kimliğinden uzak
yayın yapar. Bu dönemde Cumhuriyet okuyanlar ile okumayanlar, sistemin
işleyişindeki bazı kışkırtmalar sonucu birbirine girer.
Gazete; iktidarlar, örfi idare ve askeri yönetimler tarafından en çok
kapatma cezası alanların başında gelir. 10 Ağustos 1940"ta "Bu adamlar
benimle uğraşmak istiyor" diyerek Cumhuriyet Gazetesi"ni 90 gün süreyle
kapatır İsmet İnönü. Bundan önce de kapatıldığı gibi bundan sonraki
dönemlerde de, başta askeri yönetimlerin bulunduğu zamanlar olmak üzere
Cumhuriyet kısa veya uzun aralıklarla kapatma cezası alır. Kenan Evren
döneminde de, çoğunlukla olduğu gibi yine İlhan Selçuk"un bir yazısı
sebebiyle kapatılır gazete. Tarih 24 Ocak 1983"tür. 18 Şubat günü tekrar
çıkmasına izin verildiğinde Nadir Nadi, başyazısında şunlardan yakınacaktır:
"Biz Cumhuriyetçiler için Atatürk"ün hayatta bulunduğu dönem gazetenin en
parlak, en huzurlu yılları oldu. Nedense Atatürk"ten sonra yazgımız
değişti."
Bu dönemde gazetenin kadrosunda bugün liberaller olarak öne çıkacak genç
isimler vardı. Hem de bunlar idari kademelerde görevliydi. Hasan Cemal bu
ekibin başını çekiyordu. Hasan Cemal"i, yabancı dili ve solu biliyor olması
sebebiyle İlhan Selçuk, Oktay Akbal ve Sami Karaören aldırmıştı gazetenin
İstanbul"daki merkezine. Cemal, 2 Nisan 1981"de gazetenin genel yayın
müdürlüğüne getirildi. Karaören, bu konuda, "Gençtir, yabancı dil biliyor,
koşar, Cumhuriyet"i şey yapabilir. İşte yakışıklı makışıklı adamdır dedik.
Ama Hasan Cemal tam bir ihanet içinde oldu. Ama şunu çok açık söylüyorum,
vaktiyle komünistliği kimselere bırakmayanlar sonradan dönüş yapan kişiler
oldular" iddiasındadır. Aileden Leyla-Bülent Uşaklıgil"in kızları Emine
Hanım da müessese müdürlüğüne tayin edilir. Eski kadrosuna göre epey genç
olan ekip gazeteyi liberal bir çizgiye getirmeyi kararlaştırır. Hatta Sami
Karaören, liberal çizgiye gelme konusunda Hasan Cemal"in şu düşüncesini de
kendilerine aktardığını söylüyor: "Hep birlikte olduğumuz bir ortamda iken
Nadir Bey"e teklif etti. "Efendim" dedi "biz öyle bir gazete olalım ki
Atatürk"ün aleyhinde de bir yazı çıkabilsin Cumhuriyet"te."
Liberaller uzaklaştırıldı
Bütün bunlar damla damla birikti. Osman Ulagay"ın, 1991"deki seçimden sonra
yeni oluşacak hükümetin adresini, SHP"den ziyade DYP-ANAP olarak göstermesi
ve İlhan Selçuk gibi isimlerin buna karşı tavır alması sonucunda Cumhuriyet
Gazetesi"nin tarihindeki en önemli kriz patlak verdi. Hasan Cemal"in
arkasındaki liberaller, İlhan Selçuk"un arkasındaki Kemalistlerin gazeteden
ayrılması ile 5 Kasım 1991"den sonra gazetenin tek hakimi oldu. Ama
gazeteden ayrılanların "Cumhuriyet okumuyoruz" kampanyası, gazetenin
geleceğini tehlikeye atınca eski ekip işi bıraktı. Ve 10 Nisan 1992
tarihinden itibaren de İlhan Selçuk ekibi yine Cumhuriyet"e geri döndü.
Bu olaylar gerçekleştiğinde Cumhuriyet Gazetesi"nin tirajı 120-130 binler
civarında idi. Daha sonra sürekli düşerek 60, hatta 30-40 binlere inen satış
bugün 45 ile 60 bin civarında. 7 Mayıs 2004"te 80 yaşını dolduracak olan
Cumhuriyet Gazetesi"nin tirajı, 27 Mayıs"tan sonra diğer gazetelerin bir
hafta kapatılması sonucu 500 bine ulaşması dışında 130 binlerden yukarı
çıkmadı. Ve 1991"deki son hadiseden sonra eski okurlarını kaybettiği gibi
yeni okur da kazanamadı. Gazetenin 1969-1977 tarihlerinde müessese
müdürlüğünü yapan Sadun Tanju"nun, Cumhuriyet Olayı kitabındaki
söylediklerine kulak verince, görülüyor ki gazetenin neden gerilediği ve
okur kaybettiği konusunda 10 yıl önce yazılmış bir kitap bile hâlâ yol
gösterici olabiliyor: "Gazete, ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasal gelişme
grafiklerini izleyemiyor, geride kalıyordu. (...) Cumhuriyet, 1970"lerin
başından itibaren, yayın ve politikaları ve içeriği ile ülkedeki gelişmeleri
iyi izlemeliydi. Bunu yapamadı. Doğrusu yapmak istemedi. (...) ...
Cumhuriyet, yeni oluşumları kendi görüş açısıyla değerlendirmiş; bir başka
anlamda muhafazakarlığın kurbanı olmuştur. Bugün artık eleştiri yapmanın
bile zamanı geçmiş bulunuyor."
Cumhuriyet Gazetesi, dünyadaki gelişmeleri nasıl görüp değerlendirebilirdi
ki. Çünkü gazetenin başında, on yıl önce Emin Karaca"ya "...Türkiye"de bir
"sivil toplum" için daha kırk fırın ekmek yemek lazımdır" diyen bir
gazeteci-aydın-yazar olan İlhan Selçuk bulunmakta idi.
10 Nisan 1992"den sonra Kemalistlerin geri dönmesinden sonra gazetede
yukarıda bahsedilen gelişmeler oldu. Cumhuriyet"in 90 milyara yükselen
borçları ödenemez hale geldi. En büyük alacaklı ise İmar Bankası,
dolayısıyla Kemal Uzan"dı. Uzan, alacakları konusunda anlaşmaya yanaşmadı,
hatta icra yolunu tercih etti. Fakat Cumhuriyet, borçlarından kurtulabilmek
için Yönetim Kurulu Başkanı Osman Nuri Torun"un bulduğu planı uyguladı. Bu
plan 9 Aralık 1992"de yılında sonuca ulaştı ve gazetenin iflası sağlandı. Bu
itirafın sahibi Cumhuriyet Gazetesi"nin 1967"den 1986 yılının başına kadar
yazı işleri müdürlüğünü yapan ve halen gazetenin ikinci sayfasında
yayınlanan makaleleri düzenleyen Sami Karaören. Karaören, Aksiyon"a aynen
şunları söyledi: "İcralar, hacizler vardı. Fakat (O zamanki yönetim kurulu
başkanı) Osman Nuri Torun, çok güzel bir şey hazırladı. Dedi ki, "Bir tek
kurtuluş yolu var. İflasını sağlamak." Hakimler yardımcı oldu. İflasını
sağladık. İflas edince kurtulduk. Biz, sıfır borçlu yepyeni bir Cumhuriyet
kurduk. Borçlardan kurtulmuş olduk. Hâlâ daha alacağı olanlar, bulurlarsa
alacaklar! Bu yeni Cumhuriyet"in borcu yok."
Sami Karaören, "Hakimler yardımcı oldu" diyerek Cumhuriyet Matbaacılık ve
Gazetecilik Türk Anonim Şirketi"nin 9 Aralık 1992"deki iflası hakkında
şaibeli bir durumu açığa vururken, gazeteden alacaklı olanların da böylece
haklarını tahsil edemediğini dile getiriyor bu açıklamasıyla.
Bundan sonra Türkocağı Caddesi, No: 39/41 Cağaloğlu adresinde bulunan 34599
ticaret sicil numaralı Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim
Şirketi iflas etmiş, ardından 10 Mayıs 2000 tarihinde yine Türkocağı
Caddesi, No. 39/41 Cağaloğlu adresinde 437909 sicil numarası ile Yeni Gün
Holding Anonim Şirketi kurularak İstanbul Ticaret Odası"na tescil
ettirilmişti.
Yaşayabilmek ve Türk medyasındaki diğer gazetelerle baş başa mücadele
edebilmek için holdingleşen Cumhuriyet Gazetesi, Yeni Gün Holding"in de
finans sorununa çözüm bulamaması sebebiyle hâlâ sermaye arayışını
sürdürüyor. Maliye eski bakanlarından Zekeriya Temizel"in gazete adına
temasları sürdürdüğü iddia edilirken, Cumhuriyet, bugün Türk medyasında,
nerede ise tüm medya patronlarının hissesi bulunduğu bir gazete olarak da
dikkat çekiyor.
Gazetenin resmi danışmanı Emre Kongar"a göre Çapan ailesinden işadamı Günay
Çapan"ın yüzde 20 ile ortak olduğu, Karamehmet ve Doğan Grubu"nun da elinde
hissesini bulundurduğu Cumhuriyet Gazetesi"nde en büyük pay sahibi ise
işadamı Turgay Ciner. Günay Çapan"ın ifadesiyle yüzde 60 gibi bir oranla
Merkez Grubu Cumhuriyet"te söz sahibi.
Bunlara rağmen okur da para koyarak Cumhuriyet Gazetesi"ne ortak olabiliyor.
Günay Çapan, Cumhuriyet"te okurların patron olmasını istediklerini, bu
nedenle gazeteye ortak olabilmenin yollarını açtıklarını, fakat okurun buna
ilgi göstermediğini söylüyor: "Sahip çıkmadılar. O zaman niye
eleştiriyorsunuz şimdi? Cumhuriyet Gazetesi"nde hâlâ böyle bir imkan varken
bunları konuşalım. Niye katılmıyoruz kardeşim!"
Fakat şu da bir gerçek ki, gazeteye kim ortak olursa olsun, destek verirse
versin Cumhuriyet Gazetesi"nin yönetimi, İlhan Selçuk"un başında bulunduğu
Cumhuriyet Vakfı"nın elinde. Hatta, eski Cumhuriyet çalışanlarının
ifadesiyle Cumhuriyet Gazetesi"nde tek yetkili İlhan Selçuk! Patronsuz ve
çalışanların çıkardığı gazete olduğunu söyleyen Cumhuriyet"te İlhan
Selçuk"un istemediği bir şeyin gerçekleşmesi söz konusu değil.
Cumhuriyet Gazetesi"nin ortaklarından Günay Çapan, gazeteye zor şartlarda
destek verdiği halde ortak olarak kabul görmediğini belirterek şunları
anlatıyor: "Sahibi olarak ben Cumhuriyet Gazetesi"nin genel yayın politikası
içerisinde, yani gazetenin yayın ilkelerini belirleyen bir noktada değilim.
Cumhuriyet"in yazar ve çizerlerinin hiç bir zaman ne fikriyatına ne de
zikriyatına müdahil olmadım. Gazeteci değilim, işadamıyım. Birisi gidip cami
yaptırıyor. Ben de Cumhuriyet Gazetesi"ne bağış yaptım. Burası daha bir
ibadet yeridir diye..."
İlhan Selçuk"un gazetede sözü geçen tek kişi olmasından mıdır bilinmez,
dosyayı hazırlarken ortada bir İlhan Selçuk gölgesi dolaşmaktaydı sanki.
Görüşme talebinde bulunduğumuz Mehmet Barlas, Osman Ulagay, Hasan Cemal gibi
isimler konuşmak istemezken, görüşme gerçekleştirdiğimiz bazı isimler de
oldukça temkinli yaklaştı konuya. Hasan Cemal"in, Cumhuriyet"le ilgili yeni
bir kitap çalışması içinde olduğunu öğrendik. İlhan Selçuk"un da bir
Cumhuriyet kitabı yazacağı söyleniyor uzun zamandır. Nerede ise Türkiye
Cumhuriyeti ile yaşıt olan, aralarında sadece 6 ay fark bulunan Cumhuriyet
Gazetesi ile ilgili bugüne kadar yazılan tek bir kitap var. O da
gazeteci-yazar Emin Karaca"nın kaleme aldığı "Cumhuriyet Olayı" adlı kitap.
Medya kuruluşları, gazeteler Türkiye"nin kara kutularıdır. Ancak böylesine
önemli; bürokrasi, asker ve sivil toplum üzerinde eskiden de olsa etkileyici
ve yönlendirici; yayın hayatı boyunca bazı olaylara angaje olduğu bilinen
Cumhuriyet gibi bir gazete hakkında bugüne kadar sadece bir kitabın çıkmış
olması da oldukça üzücü.
Cumhuriyet Olayı kitabının yazarı Emin Karaca, kitap çıktıktan sonra İlhan
Selçuk"un başında bulunduğu gazetenin kendisine adeta "ambargo"
uygulandığını söylerken, aileden Emine Uşaklıgil ise kitabın "eksik" bile
olduğunu düşünüyor.
İlhan Selçuk gölgesi
İşte böylesine, herkesin birbiri hakkında ve olaylar üzerine konuşmakta
tedirgin olduğu bir ortamda görüşmek istediğimiz bazı isimler ile
randevulaşmak bile çok uzun zaman aldı. Randevu gerçekleştirdiğimizde ise
nihayetinde eski çalıştıkları kurum olması ve İlhan Selçuk"un halen başında
bulunması sebebiyle görüşme yapmaktan vazgeçmeyi düşündüklerini itiraf
edenler oldu. Selçuk görüşme talebimize olumlu yanıt vermezken bugün
Cumhuriyet"te çalışmakta olanlardan sadece Sami Karaören"le röportaj
gerçekleştirebildik. Cumhuriyet"te eskiden bir şekilde çalışmış olan
kişilerden aldığımız bilgilere göre gazetenin halihazırdaki yayın anlayışını
"marjinal, statükocu ve Kemalist" olarak ifade etmek mümkün. Ama gazetede
1962-64 yıllarında çalışmış olan, daha sonraki dönemlerde de kitap
kritikleri yazan Hilmi Yavuz"un burada bir itirazı oluyor: "Bugün çağdaş bir
Kemalizm yorumu yapılacaksa eğer bu yorum İlhan Selçuk"un ve onun
düşüncelerinin üretildiği Cumhuriyet Gazetesi"nin Kemalizmi değildir bana
göre." 27 yıl çalıştıktan sonra 1993 senesinde Cumhuriyet"ten ayrılan Atilla
Dorsay ise bakın bu konuda neler söylüyor: "Cumhuriyet okuyarak Türkiye"yi
takip edemez, Türkiye"nin, hatta dünyanın nabzını tutamazsınız.
Cumhuriyet"in yöneticileri sanki sadece kendi gazetelerini okuyorlar gibi
geliyor bana." Hasan Cemal"le birlikte liberal kanadın iki numaralı ismi
olan Vatan Gazetecisi idareci ve yazarlarından Okay Gönensin de Cumhuriyet"i
okurların neden terk ettiği sorusuna şu yaklaşımı getiriyor: "Statükocu
çünkü. Hâlâ 1950"li, 1960"lı yılların ideolojik takıntılarını devam
ettiriyor Cumhuriyet. Hiç bir özgürlükçü açılıma izin vermiyor. Ve hâlâ
Türkiye"yi dar kalıplar içinde yorumlamaya devam ediyor. Avrupa Birliği"nden
kuşku, Kıbrıs"ta çözümsüzlük, her türlü demokratik gelişmenin radikal sağa
yarayacağına dair korku. Bu platformda da faşizan fikirlerle yan yana
geliyor."
Cumhuriyet"te değişimi gerekli görenlerin yanında bir değişimin mümkün
olmadığını düşünenler de çıktı karşımıza doğal olarak. Hasan Cemal"in
ekibinde yer alarak iki sene Cumhuriyet"te yazarlık yapan medya sosyoloğu ve
Radikal Gazetesi Yazarı Haluk Şahin, demokrasinin sağlıklı bir şekilde
çalışabilmesi için haber ve fikir yelpazesinin mümkün olduğu kadar geniş
olması gerektiğinin altını çizerek "Cumhuriyet"in Türk basınının şu
döneminde çok önemli bir kurumu temsil ettiğini" düşünüyor. Şahin bunu
söylerken, Cumhuriyet Gazetesi yöneticilerinin bazı konularda taşıdığı
kaygılar noktasında "Ben Türkiye"de sivil toplumun Cumhuriyet Gazetesi"nin
zannettiğinden daha güçlü olduğuna inanıyorum" diyor. Atilla Dorsay ise,
statükocu ve kapalı tutumu dolayısıyla Cumhuriyet"in, bugün oynayabileceği
büyük toplumsal ve siyasal rolün ancak bir kısmını oynayabildiğini dile
getiriyor.
Değişim için Günay Çapan, para sıkıntısını öne sürüyor. Hilmi Yavuz, çok
radikal değişiklikler yapılırsa ancak Cumhuriyet"in değişebilmesini mümkün
görüyor ama bugünkü anlayışla da değişimin önünün kapandığını düşünüyor.
"1991"deki liberal değişimi gerçekleştirebilseydik bugün Le Monde,
Washington Post gibi bir Cumhuriyet çıkıyor olacaktı" diyen Okay Gönensin"in
yorumu da Hilmi Yavuz"la aynı: Şu anda Cumhuriyet son derece dar bir grubun
sözcüsü halinde çıkıyor. Bütün haberleri taraf. Değişmez bu saatten sonra
artık Cumhuriyet."
12 Mart 1971 Muhtırası"ndan önce gerçekleştirilecek olan 9 Mart Cuntası"nda
Milli İstihbarat Teşkilatı adına görev yapan ve İlhan Selçuk"la bu dönemde
tanışan Mahir Kaynak ise konuyu farklı bir düzleme taşıyor: "Türkiye
demokratik rejimi seçtiğinde Cumhuriyet Gazetesi asker-sivil-bürokratların
sözcüsü konumunda idi. Ve çok da güçlü idi. Gücünün azalması, aslında
gazetenin kötü yönetilmesinden kaynaklanmıyor. Asker-sivil-bürokratların güç
kaybına uğramasından kaynaklanıyor. Çünkü bir yandan halk siyasete daha çok
katıldı ama asıl önemlisi, bugüne kadar gelen süreç içerisinde devletin
ekonomik kaynakları sınırlandı, elinden alındı. Dolayısıyla bunlar da
etkisiz hale geldiler. Hele şu son zamanlarda özelleştirme sonucu bu gücü
tamamen kaybettiler. O bakımdan Türkiye"de neden CHP veya
asker-sivil-bürokratları temsil eden görüş kaybediyor, liderleri mi kötü,
iyi yönetilemiyorlar mı sorularının cevabı "Hayır" onunla ilgili değildir.
Sebep o gücü destekleyen maddi temelin ortadan kalkmasıdır. Ve kimse bunu
düzeltemez. Yani Cumhuriyet"e daha başka yöneticiler de getirseniz
politikaları değişmezse yeniden güç sahibi olmaları mümkün değil."
YENİ GÜN HOLDİNG A.Ş. Yönetim Kurulu Üyeleri:
Erol Erkut, İlhan Selçuk, İbrahim Yıldız, Akın Atalay, Alev Coşkun, Günay
Çapan
Firmanın İş Konusu: Esas itibari ile görüntülü, sesli, basılı ve elektronik
iletişim araçları ile yayıncılık faaliyetleri göstermek üzere kurulmuş ya da
kurulacak şirketlerin sermaye ve yönetimine katılarak bunların yatırım....ve
ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işler.
BÜTÜN MEDYA PATRONLARI ORTAK
İlhan Selçuk"un Emre Kongar"a verdiği bilgiler ışığında Cumhuriyet Gazetesi:
* Vakıf, holding içinde değişmez ve imtiyazlı olarak yüzde 10 hisseye
sahiptir.
* Holding, Cumhuriyet Gazetesi"ni yayınlayan Yeni Gün Haber Ajansı"nın mali
işlerini koordine eder, hiç bir şekilde yayın politikasına karışmaz.
* Cumhuriyet Gazetesi"nin yayın ilkelerinin uygulamasını yayın kurulu yapar.
Yayın kurulu, vakıf tarafından atanmıştır ve bu konudaki tek yetkilidir.
* Holding"in yüzde 10"u vakfa ait olan imtiyazlı hisselerinin dışındaki
dağılımda, bir ikinci yüzde 10 da Cumhuriyet okurlarına aittir. Bu kişilerin
sayısı 240"tır.
* Holding hisselerinin yüzde 20"lik bir bölümü Kasım 2000 tarihinde Günay
Çapan"a satılmıştır.
* Son günlerde ikinci bir yüzde 20 hisse de Park Grubu"na satılmıştır.
Şimdi resmi bilgiler içinde yer almayan ve bazıları muhtemel gelişmelere
ilişkin olan üç bilgi daha vereyim:
* Doğan grubu da holdingde üç yüz bin dolarlık hisse almak istemiş, bunun
elli bin dolarını ödemiş, sonradan hisselerini bu miktarla sınırlı tutma
eğilimi göstermiştir.
* Günay Çapan hisselerini devretme eğilimindedir.
* Holding yeni ortaklar aramakta ve çeşitli sermaye gruplarıyla temaslarını
sürdürmektedir. Temas sürdürülen gruplar ve kişiler arasında Çukurova
grubuna mensup olanlar da vardır.
--
Blog Adresim
http://sivilinisiyatif.blogspot.com
-------------------------------------------------------------------------
İster Mermi Kullansın, İster Oy Pusulası,
İnsan iyi nişan almalı, kuklayı değil kuklacıyı vurmalı...
-------------------------------------------------------------------------

MALCOLM X'İN AZİZ HATIRASINA (Son Günleri/Suikast):
http://www.youtube.com/watch?v=Vf8_oZf7nRo#GU5U2spHI_4

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.