YENİ BİR VATİKAN MI (2)

Güncel yazılar serisi nlaleli@mynet.com
VAKIFLAR KANUNU VETO YİYOR
Hatırlanacağı gibi Sayın Sezer’in Cumhur Başkanlığı döneminde AKP hükümeti TBMM’ne “Vakıflar kanun tasarısını” vererek bunun birkaç oturumda meclisten geçmesini sağlamış ve onaylanarak kanunlaşması için Cumhur Başkanlığı makamına göndermiş, Sezer ise yasanın bir kere daha görüşülmesini isteyerek TBMM’ne iade etmişti.
İşte o yasa geçenlerde TBMM’den çıktı. Ve onay için Cumhur Başkanı Sayın Gül’e gönderilecektir. Sayın Gül yasayı onaylar ve Resmi gazetede ilan ettirir mi, yoksa onaylar da yasanın iptali için Anayasa Mahkemesine mi götürerek iptali için dava açar mı? Bilinmez.
YENİ KANUNDA NELER VAR
Vakıflar genel müdürlüğünün bile haberi olmadan hazırlanan “Vakıflar yasa tasarısında” neler vardır? Yabancıların mütekabiliyet esasına göre ülkemizde vakıf kurmaları serbest bırakılmaktadır. Sanki bizimkiler, Batılı Kilise ve Holding Vakıflarının veya SOROS Vakfının karşısına bir vakıf kurabileceklermiş gibi.
İkincisi, Lozan antlaşmasıyla yasaklanan azınlık vakıfların mülk edinmeleri serbest hale getirilmektedir. Lozan antlaşması İstanbul’da bulunan Ortodoks Rum kilisesi olan Fener Rum Patrikhanesine, mevcut gayr-i menkulleri dışında her hangi bir ilave mülk alımına izin vermiyordu. Onlar da Patrikhane çevresindeki (Haliç de) bazı önemli arsaları kendi cemaatleri adına satın alıyorlar ve üzerlerinde tutuyorlar ama Patrikhanenin kullanımına açıyorlardı. Şimdi bu kanun çıkar çıkmaz Rumların üzerinde bulunan gayrimenkuller artık Patrikhane üzerine devredilecektir. Ve yeni arsa ve arazi alım çalışmalarına başlayacaklardır. Böylece Lozan antlaşması da delinmiş olacaktır.
“Olsun efendim. Onların satın aldığı mallar yine bu ülkede kalacaktır. Her hangi bir taşını alıp götürmeyecekler ya (!)” demek oyunun sonunu görememek demektir.
Üçüncüsü, Vakıflar (Pek tabii Rum Fener Patrikhanesi) yurt dışındaki kuruluşlara üye olabilecek, yurt dışından üye kuruluşlar kabul edebilecek ve yurt dışında şubeler açabilecektir.
Dördüncüsü, yurt dışında her türlü bağış ve yardımların kabulü mümkün olacaktır.
Beşincisi, gayrimenkuller üzerinde mutlak hâkim olacaklar, bunların alım ve satımları için her hangi bir merciden izin almayacaklardır.
Hâlbuki Milli Gençlik Vakfı Genel başkanlığı yaptığım dönemlerden biliyorum ki vakıflar aldığı menkul ve gayrimenkulleri vakıflar müdürlüğüne kayıt ettirmek ve satmak istedikleri zaman da kaça satacaklarını, alınan para ile ne yapılacağını belirterek izin almak mecburiyetindeydiler.
EKÜMENİKLİK GELİYOR
Bir taraftan (27.Ocak.2008 tarihli Vatan gazetesi) Yunan Dış içleri bakanı Dora Bakoyanni’nin; “Ankara’nın Fener Rum Patriği Bartholomeos’un Ekümeniklik (bütün Ortodoks Hıristiyanların başı olması) sıfatını tanımaya niyetli olduğunu” ilan etmesi, öte yanda Davos’ta bir toplantı için bulunan Dış işleri Bakanımız Babacan ise; “Ekümeniklik çözümüne odaklı yeni bir sürecin başladığını” müjdelemesi işin ciddi boyutunun da ötesinde artık tehlikeli noktaya gelmekte olduğudur.
Diğer taraftan Ortodokslara Papaz yetiştirecek “Ruhban okulunun” da açılabileceği bizim yetkililerimiz tarafından değişik yurt dışı toplantılarında dile getirilmektedir.
Bütün bunları alt alta topladığınız zaman karşımıza bir “Türkiye Vatikanı’nın kurulması için gerekli bütün alt yapının hazır olduğu” anlamı çıkmaktadır.
YAPAY GÜNDEM OLUŞTURULUYOR
Bir önemli ayrıntı da “Vakıflar yasası”nın mecliste görüşülmesine bir hafta kala başbakanımızın bir ülke sorununu İspanya’da açıklamasıdır. Başörtüsü veya türban adı verilen ve en tabii insan haklarından mahrum edilmiş bulunan kızlarımızın haklarını arama adına başta muhalefet bütün yetkili ve yetkisiz kimselerin, Türk medyasının da işin üzerine balıklama atlamasıyla bir anda olayın çığ gibi gelişmesidir. Gazeteler, televizyonlar yıllar önce öğrenim gördükleri üniversitelerine giremeyen kızların boykotlarını bugün yapılıyormuş gibi takdim etmişler, ortamı mümkün olduğunca germeye çalışmışlardır.
Gündemde artık“Türban” vardır ve hükümranlık haklarımızla yakında ilgili “Vakıflar kanun tasarısı” görüşmeleri milletimizin gözünden gizlenmiştir.
ACI GERÇEKLER
Muhalefet partilerinin haline bir bakın. Ülke parçalanmak üzere, ekonomik hayat çökmüş, ahlaksızlık ve sahtekârlık almış başını gitmiş, işsizlik ve geçim sıkıntısı diz boyu… O varsa da yoksa da en tabii fikir ve vicdan hürriyeti olan başörtüsü veya türbanın serbest bırakılmasına engel olmaya çalışıyor. Bununla yatıp, bununla kalkıyor.
Vakıflar yasa tasarısı ile ilgili olarak 16 Şubat günü İzmir’de dağıtılan birı el ilanında, tasarının kanunlaşmasıyla neler olabileceğini şöyle anlatmaktadır.
“Bir gün babanızdan kalan evinizin bahçesinde otururken, dış kapıdan bahçenize turist kılıklı, keçi sakallı bir adam beraberinde bir avukat ve polis gelerek size; evinizin aslında iki yüz sene önce kurulan Papaz Dimitrius vakfına ait olduğunu, bu sebeple Avrupa Birliği yasalarına göre malınızı onlara vermeniz gerektiğini söyleseler ne yapardınız? Onunla da kalmayarak sizi ailenizle birlikte kapının önüne koysalar ne tepkiniz ne olur du? Hiç düşündünüz mü?
Yapılmasını Rockefeller Vakfı, Dünya Kiliseler Birliği ve Avrupa Birliği istediği için şu anda mecliste görüşülmekte olan Vakıflar tasarısı yasalaşırsa, Osmanlı zamanında kurulmuş azınlık cemaat vakıflarına mallarını geri isteme hakkı tanınacak ve o gün başınıza gelecek aynen bunlar olacaktır.
Türkiye’de, Osmanlı zamanında kurulmuş 46.510 cemaat vakfının toprak ve mülkü bulunmaktadır. Bunlar vakıf yasa tasarısını kanunlaşınca mallarını sizden geri isteyecekler, bu da yasanın en büyük mahzurlarından biridir.


YEMİNLİ UZMAN TERCÜME

Dünyanın her yerinden, her yerine
BÜTÜN DİLLERDE

● Tercüme metnini İnternetten gönderin


● Tercümesini yaparak size iade edelim


Nevzat LALELİ – Genel Müdür


uzmanastercume@mynet.com


UZMAN Mühendislik A.Ş - Maltepe, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı 88/1Tel: 0.312.229 47 75–Faks: 230 51 25–


GSM: 0.532.275 50 69


ANKARA



0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.