Boyunlara haç, ağızlara tıkaç... İşte KTÖS, işte KKTC!
Hasan Karakaya
Olayı mutlaka duymuşsunuzdur... Ama, "tam yerine rastgeldiği" için yeniden hatırlatmakta bir mahzur yok... KKTC güvenlik görevlileri, "birileri"nin ihbar ve şikâyeti üzerine, bir "ev"e baskın düzenlerler...
Vatandaşın evinde küçük bir kitaplık, orada da çeşitli kitaplar vardır... Polis, hepsini birer birer elden geçirir ve atar bir kenara...
Sonra, en tepede duran bir "kitap" çeker dikkatini... Uzanır ve onu da alır... Evirir, çevirir, sonra içine bakar!..
Görür ki, yazıları "Arapça"dır!..
Sorar ev sahibine;
"Bu ne?.. Ne kitabı bu?!?"
"O" der, ev sahibi;
"Bir Kur'an-ı Kerim'dir."
"Tamam, anladık" der, KKTC polisi;
"Kur'an-ı Kerim olduğunu anladık anlamasına da; hele söyle, bunun yazarı kim?!? Niye yazarın ismi yok kitabın üzerinde?!? Yoksa, bu kitap illegal mi?!?"
Hayır, "mizah" değil, "ayniyle vaki" bir olaydır bu!.. Yanılmıyorsam 1995 veya 1996 yıllarında yaşandı!..
"KKTC polisi" böyleyse, varın "sıradan halkın hâl-i pür melâli"ni siz düşünün!..
BOYNU "HAÇ"LI KIZ: GALİBA MÜSLÜMANIM!
Hayır, onu da düşünmenize gerek yok... Çünkü, "KKTC halkının ne acınası durumlara geldiğini", dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 9 Nisan 2004'te canlı yayına katıldığı Star TV'de, Hulki Cevizoğlu'na açıklamıştı...
Rauf Denktaş, o programda; 14-15 yaşındaki bir kız çocuğu ile aralarında geçen diyaloğu anlatmıştı.
Boynunda "haç" bulunan kız çocuğuna, "Niye ay ve yıldız takmıyorsun? Sen Müslüman değil misin?" diye sorduğunu, ondan "Galiba Müslümanım!" cevabını aldığını belirterek şöyle devam etmişti:
"Suçu kendimizde görüyoruz... Gençlere dinî bilgi vermemişiz. Geç kalmışız... Bu vebal hepimizindir!"
Sadece Rauf Denktaş mı; oğlu Serdar Denktaş da, "KKTC Başbakan Yardımcılığı" döneminde şunları söylüyordu:
¥ "Bazı gençlerimiz, moda zannedip açıktan açığa haç takmaya başladı.
¥ Rum tarafındaki kilisenin etkinliği gibi bir dini etkinlik bizim tarafta yok.
¥ Bu duruma gelinmesinde en büyük suç, geçmiş dönemlerde yapılmış olan yanlışlardır.
¥ Zaman içinde bütün millî ve manevî değerlerimizi kaybettik.
¥ Suç idarecilerindir. İdare ile birlikte halkta da yozlaşma başladı!"
Tabiî, baba-oğul Denktaş'ların, bu "dehşet tablosu"nu düzeltmek için "kıllarını bile kıpırdatmadığını" söylemeye herhalde gerek yok!..
Ve yine;
Aynı Rauf Denktaş ve dönemin KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu'nun, Ada'ya gelen misafirlerine, hem de "Ramazan günü"nde, "içkili akşam yemeği" verdiklerini söylemeye de gerek yok!..
Ne demişler;
"İmam yellenirse, cemaat ortalığı batırır!"
"Cumhurbaşkanı" ve "Başbakan"ı böyle olan bir KKTC gencinin, "Galiba Müslümanım" deyip de, boynuna "haç" takmasını hiç yadırgamamak gerekir!..
"Büyük"lerin böyle bir derdi yok ki, "genç"lerin veya "çocuk"ların olsun!..
KİMDİR, NECİDİR BU KTÖS'ÇÜLER?
KKTC'yi işte bu "inançsızlık girdabı"ndan kurtarmak ve insanların, hiç olmazsa "Allah"ı ve O'nun Peygamberi Hz. Muhammed (sav)'i tanımasını, Kur'an-ı Kerim'in de "Allah tarafından gönderilen bir Kitap" olduğunun bilinmesini sağlamak için, son yıllarda bazı "duyarlı" insanlar çıktı ortaya...
Bunlardan biri de KKTC Din İşleri Müdürü Ahmet Yünlüer!..
Gelin görün ki;
O ve onun gibi "duyarlı" insanların faaliyetlerine; "iç"ten ve "dış"tan hep "takoz" konuldu!..
"Takoz" koyan da, çocukların boynundaki "istavroz"dan hiç rahatsızlık duymayan, kısa adı KTÖS olan Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası!..
Bunlar, nasıl "Türk" ise;
Ada'daki "Türk askeri"ni "işgalci" olarak görüyor, "dinî gayretler"i de "irtica ihracı" olarak telâkki ediyor!..
İşte, bu "kafa"lar;
Önceki gün Lefkoşe'de bir basın toplantısı düzenleyip, "MEB'in genelgesi"ne şiddetle karşı çıkmışlar!..
Peki ne diyor MEB'in genelgesi?..
"Yaz tatilinde, öğrencilere diğer kursların yanı sıra dinî bilgiler de verilsin!"
Dikkat edin;
Sadece "dinî bilgiler verilsin" denilmiyor!.. "Yabancı dil, halk dansları, müzik, resim, turizm ve tiyatro"nun yanı sıra, "dinî bilgiler de!" verilsin!..
Kısa adı KTÖS olan Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası, işte bu "genelge"yi duyunca, oturdukları sandalyelere "raptiye" konulmuşcasına havalara zıplamışlar!..
"Olmaz" demişler;
"Dinin yeri camidir!.. Okullarda Kur'an dersi verilmesini protesto ediyoruz!.. Böyle bir girişime asla onay veremeyiz!..
Hükümet, Kur'an kurslarını okullara taşıyarak laik eğitimi dinamitlemeye çalışmaktadır!!!"
MAAŞINI BEN VERİYORUM BAY ELCİL!
Bunları söyleyenler KTÖS Genel Başkanı Güven Varoğlu ile KTÖS Eğitim Sekreter Yardımcısı Besim Baysal!..
Bir de KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil var ki, o, "kökten din karşıtı!"
Hele bakın şu söylediklerine:
"Bu ülkede Kur'an kursu asla olmayacaktır!.. Ne camide, ne okulda!"
Bu vatandaş, "kim"dir, "neci"dir ve bu "cür'et"i kimden almaktadır bilmem!..
Bildiğim şu ki;
KKTC'yi "babasının malı" zanneden bu vatandaş, böylesine "böğürecek" gücü, "benim paralarım"dan alıyor!..
Evet, "benim, sizin, hepimizin" paralarından!..
"Bizim vergilerimiz"den kesilen "milyon dolar"lar KKTC'ye gitmese, Şener Elcil denilen bu "sendikacı" kesinlikle böyle bağıramaz!..
Ne "beynindekileri ağzından kusmaya" mecali olur, ne de "midesindekileri anüsünden def-i hacet" etmeye!..
Neymiş, "KKTC'de asla Kur'an kursu olmayacak"mış!.. Ne "cami"de olacakmış, ne de "okul"da!..
Ulan, sen kim oluyorsun?..
"Kimin adına" ve "kimin parasıyla" böğürüyorsun böyle?!?
Aldığınız maaşı" ben veriyorum ulan!.. Hem de, "Türkiye'deki öğretmenlerden daha fazla maaş" ödüyorum sana!..
Niye ödüyorum?..
KKTC'deki çocuklara "millî ve manevî" değerlerini öğretin de, "Rumlar" karşısında direnecek güçleri olsun diye!..
Hiç olmazsa, "kimlik"lerini muhafaza etsinler diye!..
Ama sen ne diyorsun;
"Burada Kur'an kursu olamaz!"
Sen kim oluyorsun ulan!?!
Maaşını "Rum"dan mı alıyorsun, yoksa "benden" mi?..
O kadar "erkek" isen, istifa et "KKTC vatandaşlığı"ndan, geç "Rum kesimi"ne!..
Ama, "benim paramdan maaş aldığın sürece" benim inancıma, benim değerlerime, en azından "saygı" göstermeye mecbursun!..
Haa, illâ da "iman etmek" zorunda değilsin!.. "Kızıl bir ateist" veya "Makarios'a hayran" biri olabilirsin!.. "Sicilli bir komünist" veya "köktendinsiz" biri de olabilirsin!..
Buna hiç karışmam!..
Ama, değil mi ki, "benim ödediğim vergiler"den maaş alıyor ve "benden daha lüks" bir hayat sürüyorsun, o halde benim "din"ime, benim dinimin kitabı Kur'an-ı Kerim'e saygı göstereceksin!..
"Sevmek" ve "inanmak" zorunda değilsin, ama "saygılı" olmayı öğreneceksin!..
Yok öyle "laiklik kalkanı"nın arkasına saklanıp da, beynindekileri kusmak!..
Kus!.. Öğür, böğür, kus!..
Hiç umurumda değil!..
Ama, "Kur'an-ı Kerim'e dil uzattığın" anda, bu defa ben "isyan"lara başlar, "KKTC'ye giden milyon dolarlar"dan, "benim payımın kesilmesini" haykırırım!..
Bakalım, o zaman ne yaparsın?..
Açlıktan "nefes"in mi kokar, yoksa "dil"in mi sarkar, o zaman görürsün!..
Erkeksen, çık ortaya da; "Kur'an kursu istemiyorum" diye böğürdüğün gibi, "Türkiye'nin yardımını istemiyorum" diye de bağır!..
Ama, bağıramazsın!.. Eğer bağırırsan, yaşadığın "lüks" ve "saltanat"ın yok olacağını gayet iyi bilirsin!..
O halde;
Adam gibi susmasını ve "edepli" olmasını öğren!..
Öyle, "Milliyet gazetesinin dolmuşu"na gelip de, "arkamda güç var" zannetme!..
Unutma ki, senin maaşını "Milliyet" vermiyor!.. "Ben" veriyorum, ben!..
Bütün bunları "başına kakmak" istemezdim, ama ne yapayım ki sen kaşındın!..
Daha fazla söyletme beni!..
Ama, şunu unutma!..
Bu "kafa"yla gidersen; 14-15 yaşındaki çocukların boynuna "haç" taktıran Rumlar, bir gün gelir, senin de ağzına "tıkaç" tıkarlar da, "böğürecek ağız" da bulamazsın!..
Demedi, deme!..
BAKAN CANAN ÖZTOPRAK'A ÇAĞRI!
Bu arada, KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanı sayın Canan Öztoprak'a da bir "çağrı"da bulunmak istiyorum:
Bildiğim kadarıyla;
KKTC'de, "resmî" olarak da, "gayriresmî" olarak da "din eğitimi" veren herhangi bir müessese yok!..
Oysa, KKTC Anayasası'nda, "dinî öğrenme ve yaşamanın en önemli insan hakkı" olduğuna dair bir madde var!..
O halde, lütfen "Anayasa'nın gereğini" yerine getirin ve "genelge"nizin arkasında durun!..
Geçen yılki gibi, "askıda" bırakmayın bu işi!..
Biliyorsunuz;
2006 yılı "yaz sezonu"nda da "bakanlığınız" ve "Din İşleri Dairesi" arasında bir "sözlü anlaşma" yapılmış, bu anlaşma ve belirlenen "müfredat" çerçevesinde, "camilerde dinî bilgiler verilmeye" başlanmıştı!..
Siz de biliyorsunuz ki;
"Yazılı bir talimat olmadığı" bahanesiyle, "din görevlileri"nin görev yaptığı "cami"ler, "polis baskınları"na maruz kalmış, din görevlilerine "manevî işkence" uygulanmıştı!..
Böyle bir "keyfiliğe" fırsat ve imkân vermemek için, lütfen "genelge"nizin arkasında durun ve "net tavır" koyun!..
Herhalde hatırlatmama gerek yok;
"Öğrenci velileri"nden "yoğun talep" alıyorsunuz!.. İnsanlar, çocuklarının boynunda "haç" görmek istemiyor artık!..
Sakın ola KTÖS'e kulak vermeyin!..
KKTC'deki Türk askerlerine "işgalci" diyen bu kafanın, aslında kendisi "işgal" altındadır!.. "Ruhları işgal altında" olan bu güruh, bırakın böğürmeye devam etsin!..
Onlar, her yerde böğürüyor zaten!.. Meydanlara çıkıp böğürüyorlar, yiyip yiyip öğürüyorlar!.. Onlar, öyle bir "azgın azınlık" ki, her yeri "babalarının malı" sanıyorlar!..
Onun için Canan Hanım; onların "böğürtü"lerine pek itibar etmeyin!..
Yoksa, siz de Rauf Denktaş'a dönersiniz!..
Arkanızdan "dua" edecek kimse bulamazsınız!..
Bilmem, anlatabildim mi?..
------------------
Teröre zemin hazırlayan terör!
Birinci sayfamızdaki "Açık terör" manşeti ve onun hemen altındaki "Yazıklar olsun" başlıklı haber, "Türkiye'de gerilimi kimin tırmandırdığını" ve kimlerin "halk düşmanlığı" yaptığını gayet çarpıcı olarak gözler önüne seriyor!..
Düşünebiliyor musunuz;
Tam da "seçim arefesi"nde birileri, "sırf iktidarı zor durumda bırakmak" için, "kılık-kıyafet terörü" estiriyor!.. Bugüne kadar, hiçbir "Açıköğretim Lisesi Sınavı"nda uygulanmayan "başörtüsü yasağı" dün uygulandı... Hem de, "Danıştay'ın kararı" bahane edilerek!..
Şu işe bakın ki;
Gencecik kızlar "başlarını açmaya" zorlanırken, "minnacık çocuk"lar soyulup, "dansöz" gibi oynatıldı!.. "Gibi"si fazla, resmen ve alenen "dansöz" yapılıp, oynatıldılar!..
Bütün bu "zorbalık"ları kimler "organize" ediyor ve "amaçları" nedir, bilmiyorum... Ama eminim ki; başlarda "örtü" görmeye tahammül edemeyen bu "zorba"lar, KKTC'de olduğu gibi, çocukların boynunda "haç" görseler seslerini çıkarmazlar!..
"Vatansever" görünümlü bu "vatan hainleri" elbet bir gün "deşifre" olacak ve "teşhir" edilecekler!.. İşte bunlardır ki, "ülkede birlik ve dirliği" dinamitleyip, "teröre zemin hazırlıyor"lar!.. Onların maskesi, çok yakında düşecek!.
Vakit
KKTC'yi geren kurs
Tüm okullarda yaz Kuran kursu açılması genelgesi KKTC'de sert tartışmaya yol açtı
22.06.2007 07:09
Öğretmenler Sendikası, 'AKP laik düzeni bozuyor' dedi
KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı'nın (MEB) tüm özel okul, anaokulu ve ilkokul müdürlüklerine gönderdiği yaz kurslarıyla ilgili genelge ortalığı karıştırdı. Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), yaz kurslarında öğrencilere imamlar tarafından din eğitimi verileceğinin ortaya çıkması üzerine yaptığı açıklamada, "Hurafe ile eğitim olmaz. AKP laik düzeni bozuyor" denildi.
MEB Müsteşarı Erdoğan Sorakın, din eğitiminin uzman öğretmenler tarafından verileceğini söyledi. Eğitimin imamlar tarafından verileceğini doğrulayan MEB İlköğitim Müdürü Hatice Düzgün, "Bazı okullara Din İşleri Dairesi Başkanlığı'ndan imamlar gitti" diye konuştu.
Okulların 6 Haziran'da tatile girdiği KKTC'deki laik eğitim tartışması, Hatice Düzgün tarafından 5 Haziran'da okul müdürlerine gönderilen "yaz kursları" düzenleneceğine dair genelgeyle patlak verdi. Bazı bölgelerde köy imamları okullara giderek, müdürlerden yaz kursunda eğitim görecek öğrenci sayısının belirlenmesini istedi.
Camide olmazsa okulda
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yakın arkadaşı olarak bilinen KKTC Din İşleri Dairesi Müdürü Ahmet Yönlüer, geçen yıl din kurslarının camilerde verildiğini, buna "Eğitim yeri cami değildir" diyerek tepki gösterildiğini, bu nedenle de bu yıl kursların okullarda yasal olarak verilmek istendiğini söyledi.
MEB'in bu yıl yaz kurslarını kendisinin düzenlemek istediğini belirten Yönlüer, "Kursları MEB düzenliyor. Geçtiğimiz yıl 'camilerde din eğitimi veriliyor' deniliyordu, şimdi okullarda olacak. Bu yasal bir zemine oturtuluyor" diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Sorakın da yazın yapılacak eğitim kurslarının içinde din eğitiminin olacağını bildirdi. Sorakın, din eğitiminin, iddia edildiği gibi imamlar tarafından değil, uzman öğretmenler tarafından verileceğini söyledi.
Bu arada yaz kurslarında din eğitimi vermeleri istenmeyen imamların eyleme hazırlandıkları öğrenildi. Tepkilere kızan imamlar, "Eğitim verme haklarının ellerinden alındığını" ileri sürüyorlar.
Geçen yaz camilerde din derslerinin verilmesi konusunda tartışmalar yaşanmıştı. Din İşleri Dairesi Başkanlığı, 100 camide imamlar nezaretinde çocuklara din eğitimi vermişti.
Yaz kurslarıyla ilgili tartışmalar üzerine KTÖS, okul müdürlerine, "okullarınızı imamlara açmayın" çağrısında bulundu. Yaz kurslarında din eğitimine karşı çıkan KTÖS Genel Sekreteri Şenel Elçil, AKP'nin, Yönlüer aracılığıyla laik eğitimi bozmaya çalıştığını ileri sürdü. Elçil, "KKTC Başbakanı bu müftüden talimat alıyor" diyerek şöyle konuştu:
"Kavga edeceğiz. Eski köye yeni âdet olmaz. Kıbrıs Türk halkı laik, Atatürkçü eğitimi savunmaktadır. Çocuklarımızın yaz tatilinden çalınarak Kur'an kurslarına yasal zemin yaratılmak istenmektedir. AKP'nin Kıbrıs'taki memurları, okullara Kur'an kurslarını taşıyarak laik eğitime leke sürmeye çalışmaktadır."
Müdürler tepkili
Suna Encil (Şehit Osman İlkokulu Müdürü): Ben okulda yokken, imamlar gelmiş ve okulda ders vereceklerini söylemişler. Asistanımdan sınıfı açmasını istemişler. Biz de buna tepki verdik. "Tekrar geleceğiz" demişler, ama iki gündür gelmediler.
Mehmet Gürçimen (Gönendere İlkokulu): İmamlar telefon etti. Kurslara katılacak öğrenciler belirlenip sınıf açılsın diye bugüne kadar süre verdiler. Okulların seçilmesi, sadece din kurslarına yasal gerekçe yaratmak.
Güven Varoğlu (Karşıkaya İlkokulu): Okullara imamlar geliyor. Bu kabul edilemez. Laik eğitim düzeninin bozulması için yasal kılıf uyduruluyor.
haberturk
KKTC'de tartışmalı kurslar iptal
SEFA KARAHASAN Lefkoşa
KKTC'de, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı'nın (MEB) yaz tatilinde okullarda Kuran kursu açılmasını öngören genelgesinin ardından başlayan tartışmaya, Bakan Canan Öztoprak "yaz kurslarının iptal edildiğini" açıklayıp nokta koydu.
Kurslara karşı çıkan Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Senel Elçil, "Kıbrıs Türk halkı ve laiklik kazandı" dedi.
Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı'nın tüm özel okul, anaokulu ve ilkokul müdürlüklerine gönderdiği yaz kurslarıyla ilgili genelge ortalığı karıştırmıştı. KTÖS, yaz kurslarında öğrencilere imamlar tarafından din eğitimi verileceğinin ortaya çıkması üzerine, "Hurafe ile eğitim olmaz. AKP laik düzeni bozuyor" diyerek, kurslara asla izin vermeyeceklerini belirtmişti.
Basın toplantısı düzenleyen Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Canan Öztoprak, yaz kurslarının iptal edilmesinde sendikaların tepkilerinin bir etkisi olmadığını söyledi. "Kurslar maddi sıkıntı nedeniyle yapılmıyor, ancak hâlâ gündemimizdedir. Gelecek yıl için çalışacağız" diyen Öztoprak, iddia edildiği gibi bir Kuran kursu düzenlemesi ya da okullarda Kuran kursu açma gibi bir düşüncelerinin asla olmadığını belirtti.
KTÖS Genel Sekreteri Elçil ise Öztoprak'ın açıklamalarına temkinli yaklaşacaklarını söyleyerek, "Biz yine tetikte olacağız" dedi.
29.06.2007 - 08:07
jurnalturk
Kumara "Evet" Kur'an'a "Hayır" Diyen Kafa
Ahmet Varol
Girne, sırtını Beşparmak dağlarına dayamış, Akdeniz'in durgun sularını da önüne almış oldukça güzel bir konuma sahip ve güzel görünümlü bir şehir. Kalesinin surlarına çıkıp da etrafa bakındığınızda muhtelif yerlere inşa edilmiş camilerin minareleri önünüze çıkıyor. Namaz vakitlerinde semalarında yükselen ezan sesleri de bir İslâm beldesi olduğunu size hatırlatıyor. Ama caddelerde ve sokaklarda dolaşırken gördüğünüz manzaralar oldukça farklı bir intiba veriyor.
Geçen Ekim ayında Brüksel'e gittiğimde iftar yemeği için içkisiz temiz balık lokantaları bulmakta hiç zorluk çekmemiştim. Oradaki Müslüman azınlıklara ait ve helal et kullanmaya özen gösterdikleri bilinen lokantalar da mevcut olduğundan isterseniz normal et lokantaları da bulabiliyor ve gönül rahatlığı içinde karnınızı doyurabiliyorsunuz. Girne'de içkisiz lokanta bulmak neredeyse imkânsız. Et lokantalarının birçoğunda aynı zamanda domuz eti kullanıldığından ve diğerleriyle aynı mutfakta pişirildiğinden, soslara da şarap katıldığından helal ve temiz yiyecek arayanların etli ve soslu yiyeceklerden uzak durması gerekiyor.
Bütün bunları dile getirmekteki amacımız yiyecek konusunda sıkıntı çektiğimizi vurgulamak değil elbette. İnsan birkaç gün bakkaldan sebze ve meyve alarak da idare edebilir. Asıl amacımız semalarında ezan sesleri yükselen bu güzel İslâm beldesinin bu hale getirilmesinin arkasında duran zihniyete dikkat çekmektir.
Girne'yi bu hale getiren zihniyet kumara "evet", Kur'an'a "hayır" diyen zihniyettir. Şehir merkezinde dolaşırken ikide bir koskoca "Casino" tabelasının gözünüze battığını, Rum kesiminde ve Siyonist işgalcilerin kontrolündeki bölgelerde kumar oynama fırsatı bulamayanların Girne'ye akın ettiklerini bundan önceki yazımızda vurgulamıştık.
Camilerde bile Kur'an-ı Kerim öğretilmesine karşı çıkarak Türkiye'deki namaz düşmanı medyaya malzeme çıkaran zihniyet bütün bu kumarhanelerin açılmasını teşvik eden, şarap fıçılarını boşaltmakla yetinmeyip yemeklerinin üstüne döktüğü soslara bile şarap katan kumarcı ve şarapçı zihniyettir. Böyle bir zihniyetin yetiştirdiği nesil İslâm beldelerine gerçek kimliğini veren değerlere ve kutsallara sahip çıkabilecek midir?
Eski başkan Denktaş'ın boynunda haç taşıyan bir genç kıza "niye ay yıldız takmıyorsun, sen Müslüman değil misin?" diye sormasından, onun da "galiba Müslümanım" cevabı vermesinden hareketle Kıbrıs'taki genç kızların boyunlarına haç takmayı moda edinmeleri tartışılmıştı. Ben de basit ama yozlaşma hakkında biraz fikir veren ve başımdan geçen bir hadiseyi anlatayım. Şehir merkezinde adres sorma vesilesiyle bir şahısla tanıştım. Adını sorduğumda "Aleksandro" cevabı verdi. Adam gayet iyi Türkçe konuştuğundan, biraz da tahmine dayalı olarak verdiği cevabı önce hatalı anladım ve tekit için: "Ali İhsan mı?" diye sordum. "Hayır, Aleksandro" diye bu kez biraz da bağırarak cevap verdi. Ben de "her halde adam Rum'dur, bizim adını Ali İhsan diye anlamamızdan ve kendisiyle ilgilenmemizden hoşlanmamıştır" diye düşünerek adamı kendi haline bırakıp yoluma devam ettim. Az sonra hemen yakındaki taksi durağından bir taksiye bindikten sonra şoföre, o adamdan söz ederek tanıyıp tanımadığını sordum. Tanıdığını öğrenince; "Adam galiba Rum, burada Rumlar da gelip çalışıyor mu?" diye sordum. Şoför: "Hayır o Rum değil, gerçek adı da farklı ama kendini bu isimle tanıtıyor ve herkes onu o isimle tanıyor" cevabı verdi. Kısacası yetişen nesil sadece boyunlarına haç takmakla kalmıyor. Kimlikteki yozlaşma Rum isimlerini benimsemeye doğru gidiyor.
Kumara "evet", Kur'an'a "hayır" diyen zihniyetin yetiştirdiği ve yönlendirdiği neslin böyle bir yozlaşmaya yatkın olması da biraz doğaldır. İşte bu zihniyetin yönlendirdiği kafa yapısına sahip olanlar Türkiye'yi burada işgalci olarak görürken Rum yönetiminin lideri Papadopulos'tan "başkanımız" diye söz edebiliyorlar. Bir yandan Kıbrıs meselesi üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışırken diğer yandan insanlara kimliklerini kazandıran değerlere karşı savaş açanların bu gerçekleri görmeleri kolay değildir. Ama siz her ne kadar gerçeklere gözlerinizi kapatsanız da sonuç değişmiyor.
Vakit
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Hasan Karakaya
Olayı mutlaka duymuşsunuzdur... Ama, "tam yerine rastgeldiği" için yeniden hatırlatmakta bir mahzur yok... KKTC güvenlik görevlileri, "birileri"nin ihbar ve şikâyeti üzerine, bir "ev"e baskın düzenlerler...
Vatandaşın evinde küçük bir kitaplık, orada da çeşitli kitaplar vardır... Polis, hepsini birer birer elden geçirir ve atar bir kenara...
Sonra, en tepede duran bir "kitap" çeker dikkatini... Uzanır ve onu da alır... Evirir, çevirir, sonra içine bakar!..
Görür ki, yazıları "Arapça"dır!..
Sorar ev sahibine;
"Bu ne?.. Ne kitabı bu?!?"
"O" der, ev sahibi;
"Bir Kur'an-ı Kerim'dir."
"Tamam, anladık" der, KKTC polisi;
"Kur'an-ı Kerim olduğunu anladık anlamasına da; hele söyle, bunun yazarı kim?!? Niye yazarın ismi yok kitabın üzerinde?!? Yoksa, bu kitap illegal mi?!?"
Hayır, "mizah" değil, "ayniyle vaki" bir olaydır bu!.. Yanılmıyorsam 1995 veya 1996 yıllarında yaşandı!..
"KKTC polisi" böyleyse, varın "sıradan halkın hâl-i pür melâli"ni siz düşünün!..
BOYNU "HAÇ"LI KIZ: GALİBA MÜSLÜMANIM!
Hayır, onu da düşünmenize gerek yok... Çünkü, "KKTC halkının ne acınası durumlara geldiğini", dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 9 Nisan 2004'te canlı yayına katıldığı Star TV'de, Hulki Cevizoğlu'na açıklamıştı...
Rauf Denktaş, o programda; 14-15 yaşındaki bir kız çocuğu ile aralarında geçen diyaloğu anlatmıştı.
Boynunda "haç" bulunan kız çocuğuna, "Niye ay ve yıldız takmıyorsun? Sen Müslüman değil misin?" diye sorduğunu, ondan "Galiba Müslümanım!" cevabını aldığını belirterek şöyle devam etmişti:
"Suçu kendimizde görüyoruz... Gençlere dinî bilgi vermemişiz. Geç kalmışız... Bu vebal hepimizindir!"
Sadece Rauf Denktaş mı; oğlu Serdar Denktaş da, "KKTC Başbakan Yardımcılığı" döneminde şunları söylüyordu:
¥ "Bazı gençlerimiz, moda zannedip açıktan açığa haç takmaya başladı.
¥ Rum tarafındaki kilisenin etkinliği gibi bir dini etkinlik bizim tarafta yok.
¥ Bu duruma gelinmesinde en büyük suç, geçmiş dönemlerde yapılmış olan yanlışlardır.
¥ Zaman içinde bütün millî ve manevî değerlerimizi kaybettik.
¥ Suç idarecilerindir. İdare ile birlikte halkta da yozlaşma başladı!"
Tabiî, baba-oğul Denktaş'ların, bu "dehşet tablosu"nu düzeltmek için "kıllarını bile kıpırdatmadığını" söylemeye herhalde gerek yok!..
Ve yine;
Aynı Rauf Denktaş ve dönemin KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu'nun, Ada'ya gelen misafirlerine, hem de "Ramazan günü"nde, "içkili akşam yemeği" verdiklerini söylemeye de gerek yok!..
Ne demişler;
"İmam yellenirse, cemaat ortalığı batırır!"
"Cumhurbaşkanı" ve "Başbakan"ı böyle olan bir KKTC gencinin, "Galiba Müslümanım" deyip de, boynuna "haç" takmasını hiç yadırgamamak gerekir!..
"Büyük"lerin böyle bir derdi yok ki, "genç"lerin veya "çocuk"ların olsun!..
KİMDİR, NECİDİR BU KTÖS'ÇÜLER?
KKTC'yi işte bu "inançsızlık girdabı"ndan kurtarmak ve insanların, hiç olmazsa "Allah"ı ve O'nun Peygamberi Hz. Muhammed (sav)'i tanımasını, Kur'an-ı Kerim'in de "Allah tarafından gönderilen bir Kitap" olduğunun bilinmesini sağlamak için, son yıllarda bazı "duyarlı" insanlar çıktı ortaya...
Bunlardan biri de KKTC Din İşleri Müdürü Ahmet Yünlüer!..
Gelin görün ki;
O ve onun gibi "duyarlı" insanların faaliyetlerine; "iç"ten ve "dış"tan hep "takoz" konuldu!..
"Takoz" koyan da, çocukların boynundaki "istavroz"dan hiç rahatsızlık duymayan, kısa adı KTÖS olan Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası!..
Bunlar, nasıl "Türk" ise;
Ada'daki "Türk askeri"ni "işgalci" olarak görüyor, "dinî gayretler"i de "irtica ihracı" olarak telâkki ediyor!..
İşte, bu "kafa"lar;
Önceki gün Lefkoşe'de bir basın toplantısı düzenleyip, "MEB'in genelgesi"ne şiddetle karşı çıkmışlar!..
Peki ne diyor MEB'in genelgesi?..
"Yaz tatilinde, öğrencilere diğer kursların yanı sıra dinî bilgiler de verilsin!"
Dikkat edin;
Sadece "dinî bilgiler verilsin" denilmiyor!.. "Yabancı dil, halk dansları, müzik, resim, turizm ve tiyatro"nun yanı sıra, "dinî bilgiler de!" verilsin!..
Kısa adı KTÖS olan Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası, işte bu "genelge"yi duyunca, oturdukları sandalyelere "raptiye" konulmuşcasına havalara zıplamışlar!..
"Olmaz" demişler;
"Dinin yeri camidir!.. Okullarda Kur'an dersi verilmesini protesto ediyoruz!.. Böyle bir girişime asla onay veremeyiz!..
Hükümet, Kur'an kurslarını okullara taşıyarak laik eğitimi dinamitlemeye çalışmaktadır!!!"
MAAŞINI BEN VERİYORUM BAY ELCİL!
Bunları söyleyenler KTÖS Genel Başkanı Güven Varoğlu ile KTÖS Eğitim Sekreter Yardımcısı Besim Baysal!..
Bir de KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil var ki, o, "kökten din karşıtı!"
Hele bakın şu söylediklerine:
"Bu ülkede Kur'an kursu asla olmayacaktır!.. Ne camide, ne okulda!"
Bu vatandaş, "kim"dir, "neci"dir ve bu "cür'et"i kimden almaktadır bilmem!..
Bildiğim şu ki;
KKTC'yi "babasının malı" zanneden bu vatandaş, böylesine "böğürecek" gücü, "benim paralarım"dan alıyor!..
Evet, "benim, sizin, hepimizin" paralarından!..
"Bizim vergilerimiz"den kesilen "milyon dolar"lar KKTC'ye gitmese, Şener Elcil denilen bu "sendikacı" kesinlikle böyle bağıramaz!..
Ne "beynindekileri ağzından kusmaya" mecali olur, ne de "midesindekileri anüsünden def-i hacet" etmeye!..
Neymiş, "KKTC'de asla Kur'an kursu olmayacak"mış!.. Ne "cami"de olacakmış, ne de "okul"da!..
Ulan, sen kim oluyorsun?..
"Kimin adına" ve "kimin parasıyla" böğürüyorsun böyle?!?
Aldığınız maaşı" ben veriyorum ulan!.. Hem de, "Türkiye'deki öğretmenlerden daha fazla maaş" ödüyorum sana!..
Niye ödüyorum?..
KKTC'deki çocuklara "millî ve manevî" değerlerini öğretin de, "Rumlar" karşısında direnecek güçleri olsun diye!..
Hiç olmazsa, "kimlik"lerini muhafaza etsinler diye!..
Ama sen ne diyorsun;
"Burada Kur'an kursu olamaz!"
Sen kim oluyorsun ulan!?!
Maaşını "Rum"dan mı alıyorsun, yoksa "benden" mi?..
O kadar "erkek" isen, istifa et "KKTC vatandaşlığı"ndan, geç "Rum kesimi"ne!..
Ama, "benim paramdan maaş aldığın sürece" benim inancıma, benim değerlerime, en azından "saygı" göstermeye mecbursun!..
Haa, illâ da "iman etmek" zorunda değilsin!.. "Kızıl bir ateist" veya "Makarios'a hayran" biri olabilirsin!.. "Sicilli bir komünist" veya "köktendinsiz" biri de olabilirsin!..
Buna hiç karışmam!..
Ama, değil mi ki, "benim ödediğim vergiler"den maaş alıyor ve "benden daha lüks" bir hayat sürüyorsun, o halde benim "din"ime, benim dinimin kitabı Kur'an-ı Kerim'e saygı göstereceksin!..
"Sevmek" ve "inanmak" zorunda değilsin, ama "saygılı" olmayı öğreneceksin!..
Yok öyle "laiklik kalkanı"nın arkasına saklanıp da, beynindekileri kusmak!..
Kus!.. Öğür, böğür, kus!..
Hiç umurumda değil!..
Ama, "Kur'an-ı Kerim'e dil uzattığın" anda, bu defa ben "isyan"lara başlar, "KKTC'ye giden milyon dolarlar"dan, "benim payımın kesilmesini" haykırırım!..
Bakalım, o zaman ne yaparsın?..
Açlıktan "nefes"in mi kokar, yoksa "dil"in mi sarkar, o zaman görürsün!..
Erkeksen, çık ortaya da; "Kur'an kursu istemiyorum" diye böğürdüğün gibi, "Türkiye'nin yardımını istemiyorum" diye de bağır!..
Ama, bağıramazsın!.. Eğer bağırırsan, yaşadığın "lüks" ve "saltanat"ın yok olacağını gayet iyi bilirsin!..
O halde;
Adam gibi susmasını ve "edepli" olmasını öğren!..
Öyle, "Milliyet gazetesinin dolmuşu"na gelip de, "arkamda güç var" zannetme!..
Unutma ki, senin maaşını "Milliyet" vermiyor!.. "Ben" veriyorum, ben!..
Bütün bunları "başına kakmak" istemezdim, ama ne yapayım ki sen kaşındın!..
Daha fazla söyletme beni!..
Ama, şunu unutma!..
Bu "kafa"yla gidersen; 14-15 yaşındaki çocukların boynuna "haç" taktıran Rumlar, bir gün gelir, senin de ağzına "tıkaç" tıkarlar da, "böğürecek ağız" da bulamazsın!..
Demedi, deme!..
BAKAN CANAN ÖZTOPRAK'A ÇAĞRI!
Bu arada, KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanı sayın Canan Öztoprak'a da bir "çağrı"da bulunmak istiyorum:
Bildiğim kadarıyla;
KKTC'de, "resmî" olarak da, "gayriresmî" olarak da "din eğitimi" veren herhangi bir müessese yok!..
Oysa, KKTC Anayasası'nda, "dinî öğrenme ve yaşamanın en önemli insan hakkı" olduğuna dair bir madde var!..
O halde, lütfen "Anayasa'nın gereğini" yerine getirin ve "genelge"nizin arkasında durun!..
Geçen yılki gibi, "askıda" bırakmayın bu işi!..
Biliyorsunuz;
2006 yılı "yaz sezonu"nda da "bakanlığınız" ve "Din İşleri Dairesi" arasında bir "sözlü anlaşma" yapılmış, bu anlaşma ve belirlenen "müfredat" çerçevesinde, "camilerde dinî bilgiler verilmeye" başlanmıştı!..
Siz de biliyorsunuz ki;
"Yazılı bir talimat olmadığı" bahanesiyle, "din görevlileri"nin görev yaptığı "cami"ler, "polis baskınları"na maruz kalmış, din görevlilerine "manevî işkence" uygulanmıştı!..
Böyle bir "keyfiliğe" fırsat ve imkân vermemek için, lütfen "genelge"nizin arkasında durun ve "net tavır" koyun!..
Herhalde hatırlatmama gerek yok;
"Öğrenci velileri"nden "yoğun talep" alıyorsunuz!.. İnsanlar, çocuklarının boynunda "haç" görmek istemiyor artık!..
Sakın ola KTÖS'e kulak vermeyin!..
KKTC'deki Türk askerlerine "işgalci" diyen bu kafanın, aslında kendisi "işgal" altındadır!.. "Ruhları işgal altında" olan bu güruh, bırakın böğürmeye devam etsin!..
Onlar, her yerde böğürüyor zaten!.. Meydanlara çıkıp böğürüyorlar, yiyip yiyip öğürüyorlar!.. Onlar, öyle bir "azgın azınlık" ki, her yeri "babalarının malı" sanıyorlar!..
Onun için Canan Hanım; onların "böğürtü"lerine pek itibar etmeyin!..
Yoksa, siz de Rauf Denktaş'a dönersiniz!..
Arkanızdan "dua" edecek kimse bulamazsınız!..
Bilmem, anlatabildim mi?..
------------------
Teröre zemin hazırlayan terör!
Birinci sayfamızdaki "Açık terör" manşeti ve onun hemen altındaki "Yazıklar olsun" başlıklı haber, "Türkiye'de gerilimi kimin tırmandırdığını" ve kimlerin "halk düşmanlığı" yaptığını gayet çarpıcı olarak gözler önüne seriyor!..
Düşünebiliyor musunuz;
Tam da "seçim arefesi"nde birileri, "sırf iktidarı zor durumda bırakmak" için, "kılık-kıyafet terörü" estiriyor!.. Bugüne kadar, hiçbir "Açıköğretim Lisesi Sınavı"nda uygulanmayan "başörtüsü yasağı" dün uygulandı... Hem de, "Danıştay'ın kararı" bahane edilerek!..
Şu işe bakın ki;
Gencecik kızlar "başlarını açmaya" zorlanırken, "minnacık çocuk"lar soyulup, "dansöz" gibi oynatıldı!.. "Gibi"si fazla, resmen ve alenen "dansöz" yapılıp, oynatıldılar!..
Bütün bu "zorbalık"ları kimler "organize" ediyor ve "amaçları" nedir, bilmiyorum... Ama eminim ki; başlarda "örtü" görmeye tahammül edemeyen bu "zorba"lar, KKTC'de olduğu gibi, çocukların boynunda "haç" görseler seslerini çıkarmazlar!..
"Vatansever" görünümlü bu "vatan hainleri" elbet bir gün "deşifre" olacak ve "teşhir" edilecekler!.. İşte bunlardır ki, "ülkede birlik ve dirliği" dinamitleyip, "teröre zemin hazırlıyor"lar!.. Onların maskesi, çok yakında düşecek!.
Vakit
KKTC'yi geren kurs
Tüm okullarda yaz Kuran kursu açılması genelgesi KKTC'de sert tartışmaya yol açtı
22.06.2007 07:09
Öğretmenler Sendikası, 'AKP laik düzeni bozuyor' dedi
KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı'nın (MEB) tüm özel okul, anaokulu ve ilkokul müdürlüklerine gönderdiği yaz kurslarıyla ilgili genelge ortalığı karıştırdı. Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), yaz kurslarında öğrencilere imamlar tarafından din eğitimi verileceğinin ortaya çıkması üzerine yaptığı açıklamada, "Hurafe ile eğitim olmaz. AKP laik düzeni bozuyor" denildi.
MEB Müsteşarı Erdoğan Sorakın, din eğitiminin uzman öğretmenler tarafından verileceğini söyledi. Eğitimin imamlar tarafından verileceğini doğrulayan MEB İlköğitim Müdürü Hatice Düzgün, "Bazı okullara Din İşleri Dairesi Başkanlığı'ndan imamlar gitti" diye konuştu.
Okulların 6 Haziran'da tatile girdiği KKTC'deki laik eğitim tartışması, Hatice Düzgün tarafından 5 Haziran'da okul müdürlerine gönderilen "yaz kursları" düzenleneceğine dair genelgeyle patlak verdi. Bazı bölgelerde köy imamları okullara giderek, müdürlerden yaz kursunda eğitim görecek öğrenci sayısının belirlenmesini istedi.
Camide olmazsa okulda
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yakın arkadaşı olarak bilinen KKTC Din İşleri Dairesi Müdürü Ahmet Yönlüer, geçen yıl din kurslarının camilerde verildiğini, buna "Eğitim yeri cami değildir" diyerek tepki gösterildiğini, bu nedenle de bu yıl kursların okullarda yasal olarak verilmek istendiğini söyledi.
MEB'in bu yıl yaz kurslarını kendisinin düzenlemek istediğini belirten Yönlüer, "Kursları MEB düzenliyor. Geçtiğimiz yıl 'camilerde din eğitimi veriliyor' deniliyordu, şimdi okullarda olacak. Bu yasal bir zemine oturtuluyor" diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Sorakın da yazın yapılacak eğitim kurslarının içinde din eğitiminin olacağını bildirdi. Sorakın, din eğitiminin, iddia edildiği gibi imamlar tarafından değil, uzman öğretmenler tarafından verileceğini söyledi.
Bu arada yaz kurslarında din eğitimi vermeleri istenmeyen imamların eyleme hazırlandıkları öğrenildi. Tepkilere kızan imamlar, "Eğitim verme haklarının ellerinden alındığını" ileri sürüyorlar.
Geçen yaz camilerde din derslerinin verilmesi konusunda tartışmalar yaşanmıştı. Din İşleri Dairesi Başkanlığı, 100 camide imamlar nezaretinde çocuklara din eğitimi vermişti.
Yaz kurslarıyla ilgili tartışmalar üzerine KTÖS, okul müdürlerine, "okullarınızı imamlara açmayın" çağrısında bulundu. Yaz kurslarında din eğitimine karşı çıkan KTÖS Genel Sekreteri Şenel Elçil, AKP'nin, Yönlüer aracılığıyla laik eğitimi bozmaya çalıştığını ileri sürdü. Elçil, "KKTC Başbakanı bu müftüden talimat alıyor" diyerek şöyle konuştu:
"Kavga edeceğiz. Eski köye yeni âdet olmaz. Kıbrıs Türk halkı laik, Atatürkçü eğitimi savunmaktadır. Çocuklarımızın yaz tatilinden çalınarak Kur'an kurslarına yasal zemin yaratılmak istenmektedir. AKP'nin Kıbrıs'taki memurları, okullara Kur'an kurslarını taşıyarak laik eğitime leke sürmeye çalışmaktadır."
Müdürler tepkili
Suna Encil (Şehit Osman İlkokulu Müdürü): Ben okulda yokken, imamlar gelmiş ve okulda ders vereceklerini söylemişler. Asistanımdan sınıfı açmasını istemişler. Biz de buna tepki verdik. "Tekrar geleceğiz" demişler, ama iki gündür gelmediler.
Mehmet Gürçimen (Gönendere İlkokulu): İmamlar telefon etti. Kurslara katılacak öğrenciler belirlenip sınıf açılsın diye bugüne kadar süre verdiler. Okulların seçilmesi, sadece din kurslarına yasal gerekçe yaratmak.
Güven Varoğlu (Karşıkaya İlkokulu): Okullara imamlar geliyor. Bu kabul edilemez. Laik eğitim düzeninin bozulması için yasal kılıf uyduruluyor.
haberturk
KKTC'de tartışmalı kurslar iptal
SEFA KARAHASAN Lefkoşa
KKTC'de, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı'nın (MEB) yaz tatilinde okullarda Kuran kursu açılmasını öngören genelgesinin ardından başlayan tartışmaya, Bakan Canan Öztoprak "yaz kurslarının iptal edildiğini" açıklayıp nokta koydu.
Kurslara karşı çıkan Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Senel Elçil, "Kıbrıs Türk halkı ve laiklik kazandı" dedi.
Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı'nın tüm özel okul, anaokulu ve ilkokul müdürlüklerine gönderdiği yaz kurslarıyla ilgili genelge ortalığı karıştırmıştı. KTÖS, yaz kurslarında öğrencilere imamlar tarafından din eğitimi verileceğinin ortaya çıkması üzerine, "Hurafe ile eğitim olmaz. AKP laik düzeni bozuyor" diyerek, kurslara asla izin vermeyeceklerini belirtmişti.
Basın toplantısı düzenleyen Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Canan Öztoprak, yaz kurslarının iptal edilmesinde sendikaların tepkilerinin bir etkisi olmadığını söyledi. "Kurslar maddi sıkıntı nedeniyle yapılmıyor, ancak hâlâ gündemimizdedir. Gelecek yıl için çalışacağız" diyen Öztoprak, iddia edildiği gibi bir Kuran kursu düzenlemesi ya da okullarda Kuran kursu açma gibi bir düşüncelerinin asla olmadığını belirtti.
KTÖS Genel Sekreteri Elçil ise Öztoprak'ın açıklamalarına temkinli yaklaşacaklarını söyleyerek, "Biz yine tetikte olacağız" dedi.
29.06.2007 - 08:07
jurnalturk
Kumara "Evet" Kur'an'a "Hayır" Diyen Kafa
Ahmet Varol
Girne, sırtını Beşparmak dağlarına dayamış, Akdeniz'in durgun sularını da önüne almış oldukça güzel bir konuma sahip ve güzel görünümlü bir şehir. Kalesinin surlarına çıkıp da etrafa bakındığınızda muhtelif yerlere inşa edilmiş camilerin minareleri önünüze çıkıyor. Namaz vakitlerinde semalarında yükselen ezan sesleri de bir İslâm beldesi olduğunu size hatırlatıyor. Ama caddelerde ve sokaklarda dolaşırken gördüğünüz manzaralar oldukça farklı bir intiba veriyor.
Geçen Ekim ayında Brüksel'e gittiğimde iftar yemeği için içkisiz temiz balık lokantaları bulmakta hiç zorluk çekmemiştim. Oradaki Müslüman azınlıklara ait ve helal et kullanmaya özen gösterdikleri bilinen lokantalar da mevcut olduğundan isterseniz normal et lokantaları da bulabiliyor ve gönül rahatlığı içinde karnınızı doyurabiliyorsunuz. Girne'de içkisiz lokanta bulmak neredeyse imkânsız. Et lokantalarının birçoğunda aynı zamanda domuz eti kullanıldığından ve diğerleriyle aynı mutfakta pişirildiğinden, soslara da şarap katıldığından helal ve temiz yiyecek arayanların etli ve soslu yiyeceklerden uzak durması gerekiyor.
Bütün bunları dile getirmekteki amacımız yiyecek konusunda sıkıntı çektiğimizi vurgulamak değil elbette. İnsan birkaç gün bakkaldan sebze ve meyve alarak da idare edebilir. Asıl amacımız semalarında ezan sesleri yükselen bu güzel İslâm beldesinin bu hale getirilmesinin arkasında duran zihniyete dikkat çekmektir.
Girne'yi bu hale getiren zihniyet kumara "evet", Kur'an'a "hayır" diyen zihniyettir. Şehir merkezinde dolaşırken ikide bir koskoca "Casino" tabelasının gözünüze battığını, Rum kesiminde ve Siyonist işgalcilerin kontrolündeki bölgelerde kumar oynama fırsatı bulamayanların Girne'ye akın ettiklerini bundan önceki yazımızda vurgulamıştık.
Camilerde bile Kur'an-ı Kerim öğretilmesine karşı çıkarak Türkiye'deki namaz düşmanı medyaya malzeme çıkaran zihniyet bütün bu kumarhanelerin açılmasını teşvik eden, şarap fıçılarını boşaltmakla yetinmeyip yemeklerinin üstüne döktüğü soslara bile şarap katan kumarcı ve şarapçı zihniyettir. Böyle bir zihniyetin yetiştirdiği nesil İslâm beldelerine gerçek kimliğini veren değerlere ve kutsallara sahip çıkabilecek midir?
Eski başkan Denktaş'ın boynunda haç taşıyan bir genç kıza "niye ay yıldız takmıyorsun, sen Müslüman değil misin?" diye sormasından, onun da "galiba Müslümanım" cevabı vermesinden hareketle Kıbrıs'taki genç kızların boyunlarına haç takmayı moda edinmeleri tartışılmıştı. Ben de basit ama yozlaşma hakkında biraz fikir veren ve başımdan geçen bir hadiseyi anlatayım. Şehir merkezinde adres sorma vesilesiyle bir şahısla tanıştım. Adını sorduğumda "Aleksandro" cevabı verdi. Adam gayet iyi Türkçe konuştuğundan, biraz da tahmine dayalı olarak verdiği cevabı önce hatalı anladım ve tekit için: "Ali İhsan mı?" diye sordum. "Hayır, Aleksandro" diye bu kez biraz da bağırarak cevap verdi. Ben de "her halde adam Rum'dur, bizim adını Ali İhsan diye anlamamızdan ve kendisiyle ilgilenmemizden hoşlanmamıştır" diye düşünerek adamı kendi haline bırakıp yoluma devam ettim. Az sonra hemen yakındaki taksi durağından bir taksiye bindikten sonra şoföre, o adamdan söz ederek tanıyıp tanımadığını sordum. Tanıdığını öğrenince; "Adam galiba Rum, burada Rumlar da gelip çalışıyor mu?" diye sordum. Şoför: "Hayır o Rum değil, gerçek adı da farklı ama kendini bu isimle tanıtıyor ve herkes onu o isimle tanıyor" cevabı verdi. Kısacası yetişen nesil sadece boyunlarına haç takmakla kalmıyor. Kimlikteki yozlaşma Rum isimlerini benimsemeye doğru gidiyor.
Kumara "evet", Kur'an'a "hayır" diyen zihniyetin yetiştirdiği ve yönlendirdiği neslin böyle bir yozlaşmaya yatkın olması da biraz doğaldır. İşte bu zihniyetin yönlendirdiği kafa yapısına sahip olanlar Türkiye'yi burada işgalci olarak görürken Rum yönetiminin lideri Papadopulos'tan "başkanımız" diye söz edebiliyorlar. Bir yandan Kıbrıs meselesi üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışırken diğer yandan insanlara kimliklerini kazandıran değerlere karşı savaş açanların bu gerçekleri görmeleri kolay değildir. Ama siz her ne kadar gerçeklere gözlerinizi kapatsanız da sonuç değişmiyor.
Vakit
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.