Filistinli esirin annesine vasiyeti

Tam on dört yıl boyunca oğlu Kudüslü esir Yasir Teysir Muhammed Davdu'u görememiş, acılı anne, oğlunu parmaklıklar ardında gördüğünde duygularını bakın nasıl ifade etti...




Tam on dört yıl boyunca oğlunu görememiş elini yüzüne sürememiş oğluna sarılamamış bir annenin bu kadar yıldan sonra oğlunu görmeye giderken yaşadığı duyguları anlatmak kolay bir şey değil. Anne arada demir parmaklıklar olmadan oğluyla kucaklaştığında şöyle tarif ediyordu duygularını:







“ sanki boğuluyordum, nefes alamıyordum”







İsrail makamlarının verdiği izinle eşiyle birlikte Küduslu esir Yasir Teysir Muhammed Davud’la görüşen anne duygularını işte böyle dile getiriyordu.Uluslararası Küdus Enstitüsü’nün raporuna göre ilk ve tek ziyaret bundan tam üç yıl önceydi. Oysa Yasir (38) on yedi yıldır cezaevindeydi. Bakın acılı anne ne diyor : “İşgal gerçekten çok zalim. Topraklarımıza el koyuyorlar. Çocuklarımızı tutukluyorlar. Çocuklarımızı ancak demir pamaklıklar ardından görmemize izin veriyorlar”Acılı anne esir oğluyla ilk buluşmasını ise şöyle anlatıyor: “Onu ilk gördüğümde boğulacak gibi oldum, nefes alamıyordum sanki, 14 yıl sonra ilk defa oğluma dokunuyordum ona sarılıyordum, annelik duygularım bile siyonist işgalciler tarafından denetleniyordu”Esir Yasir’in çilesi 1991’de Yafa kentinde sokakta bir yahudiyi yaralamak suçlamasıyla başlamış. El Meskubiye hapishanesine nakledilen Yasir burada tam 58 gün boyunca çeşitli işkencelerden geçmiş, öyle ki kafası yarılmış, gözleri şişmiş.Bir müddet gözetim altında tutulan Yasir’e işgal makamları tarafından bir çok suçlama yöneltilmiş. Bu suçlamalar arasında “siyasi faaliyet yürütmek”, “adam yaralamak”, “İsrail askeri ve sivil araçlarına taş fırlatmak” fiilerinden 62 yıl ceza almış. Yasir 17 yıldır cezaevinde...







İNANCINI HİÇ KAYBETMEDİ







Zorlu cezaevi koşulları ve gardiyanların gaddarlığı Yasir’in inancından ve kendisine olan güveninden bir şey eksiltmemiş. Er-Remle Cezaevi'nde bulunduğu ikinci yılda gardiyanlardan biri esirlere şantaj yapmaya kalkınca Yasir ve esir arkadaşı Ahmed Şükrü adamın kafasına demir çubukla vurmuş ve gardiyanın kafası yarılmış. Bunun üzerine işgal makamları Yasir’in mahkumiyetine iki yıl daha ilave etmişler. Yeraltında bulunan tek kişilik bir hücrede sekiz ay yatırmışlar.Birkaç ay sonra ailesi onu ziyarete gider. Ancak Yasir onları görmek istemez. Amacı içinde bulunduğu acıklı durumdan ailesinin şok geçirmesini istememesidir. Annesi bu ziyaret girişimini şöyle anlatıyor: “Yasir’in yalnız başına tutulduğu yere doğru gittiğimde arkadaşı Ahmed Şükrü’nün demirden büyük bir kafesin içinde olduğunu gördüm. Ona Yasir’i sorduğumda gördüğü işkence ve yaşadığı yalnızlığın etkisiyle cevap veremedi. Sonra merdivenlerden yerin altına Yasir’in tek başına tutulduğu hücreye indim. Kocaman kilitler gördüm; ancak Yasir benle görüşmek istemedi. Tabi sonradan bana anlattığına göre kanalizasyon borusunun yanında yatıyormuş. Tuvalet de hücrenin içindeymiş. Etrafta fareler cirit atıyormuş. Yasir yemeğini ancak hücrenin penceresinde yiyebiliyormuş”







ESİRİN VASİYETİ







Esir Yasir’in hayatı sıradan bir esaret hikayesi değil. Umut ve hayat dolu bir hayatı vardı Yasir’in. Tutuklandığında 21 yaşına henüz girmiş genç bir delikanlıydı. Ramallah’ta öğretmen okulunun ikinci sınıfında okuyordu. Anne baba ve altı kardeşten oluşan geniş bir ailesi vardı.Şimdi ise aile sıcaklığından ve şefkatinden mahrum bir şekilde İsrail zindanlarında yaşıyor. Bu umut ve hayat dolu insan hücrenin rutubetinden dolayı kol ve bacak eklem hastalıklarından rahatsız.Aradan üç yıl geçmesine rağmen Yasir’in annesi oğluyla yaptığı bu tek görüşmeyi tüm detaylarıyla hatırlıyor: “Tarifi mümkün olmayan anlar yaşadım. Oğlumu sadece beş dakika görmeme izin verdiler. Ağlamaya başladım ancak oğlum ağlamamamı istedi”Sözlerini “Üç yıldır oğlumu görmüyorum, ölmeden önce Yüce Allah’a onu tekrar görmem için dua ediyorum” diye sürdüren acılı anne oğlunun kendisine; “Küdusu tekrar geri alıncaya kadar ağlama anne!” vasiyetinde bulunduğunu söylüyor.







ÇİFTE ACI







Küduslu esirlerin çektiği acılar Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki Filistinli kardeşlerinin çektiği acılardan iki kat daha fazla. Zira İsrail Küduslu esirleri İsrail vatandaşları oldukları gerekçesiyle her türlü esir değiş tokuş anlaşmalarından uzak tutuyor. Yine aynı gerekçeyle Filistin Ulusal Yönetimiyle yapılan tutuklu salıverme anlaşmalarında da bu esirler yer almıyor. Buna rağmen İsrail adi suçlulara verilen haklardan da bu esirleri mahrum bırakıyor.Filistinli esirlerle ilgili yaptığı araştırmalarla tanınan eski esir Abdunnasır Feravne Küduslu esirlerin sayısının dört yüzden fazla olduğu ve bu esirlerin işgalcilere ait farklı hapishanelerde tutulduğunu, bazılarınınsa 1948 işgali esirleriyle birlikte tutularak Küduslu esirlerin diğer Filistinli esirlerden ayrı tutmak istendiğini vurguluyor.Feravne, Küduslu esirler arasında beş kadın ve on çocuk esirin yanı sıra son derece hayati tehlike taşıyan hastalıklarla boğuşan esirlerin de bulunduğunu toplamda on bin kadar Filistinli esirin olduğunu söylüyor.
haber kaynağı;timetürk

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.