TÜRKİYE AYAKTA !

Türkiyeli Müslümanlar Başörtüsü hakkında Anayasa Mahkemsinin verdiği kararı protesto için hemen hemen tüm illerde protesto gösterileri düzenliyor...

STK.larının öncülüğünde düzenlenen protestoların artarak devam etmesi beklenmektedir...



Bu süreçin darbe süreci olduğunun hatırlatılıdığı ve sık sık "BAŞÖRTÜSÜ ALLAHIN EMRİDİR" sloganlarının atıldığı gösterilerde Müslümanların haklarının savunulacağı ve kesinlikle Başörtüsü dahil hiç bir hakkımızın gaspına müsade edilmeyeceği de yayınlanan bildirilerde bazılarına hatırlatılıyor....




İŞTE O GÖSTERİLER..

İZMİR


Özgür-Der İzmir şubesi bugün Konak meydanında Anayasa Mahkemesinin Başörtüsü kararını yapılan bir basın açıklaması ile protesto etti. Eylemde grup adına basın açıklamasına Özlem Öz okudu.


Basın Açıklamasının Tam Metni:
Anayasa Mahkemesi Kararı Halkın Değerlerine Karşı Hukuksuz Bir Kalkışmadır!
Anayasa Mahkemesi, Türkiye askeri vesayet rejimine ait bir darbe kurumudur. Dün Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda hukuka meydan okuyan 367 saçmalığından sonra, bugün de TBMM'de 411 milletvekilinin oylarıyla kabul edilen 10. ve 42. madde değişikliklerinin iptaline imza atmıştır. Halkın %80'e yakınının desteğini arkasında tutan 411 milletvekilinin başörtüsü yasağını kaldırmak üzere gerçekleştirdiği 10. ve 42. maddelerle ilgili düzenlemeleri iptal eden 28 Şubat darbe düzeninde brifinglendirilmiş Anayasa Mahkemesi, adeta 28 Şubat post-modern askeri darbesi ile açığa çıkan İslam'a ve halkın istemlerine karşı tutumu, darbeci vesayet düzenini kalıcı kılmak üzere bir kez daha gündemleştirmiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararıyla Türkiye'nin hukuk devleti değil, tipik bir asker-sivil oligarşik diktatörlük rejimi olduğunu sergilemiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin kararı ne hukukla ne de adaletle irtibatlandırılabilir. Bu karar İstiklal Mahkemeleri'nde olduğu gibi tamamen keyfi ve dayatmacı bir anlayışın dışa vurumudur. Bu karar, kemalistlerin toplumu yukarıdan aşağıya modernist bir azılığın arzusuna göre dayatmayla, zorla veya darbe sopasıyla değiştirmeyi amaçlayan bir toplumsal mühendislik örneğidir. İslam inancını düşman belleyen, hukuku resmi ideolojiye kurban eden bir yargı kararı meşru da olamaz makul de. Hiç kimse bizden fıtratı, hukuku ve İslami değerleri ezip geçen bir mahkeme kararına saygı duymamızı beklememelidir.
Halkın yoğun taleplerini ve beklentisini kısmen karşılamak amacıyla yapılan ve inanç özgürlüğüne çok sınırlı bir kapı aralayan 10. ve 42. madde değişiklikleri, Türkiye'deki derin ve köklü sorunların çözümünde bir ciddi bir açılımı ifade etmiyordu. Ama halkın taleplerini çok sınırlı bir biçimde de olsa dikkate alan bu kanuni düzenlemeye bile tahammül edemeyen Anayasa Mahkemesi, hakimiyeti kendinde menkul gören bir totalitarizmle, başörtüsü yasağını kısmen giderecek olan TBMM'den geçen düzenlemeleri de iptal ederek açıkça halkın iradesini hiçe saymıştır. Anayasa'da açıkça Anayasa değişiklikleriyle ilgili denetim yetkisinin şekil unsurlarıyla sınırlı olduğu belirtilmektedir. Ama Anayasa Mahkemesi, sınırlarını aşarak kendini yürütme ve yasama yerine koymuş ve hukuku, adaleti, akıl ve mantığı da iptal etmeye kalkışmıştır.
Bu karar, Türkiye'deki yargı sisteminin halkın iradesini tanımayacağını açıklayan faşizan bir yaklaşımdır. Ülkemiz halklarının ortak değerlerine yasak getiren, inancımızı, düşüncemizi ve kimliğimizi yasaklamaya çalışan sivil-asker bürokratik düzen, ülkede bir azınlık diktatoryası oluşturmaktadır. Bizler, inanç ve düşüncelerimizi dikkate almayan, dönüştürmeye ya da yasaklamaya çalışan sömürge rejimi gibi bir sistemin çemberinde yaşamak istemiyoruz. Hakkı, adaleti ve hukuku savunarak bu vesayetçi çemberi kırmamız gerekmektedir. Bundan sonra tartışılacak en önemli gündem maddesi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sivil yargı denetiminden muaf olması ve bir darbe kurumu olan Anayasa Mahkemesi'nin meşruiyeti olmalıdır.
Özgür-Der olarak silahlı darbe düzeninden sonra, cübbeli darbe düzenine karşı da mücadeleye devam edeceğimizi açıklıyor, adalet ve özgürlüğün meşru direnişlerimizle mayalanacağını ilan ediyoruz.
Özgür-Der İzmir Şubesi
TOKAT
Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği (TOKAD), Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararını protesto etti. Tokat’ta yapılan başörtüsü eyleminde yasakçılara karşı Müslümanca mücadele çağrısı yapıldı

Eylemde okunan basın açıklamasında darbe heveslisi egemen zümrenin toplumu kaosa sürüklediği ifade edilerek karar kınandı. Açıklamada "Allah'ın ayetlerine karşı, ellerindeki güce güvenerek istikbara kapılanlar, inkâra şartlananlar; yarın halkımıza, Din günü Rabb'imize verecekleri hesabı unutuyorlar mı? Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar göstermektedir ki; başörtüsü yasağının hiçbir hukuki tarafı yoktur. Bugüne kadar halkın talep ve beklentilerine yönelik verilen muhtıralar etkisini devam ettirmektedir… Firavun zihniyetli egemenler, kendi çıkarlarını korumak için halka zulmetmekten başka bir yol bilmiyor. Baskı ve yasakları hukukiymiş gibi göstererek, her türlü hakkı ihlal ediyor. Bu ifsad edici sisteme karşı Peygamberlerin örnekliği ışığında mücadele etmeden geçen her gün hayatımız biraz daha kararacaktır! O halde tevhid ve adaletin hüküm sürdüğü bir gelecek için yasaklara karşı Müslümanca mücadele etmeliyiz," ifadeleri kullanıldı.
Kalabalık bir grup tarafından desteklenen eylemde "Başörtüsü Allah'ın emridir!," "Darbeci yargı hesap verecek!," "İnanca saygı, düşünceye özgürlük!," "Yaşasın başörtüsü mücadelemiz!" sloganları atıldı. Eylem tekbirlerle son buldu.
ÇORUM
Özgür-Der Çorum Şubesi'nde Başkanı Bülent Gökgöz tarafından okunan basın açıklamasında "Anayasa mahkemesinin vermiş olduğu bu kararla baskının, hukuksuzluğun, keyfiliğinin devam ettiği ve bu kararla bir kez daha İslami değerlerin hedef olduğunu açıkça ortaya koyulduğu" dile getirildi.


BURSA
"Darbeciler Yenilecek İslami Direniş Kazanacak!", "Cübbeli Darbe Düzenine Son!", "Kahrolsun Yargı Despotizmi!", "Başörtüye Özgürlük Direnişle Gelecek!", "Başörtüsü Onurumuz Koruyacağız!" sloganlarının atıldığı protestoda "İstiklal Mahkemesi Ruhu Anayasa Mahkemesi'nde Yaşıyor", "Anayasa Mahkemesi'nin Asli Üyeleri: Kılıç Ali, Kel, Ali, Necib Ali", "Anayasa Mahkemesi Oligarşinin Sesi!", "İşte Hukuk İşte Adalet: 11 > 411 ?!" Size Hukuku Direne Direne Öğreteceğiz" yazılı dövizler taşıdı.

Aziz Avar'ın okuduğu basın açıklamasının bitmesiyle tekbirler eşliğinde dağıldılar



ANAYASA MAHKEMESİ ÖNÜ




BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:
Anayasa Mahkemesinin son kararı daha önceki kimi kararları gibi, yetkisini aşan, kendi anayasalarına da aykırı, hukuk dışı, keyfi ve ideolojik bir karardır. İnsan hak ve özgürlüklerini yok etme sonucu doğuran bu kararla, halkımızın İslami kimlik ve değerleri yeni bir baskının altına sokulmuştur.
Eğitim özgürlüğünü kısmen genişleten Anayasa değişikliklerini yetkisini aşarak iptal etmek suretiyle başörtülü kızlarımızın üniversite eğitimi almalarını engelleme amacı güden bu karar, hukuk, adalet ve insan hakları zaviyesinden utandırıcıdır. "Cübbeli Darbe" olarak nitelendirilmeyi hak eden bu tür ideolojik ve hukuk dışı kararlar, "Yargı Despotizmi"nin ve tuzun koktuğunun göstergeleridir.
Şurası iyi bilinmelidir ki, hiçbir sistem adaletsizlik ve zulümle ayakta kalamaz.
Başörtüsü Allah'ın ayeti, Kur'an'ın emridir. Allah'ın emrini kaldırmaya gücü yetecek hiçbir otorite yoktur. Ne pahasına olursa olsun başörtümüze, İslami kimlik ve değerlerimize bağlılığımızı, Kur'an'ı hayatımıza hakim kılma mücadelemizi sürdüreceğiz. Tağutları reddetmek imani sorumluğumuzdur.
Hiçbir güç, hiçbir mahkeme kararı, biz Müslümaları, İslamı hayatımıza hakim kılmak konusundaki kulluk sorumluluğumuzu yerine getirme çabamızdan alıkoyamaz ve buna asla güç yetiremez.
Halkımızın İslami değerlerine baskı anlamına gelen bu ideolojik karara destek veren üyeleri, adına karar verdiklerini iddia ettikleri Müslüman halkımızın değerlerine karşı çıkarak saygısızlık yaptıkları ve kendilerini de bağlaması gereken insan hakları hukukuna aykırı davrandıkları için kınıyor, halk, hak ve özgürlüklere aykırı bu tutumlarından dolayı istifa etmeye çağırıyoruz.
Ancak daha önceki örnekler, bu tip ideolojik zihniyetli ve halkın İslami değerleriyle kavgalı kadroların, asgari tutarlık adına istifa etmeleri gerekse de bunu asla yapmadıklarını, halka rağmen var olmayı sürdürdüklerini göstermiştir. Hatta varlık sebepleri olan anayasanın cebren yürürlükten kaldırıldığı darbe süreçlerinde bile, halkın iradesinin yanında yer alıp istifa etmeyi bırakın, darbecileri tebrik edenler arasında yer alıp, anayasasız ülkenin anayasa mahkemesi ünvanıyla maaşlarını almayı sürdürmüşlerdir. Bu sebeple, hukukun ve Halkın değerlerinin karşıtı ideolojik bir karara imza atan üyelerin istifa etmeyeceklerini biliyoruz.
Bundan dolayı, bu hukuksuz karara onay vermeyip, insan haklarının tarafında yer alan iki üyeyi, erdemli bir tavır daha sergileyerek, böylesine ideolojik tarafgirlikle malül üyelerin çoğunlukta olduğu bir mahkemede görev yapmaktansa halkın yanında yer almayı tercih ederek istifa etmeye çağırıyoruz.
İLKAV (İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı)
kaynak:HAKSÖZ HABER.NET

2 yorum:

  1. benim kız kardeşimde başörtüsü mağdurlarından kısa vadede gösteri yapılması normal uzun vadede müslümanlar olarak talebe okutulmasına dinine milletine vatanına bağlı talebe yetiştirilmesine öncelik vermeliyiz kimimiz manen kimimiz maddeten kimimiz dua ile kimimiz koşturarak kimimiz fiili dua ederek kimimiz kavlen kimimiz kalben dua etmeliyiz bunun dışında kalmamalıyız şimdi müslüman zenginlerin bir kısmı araba ev gayrimenkul tarla arazi arsa alıyor ama talebe hizmeti olunca sırtını dönüyor kurtuluşumuz tüm müslüman zenginlerimizin varlıklarını talebe hizmetinde kullanmalarıyla mümkündür

    YanıtlaSil
  2. Yıllardır sürüp gelen bu başörtüsü meselesi, savunanında karşı olanında işine geliyor. Olanlar benim saf düşünceli vatandaşıma oluyor. Bunu 2002 kasım seçimlerinden sonra daha da net bir şekilde anlamış olduk.Birileri çıktı başörtüsü namus borcumuz dedi, ama başka birileri öncelikli meselemiz değil dedi. Başörtüsüne karşı olanlarda aman ha yoksa rejim tehlikeye girer laiklik elden gider edebiyatı yaptılar.Aslında herhalukardada zararını inananlar çekiyor. Diyarbakırda oturan birkişi inatla ben istanbula denizden gidecem derse mümkün olmaz.Ya karadan veya havadan gitmen lazım. Diğer bir kişide olmaz sen denizden gidersen rejim yıkılır, laiklik yara alır. bunlar nasılki mantıksız ve anlamsız. Başörtüsünü bu şekilde gündeme getirenlerle ona karşı olanların davranışlarıda o denli yanlış ve anlamsız.Eğer gerçekten bu konuyu çözmek isteyenler varsa bunun şekli defalarca anlatıldı. Önce samimi olmak lazım. Karşı olanlarda eğer rejim ve laiklik benim bacımın başörtüsüyle yara alacaksa durum çok vahim demek böyle bir rejimin benim halkıma hak ve adaleti sağlaması mümkün olacak gibi görünmüyor. Laiklik din ve vicdan hurriyetinin teminatı değilmi. İsteyen istediği gibi inanmaya hakkı yokmu. Buna kim nasıl ve ne şekilde karar verecek. Benim ülkem parselleniyor. Halkımın büyük çoğunluğu bankalara ipotekli. Borcu olmayan kalmamış durumda siz hala iktidarıyla ve muhalefetiyle freni patlamış kamyon gibi yalpalayıp duruyorsunuz. Eğer bu halkı gerçekten seviyorsanız gölge etmeyin yeter.

    YanıtlaSil

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.