İYFO’YA DİKKAT ETTİNİZ Mİ (1)

Nevzat Laleli
Güncel yazılar serisi nlaleli@mynet.com
Uluslar arası Gençlik Formu (İYFO) adıyla bir genlik organizasyonunu 2. toplantısını geçtiğimiz hafta (13-14.Ağustos.2008) Türkiye’de, İstanbul’da yaptı. Bu büyük organizasyonun motoru durumundaki Uluslar arası Müslüman gençler, bu toplantıda Ülkeler arasında “Kültürel işbirliği” konularında çalışmalar yaptı. “Eğitim-Kültür, Siyaset, medya, Bilim-Teknoloji ve insan hakları” konularında çalışmalar yapan forum bu konuları kurduğu üç ayrı komisyonlarda inceledi kararlar aldı.
Yaklaşık 60 ülkeyi temsilen toplantıya katılan 110 gencin yanı sıra ülkemizden de Saadet Partisi genel başkanı Recai Kutan, Genel başkan yardımcıları bazı GİK üyeleri, ESAM Genel Başkanı Prof. Dr. Arif Ersoy ve arkadaşları, Anadolu Gençlik derneği Genel başkanı İlyas Tongüç ve arkadaşları ile Uluslar arası gençlik Forumu (İYFO) genel başkanı Hasan Bitmez ve arkadaşları katıldılar. Toplantıda Kuveyt Müslüman kardeşler derneği Genel başkanı Mustafa Tahan, Mekke Ümmül Kur’a Üniversitesi e. Öğretim görevlisi ve tefsir alimi Prof. Dr. Muhammed Ali Sabuni de bulundular.
IYFO TOPLANTISININ ÖNEMİ
Kabbala’da kendilerinin dünya milletlerinin efendisi olduklarına inanan Siyonistlerin, ABD’yi kullanarak, adına Globalizm veya Küreselleşme denilen tek kutuplu bir dünya kurmaya çalışmaları ile Orta Doğu başta olmak üzere bütün dünyayı kan ve gözyaşına boğarken, buna karşı yüz yıllarca Osmanlı idaresinde kalmış ülkelerin insanları bir kurtuluş yolu aramaktaydılar. Uydurma bahanelerle Irak’ın işgal edilmesi, Ürdün’ün üzerine yürünmesi, Filistin’in hazmedilerek yok edilmesi, Afganistan işgali gibi kan ve gözyaşını hep İslam coğrafyasında meydana gelmesi İslam ülkelerinde bulunan ve geleceğin “mutlu dünyasını kurmaya” çalışan gençleri İYFO yani Uluslar arası Gençlik formunda bir araya gelerek gelecekleri için çalışmalar yapmalarıdır.
Diğer bir ifade ile baskı ile ve metazori bir şekilde değiştirilmek istenen İslam coğrafyası gençleri, “durun bakalım bu toprakların da sahibi var” demek için bir araya gelmiş bulunmaktadırlar. IYFO toplantısının önemi, Irkı Emperyalizmin kan ve göz yaşı ile sağlamak istediği diktatoryasına baş kaldırmak ve adil ve mutlu bir dünyayı kurmak gayesi taşımaktadır.
Nitekim toplantının birinci oturumunda, “Siyonizm’in siyasi ve ekonomik yollarla dünyayı nasıl köleleştirdiği ve sömürdüğü işlenerek BM, AB, IMF, OECD ve Dünya bankası ile benzeri kuruluşların bu gayeye nasıl hizmet ettikleri örnekleri ile anlatıldı. İkinci oturumda ise konuşmacılar sundukları tebliğlerinde küresel sömürüye karşı alınacak tedbirler, sömürü mekanizması ve uluslararası kurumlar tanıtılarak meydana getirilebilecek uluslararası kurumlar üzerinde duruldu. Üçüncü oturumunda ise; İslam ülkeleri arasında acilen gençlik örgütleri kurulması, bu örgütlerin koordineli çalışması, İslam ülkelerinin kendi siyasi, ekonomik ve askeri birlikteliklerini oluşturmasının gerekleri ve şartları üzerinde duruldu.
TOPLANTININ KONUŞMACILARI
İYFO toplantısını bir açılış konuşmasıyla başlatan Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, hoş geldiniz ve selamlama konuşmasından sonra toplantının önemini vurgulayarak; “Allah (C.C.) bütün Müslümanları kardeş olarak ilan etmiştir. Kur’an-ı Azimüşşan’da “Müminler ancak kardeştirler” buyurmuştur. Toplantıdaki şu güzel manzaraya bakınız. Değişik coğrafyalardan, rengi farklı, dili farklı insanlar önceden birbirlerini hiç tanımadan bir araya geliyorlar, öz kardeşler gibi kucaklaşıyorlar. İşte İslam budur, İslam kardeşliği budur” demiştir.
İslam topraklarındaki zulümlere de değine Kutan; “FİLİSTİN’DE, AFGANİSTAN’DA, IRAK’TA, ÇEÇENİSTAN’DA, KEŞMİR de ve birçok İslam ülkesinde zulüm var, kan ve gözyaşı var. Bu ülkelerdeki Müslümanlar, insanlık dışı vahşet ve katliamlarla karşı karşıyadırlar. İnsan, bu korkunç haksızlık, vahşet ve zulümlere karşı, daha ne kadar sessiz kalabilir mi? İnsanlık bu korkunç haksızlık, vahşet ve zulümler karşısında, daha ne kadar, “Ne yapayım, yapacağım bir şey yok ki” diyebilir mi? Eğer, vakit geçirmeden uyanıp, ayağa kalkıp, şahlanmaz ve her yeri sarsacak şekilde haykırmazsak, maazallah, bir gün o ateş seni de yakar. O dehşet, bir gün seni de bulur” demiştir.
İnsanlığı kasıp kavuran zulüm ateşinin nasıl söndürülmesi gerektiğine de işaret eden Kutan; “Bir ülkenin askeri güçle işgal edilmesi, hem büyük masrafları gerektirmektedir, hem de işgalci güçler için büyük riskler ve tehditler oluşturmaktadır. Onun için Batılılar, işgalciler, yeni bir uygulamayı başlattılar. Bu sefer o ülkeleri kültür emperyalizmi yoluyla işgal etmek. Bu yolla, o ülkenin milli ve manevi değerlerini kaybetmiş, Batı hayranı okumuşlarını kendilerine yardımcı, tabir caizse gönüllü askerleri yapmak yolunu kullanmaktadırlar.”
“ABD Başkanı Bush, 11 Eylül 2001 Dünya Ticaret Merkezi hadiselerinin terör hadiseleri olduğunu ve Müslümanlar tarafından gerçekleştirildiğini ileri sürerek, İslam’a ve Müslümanlara karşı bir haçlı savaşı başlattığını ilan etmiştir. İleri sürülen formül basittir: El-Kaide=terör=İslam”
“ABD tarafından başlatılan bu savaş alanı, Fas’tan Endonezya’ya kadar uzanıyordu ve adı önce “Büyük Ortadoğu Projesi”, daha sonra “Genişletilmiş Ortadoğu Projesi” olarak konuldu. Bu savaşın hedefi ise bölgede sınırların yeniden çizilmesi ve İslam inanç ve anlayışının değiştirilmesi yani, İslam dini değiştirilerek modernize edilmesi, İslami inanç ve kuralların batılılar tarafından yeniden belirlenmesi…”
MEVCUT DÜNYA DÜZENİ BARIŞ GETİREMEZ
Konuşmasında mevcut dünya düzeninin insanlığa barış ve mutluluk getiremeyeceğine işaret eden Kutan; “ II. Dünya savaşından sonra galip devletlerinin yönetiminde etkili olan ırkçı ve tekelci mihraklar tarafından kurulmuştur. Bu düzen haksız bir ideolojiye dayanmaktadır ve ideolojinin hak anlayışı yanlıştır. Bunlara göre; Kuvvetli olmak haklı olmanın nedenidir. Menfaat ve çıkarın hak sebebi olduğu iddia edilmektedir. İmtiyazlı olmak, çoğunluk sahibi olmak hak sebebi olarak sayılmakta ben çoğunluğum ve senin haklarını tahdit ederim, denmektedir”
“Müslümanlar, inandıkları ilkeler etrafında toplanarak hem ülkelerinde, hem de dünyada barış ve adaleti esas alan Yeni Adil Bir Dünyanın kurulmasına öncülük etmekle mükelleflerdir. Bugün burada bu mükellefiyetimizi yerine getirmek için toplanmış bulunmaktayız. Yeni Dünya düzeni ahlak ve maneviyatı esas alacaktır. Çatışma yerine diyalogu, çifte standardı değil adaleti, üstünlük yerine eşitliği, sömürü yerine işbirliği ve dayanışmayı, faşizm ve dayatma yerine, İnsan haklarını, özgürlükleri ve Demokrasiyi esas alacaktır” demiştir.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.