T a r a f s ı z D e ğ i l i z

[ANADOLU HABER] RE: {liberal-izmirliler.49579} Re: Peki ya savaş çıksaydı?

Muhterem Arkadaşlar,
Bu günlerde herkes bir şeyler söylüyor, sonra kendi söylediklerini doğru kabul ederek başkaları hakkında hükümler veriyor. Anlatılanları lütfen akıl süzgecinden geçirip, tahlil ediniz. Konunun vakıa ve haberlerini sıralayalım. 1. Çatışmalar 3.Ekim.2008 Cuma günü saat 12.00 de başlamış, 7 saat sürmüş ve 19.00 de bitmiş. 2. Hakkari'de Yatsı Namazı vakti 19.00 olduğuna göre; öğleden Yatsı'ya kadar süren bir çatışma olmuş. 3. Daha önce istihbarat geldiği için Karakola takviye güçler gönderildiğinden çatışma sırasında karakolda 200 asker varmış. Saldıran teröristlerin ise 400 kişi imiş. 4. Saldırıdan haberdar olan Başbakan, Ortaasya gezisini yarıda keserek Cumartesi günü öğle vakitlerinde Türkiye'ye dönmüş. 5. Genel Kurmay Başkanlığı Cumartesi günü Web sitesinde çatışma haberini ve bilgilerini vermiş. 6. 5.Ekim.2008 Pazar günü Genelkurmay 2. Başkanı akredite basına yaptığı açıklamada, çatışma ile ilgili değerlendirmelerde bulunmuş, 5 yıldır bulunduğu yerden kaldırılması için çalışma yapılan 5 karakolun tahsisat yokluğu sebebiyle kaldırılamadığını açıklamış.. 7. Hava Kuvvetleri Komutanının olaydan 30 saat haberi olmadığı basına yansıyınca, Genel Kurmay konuyu şu şekilde açıklamış: "Hava Kuvvetleri Komutan'ımızın Antalya'da bulunduğu sırada, 4 Ekim 2008 Cumartesi günü akşam saatlerine kadar olan sürede, Bayraktepe bölgesinde meydana gelen çatışma sonucunda verilen şehitler hakkında bir bilgisi olmamıştır. Gerçeğin böyle olmasına rağmen konunun teyit edilmeden Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratma amaçlı olarak kullanılması üzücü ve düşündürücüdür. Kamuoyuna saygı ile duyurulur." 8. Bölgede görev yapmış olan Emekli Albay Mithat Işık olayı şöyle değerlendirmiş: "Gündüz gözüyle karakol basılıyorsa artık çok şeyi konuşmamız lazım. Onlarca helikopterimiz var. Neden buraları özel birliklerle takviye edilmiyor. Bu birlikleri niçin yetiştiriyoruz? Takviyeli bir karakola saldıran yüzlerce terörist sadece 23 kişi zayiat vererek geri dönüyorsa daha ne diyelim. Gündüz saldırabilirler, ama gelenlerin çoğu ölmeliydi. O zaman anlardım. Bu bir pusu değildir. Bu bir baskındır. Savunulan bir karakolun gündüz gözüyle baskınıdır' Bütün bu bilgiler ışığında Hava Kuvvetleri Komutanının durumunu düşünelim: · Hava Kuvvetleri Komutanı, Ordumuzun en önemli gücünü emrinde bulunduran ve Komuta kademesinin en üst kısmında yer alan bir General. Hepimiz biliyoruz ki, Ordumuzun disiplin ve geleneklere dayalı bir idare şekli mevcut. Ne olursa olsun bu kaidelere riayet edilir. · Kendilerinin açıklamalarından da anlaşıldığına göre, Genel Kurmay Başkanından izin alarak dinlenmek üzere Karargahından ayrılmış ve Antalya'ya gitmişlerdir. Antalya'da golf oynaması veya başka bir meşguliyeti kimseyi ilgilendirmez. Yeter ki yaptığı iş askeri kimliğine aykırı bir durum doğurmasın.. İzin sırasında istediğini yapabilir. Golf oynama konusu magazinleştirilmektedir. Basket oynasa, yüzse de aynı tepki gelecek mi idi ? · Yine bildiğimize göre, Komutanların Emir Subayları, Özel Kalem yetkilileri tatilde iken de beraberlerinde bulunurlar. Ayrıca, bulundukları bölgenin en yüksek rütbeli komutanı ile bulundukların Kampın Komutanı, Kuvvet Komutanının her istek ve arzusu için hazır bekler. · Komutanın karargahtan ayrılması ile Hava Kuvvetlerinde görev aksaması diye de bir konu olamaz. Zira, kendileri dönünceye kadar Komutayı Kurmay Başkanı veya bir başka komutan zaten devralmış durumdadır. Kuvvet Komutanının yapması gereken bütün işlemleri vekil de gereğince yapabilir. Burada Hava Kuvvetleri Komutanının izinde olması sebebiyle gecikmiş veya yapılmamış bir hizmetten de bahseden yok. Ordunun, karakoldaki askerlerin veya bir başka birimin Komutanın yokluğu sebebiyle zarar görmüş olması da mümkün değil. Bir diğer husus, olayda bulunan zafiyetler doğrudan Hava Kuvvetleri Komutanını da ilgilendirmiyor. Hava gücünün geç intikali mevzubahis ise, o zaman o bölgenin sorumlu Komutanını bulmak gerekir. Durum bu iken; 1. Kuvvet Komutanının 30 saat boyunca Tv. seyretmemesi, gazete okumaması mümkün değil, 2. Bulunduğu mahaldeki askeri komutanların, emir subayının, özel kalemin, kendisine bütün Türkiye'yi ayağa kaldıran bu olayı haber vermemeleri mümkün değil, 3. Hv.K.K. görevini yerine getirmek üzere görevlendirilen Kurmay Başkanının veya bir başka komutanın Kuvvet Komutanını uyarmaması, hatta haberlerin alevlenmesi üzerine Komutana ulaşamamaları mümkün değil. 4. Hepsi olmadı, Genel Kurmay Başkanı ve 2. Başkanının Kuvvet Komutanını aramaması bence muhal. 5. Genel Kurmay'ın Kuvvet Komutanını koruyacağı zannı ile yayınladığı açıklama da bütün bu saydıklarımızın olduğunu, bizim muhal kabul ettiğimiz hususun gerçek olduğunu ayan beyan ortaya koymaktadır: TC. HAVA KUVVETLERİ KOMUTANI bütün ülkeyi ayağa kaldıran, onlarca şehit verilen olaydan 30 saat içinde haberdar olmamıştır. Burada şimdi Genel Kurmaya bir başka görev düşmektedir. · Komutanı bu çok önemli olaydan haberdar etmeyen Antalya bölgesinin en yüksek rütbeli komutanı, Emir Subayı, Özel kalem hizmetlileri, Hv.K.K. Vekili, Karargah sorumluları sorgulanmalı ve cezalandırılmalıdır. · Genel Kurmay veya Hv.K.K. bunu yapmaz ise; Komutanın haberdar edilmemesinden Genel Kurmay Başkanı ve Hv.K.K. kendisi sorumludur. · Bu sorumluluğu kaldırabilecek çok önemli sebepler olabilir. Bu sebepler dolayısıyla Genel Kurmay ve Kuvvet Komutanı ilgili ve görevlilere " Komutanı ne olursa olsun rahatsız etmeyin" emrini vermişlerdir. Komutan da bu süre içinde Tv.-Gazete-Cep Telefonu dahil bütün iletişim vasıtaları ile ilişkisini kesmiş, beraberinde bulunduğunu sandığımız (Hiçbir haberde bu ayrıntı verilmedi) eşi ve aile efradı ile baş başa kalmıştır. Bu durumda ailesi de bütün Dünya ile ilişkilerini kesmiş olmalıdırlar. Bunlar zor olduğuna göre; Bu durumun meydana gelmesi için çok önemli başka sebeplerin mevcudiyeti ise şarttır: 1. Orgeneral, çok şiddetli bir rahatsızlık geçirmektedir ki, rahatsızlığın verdiği sıkıntı ve azap başka konuları düşünmesine ve ilgilenmesine engeldir. 2. Komutan, Yurt içinde büyük bir tıbbi müdahale (ameliyat gibi) geçirdiğinden, olay saatleri kendisinin koma/yoğun bakım halindeki durumuna rastlamıştır ki kendisi ile görüşülememiştir. (Golf haberi bunu kamufle için düzenlenmiştir) 3. Veya Komutan Antalya'da değil, ne sebeple olursa olsun başka bir ülkededir. Olayı duymuş olsa bile gelme şansı yoktur. Bir diğer husus bulunduğu ülkede kendisine ulaşılamamaktadır. Antalya'da bulunduğu zannını vermek için Golf haberi servis edilmiştir. 4. Genel Kurmay açıklaması da sebebini belirtmeden kendisinin olaydan haberdar olamadığını bildirmektedir. Yani "olayı duysa idi gereken şekilde davranırdı, ama ne yazık ki olayı duymamıştır" denilmektedir. Fakat en güzeli Genel Kurmayın Sayın Komutanın niçin 30 saat içinde olayı duyamadığının sebebini de şeffaflık ilkesine uyarak açıklamasıdır. Genel Kurmay Başkanlığının artık Dünyada ve Ülkemizde hiçbir şeyin gizli kalamayacağını hesap ederek, başkaları açıklamadan Komutanın durumunu (Sağlık olsa bile) açıklaması gerekir diye düşünüyorum. Eğer makul sebeplerle Komutan olayı duymamış ise (ki bence böyledir) basının artık Komutanın yakasını bırakması zaruridir, zira Ordumuz yıpranıyor.. Muzaffer Deligöz Gazeteci-Yazar www.muzafferdeligoz.com ________________________________________________ 2008/10/9 Siyah Onur <cezmmirackul@gmail.com> Skandal üstüne skandal... Genelkurmay, golfcü Paşa Babaoğlu'nun, herkesin kitlendiği saldırıdan 30 saat sonra haberdar olduğunu açıkladı. Herkes şoke oldu. Peki ya savaş çıksaydı? Ahmet Memiş / TIMETURK

Genelkurmay'ın, Aktütün karakoluna düzenlenen ve 17 askerin şehit olduğu baskın sırasında Antalya'da golf oynadığı için tepkileri üstüne çeken Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Babaoğlu'nun, düzenlenen saldırıdan tam 30 saat sonra haberdar olduğunu açıklaması herkesi şoke etti.

Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı'yla birlikte Türk Ordusu'nu oluşturan Hava Kuvvetleri'nin başında bulunan bir komutanın, Türkiye'yi sarsan ve 17 askerimizin şehit olduğu saldırıdan tam 30 saat sonra haberinin olması skandal olarak değerlendirildi. Komutanın saldırıdan tam 30 saat sonra haberdar olduğunun açıklanması, akıllara 'Ya savaş çıksaydı ne zaman haberi olacaktı?' sorusunu getirdi.

AÇIKLAMADAKİ ŞOK İFADE…

Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinden yapılan açıklamada, Orgeneral Babaoğlu'nun 4 Ekim Cumartesi akşamına kadar, çatışmada verilen şehitler hakkında bir bilgisinin olmadığı belirtilmiş ve aynen şu ifadelere yer verilmişti;

"Son günlerde Hava Kuvvetleri Komutanı Hava Orgeneral Aydoğan Babaoğlu ile ilgili olarak bazı basın yayın organlarında haberler yer almaktadır. Hava Kuvvetleri Komutanımızın Antalya'da bulunduğu sırada, 4 Ekim 2008 Cumartesi günü akşam saatlerine kadar olan sürede, Bayraktepe bölgesinde meydana gelen çatışma sonucunda verilen şehitler hakkında bir bilgisi olmamıştır."



--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
*Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---


0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.