http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=748242 | ||
Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu yıl ilk defa okutacağı 12. sınıf 'Din Kültürü' dersi kitabında, Atatürk'ün 'gençlere çarpıtılarak öğretileceği'ne ilişkin bir haber okudum. | ||
Haberin başlığı ve girişini gördükten sonra, 'acaba gençlere Atatürk nasıl bir 'çarpık bakış'la tanıtılıyormuş, diye de merak ettim. Haber, Eğitim İş İstanbul 1. Şube Özlük Hukuk Sekreteri ve Din Kültürü dersi öğretmeni Cemil Kılıç'ın hazırladığı '2008-2009 Eğitim Öğretim Yılında Okutulacak Din Kültürü Ders Kitapları Raporu'na dayanılarak yazılmış. Raporda, 12. sınıf kitabında 'Atatürk ve Din Öğretimi' başlıklı bir üniteye de yer verildiği, bu ünitede Atatürk'ün 'Kur'an tefsiri ve tercümesi yaptırdığı, hadis kitaplarını tercüme ettirdiği, bu kitapları ücretsiz dağıttırdığı, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kurdurduğu' gibi bilgiler aktarılmış. Bunları okuduktan sonra, 'eee, ne var bunda?' diye düşünüyorsunuz. 'Din Kültürü kitabında elbette Atatürk'ün Din ve özelde İslamiyete ilişkin görüşleri yer alacaktı. Din Kültürü ders kitabında herhalde Atatürk'ün, 'İstikbal göklerdedir' ya da 'Ben sporcunun zeki, çevik, aynı zamanda ahlaklısını severim' sözlerine atıfta bulunulacak değildi ya! 'Acaba haberi yazan muhabir, başka bir şey mi demek istiyor?' diyerek okumaya devam ediyorsunuz. Evet, başka bir şey demek istiyor. Zira, muhabir, Din Kültürü kitabında Atatürk'ün 'dindar' bir kimlikle sunulmasından pek hoşlanmamış görünüyor. Şöyle diyor haberinde: 'Konu kapsamında Atatürk'ün İslamiyet hakkında kimi sözlerine yer verilirken, adeta 'dindar Atatürk' portresi çizilmeye çalışılıyor.' Yahu, Atatürk'ün 'dindar' olmasının ne sakıncası var, diye şaşkınlıkla haberi okumaya devam ettiğinizde, şu cümleyle karşılaşıyorsunuz: 'Oluşturulmak istenen bu portreye karşın, Atatürk'ün dindar bir kimliğe sahip olmadığı bütün çevrelerce biliniyor.' Allah Allah! İçinizden derin bir 'Lahavle' çekerek düşünmeye başlıyorsunuz. Atatürk'ün 'dindar bir kimliğe sahip olmadığı'nı bilen 'bütün çevreler' kimler acaba? Ayrıca Atatürk'ün 'dindar bir kimliğe' sahip olmadığının, altının çizilerek vurgulanmasından maksat nedir? Muhabir, 'Din Kültürü' ders kitabında sanki, Atatürk'ün 'dindar' olduğunun değil de, 'dindar' olmadığının vurgulanması gerekiyormuş gibi yazıyor haberini... Hayretler içinde, 'bu kadarı da fazla!' demeye yeltenirken, haberde şu satırları okuyorsunuz: 'Aynı konuya ait bir başka bölümde ise 'Atatürk'ün Okulda Din Öğretimine Verdiği Önem' başlığı altında, ulu önderin 1920'lerde dönemin koşulları gereği söylediği sözlere vurgu yapılırken; adeta zorunlu din dersine yönelik itirazlara Atatürk üzerinden yanıt verilmeye çalışılıyor. Gençlere Atatürk 'Bence bir defa her Müslüman İslami hükümleri bilmeye mecburdur. O halde okullarımızda zaten İslami hükümleri öğreteceğiz. Hepimiz eşitiz ve dinimizin hükümlerini eşit olarak öğrenmeye mecburuz. Her kişi dinini, din işlerini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da okuldur' sözleriyle tanıtılıyor. Atatürk'ün söylediği kimi sözler bu yolla istismar edilirken 'dindar, hatta dinci' Atatürk inşa ediliyor.' Elinizi vicdanınıza koyarak söyleyiniz: Atatürk'ün kısaca 'her Müslüman dinini bilmelidir' biçiminde özetlenebilecek sözlerine 'dinci'lik atfetmek, başta Atatürk'e ve elbette öyle düşünen herkese hakaret etmek demek değil midir? Dahası, habere tipik bir laikçi ham sofu mantığı hakimdir: Atatürk'ün, işlerine gelmeyen bazı sözlerini 'dönemin koşulları gereği' söylemiş kabul ederek örtük bir biçimde geçersizleştirmek! Lütfen söyleyiniz: 'her kişi din işlerini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır: Orası da okuldur' sözlerini, 'dönemin koşulları gereği' söylenmiş kabul etmek sözkonusu olabilir mi? Kemalist gazete, bunları 'dönemin koşulları gereği' söylenmiş sayıyorsa eğer, bunun, Atatürk'ü, 'dini siyasete alet eden bir kimlik' olarak sunmak anlamına geldiğinin farkında değil midir? Herhalde değil! |
--
Tarihine sahip çıkmayanların,istikballeri olmaz.
اللهم صلي وسلم وبارك عليك يا حبيبي ياشفيعي يا قرة عيني يا محمد
Yavuz Sultan Selim Diyor ki:
Bu seferlerimiz, bu sıkıntılarımız ve bu perişanlıklarımız, hep gönülleri birleştirmek, İslam Birliğini tesis etmek içindir.
Mülk Allah'ındır. Kim Allah'ın yardımı olmadan istediğini elde etmede zafere ulaştığını söylerse, Allah onu kahreder ve aşağı derecelere indirir.
Vükela ve ümeranın süslü elbiseler giymesi, padişahlarına tazimden ileri gelir. Biz Allah'tan başka kime tazime mecburuz ki, bu külfeti ihtiyar edelim? Bizim Padişahımız vücudu saran libasa değil, ruhun içindeki inanca bakar.
Serhat ERDEMLİ
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
*Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.