Ulusal güvenliğimiz güvende mi?/ender erdemil

Değerli Dostlar,
Bana gelen bir iletiniz aracılığı ile sizinle temas kuruyorum.
Grubunuza üye olmak istiyorum. Bilginiz için de; son yazılarımdan birini aşağıda gönderiyorum.
Görüşmek üzere.
CENGİZ ÖNAL 'TARAKÇIOĞLU'
Araştırmacı-Yazar
ANKARA
***************************************

AYNI TERANE! (Sorumluluk Siyasilerde!) 'Türk Ulusu, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı bile; üç yıl gibi bir zamanda zaferle sonuçlandırmışken; 30 yıla yakın bir zamandır bölücü terörle mücadele ediyoruz ve hiçbir sonuç alamıyoruz'. Meclis'te, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne Sınır Ötesi Operasyon yapma yetkisi bir yıl daha uzatıldı. Oylama esnasında, Diyarbakır'da, beş polisimiz daha şehit edildi. Bir gün sonra, RTE'nin başkanlığında Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Toplantısı yapıldı. Altı saat kadar süren toplantıdan beklenen sonuç çıkmadı. Yapılan bir cümlelik açıklamada, sadece toplantının, 14 Ekim 2008 Salı gününe ertelendiği belirtildi. Efendiler! Artık bunları kanıksadık. Boşuna yorulmayın! Bu gayretkeşliklerinizden hiçbir şey çıkmayacağını siz de biliyorsunuz. Sadece, sağa sola koşuşturmakla bir şeyler yapmaya çalıştığınızı ima ediyorsunuz. Ama yutmuyoruz. * * * AKP ve Zihniyeti iktidarının, ciddi anlamda bölücü terörle mücadele edeceği yakın zaman içinde görünmüyor. Çünkü onlar da çok iyi biliyor ki; Irak'ın Kuzeyi'nde yuvalanmış olan bölücü terör örgütü, ABD başta olmak üzere AB ülkelerince destekleniyor. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek yaptığı son açıklamaların birinde, 'Teröristlerin Lider Kadrosu AB ülkelerinde cirit atıyor…' demekle de bunu kanıtlıyor zaten. Başka söze gerek var mı? Bu durumda; ABD'ye tam bağlı olan ve AB'ye üyelik konusunda vermediği taviz kalmayan AKP ve Zihniyeti iktidarı, nasıl olur da terörle mücadele eder ki? Bu eşyanın tabiatına aykırı. Eğer aksini söyleyecek olurlarsa; iktidarı ellerine geçirdikleri Kasım-2002'den beri nerelerdeler? Bölücü teröristlerin Irak'ın Kuzeyi'nde oldukları ve hatta kamplarının yerleri dahi herkes tarafından biliniyor. Neden gidilip, bertaraf edilmiyor? Hükümet, terörle mücadeleyi Türk Silahlı Kuvvetleri'ne havale ediyor ve işin peşini bırakıyor. TSK da; sadece dağdaki teröristlerle karşı silahlı mücadele yapıyor. Ama görüldüğü gibi bu yeterli değil. Sonuçta da; neredeyse her gün şehit cenazesi kaldırılıyor. * * * O kadar sık söyledik ki; 'Terörle Mücadele sadece silahla yapılmaz' diye. Bunun; siyasi, sosyal, ekonomik, psikolojik, kültürel, ticari, eğitim, sağlık, ulaşım, vb gibi daha bir çok yönü var. Onun için de terörle mücadeleyi Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ihale edip, işin içinden sıyrılma çabası içinde olan hükümetin samimi olmadığı adeta sırıtıyor. Siyasi iktidar olarak; terörün para kaynaklarını kurutmadıkça, silah ve mühimmat dahil dışarıdan verilen her türlü desteğin kesilmesi sağlanmadıkça, bölge insanını devletin yanına çekemedikçe, vb gibi daha bir çok hususu yerine getirmedikçe, emperyalist ülkelerin tetikçiliğini yapan bölücü terörü yok edemezsiniz. Dolaysıyla da terörle mücadeleyi başarmanız mümkün değil. AKP ve Zihniyeti iktidarı, ABD ve AB ülkeleriyle olan ilişkisi yüzünden terörle mücadeleyi gerektiği gibi yapamaz. Yapamıyor da! Geçmişteki siyasi iktidarlar için de durum aynıydı. Bu mücadeleye başlandığından buyana değişen pek bir şey yok. Olan, verdiğimiz onca şehidimiz ve ailelerine oldu. Halen başladığımız noktadayız. Teröristler halen Irak'ın Kuzeyi'nde ve biz de sürekli şehit veriyoruz. Bir çok vatandaşımızın ocaklarına ateşler düşüyor. * * * Türk Ulusu, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı bile; üç yıl gibi bir zamanda zaferle sonuçlandırmışken; 30 yıla yakın bir zamandır bölücü terörle mücadele ediyoruz ve hiçbir sonuç alamıyoruz. Bu ilginç değil mi? Size de bir gariplik var gibi gelmiyor mu? Nedeni gayet açık: Siz, Talabani soysuzuna önce Türkiye Cumhuriyeti'nin Diplomatik Pasaportu'nu vereceksiniz, yıllar sonra da Mustafa Kemal Atatürk'ün son çalışma mekanı Çankaya Köşkü'nde, resmi kabulle ağırlayacaksınız. Ayrıca, son ABD seyahatinde yine Talabani'yle görüşecek ve durum değerlendirmesi yapacaksınız. Bu yeterli olmayacak, resmi heyetleri de, gizliden gizliye Barzani nankörü ile görüşmelerde göndereceksiniz. Bunun da doğru olduğunu savunacaksınız. Bir yandan da ABD ve AB'ye olan bağımlılığınızı sürdüreceksiniz. Efendiler! Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Eğer; bugünkü siyasi İktidar terörle mücadele konusunda samimi olacaksa; kendine düşeni hemen yapmalıdır. Nedir bunlar? -ABD'ye, bölücü teröre verdiği her türlü desteği kesmesi, gerektiği şekilde söylenmeli ve ilişkiler yeniden gözden geçirilmeli. -AB üyesi ülkelere de; bölücü terör unsurlarını himaye etmesinden duyulan rahatsızlık kesin bir dille açıklanmalı. -Gerek Irak Yönetimi ve gerekse Irak'ın Kuzeyi'ni etkisi altında tutan Barzani nankörü ile olan ilişkilere derhal son verilmeli. -Habur sınır kapısı, olabildiğince çabuk kapatılmalı. -Irak'a Türkiye'den giden her türlü hizmet durdurulmalı. -Türk Ulusu'na verilen fiyatın çok altında bir ücretle Irak'a verilen elektrik hemen kesilmeli. -Bölücü Terör Örgütü'nün, Meclis çatısı altındaki uzantıları için ne gerekiyorsa derhal yerine getirilmeli. -Terörle Mücadele için ihtiyaç duyulan yasal değişiklikler hemen yapılmalı. -Irak'la olan su ve petrol konusu yeniden değerlendirilmeli. Kısacası, Bölücü Terörle mücadelede, silahla yapılacak olanların dışındaki her sorumluluğun gereğine bir an önce başlanmalı. * * * Türk Ulusu, bu keskin kararları alacak hükümeti baş tacı edecektir. Bundan kimsenin endişesi olmasın. Milli Mücadele yılları buna iyi bir örnektir. Terör mağduru vatandaşlarımız devletin baba şefkatiyle kucaklanmalı. Bölücü terörün yol açtığı yaralar hemen sarılmalı. Özellikle Güneydoğu'da ve sınıra yakın bölgemizdeki vatandaşlarımızın ve Irak'a nakliyecilik yapan insanlarımızın, alınacak tedbirlerden dolayı uğrayabileceği kayıplar devlet tarafından karşılanmalı. Emin olun ki; bu şekilde yapılacak harcamalar, şu anda bölücü terörle yapılan mücadeledeki harcamalardan daha az olacaktır. Ama, göreceksiniz, AKP ve Zihniyeti iktidarı bunların hiç birisini yapmayacak. Yine, bölücü terörle mücadelenin sadece silahla yapılabileceği hatasına düşecek. Belki, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne biraz daha ödenek aktarma vb gibi yollar tercih edilecek, vs. Çünkü, hükümet teröristle mücadeleden, terörle mücadele aşamasına henüz geçmedi. Geçemiyor! Geçmek istemiyor! Bu anlayışla; Meclis'ten alınan Tezkere yetkisi, tıpkı geçmişte olduğu gibi, ABD'ye danışılacak ve onayları alındıktan sonra TSK'ne sınır ötesi operasyon yetkisi verilecek. Bilindiği gibi; bunları iktidara taşıyan ABD'dir. Bu durumda da; RTE ve ekibi, Ağababalarına, Stratejik Ortakları'na karşı gelemiyor. * * * Tezkere yetkisi alınması, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu'nun toplanması, sözüm ona kurumlar arası koordinasyon sağlanması, bütün bu sonuç getirmeyecek işlerle beraber, gerek Meclis'te, gerekse çeşitli toplantılarda hamaset nutukları atılması, vb bugüne değin sıkça yaşandı. Artık bu palavralara karnımız tok. Giden canlar bizim evlatlarımız. Sizinkilere bir şey olduğu yok. Kimisi, eline verilmiş 'Gemicik'le oynuyor. Bir kısmı da; Mısır Ticareti, Uluslararası Deniz Nakliyatçılığı vb gibi işlerle meşgul… AKP ve Zihniyeti iktidarda olduğu sürece; bu terör olayları bitmeyecek. Çünkü bitirilmesi için siyasi iktidar üzerine düşeni yapmıyor. ABD ve AB'ye bağımlı olduğu için yapamıyor. Ortada bir yığın gayretkeş dolanıp duruyor. Onun için biz bu olayları daha çok yaşarız. Dedik ya; Aynı Terane! CENGİZ ÖNAL 'TARAKÇIOĞLU' www.cengizonaltarakcioglu.blogspot.com cengizonal.tarakcioglu@gmail.com onalcengiz@gmail.com

12 Ekim 2008 Pazar 05:17 tarihinde Ender Erdemil <endererdemil@gmail.com> yazdı:
Ulusal güvenliğimiz güvende mi? ender erdemil Terör, eskiden de ulusal güvenlik sorunumuzdu, şimdi de. Terörle mücadele de bu sorunun çözümü için yaptığımız her şeydir. Geçmişten bu güne terörle mücadele konusunda çok şeyin değiştiğini gözlüyoruz. Gözlediklerimiz pek de hoşa gidecek şeyler değil. Uzun zamandır Silahlı Kuvvetlerimizin terörle mücadele konusunda bir kısır döngüye sokulduğu, ve terörle mücadelede "havanda su dövmesinin" sağlandığı izlenimini ediniyoruz. ABD ile istihbarat paylaşımı çerçevesinde edinilen bilgilerle yapılan hava harekatlarının bir işe yaramamış olduğu Aktütün baskınında ortaya çıktı. Saldırının hazırlanışı, kullanılan ağır silahlarının konuşlandırılışı, konuşlandıranların, bu silahları konuşlandırıldıkları yerlere ellerini kollarını sallaya sallaya getirmiş olmaları, bunların hepsi, Silahlı Kuvvetlerimize eksik istihbarat bilgileri verildiği izlenimini veriyor. Biraz daha düşünürsek, Teröristlere ABD helikopterlerince lojistik destek verilmiş olması uzak bir olasılık gibi görünmüyor. Nitekim, son hava harekatında seçilen hedeflerin öncekilerden farklı oluşu da Silahlı Kuvvetlerimizin bu güvenilirliğini yitirmiş istihbarat paylaşımından vazgeçip, kendi başının çaresine bakmaya başladığını gösteriyor. Silahlı Kuvvetlerimize yanlış istihbarat verildiğini düşünmek, şehitlerimizin cinayete kurban gittiklerini düşünmekle aynı şeydir. Kahraman şehitlerimiz, çarpışarak öldüler. Onların bir "istihbarat paylaşımına" kurban edilmesi, askerlerimizin moralini bozmak şöyle dursun, mücadele azmini biledi. Silahlı Kuvvetlerimizi, istihbarat zaafı içine göstermek için kurulan bu düzen, birkaç amaca birden hizmet etmektedir. Bu amaçlardan biri ve belki de en önemlisi yurttaşlarımızın Türk Silahlı Kuvvetlerine duyduğu güveni sarmaktır. Bunu başarmaya kimsenin gücü yetmez. Bir başka amacı Türk Silahlı Kuvvetlerinin özgüvenini sarsmaktır. Bunda da bir başarı sağlanamayacağını askerlik görevini yapan her yurttaşımız bilir. Üçüncü bir amaç da; kamuoyunda terör sorununun silahla çözülemediği izlenimi yaratılarak, teröristlerle pazarlığa oturma ortamının yaratılmasıdır. Türkiye'de bir Kürt-Türk çatışması çıkararak terör sorununu etnik bir sorun haline getirmek, ülkede iç savaş olduğu izlenimi yaratmak, bu yolla "Bu insanlar bir arada yaşayamıyorlar. Gelin şunların arasına bir sınır koyalım, herkes kendi ülkesinde yaşasın." deyip, BOP projesinin en büyük adımlarından olan "Büyük Kürdistan'ın kurulmasının önünü açmak da bir başka amaç olarak düşünülmelidir. Silahlı Kuvvetlerimizin istihbarat zaafının olduğunu düşünmek saflık olur. Ancak, koşulların, Silahlı Kuvvetlerimizde istihbarat zaafı olduğu görünümü verdiği de bir gerçektir. Atacağı her adımı ince ince hesaplayan, yetkin komutanlarca yönetilen, engin tarih ve bilgi birikimiyle dünyanın en güçlülerinden sayılan Silahlı Kuvvetlerimizi bu duruma düşüren nedir? AKP iktidarı BOP Eş-Başkanlığına soyunmuş, bölge ülkeleriyle ilişkilerimizi ve dış politikasını bu temele oturtmuştur. Son gelişmeler, ulusal güvenlikle ilgili politikalarını da bu temele oturttuğunu gösteriyor. ABD ile İstihbarat paylaşımı da bu cümledendir. AKP İktidarı, Kafkasya'da ABD'cilik yapmış, Rusya ile ilişkilerimizi zora sokmuştur. Türkiye'den toprak talebi olan Ermenistan'la ilişkileri "normalleştirmeye" (bknz. Fikiryolu.com, Ender Erdemil, Normalleşme) başlamıştır. Türkiye için tehdit unsuru olan Barzani yönetimini tanımaya hazırlanmaktadır. "Hiçbir Kürdü Türkiye'ye teslim etmem." diyen Talabani ile terör konusunda işbirliği yolları aramaktadır. Daha dün terör örgütüne 125 milyon Dolar yardım yapan ABD ile aynı örgüte karşı istihbarat paylaşımı yapmaktadır. Öncesinde de subaylarımızın başına ABD askerince çuval geçirildiğinde Başbakan Erdoğan'ın "Müzik notası değil." dediği hatırlardadır.. Silahlı kuvvetlerimiz, Çanakkale'de zafer kazanmış, yedi düvele karşı savaşıp Cumhuriyetimizi kurmuş bir ulusun ordusudur. Yakın geçmişinde hep zaferler vardır. Geleneğinde yurt ve ulus sevgisi vardır. Cumhuriyetimizin, toprak ve ulusal bütünlüğümüzün en güçlü savunucusudur Silahlı Kuvvetlerimiz. O halde, BOP'nin başarıya ulaşmasının temel yollarından biri, Silahlı Kuvvetlerimizi yıpratmak, ulusundan koparmak ve güçsüzleştirmektir. BOP tasarımcıları ve onlarla birlikte hareket edenler, Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük koruyucusu olan Silahlı Kuvvetlerimizi yıpratmak, ona olan güvenimizi sarsmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Ulusça Silahlı Kuvvetlerimize güvenerek ve sahip çıkarak bu çabaları boşa çıkarmalıyız. Ender Erdemil 12 Ekim 2008
--
ender erdemil

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.